Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma

Boşanma davası, genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olmak üzere iki farklı tür sebebe dayanılarak açılmaktadır. Özel boşanma sebeplerine dayanılarak açılan boşanma davaları dışındaki tüm davalar genel boşanma sebebi olarak kabul edilen şiddetli geçimsizlik sebebine dayanılarak açılmaktadır. 

Şiddetli Geçimsizlik Nedir?

Şiddetli geçimsizlik, diğer adı ile “evlilik birliğinin temelden sarsılması” genel bir boşanma sebebidir.  Evlilik birliğinin devamının eşlerden biri veya her ikisi için de çekilmez hale gelmesi ve devamının mümkün olmadığı durumda şiddetli geçimsizlik söz konusu olmaktadır. Bununla birlikte eşler yönünden ya da müşterek çocuk varsa çocuklar yönünden bu evliliğin artık fayda sağlamaması gerekmektedir. Şiddetli geçimsizlik genel bir tanım olup, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesine sebep olan tüm durumları kapsamaktadır.

Hangi Davranışlar Evlilikte Şiddetli Geçimsizlik Yaşandığını Gösterir?

Şiddetli geçimsizlik, her ne kadar Kanun’da genel bir boşanma sebebi olarak belirtilse de hangi davranışların evlilikte şiddetli geçimsizlik oluşturacağı tek tek belirtilmemiş, sınırlama getirilmemiştir. Davaya konu olan evlilik birliğinde boşanmaya sebep olan olaylar incelenerek evlilik birliği içerisinde şiddetli geçimsizlik olup olmadığına ve ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğine karar verilmektedir. Mesela;

  • Eşin dış görünüşüyle dalga geçilmesi,
  • Aileye karşı ilgisizlik,
  • Eşin toplum içerisinde küçük düşürülmesi,
  • Eşe karşı ekonomik, fiziksel, sosyal ve psikolojik şiddet uygulanması,
  • Evlilik birliğinden doğan sorumlulukların yerine getirilmemesi,
  • Ailenin evliliğe müdahalesi,
  • Güven sarsıcı davranışlarda bulunulması,
  • Eşe karşı sürekli hakaret edilmesi,
  • Eşe iftira atmak,
  • Güven sarsıcı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlar sergileme,
  • Eşin sürekli alkol kullanarak ev içerisinde huzursuzluk çıkarması,
  • Zorla cinsel ilişki yaşamak
  • Cinsel ilişkiye girmeme gibi davranışlar evlilikte şiddetli geçimsizlik yaşandığını göstermektedir.

Güven Sarsıcı ve Sadakat Yükümlülüğüne Aykırı Davranışlar Nelerdir?

Güven sarsıcı davranıştan kast edilen, eşlerin birbirlerine güven duygusunu zedeleyen her türlü davranıştır. Mesela;

  • Sürekli, gece geç saatlere kadar dışarıda olma ve eve gelmeme,
  • Eski eş veya sevgiliyle herhangi bir sebep yokken görüşmek,
  • Eşinden habersiz bir şekilde başkalarına yüksek borç verme, kredi çekme veya taahhüt altına girme,
  • Taşınmazları eşin bilgi ve rızası dışında devretme,
  • Birileriyle sosyal medya üzerinden duygusal ilişki kurma sadakat yükümlülüğüne aykırı ve güven sarsıcı davranış olarak kabul edilmektedir.

Eşi İtekleme Fiziksel Şiddet Sayılır Mı?

Şiddet türlerinden biri olan fiziksel şiddet, bir eşin diğer eşe bedensel güç veya üstünlük uygulanmasıdır. Kadın veya erkek fark etmeksizin bir eşin diğer eşe küçük düşürmek, aşağılamak veya cezalandırmak amacıyla fiziksel şiddet uygulaması diğer genel boşanma sebepleri arasında en önemlisidir. Eşlerden birinin diğerine karşı fiziksel şiddet uygulaması, eşini dövmesi evlilik birliğini temelinden sarsmaktadır. El ile veya başkaca hangi şekilde olursa olsun darp, cebir, dayak, itekleme vs. her türlü fiziksel şiddet boşanma sebebi olarak sayılmaktadır.

Fiziksel Şiddet Uyguladıktan Sonra Eşimle Aynı Evde Kalırsam Affetmiş Sayılır Mıyım?

Fiziksel şiddet eyleminden sonra evliliğin devam etmesi, aynı yatağın paylaşılması veya en azından şiddetin hoş görüldüğünü gösteren olguların bulunması halinde şiddet eyleminin diğer eş tarafından affedildiği düşünülmekte ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davası reddedilmektedir.

Psikolojik ve Ekonomik Şiddet Sebebi İle Boşanma Davası Açılır Mı?

Eşe karşı fiziksel şiddet gibi psikolojik ve ekonomik şiddet uygulanması da boşanma sebebi olarak sayılmaktadır. Eşe karşı kötü muamelede bulunulması, hakaret edilmesi, rencide edilmesi, eşlerin birbirlerine psikolojik baskı uygulayarak evliliği çekilmez hale getirmesi psikolojik şiddeti oluşturmaktadır ve psikolojik şiddet bir boşanma sebebidir. Ayrıca eşlerin ekonomik güçlerini birbirine karşı baskı aracı olarak kullanmaları, ailenin ve evin maddi ihtiyaçlarının aksatılması, eşe harçlık verilmemesi ekonomik şiddete neden olan olaylardır ve evlilik birliğini temelinden sarsan ekonomik şiddet bir boşanma sebebidir.

Sosyal Şiddet Nedir?

Evlilik birliği içerisinde eşlerin birbirlerinin özeline saygı duyması, birbirlerinin özelini dışarıya ifşa etmemesi gerekmektedir. Ev içerisindeki mahrem niteliği taşıyan konular aile dışında birine anlatıldığında bu davranış, eş bakımından küçük düşürücü ve özel hayatına saygı duyulmayan nitelikte olduğundan sosyal şiddettir. 

Sosyal Şiddet Sebebi ile Boşanma Davası Açılır Mı?

Sosyal şiddet, eşler açısından sadakat yükümlülüğüne aykırılık oluşturan davranışlar olarak nitelendirildiğinden bu davranışlar karşısında şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açılabilir.

Şiddetli Geçimsizlik Olarak Kabul Edilen Kanuni Haller Nelerdir?

İlk olarak, Anlaşmalı Boşanma halidir. Evlilik birliği en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde anlaşmalı boşanma gerçekleştiğinden evlilik birliğinin temelden sarsıldığı ve şiddetli geçimsizlik yaşandığı kabul edilmektedir.

Bir diğeri ise Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması halidir. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan boşanma davasının reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlamak üzere üç yılın geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun taraflar arasında ortak hayat yeniden kurulamamış ise evlilik birliğinin temelden sarsıldığı ve şiddetli geçimsizlik yaşandığı kabul edilmektedir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasını Erkek Açabilir Mi?

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası erkek-kadın fark etmeksizin evlilik birliğinin artık devam edemeyeceğine, ortak hayatın çekilmez hale geldiğine kanaat getiren ve boşanmada daha az kusurlu veya kusursuz olan her iki eş tarafından açılabilir. Ancak daha fazla kusurlu veya tam kusurlu eş dava açar ise açılan boşanma davası reddedilecektir. 

Eşimin Açtığı Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasına, İtiraz Mümkün Mü?

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasına kusursuz yada az kusurlu davalı eşin, itiraz etme hakkı vardır. Davalı eş, dava dilekçesinin tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde “davacının ağır kusurlu” olduğunu ispatlayıp ileri sürerek şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasına itiraz edebilir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasında Maddi-Manevi Tazminat Alabilir Miyim?

Evlilik birliği içerisinde maddi veya manevi zarara uğrayan eş, “kusurlu ya da ağır kusurlu” taraftan vermiş olduğu zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Ancak “ağır kusurlu” olan taraf tazminat talebinde bulunamaz ve ağır kusurlu olan tarafa tazminat ödenmesi yönünde karar verilemez. Bununla birlikte boşanmada evlilik birliği içerisinde bir tarafın “kusursuz” olması karşılaşılan bir durum değildir. Eğer ki evlilik birliği içerisinde “kusursuz” bir taraf var ise diğer taraf “kusursuz” olan tarafa tazminat ödemelidir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Hangi Tarafa Verilir?

Velayet verilirken müşterek çocuğun menfaati ve yararı gözetilmelidir. Bu nedenle şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmada çocuğun anne bakımına muhtaç olduğu yaştan 7-8 yaşlarına kadar velayet anneye verilmektedir. Ancak evlilik birliği içerisindeki özel durumlara ve hangi tarafın boşanmada daha kusurlu olduğuna göre velayetin hangi tarafa verileceği değişebilmektedir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasında Kusurlu Olan Taraf Nafaka Talebinde Bulunabilir Mi?

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle dava açan taraf veya davalı boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek ise karşı taraftan daha az kusurlu veya kusursuz olması şartıyla yoksulluk nafakatalep edebilir. Bununla birlikte şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan davada müşterek çocuğun velayeti verilen taraf müşterek çocuklar adına diğer taraftan iştirak nafakası talep edebilir.

Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasında Hakimin Takdire Yetkisi Var Mı?

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davalarında boşanma kararı verilebilmesi için, mahkeme, evlilik birliğinin temelden sarsıldığına kanaat getirmelidir. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma kararı hakimin takdirine bağlıdır, hakim evlilik birliği içerisinde şiddetli geçimsizlik yaşandığına kanaat getirirse tarafların boşanmasına karar vermektedir. Mahkeme, tarafların evlilik birliğinin temelden sarsıldığına dair yeterli delil olmadığından ya da evlilik birliği içerisinde şiddetli geçimsizlik yaşandığı kanaatinde bulunmadığından davanın reddine karar vererek tarafların boşanma taleplerini kabul etmeyebilir. 

Uzaklaştırma Kararı Nasıl Alınır?

6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkındaki Kanunun’da aile bütünlüğünün korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik birçok koruyucu ve önleyici tedbirler düzenlenmiştir. Uzaklaştırma kararı da Kanun’da düzenlenen önleyici tedbirlerden birisidir. 

Neden Uzaklaştırma Kararı Alınır?

Uzaklaştırma kararı, boşanma davası açılmadan önce veya boşanma davası sırasında  bir eşin diğer eşe aile içinde şiddet veya tehdit içeren davranışlarda bulunmaması veya muhtemel tehlikelerden korunması amacı ile alınmaktadır. 

Nasıl Uzaklaştırma Kararı Talep Edebilirim?

Polis Merkezlerine, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne, Cumhuriyet Başsavcılıkları’na ve Aile Mahkemelerine  bir dilekçe ile başvurularak uzaklaştırma kararı talep edilebilir. Şiddet mağduru eşin yetkililerden uzaklaştırma talebinde bulunması ve şiddet gördüğü veya tehlike altında bulunduğuna dair beyanda bulunması uzaklaştırma kararı için yeterlidir. Fiziki şiddetin ispatlanmasına veya tehlike altında bulunduğuna dair herhangi bir kanıt veya belge sunulmasına gerek olmadan uzaklaştırma talep eden eş için uzaklaştırma kararı kısa sürede verilmektedir.

Kimler Uzaklaştırma Kararı Talep Edebilir?

Uzaklaştırma kararı talep etmek için herhangi bir cinsiyet ayrımı gözetilmemektedir. Bu nedenle şiddet mağduru olan erkek-kadın fark etmeksizin her iki eş de uzaklaştırma kararı talebinde bulunabilir.

Uzaklaştırma Kararı Kaç Günde Çıkar?

Kanun’da uzaklaştırma kararı verilebilmesi için bir süre öngörülmemiştir. Uzaklaştırma kararı, hakim tarafından verildiğinden hakimin iş yoğunluğuna göre süre değişse de genel olarak 1 ile 4 gün içerisinde uzaklaştırma kararı verilmektedir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk amiri tarafından  da uzaklaştırma kararı verilmektedir.

Uzaklaştırma Kararının Süresi Bitince Ne Olur?

Uzaklaştırma kararının süresi bittiğinde, hakkında uzaklaştırma kararı alınan eşin tüm kısıtlamaları  kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.

Uzaklaştırma Kararının Uzatılması Talep Edilebilir Mi?

Uzaklaştırma kararının süresi bittiğinde verilen uzaklaştırma kararının süresinin uzatılması için yeniden talepte bulunulması gerekmektedir. Uzaklaştırma kararının uzatılması talebi sona ermek üzere olan uzaklaştırma kararı bitmeden talep edilmelidir.

Uzaklaştırma Kararını Kim Verir?

6284 Sayılı Kanun çerçevesinde önleyici tedbir kararları, ancak hakim tarafından verilebilmektedir. Uzaklaştırma kararı da önleyici bir tedbir kararıdır ve bu nedenle ancak hakim tarafından verilebilmektedir. Aile içi şiddet durumunda başvurulması gereken Aile Mahkemesi hakimi, uzaklaştırma kararı verecektir. 

Polisin Verdiği Uzaklaştırma Kararı Geçerli Mi?

Uzaklaştırma kararı kural olarak ancak hakim tarafından verilebilmektedir. Ancak istisnai olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk amiri de uzaklaştırma kararı verebilmektedir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde uzaklaştırma kararı veren kolluk amiri bu kararı, kararı takip eden ilk iş günü yetkili merciye bildirmek zorundadır. Kolluk amirinin bildirdiği karar yetkili merci tarafından onaylanmalıdır. Aksi halde uzaklaştırma kararı ortadan kalkacak ve hiç alınmamış gibi sonuç doğuracaktır.

Uzaklaştırma Kararının Boşanma Davasını Nasıl Etkiler?

Uzaklaştırma kararı, boşanma davası açılmadan önce veya boşanma davası sırasında talep edilebilir. Boşanma davası açılmadan önce bir delile (darp raporu) dayanılarak alınan uzaklaştırma kararı boşanma davası açıldığında fiziksel şiddet hakkında delil olarak gösterilebilir. Ancak  boşanma davası açılmadan önce bir delile dayanmadan alınan uzaklaştırma kararı, yalnızca evlilik birliği içinde şiddetin varlığına ve bu haliyle evliliğin devam etmesini mümkün olmadığına delil niteliği taşımakta olduğundan tek başına boşanma nedeni olarak kabul edilmemektedir.

Uzaklaştırma Kararı Kaç Metrelik Bir Alanı Kapsar?

Kanun’da uzaklaştırma kararı ile kaç metrelik bir alanın sınırlandırılacağı belirtilmemiştir. Ancak uzaklaştırma kararı, her türlü şiddeti önlemek amacıyla verilen eşin müşterek konuttan uzaklaştırılması şeklinde bir karardır. Buradaki önlenmesi amaçlanan şiddet,  fiziksel olabileceği gibi psikolojik, cinsel ve ekonomik de olabilir. Dolayısıyla uzaklaştırma kararının kaç metrelik bir alanla sınırlandırılacağı fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddeti önleyici nitelikte belirlenmelidir. Bu nedenle hakkında uzaklaştırma kararı verilen eş müşterek konuta giremeyeceği gibi müşterek konutun karşı sokağına gelip beklememelidir. Çünkü uzaklaştırma kararı verilen eşin müşterek konutun karşı sokağına gelip beklemesi diğer eşe yönelik başka bir psikolojik şiddet oluşturmaktadır.

Uzaklaştırma Kararını İhlal Edersem Ne Olur? 

Uzaklaştırma kararını ilk kez ihlal eden eş hakkında 3 günden 10 güne kadar hapis cezası uygulanmaktadır. Daha sonraki her uzaklaştırma kararının ihlalinde ise 15 günden 30 güne kadar hapis cezası verilmektedir. Ancak uzaklaştırma kararının ihlali sebebiyle verilen hapis cezasının toplam süresi 6 ayı geçemez

Hakkımda Uzaklaştırma Kararı Alınıp Alınmadığını Nasıl Öğrenebilirim?

Hakkında uzaklaştırma kararı verilen eşe,  uzaklaştırma kararı sözlü olarak veya tebligat sureti ile bildirilmektedir.  Ayrıca internet üzerinden erişim sağlanarak UYAP Vatandaş Portalı’ndan veya e-devlet’ten uzaklaştırma kararı sorgulaması yapılabilmektedir.  Bunun dışında internet üzerinden erişim sağlanamaması halinde ikametgahın bulunduğu yer Adalet Sarayı’na gidilerek uzaklaştırma kararı sorgulaması talep edilebilmektedir.  ancak uzaklaştırma kararı koruyucu bir tedbir niteliğinde olduğundan adli sicil kaydında yer almamakta ve bu nedenle sabıka kaydı alınarak uzaklaştırma kararı sorgulaması  yapılamamaktadır.

Uzaklaştırma Kararı Haksız Yere Verilirse Ne Yapılması Gerekir?

Hakkında haksız yere uzaklaştırma kararı verilen kişi, uzaklaştırma kararına öngörülen süre içerisinde itiraz etmeli ve haksız durumun varlığını ispatlamalıdır.

Uzaklaştırma Kararına İtiraz Mümkün Mü?

Uzaklaştırma kararına itiraz mümkündür. Hakkında uzaklaştırma kararı alınan kişi, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde karara itiraz etmelidir. Uzaklaştırma kararına itiraz, belirtilen süre içerisinde kararı alan Aile Mahkemesine yazılı olarak yapılmalıdır. 

Uzaklaştırma Kararına Ne İçin İtiraz Edilebilir?

Uzaklaştırma kararına, usule ve esasa ilişkin itirazlarda bulunulabilir. Uzaklaştırma kararının haksız yere verildiği, kararın verilmesine sebep olan durumun ortadan kalktığı gibi gerekçelerle itiraz esasa ilişkin itirazlardır. 

Uzaklaştırma Kararına İtirazı Hangi Mahkeme İnceler?

Uzaklaştırma kararına itiraz, kararı alan Aile Mahkemesine yazılı olarak yapılmalıdır. Ancak uzaklaştırma kararına itirazı inceleyen mahkeme, kararı alan Aile Mahkemesi değil, eğer adliyede birden çok Aile Mahkemesi varsa numara olarak karar veren mahkemeyi takip eden Aile Mahkemesi; eğer adliyede tek Aile Mahkemesi varsa adliyedeki Asliye Hukuk Mahkemesi değerlendirilecektir. 

Uzaklaştırma Kararına İtiraz Edilmesi Halinde Karar Ne Zaman Belli Olur?

Uzaklaştırma kararına itiraz edilmesi halinde itirazı inceleyen mahkeme 1 hafta içinde karar vermek zorundadır. 

Uzaklaştırma Kararına İtiraz Edilmesi Halinde Karar Ne Olabilir?

Uzaklaştırma kararına itiraz edilmesi halinde verilecek karar iki şekilde olabilir. İlk olarak hakim, uzaklaştırma kararına itirazı yerinde görmeyebilir. Bu durumda uzaklaştırma kararına itiraz talebi reddedilerek uzaklaştırma kararının devamı yönünde karar verilmektedir. İkinci olarak hakim, uzaklaştırma kararına itirazı yerinde görebilir. Bu durumda ise uzaklaştırma kararına itiraz talebi kabul edilerek uzaklaştırma kararının kaldırılmasına karar verilmektedir.

Nafaka Hangi Durumlarda Verilir?

Nafaka Hangi Durumlarda Verilir

Nafaka, boşanma davası sürerken ya da boşanma davasının sona ermesinden sonra eşin maddi olarak zorluğa düşecek olan diğer eşe her ay ödemekle zorunlu olduğu para olarak ifade edilebilir. Bir eşin diğer eşe nafaka ödemesi, ancak mahkeme kararıyla verilen yasal bir yükümlülüktür. 

Eşimden Hangi Durumlarda Nafaka Talep Edebilirim?

Kanun’da, belirtilen şartların sağlanması halinde birden çok nafaka çeşidi düzenlenmiştir. Boşanma davasında üç farklı nafaka çeşidi vardır: Yoksulluk Nafakası, Tedbir Nafakası ve İştirak Nafakası. Nafaka çeşidine göre nafakanın hangi durumlarda talep edileceği de değişecektir. 

İlk olarak, boşanma nedeniyle evlilik birliği içerisinde sürdürmüş olduğu hayat standardı boşandıktan sonra standardın altına düşecek olan ve evlilik birliğinde diğer eşten daha az kusurlu olan eş, diğer eşten Yoksulluk Nafakası talep edebilir. Yoksulluk Nafakası, boşanma davası ile birlikte de talep edebilir iken ayrıca boşanma davası kesinleştikten sonra da en geç 1 yıl içinde istenebilir.

Boşanma Davası Açmadan Nafaka Alabilir Miyim?

Nafaka talep ederek nafaka davası açabilmek için boşanma davası açmak şart değildir. Eş, evlilik birliğinin getirdiği yükümlülüklerini yerine getirmiyor ise diğer eş evlilik birliği sona ermeden ya da boşanma davası açmadan da nafaka talep edebilir ve nafaka davası açabilir. 

Boşanma Davası Devam Ederken Nafaka Talep Edebilir Miyim?

Boşanma davası devam ederken geçici olarak verilmesi talep edilen nafaka türü ise Tedbir Nafakasıdır. Boşanma davası sona erdikten sonra tedbir nafakası da son bulmaktadır. Müşterek çocuk var ise çocuğun bakımı adına dava devamında geçici velayet verilen eşe veya boşanma nedeniyle evlilik birliği içerisinde sürdürmüş olduğu hayat standardı düşecek eşe, diğer eş tarafından tedbir nafakası ödenmesi talep edilebilir/ hükmedilebilir.

Çocuğum İçin Nafaka Talep Edebilir Miyim?

Boşanma davası sonrasında müşterek çocuğun velayeti verilen eş müşterek çocukların bakım, yiyecek, eğitim, sağlık ve okul masraflarının karşılanması için diğer eşin İştirak Nafakası ödemesini talep edilebilir. Bu hususta herhangi bir talep olmaksızın mahkemece kendiliğinden de karar verilebilir.

İştirak nafakasını yalnızca boşanma davasında değil, ayrılık ve evliliğin butlanı davalarında da talep edilmektedir. 

Evlilik Dışı Doğan Çocuğum İçin İştirak Nafakası Talep Edebilir Miyim?

Evlilik dışı doğan çocuğun nafaka alması için Kanun’da belirtilen şartların sağlanması gerekmektedir. 

İlk olarak çocuğun boşanma veya ayrılık kararı verildikten sonra üç yüz gün içerisinde doğmuş olup olmadığı belirlenmelidir. Çocuk boşanma veya ayrılık kararı verildikten sonra üç yüz gün içerisinde doğmuş ise çocuğun velayetinin düzenlenmesi gerekmektedir. Velayet düzenlenmeden iştirak nafakası talebi ile dava açılması durumunda öncelikle velayet düzenlenecek, sonrasında iştirak nafakasını hangi tarafın ödeyeceğine karar verilecektir.

Çocuk boşanma veya ayrılık kararı verildikten sonra üç yüz gün içerisinde doğmamış ise evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anaya aittir. Baba ile soy bağı kurulabilmesi için ‘tanıma’ ya da ‘babalık davası’ açılmalıdır. Baba ile soy bağı ilişkisi kurulduktan sonra nafaka talebi ile dava açılabilir. 

Nafaka Sadece Kadınlara Mı Verilir?

Nafaka, yalnızca kadınlar tarafından talep edilmez, erkek taraf da nafaka talebinde bulunabilir. Kanun’a göre erkek-kadın ayrımı yapılmadan boşanma davasında nafakayı taraflardan her iki eş de talep edebilmektedir. 

Nafaka ödeme yükümlülüğü, cinsiyete göre değil evlilik birliğinde daha kusurlu olan tarafın kim olduğuna göre belirlenmektedir. Böylelikle diğer taraftan daha ağır kusurlu olan eşe ya da evlilik birliğinin sarsılmasında tam kusurlu olan eşe nafaka ödeme yükümlülüğü verebilmektedir. 

Bununla birlikte iştirak nafakasını velayet hakkını talep eden eş talep edebilecektir. İştirak nafakası ödeme yükümlülüğü de cinsiyete göre değil müşterek çocukların velayetinin hangi tarafa verildiğine göre belirlenmektedir.

Boşanan Her Kadına Nafaka Verilir Mi?

Nafaka, boşanan her kadına bağlanmaz. Kanun’da, belirtilen şartların sağlanmaması veya şartların daha sonra ortadan kalkması halinde kadın nafaka alamaz. Mesela;

  • Eğer kadın boşandıktan sonra maddi zorlu çekmeyecekse,
  • Evlilik birliğinde kadın ağır kusurlu ise,
  • Kadın, kendi isteğiyle işten ayrıldığında,
  • Kadının zorluk çekmeyecek kadar aylık geliri varsa,
  • Kadının emekli maaşı ya da kira geliri varsa,
  • Kadın, yeni bir evlilik yaptıysa ya da biriyle evlilik hayatı yaşıyorsa,
  • Eski eşinin bir işi ya da düzenli geliri olmayan kadın, nafaka talep etse dahi nafaka alamaz.

Erkek Hangi Hallerde Nafaka Ödemez?

Nafaka türüne göre Kanun’da belirtilen şartların sağlanmadığı veya şartların daha sonra ortadan kalktığının ispatlanması durumunda erkek taraf nafaka ödemez.

Yoksulluk nafakası ödenmesine hükmedilen erkek;

  • Evlilik birlikteliği sırasında kadının farklı bir ilişkisinin olduğunun kanıtlanması,
  • Kadının gelir miktarının erkeğin gelir miktarından fazla olması,
  • Kadının evlilik dışı bir ilişkiye başlaması,
  • Kadının kira geliri veya emekli maaşı almaya başlaması,
  • Erkeğin işini kaybetmesi veya gelir düzeyinin ciddi oranda azalması,

Hallerinde yoksulluk nafakasının kaldırılması için Aile Mahkemesinde dava açabilir ve dava sonucuna göre yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğü ortadan kalkar.

İştirak nafakası ödenmesine hükmedilen erkeğin, müşterek çocuk on sekiz yaşına girdiği zaman nafaka ödeme yükümlülüğü sona erer ve bu tarihten sonra nafaka ödemez. Bununla birlikte iştirak nafakası ödenen kadın, iştirak nafakasından feragat ettiğini ya da vazgeçtiğini beyan eder ise erkek tarafın iştirak nafakası ödemesi gerekmeyecektir. 

Eşim Nafakayı Ödemiyor, Ne Yapabilirim?

Mahkemece ara karar ya da nihai karar ile hükmedilen nafaka, ödenmemesi halinde icra takibine konu edilir. Nafaka alacaklısı, yapılması gereken ödeme için icra takibi yapma hakkına sahiptir.  Nafakayı ödemeyen eşe karşı yapılacak tek bir icra takibi ile önceki ödenmeyen nafakalarla birlikte aylık işleyecek nafakalar da talep edilebilir.

Nafaka Ödememek Suç Mu?

Nafaka, mahkeme kararıyla verilen yasal bir yükümlülüktür. Bu nedenle nafaka ödenmemesi yasal yükümlülük yerine getirilmediğinden suçtur ve bu suçun bir yaptırımı vardır. Nafaka borçlusuna karşı başlatılan icra takibinde nafaka borçlusu borcunu yerine getirmezse borçlu hakkında şikâyet yoluna başvurularak İcra Ceza Mahkemesinde dava açılabilir.

Nafaka Ödememe Cezası Nedir?

İcra İflas Kanunu’nun 344. maddesinde nafaka yükümlüsünün, nafaka ödenmemesi halinde tazyik hapsine mahkûm edileceği düzenlenmiştir. İcra Ceza Mahkemesinde yargılanan nafaka borçlusu, nafaka alacaklısına ödemesi gereken nafaka borcunu ödemediği anlaşıldığında üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılacaktır. Tazyik hapsi: seçenek yaptırımlara çevrilmeyen, ön ödeme uygulanmayan, şartla salıverme hükmü uygulanmayan bir hapis cezasıdır. 

Nafaka Ödememe Suçundan Hapse Giren Kişi, Nafakayı Ödeyince Hapisten Çıkar Mı?

İcra İflas Kanunu’nun 344. maddesine göre nafaka borçlusu borcunu yerine getirmediği için tazyik hapsi ile cezalandırıldıktan sonra nafaka borcunu ödediği takdirde yasal yükümlülüğünü yerine getirdiğinden tahliye edilecek ve hapisten çıkacaktır.

Nafaka Ödememe Suçundan Hapse Giren Kişi, Nafakayı Ödemezse Ne Olur?

Tazyik hapsi ile cezalandırılan borçlu, üç aylık tazyik hapsi cezasını tamamlaması durumunda hapisten çıkacaktır ancak nafaka borcu silinmeyecektir. Borcu, birikmiş nafaka borcu olarak icra dosyasında devam edecektir.

Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Boşanma Davası Nasıl Açılır

Boşanma, evlilik birliği içerisindeki eşlerin boşanma davası sonucunda fiili birlikteliklerinin yasal olarak sona ermesidir. Boşanma davasının iki türü bulunmaktadır. Buna göre; eşler evlilik birliğini, anlaşmalı boşanma davası ya da çekişmeli boşanma davası ile sona erdirebilmektedir.

Evliliğimiz 6 Ay Sürdü, Anlaşmalı Boşanabilir Miyiz? 

Anlaşmalı boşanma davası, her iki eşin boşanmanın tüm sonuçları (mal paylaşımı ve çocukların durumu) hususunda anlaşarak evlilik birliğini sona erdirmesidir. Anlaşmalı boşanma davasının açılması için Kanun’da belirtilen şartların varlığı gerekmektedir. Kanun’da; evlilik birliği en az bir yıl sürmüş olan ve boşanmanın tüm sonuçları hakkında aralarında hiçbir itilaf bulunmayan eşlerin, birlikte başvurarak ya da bir eşin diğer eşin açtığı boşanma davasını kabul etmesi ile anlaşmalı boşanma davası açabileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte, anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için hâkimin eşleri bizzat dinlemesi, iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve eşlerin boşanmanın tüm sonuçları hususunda anlaşmasını uygun bulması şarttır.

Boşanma Davası Açmak İçin Sebep Göstermek Gerekli Mi?

Anlaşmalı boşanma davası açmak için herhangi bir sebep gösterilmesine gerek yoktur. 

Çekişmeli boşanma davası açmak için ise Kanun’da öngörülen bir sebebin gösterilmesi gerekmektedir. Boşanma davası açmak için gösterilecek sebepler her evliliğe göre değişmektedir. Kanun’da ise boşanma davasının açılması için gösterilebilecek sebepler özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak iki tür olarak belirtilmiştir. 

Boşanma Davası Açarken Gösterilen Sebepler İspat Edilemezse Ne Olur?

Anlaşmalı boşanma davası açmak için herhangi bir sebep gösterilmesine gerek olmadığı gibi davanın yargılaması sırasında herhangi bir sebebin veya kusurun ispatlanması gerekmemektedir.

Çekişmeli boşanma davasında ise eşler, boşanma davası açarken dava dilekçesinde gösterdikleri sebepleri davanın yargılaması sırasında ispatlaması gerekmektedir. Davayı açan eşin gösterilen sebebi ispatlayamaması halinde açılan boşanma davası reddedilmektedir. Bununla birlikte, genel bir boşanma sebebi ile boşanma davası açan eşin boşanma sebebi olarak belirttiği olayda diğer eşin kusurlu olduğunu da ispatlanmalıdır. Davayı açan eşin, genel bir boşanma sebebi olarak belirttiği olayın meydana gelmesinde diğer eşin kusuru yoksa veya davayı açan eş daha ağır kusurluysa boşanma davası reddedilmektedir. Buna karşın özel bir boşanma sebebi ile açılan boşanma davasında davayı açan eş, diğer eşin kusurlu olup olmadığını ispatlamak zorunda değildir. Özel bir boşanma sebebi ile açılan boşanma davasında, yalnızca özel bir boşanma sebebi olduğunun ispatlanması yeterlidir.

Boşanma Davası Açan Eşe Karşı Boşanma Davası Açılır Mı?

Boşanmak isteyen eş boşanma sebeplerinden birine ya da birilerine dayanarak diğer eşin boşanma davasını açmasını beklemeden boşanma davası açabilir. Bir eş boşanma davası açmış ise diğer eş de karşı dava ile boşanma davası açabilmektedir. Buna karşın boşanma davasını ilk kimin açtığının önemi veya boşanma davası sonucu ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Boşanma davasında önemli olan evlilik birliğinin sona ermesinde hangi eşin kusurlu olduğudur.  

Özel Boşanma Sebepleri Nelerdir?  

Kanun’da belirtilen özel boşanma sebeplerinin varlığı halinde herhangi bir kusur ispatı gerekmeksizin eşler boşanma davası açma hakkına sahip olacaktır. Bu nedenle özel boşanma sebepleri Kanun’da sınırlı sayıda düzenlenmiştir. Özel boşanma sebepleri 5 tanedir. Bunlar: Zina, Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış, Suç İşleme Veya Haysiyetsiz Hayat Sürme, Terk, Akıl Hastalığı.

Aldatma Sebebiyle Boşanma Davasını Ne Zaman Açabilirim?

Zina, Kanun’da belirtilen özel bir boşanma sebebidir. Evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin zina etmesi durumunda, diğer eş zina sebebi ile boşanma davası açma hakkına sahiptir. Boşanma davası açma hakkı olan eş, bu hakkını Kanun’da belirtilen süreler içinde kullanmalıdır. Buna göre eş boşanma davası açma hakkını, özel boşanma sebebini öğrenmesinden itibaren altı ay içerisinde ve diğer eşin zina tarihinin üzerinden beş yıl geçmeden kullanması gerekmektedir. Aksi halde, boşanma davası açma hakkı olan eşin bu hakkı düşmektedir. Bununla birlikte, evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin zina etmesi durumunda diğer eş, zina eden eşi affeder ise boşanma davası açma hakkının varlığından söz edilemez. Zina eden eşi affeden eşin boşanma davası açma hakkı yoktur.  

Eşim Hayatıma Kastetti, Boşanma Davası Açabilir Miyim?

Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, Kanun’da belirtilen özel bir boşanma sebebidir.  Evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin diğer eşin hayatına kastetmesi, eşlerden birinin diğer eşe pek kötü veya ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunması durumunda diğer eş, bu sebepler ile boşanma davası açma hakkına sahiptir. Boşanma davası açma hakkı olan eş, bu hakkını Kanun’da belirtilen süreler içinde kullanmalıdır. Buna göre eş boşanma davası açma hakkını, hayatına kastedildiğini, pek kötü veya onur kırıcı bir davranışa maruz kaldığını öğrenmesinden itibaren altı ay içerisinde ve diğer eşin zina tarihinin üzerinden beş yıl geçmeden kullanması gerekmektedir. Aksi halde, boşanma davası açma hakkı olan eşin bu hakkı düşmektedir. Bununla birlikte, evlilik birliği içerisinde bu durumlara maruz kalan eş, bu davranışları sergileyen eşi affederse boşanma davası açma hakkının varlığından söz edilemez. Hayatına kast eden, pek kötü veya onur kırıcı davranışta bulunan eşi affeden eşin boşanma davası açma hakkı yoktur.

Suç İşleyen Eşimden Nasıl Boşanabilirim?

Suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme, Kanun’da belirtilen özel bir boşanma sebebidir. Evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi durumunda diğer eş, bu sebepler ile boşanma davası açma hakkına sahiptir. Boşanma davası açma hakkı olan eş, bu hakkını her zaman kullanabilir ve boşanma davası açabilir.

Eşim Beni Eve Almıyor, Terk Sebebi İle Boşanma Davası Açabilir Mi?

Terk, Kanun’da belirtilen özel bir boşanma sebebidir. Eşlerden birinin evlilik birliğinin gerekliliklerini önemsemeyerek diğer eşi terk etmesi veya hiçbir haklı bir sebep bulunmadığı halde aile konutuna dönmemesi durumunda, terk edilen eş terk sebebi ile boşanma davası açmak için bu durumun en az altı ay sürmesini beklemelidir. Bu durumun en az altı ay sürmesi ve devam etmesi halinde, terk edilen eşin istemi üzerine hâkim tarafından terk eden eşe ihtar çekilmelidir.  İstem üzerine çekilen ihtar sonuçsuz kalmış ise terk edilen eş, terk sebebi ile boşanma davası açma hakkına sahip olacaktır. Bununla birlikte evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin diğer eşi ortak konutu terk etmeye zorlaması veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engellemesi durumunda da diğer eş, terk sebebi ile boşanma davası açabilir. Buna karşın eşlerden biri diğer eşi aile konutunu terk etmeye zorluyorsa veya hiçbir haklı bir sebep olmadığı halde aile ortak konutuna dönmesini engelliyorsa bu davranışları sergileyen eşin terk sebebi ile boşanma davası açması mümkün değildir.

Akıl Hastalığına Yakalanan Eşe Karşı Boşanma Davası Açılır Mı?

Akıl hastalığı, Kanun’da belirtilen özel bir boşanma sebebidir. Evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin, evlendikten sonra iyileşmesinin mümkün olmadığı resmi rapor ile tespit edilen kalıcı bir akıl hastalığına yakalanmış olması durumunda, bu akıl hastalığının olması sebebiyle evliliği sürdürmesi mümkün olmayan diğer eş boşanma davası açma hakkına sahip olacaktır. Boşanma davası açma hakkı olan eş, bu hakkını her zaman kullanabilir ve boşanma davası açabilir.

Genel Boşanma Sebebi Nedir?

Boşanma davası açmak için gösterilecek sebepler her evliliğe göre değişmektedir ve Kanun’un tüm boşanma sebebi olabilecek olayları belirlemesi mümkün değildir. Bu nedenle Kanun’da özel boşanma sebepleri olarak belirtilenler dışında genel boşanma sebebi olan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” diğer adıyla “şiddetli geçimsizlik”, sebebi ile boşanma davası açılabileceği belirtilmiştir. 

Hangi Durumlarda Şiddetli Geçimsizlik Sebebiyle Boşanma Kararı Verilir?

Şiddetli geçimsizlik, Kanun’da genel bir boşanma sebebi olarak belirtilse de hangi durumlarda evlilik birliğinde şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma kararı verileceği tek tek belirtilmemiştir. Davayı açan eşin evlilik birliğinde boşanmaya sebep olarak belirttiği olayları inceleyen hâkim, evlilik birliği içerisinde şiddetli geçimsizlik olduğuna, ortak hayatın çekilmez hale geldiğine ve diğer eşin kusurlu olduğuna kanaat getirirse boşanma davasını kabul eder ve boşanma kararı verir. Mesela; Eşe karşı ekonomik, fiziksel, sosyal ve psikolojik şiddet uygulanması, Evlilik birliğinden doğan sorumlulukların yerine getirilmemesi, Güven sarsıcı davranışlarda bulunulması durumlarında şiddetli geçimsizlik sebebiyle açılan boşanma davalarında boşanma kararı verilebilir.

Anlaşmalı Boşanmak İçin Dava Açmak Gerekir Mi?

Evlilik birliği, Kanun ile korunmakta olduğundan bu durumun sona erdirilmesi mahkeme huzurunda gerçekleştirilmelidir. Eşler anlaşmalı olarak evlilik birliğini sona erdirmek istese dahi boşanma davası açılarak mahkeme aracılığıyla gerçekleştirilebilmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davasını Tek Bir Eş Açabilir Mi? 

Anlaşmalı boşanma, eşlerden birinin açtığı boşanma davasının diğer eş tarafından kabul edilmesi ile gerçekleşebileceği gibi eşlerin birlikte mahkemeye başvurması şeklinde de gerçekleşebilir.

Boşanma Davaları Hangi Mahkemede Açılmalıdır?

Anlaşmalı boşanma veya çekişmeli boşanma fark etmeksizin boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Boşanma davası açılacak olan yerde Aile Mahkemelerinin bulunmaması halinde, boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

İstediğim Şehirde Boşanma Davası Açabilir Miyim?

Anlaşmalı boşanma davası, eşlerin istedikleri yerdeki görevli mahkemede açılabilir. 

Çekişmeli boşanma davası için ise Kanun’da yer yönünden yetkili mahkemeler belirtilmiştir. Buna göre çekişmeli boşanma davası, eşlerin dava açılma tarihinden önce son altı ay beraber ikamet ettikleri aile konutunun bulunduğu yerde ya da eşlerden birinin ayrı olarak ikamet ettiği yerde açabilirler.

İstediğim Zaman Boşanma Davası Açabilir Miyim?

Boşanma davası adli tatil olduğu zamanda dahi açılabilir. 

Avukatsız Boşanma Davası Açmak İçin Hangi Belgeler Gereklidir? 

Anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası fark etmeksizin boşanma davası açmak için davayı açan eş veya eşler tarafından görevli ve yetkili aile mahkemesine hitaben boşanma talepli bir dilekçe yazılmalıdır. Bununla birlikte dilekçede söz edilen olayları ispatlayan nitelikte deliller: fotoğraf, fatura ya da belgeler dilekçe ekinde sunulmalıdır. Dilekçede söz edilen olaylar hakkında tanık dinlenilmesi talep edilecek ise dilekçede tanıkların adı, adresi ve TC. Kimlik Numarası da bildirilmelidir. Ayrıca boşanma davasını açacak olan kişi, avukatsız olarak boşanma davası açacak ise dava dilekçesi ile birlikte kimlik fotokopisini de ekleyerek dava açmalıdır.

Adliyeye Gitmeden Boşanma Davası Açabilir Miyim? 

Boşanma davası, adliyeye gitmeye gerek kalmadan, internet üzerinden Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kullanılarak açılabilmektedir. Eşlerden biri e-devlet aracılığıyla UYAP Vatandaş Portalı’ndan hazırlanan e-imzalı boşanma davası dilekçesi ile boşanma davası açılabileceği gibi eşlerin varsa avukatı da UYAP Avukat Portalı’ndan hazırlanan e-imzalı boşanma davası dilekçesi ile boşanma davası açabilir. İnternet üzerinden boşanma davası açılabilmesi için eşlerin veya varsa avukatlarının e-imza ya da mobil imza, e-devlet kullanıcı adı veya şifresi gerekmektedir.

Boşanma Davasında Dava Dilekçesine Ne Yazmalıyım? 

Kanun’da boşanma davasının dava dilekçesinde yazılması gereken hususlar belirtilmiştir. Belirtilenlere göre boşanma dava dilekçesinde;

  • Boşanma davasının açılacağı yetkili ve görevli mahkemenin adı,
  • Davanın tarafı olan adı-soyadı-adresi,
  • Davayı açan davacı eşin T.C. Kimlik Numarası,
  • Davayı açan davacı eşin avukatının adı-soyadı-adresi, 
  • Davanın tarafı olan eşlerin varsa kanuni temsilcilerinin adı-soyadı-adresi,
  • Davada boşanma ile birlikte malvarlığına ilişkin dava da açılacak ise dava değeri,
  • Davanın konusu ve sebebi olan olayların “açıklama” kısmında sıra numarası ile özeti,
  • Açıklama kısmında dayanılan iddiaların hangi delille ispat edileceği,
  • İddiaların hangi hukuki sebebe dayandığı, “Sonuç ve istem” kısmında davanın sonucunda istenilen talepleri,
  • Dilekçenin en altına davacının imzası olmak zorundadır. 

Boşanma davası açıldığında dava dilekçesinde Kanun’da belirtilen hususların bir kısmı eksik olursa mahkeme davayı açan eşe süre vermekte ve bu sürede eksikliklerin tamamlanması istemektedir. Davayı açan eş bu sürede eksiklikleri tamamlayamazsa boşanma davasının açılmamış sayılmasına karar verilmektedir.

Boşanma Davası Açarken Mahkemeye Para Ödenir Mi? 

Anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası fark etmeksizin boşanma davası açmak için davayı açan eş veya eşler tarafından, mahkeme veznesine ortalama 600 TL – 700 TL tutarında peşin olarak dava harç ve giderleri yatırılmalıdır. Aksi halde, dava harç ve giderleri yatırılmadan, mahkemeye sadece dava dilekçesi verilmesi ile boşanma davasının açılmamış sayılmasına karar verilmektedir. Bununla birlikte mahkeme, boşanma davası devam ederken tanık sayısına, dava dosyasının bilirkişiye gidip gitmeyeceğine, başka kurumlardan belge istenip istenmeyeceğine göre ayrıca yargılama gideri yatırılması talebinde bulunabilir. Dolayısıyla boşanma davası açarken ve boşanma davası devam ederken mahkemeye yatırılacak tutar, boşanma dava dosyasına göre değişiklik gösterecektir. 

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davasında tek duruşma yapılmaktadır. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davası açıldığında kısa sürede yargılama yapılmakta ve boşanma kararı verilmektedir. Adalet Bakanlığı, anlaşmalı boşanma davasının ortalama olarak 40 gün sürdüğünü belirtmiştir.

Çekişmeli boşanma davasında ise davanın niteliğine göre dava süresi değişmektedir. Bunun nedeni çekişmeli boşanma davasının;  birçok duruşma (ön inceleme- inceleme- karar) ve tebligat aşamalarından oluşmasıdır. Bu aşamaların ne kadar süreceği her boşanma davasına göre değişiklik göstermektedir. Boşanma davasında belirtilen tanık sayısı, tanıkların bulundukları yer, tanıkların ilk davete icabet edip etmemeleri, başka kurumlardan istenen evrakların süresinde gelip gelmemesi ve varsa tarafların diğer araştırma işlemleri davadaki aşamaların ve dolayısıyla boşanma davasının ne kadar süreceğini belirlemektedir. Adalet Bakanlığı, çekişmeli boşanma davasının ortalama olarak 1,5 yıl – 3 yıl arasında sürdüğünü belirtmiştir. 

Boşanma Davasında Duruşmaya Gitmek Zorunda Mıyım?

Anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası fark etmeksizin her iki eş eğer avukat ile temsil edilmeyecek ise duruşmaya bizzat katılarak kendisini savunmak zorundadır.

Bununla birlikte, anlaşmalı boşanma davasında eşler ve varsa avukatları duruşmaya katılmalıdır. Eşlerden birisinin duruşmada hazır bulunmadığı durumda anlaşmalı boşanma gerçekleşmemektedir. Ancak eşlerden birisi zorunlu nedenlerle duruşmaya katılamayacak ise bir avukata özel vekâletname vermesi ve iki tanığın duruşmada dinlenmesi ile anlaşmalı boşanma sağlanmaktadır.

Çekişmeli boşanma davasında ise eşlerin avukatları varsa duruşmaya katılma zorunlulukları yoktur. Eşleri temsilen avukatlar, çekişmeli boşanma davalarında iddiada veya beyanda bulunabilmekte, delilleri tartışabilmektedir.

Davalı Eş, Boşanma Davasında Duruşmaya Gelmezse Ne Olur?

Davayı açan eş veya varsa avukatı boşanma davasında duruşmaya katılmaz ise boşanma davası devam etmez ve boşanma davası müracaata bırakılmaktadır. Dosyanın müracaata bırakılması üzerine boşanma davası 3 ay içinde yenilenebilir. Dosya yenilenene kadar işlemden kaldırılmaktadır. 3 ay içerisinde yenilenen dosya üzerinden boşanma davası kaldığı yerden devam etmektedir. Buna karşın müracaata bırakılan dosya 3 ay içerisinde yenilenmez ise boşanma davası açılmamış sayılmaktadır. 

Davalı eş veya varsa avukatı boşanma davasında duruşmaya katılmaz ise boşanma davası davalı eşin yokluğunda görülmeye devam eder. Davalı eş, boşanma davasında yokluğunda yapılan işlemlere itiraz hakkını kaybetmektedir.

Eşim Boşanmak İstemiyor, Bu Halde Boşanabilir Miyim? 

Çekişmeli boşanma davalarında boşanma kararı verilmesi için eşlerden her ikisinin boşanmak istemesine gerek yoktur. Eşlerden biri boşanmak istemiyorsa bu durumda boşanma davası açan eş boşanma davasını açma nedenlerini ve dava dilekçesindeki olayları tanık, belge vb. delillerle ispatlayarak boşanabilir.

Eş boşanmak istemiyorsa davayı açan eş tarafından belirtilen boşanma davasına neden olan olaylarda kusuru olmadığını ispatlamalıdır. Boşanma istemeyen eşin kusursuzluğunun ispatlanması halinde açılan boşanma davası reddedilmektedir. Dolayısıyla boşanmak istemeyen eşin boşanma davasında kusuru kanıtlanamadığı takdirde mahkemenin boşanma kararı vermesi mümkün değildir.

Boşanan Kadın Eski Eşinin Soyadını Kullanabilir Mi? 

Boşanma davası kesinleştikten sonra kadın, evlenmeden önceki soyadını yeniden almaktadır. Ancak kadın, eski eşinin soyadını kullanmakta menfaati olduğunu ve bu menfaatini eski eşine bir zarar vermeyeceğini ispatlayarak eski eşinin soyadını kullanmayı talep edebilir ve kadına bu yönde izin verilebilir. Eğer bir süre sonra eski eşin menfaatinin etkilendiğine kanaat getirilirse eski eşin talebi üzerine kadının soyadı izni kaldırılabilir. 

Boşanma Davasında Tazminat Talep Edilir Mi?

Anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası fark etmeksizin eşlerden her biri birbirinden maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Eşler, boşanma davasıyla birlikte veya boşanma davasının kesinleşmesinden sonra maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Ancak boşanma davasının kesinleşmesinden sonra 1 yıl içerisinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmalıdır. Aksi halde, 1 yıllık süre geçtikten sonra eşlerin birbirinden maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı ortadan kalkmaktadır.  

Boşanma Davasında Nafaka Kime Verilir?

Anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası fark etmeksizin eşlerden her biri boşanma davasıyla birlikte nafaka talep edebilir. Eşlerin boşanma davası ile birlikte talep edebilecekleri nafaka türleri Kanun’da belirtilmiştir. Buna göre eşler boşanma davası ile birlikte; tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası talep edebilirler. Tedbir nafakası, boşanma davası devam ederken eşlerin hem kendileri hem de müşterek çocukları için talep ettikleri nafaka türüdür. İştirak nafakası ise boşanma davasının kesinleşmesinden sonra müşterek çocuklara ödenmesi gereken nafaka türüdür. Aynı şekilde yoksulluk nafakası da boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ödenecek bir nafaka türüdür. Ancak yoksulluk nafakasını, yalnızca yoksulluğa düşecek olan eş diğer eşten talep edebilir. 

Boşanma Davasında Nafaka Ödemesini Nasıl Yapabilirim?

Boşanma davasından sonra eşlerden birinin diğer eşe nafaka veya maddi tazminat ödemesine hükmedilirse, bu hükümle tüm miktarın bir anda ödenmesine karar verileceği gibi durumun gereklerine göre belirli zamanlarda (aydan aya) ödenmesine karar verilebilir.

Boşanan Eş, Yeniden Evlenirse Nafaka Ödemem Gerekir Mi?

Maddî tazminatın veya nafakanın belirli zamanlarda, irat şeklinde, ödenmesine karar verilir ise belirli durumlarda nafakanın veya maddi tazminatın geri kalanının ödeme yükümlülüğü ortadan kalkmaktadır. Mesela; 

  • Nafaka veya maddi tazminat alan eşin yeniden evlenmesi,
  • Eşlerden birinin ölümü durumlarında ödeme yükümlülüğü kendiliğinden kalkmaktadır.
  • Nafaka veya maddi tazminat alan eşin başka biriyle fiilen evliymiş gibi yaşaması, 
  • Nafaka veya maddi tazminat alan eşin yoksulluğunun ortadan kalkması,
  • Nafaka veya maddi tazminat alan eşin haysiyetsiz hayat sürmesi durumlarında ise ödeme yükümlülüğü mahkeme kararıyla kaldırılmaktadır.

Bunlara ek olarak boşanma davasından sonra eşlerden herhangi birinin malî durumu değişirse nafaka veya maddi tazminat ödemesinin geri kalan iratlarda artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilmektedir.

Boşanma Davasında Manevi Tazminat Aydan Aya Ödenir Mi?

Boşanma davasından sonra eşlerden birinin diğer eşe manevî tazminat ödemesine hükmedilirse, manevi tazminat ancak tüm miktarın bir anda ödenmesi şeklinde ödenebilir. Manevi tazminatın belirli zamanlarda, irat (aydan aya) şeklinde, ödenmesine karar verilemez.

Boşanma Davasından Sonra Mal Varlıkları Eşit Mi Paylaştırılır? 

Boşanma davasından sonra eşler evlilik içinde edinilmiş malların paylaşılması hususunda bir mal rejimi belirlemişlerse bu rejime ilişkin hükümlere göre mallar paylaşılmaktadır. Ancak eşler herhangi bir rejim belirlememişlerse evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallar, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde yarı yarıya paylaştırılmaktadır. 

Boşanan Eş, Mirastan Pay Alabilir Mi?

Boşanma davasından sonra eşler, eş sıfatı ile birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar. Bununla birlikte evlilik birliği içerisinde yapmış oldukları ölüme bağlı tasarruf anlaşmaları ile sağlanan hakları ispatlamaları gerekmektedir. Ölüme bağlı tasarruf anlaşmaları ile ispatlanamayan haklar boşanma davasından sonra kaybedilmektedir. Boşanma davası devam ederken eşlerden biri ölürse bu durumda boşanma davasına ölen eşin mirasçıları devam edecektir. Ölen eşin mirasçıları boşanma davasına neden olan olaylarda diğer eşin kusurlu olduğunu ispatladıkları takdirde diğer eş ölen eşin yasal mirasçısı olamayacaktır.

Çocukların Velayeti Verilmeyen Eş Çocukla Görüşebilir Mi?

Boşanma davası sonucunda eşlerin müşterek çocuğun ile kişisel ilişkilerinin nasıl ve ne zaman kurulacağına mahkeme karar vermektedir. Bu karar verilirken eşlerin her ikisi de dinlenmekte, çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesi alınmaktadır. En önemli husus ise çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde çocuğu üstün yararıdır. Eşler ile çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından hangi durumda en çok yarar sağlayacağı önem taşımaktadır. 

Ayrılık Davası Nedir?

Boşanma sebepleri bulunduğu halde ortak hayatın yeniden kurulabileceğini düşünen eş, ayrılık davası açabilir. Hâkim, evlilik birliğinde boşanma sebeplerinin var olduğuna ancak eşlerin bir araya gelme ve barışma ihtimalinin olduğuna kanaat getirdiği takdirde ayrılık kararı verebilmektedir.

Ayrılık kararında, eşlerin ayrılık süresi belirtilir. Karar verilen ayrılık süresi 1 yıl – 3 yıl arasında değişiklik göstermektedir. Ayrılık süresi ayrılık kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlamaktadır.

Ayrılık Süresi İçinde Boşanma Davası Açılır Mı?

Eşlerin ayrılık süresi boyunca barışma ihtimali beklenmektedir. Ayrılık süresi bittiğinde ise ayrılık durumu kendiliğinden sona ermektedir. Ayrılık süresi sona erdiğinde eşler barışmamışsa ve ortak hayat yeniden kurulmamışsa, bu durumda eşlerden her biri boşanma davası açabilecektir. 

Boşanma Davasında Ayrılık Kararı Verilebilir Mi? Boşanma davası devam ederken hâkim, boşanmaya karar verebileceği gibi eşlerin bir araya gelme ve barışma ihtimalinin olduğuna kanaat getirdiği takdirde ayrılık kararı da verebilmektedir. Buna karşın açılan ayrılık davasında boşanma kararı verilemez.

Ortak Hayatın Kurulamaması Sebebi İle Boşanma Davası

Bu yazı içerisinde, Türk Medeni Kanunu’na göre boşanmanın genel nedenlerinden birisi olan ortak hayatın kurulamaması sebebi ile boşanma davası nedir, davanın açılabilmesi için şartlar nelerdir, dava kimler tarafından açılabilir, görevli ve yetkili mahkeme neresidir sorularına dair detaylı bilgilendirmeleri bulabilirsiniz.

Ortak Hayatın Kurulamaması Sebebi ile Boşanma Davası Nedir?

Ortak hayatın kurulamaması sebebi ile boşanma davası, bir diğer adı ile fiili ayrılık sebebi ile boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nun “Evlilik Birliğinin Sarsılması” başlıklı 166. Maddesinin 4. fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Anılan hükümde, boşanma nedenlerinden biri ile açılmış ve reddedilmiş davaya ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl boyunca evlilik birliği kurulamamışsa tarafların talebi üzerine evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle boşanma kararı verileceği belirtilmiştir.

Ortak hayatın kurulamaması sebebi, mutlak boşanma nedenidir. Ortak hayatın kurulamaması tek başına boşanma sebebi olarak kabul görmezken ortak hayatın kurulamaması sebebiyle açılacak boşanma davalarında kanunda belirlenen şartların karşılanması halinde hâkim evlilik birliğini temelinden sarsılmış sayarak boşanmaya hükmedecektir.

Hangi Şartlarda Dava Açılabilir?

Ortak hayatın kurulamaması sebebi ile boşanma davası sonucunda boşanmaya hükmolunması için ilgili Kanun’da evlilik birliğinin belirli şartları karşılaması gerekmektedir. Bu şartların karşılanıp karşılanmadığı kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle hâkim tarafından özellikle incelenmektedir. 

Daha önce açılmış olan boşanma davasının reddedilmesi gerekmektedir.

Ortak hayatın kurulamaması sebebi ile boşanma davasının şartlarından ilki, daha önce açılmış bir boşanma davasının olmasıdır. Bu davanın boşanmanın hangi nedenlerine dayalı olarak açıldığı önemli değildir, önemli olan bir boşanma davasının açılmış olmasıdır. Bununla birlikte açılmış olan boşanma davasının hâkim tarafından reddedilmesi ve reddedilen kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir. 

Ret kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesi gerekmektedir.

Üç yıllık sürenin başlayacağı tarih ret kararından itibaren değil, kararın kesinleşmesinden itibarendir. Ret kararının verildiği tarih ile kararın kesinleştiği tarih aynı değildir. Ret kararının sonuçlandıktan sonra taraflara tebliğ edilmesi ve taraflarca üst mahkemeye başvurularak veya üst mahkemeye başvurulmadan (istinaf kanun yoluna başvurmaktan feragat veya süresi içerisinde başvuru yapmamak, harcını yatırmamak vs. ile) kesinleşmiş olması gerekmektedir. 

Üç yıllık süreçte ortak hayatın kurulamamış olması gerekmektedir.

Ortak hayatın kurulamaması sebebi ile boşanma davasının son şartı, daha önce açılan ve reddedilen davanın kesinleşmesinden itibaren geçirilen üç yıllık süre içerisinde taraflar arasında ortak hayatın hiçbir şekilde kurulamaması ve bu sürenin kesintisiz devam etmesi gerekmektedir. 

Tarafların bu süreçte ortak hayatı zaman zaman devam ettirmiş olmaları durumunda, ortak hayat kurulmuş sayılacaktır ve bu durum mahkeme tarafından tespit edilirse, ortak hayatın kurulamaması sebebi ile boşanmaya hükmedilemeyecektir. Ancak tarafların çocukları dolayısı ile bir araya geliyor oluşu, belirli bir konuyu tartışmak maksadıyla görüşmüş olmaları, zorlayıcı sebeplerden ötürü bir araya gelmiş olmaları ortak hayatın kurulduğu anlamına gelmemektedir. Taraflar çocukların ihtiyaçlarını karşılamak, düğün törenlerine iştirak etmek, cenazelerde bulunmak gibi sebeplerle bir araya gelebilirler ve bu durumlar ortak hayatın kurulduğu anlamına gelmeyecektir. 

Dava Kimler Tarafından Açılabilir?

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa her iki taraf da ortak hayatın kurulamaması sebebi ile boşanma davası açabilmektedir. Dolayısıyla Kanun’da ilk açılan ve reddedilen boşanma davasını kimin açtığının bir önemi bulunmamaktadır. İlk açılan ve reddedilen boşanma davasındaki sıfatlarına, haklı ya da haksız olmalarına bakılmaksızın tarafların her ikisine de davacı olabilme sıfatı tanımıştır. İlk açılan ve reddedilen boşanma davasının davacısı da davalısı da bu davayı açabilecektir.

Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir?

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 167. Maddesi ile boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkemenin, taraflardan birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Ortak hayatın kurulamaması sebebiyle boşanma davasında ise yetkili mahkemenin belirlenmesinde istisnai bir durum bulunmaktadır. Tarafların üç yılı aşkın bir süre aynı yerde birlikte ikamet etmediğinden davayı açacak olan tarafın davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde dava açması beklenmemektedir. Davayı açacak olan taraf yaşadığı yerde ya da diğer tarafın yaşadığı yerde davayı açabilecektir.

Ortak hayatın kurulamaması sebebiyle boşanma davasında görevli mahkeme, Aile Mahkemesidir. Yetkili Aile Mahkemesi’nin kurulmadığı yerlerde ise dava dilekçeleri için yetkilendirilen mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Bu doğrultuda açılan davalarda ispat yükü davacıya aittir. İspat yapılırken, evliliğin devam etmediğine dair gereken tüm kanıtlar ve belgeler kullanılmalıdır.

Anlaşmalı Boşanma Davası

Anlaşmalı Boşanma Davası

Anlaşmalı Boşanma Nedir?

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma davası iki şekilde açılabilir: Bunlardan biri makalede ayrıntılı olarak açıklayacağımız üzere evliliğin her iki tarafının boşanmanın tüm sonuçları hakkında özgür iradeleriyle anlaşmalı boşanma protokolü üzerinde anlaşmaları halinde kısa sürede ve sorunsuz olarak gerçekleşen anlaşmalı boşanma davasıdır, diğeri ise çekişmeli boşanma davasıdır.

Anlaşmalı boşanma; evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın sonuçları hususunda taraflarca kabul edilecek anlaşmalı boşanma protokolünü yahut düzenlemeyi uygun bulmasıyla hükmedilecek boşanma türüdür.

Anlaşmalı Boşanma Davası, bir diğer adı ile çekişmesiz boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nun “Evlilik Birliğinin Sarsılması” başlıklı 166. maddesinin 3. fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Anılan hükümde, en az bir yıl süren evliliklerde, anlaşmalı boşanma davasını açmak için tarafların mahkemeye birlikte başvurabileceği veya taraflardan birinin açtığı boşanma davasını diğer tarafın kabul etmesiyle de anlaşmalı boşanmanın söz konusu olacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma davası açmak için tarafların birlikte başvurma zorunluluğu bulunmamakta, taraflardan birinin açtığı boşanma davasını diğer tarafın kabul etmesi de yeterli görülmektedir. Kanuna göre, bu hallerde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, taraflar da boşanmada anlaşmışsa evliliğin sürdürülmesinin manasız olduğu kabul edilmiştir.

Anlaşmalı boşanma, boşanma sebepleri arasında mutlak olan bir boşanma sebebidir. Hâkim evlilik birliğinin tarafları bakımından çekilmez olup olmadığını araştırmamakta, kanun hükmünde belirtilen şartların sağlanmış olmasını evlilik birliğini temelinden sarsılmış saymıştır. 

Hâkimin dava sonucunda boşanma kararı verebilmesi için tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve anlaşmalı boşanma protokolünde belirtilmiş olan boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir. Aynı zamanda Hâkim, tarafların ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapma hakkına sahiptir. İlgili hükme göre, Hâkimin anlaşmalı boşanma protokolünde yaptığı değişikliklere taraflarca rıza gösterilmesi halinde boşanmaya hükmolunacağı belirtilmiştir. 

Anlaşmalı boşanma, Türk Medeni Kanununun düzenlediği genel ve mutlak boşanma sebeplerindendir. Bu nedenle, eşler anlaşmalı olarak boşanmak istediği takdirde, boşanma sebebini hakime açıklamak ve kusur incelemesi yapılmaksızın, aşağıda anlatılan şartlar yerine getirilip hakim tarafından uygun bulunduğu takdirde boşanma kararı verilmek zorundadır.

Anlaşmalı Boşanma Davasının Şartları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma için belirli koşulların gerçekleşmesi gerekir. Şöyle ki,

1. Evlilik En Az Bir Yıl Sürmüş Olmalıdır

Anlaşmalı boşanma davasında davanın kabul edilebilmesi için dava açılış tarihinde bir yıllık evlilik süresinin dolmuş olması gerekir. Ancak eşlerin bu bir yıllık süreyi birlikte, ortak konutta yahut ayrı ayrı geçirmiş olmaları önemli değildir. Resmi nikah memuru önünde usule uygun şekilde evlenildiği tarihten itibaren bir yıl geçmiş olması yeterlidir.

2. Eşlerin Birlikte Başvurmaları Veya Eşlerden Birinin Açmış Olduğu Davayı Diğer Eşin Kabul Etmesi Gerekir

Anlaşmalı şekilde boşanma isteyen karı koca, birlikte yahut boşanma avukatı aracılığıyla başvurabilirler. Ancak aşağıda ayrıntısıyla açıklanacağı üzere her ne kadar başvuru, boşanma avukatı aracılığıyla yapılabilir ise de boşanma kararı verilebilmesi için eşlerin her hâlükârda hâkim tarafından bizzat dinlenilmesi için bir defaya mahsusta olsa mahkemeye gelmeleri gerekir. Nitekim, taraf vekillerinin beyanına dayanılarak boşanma hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

 Öte yandan, eşlerin birlikte anlaşmalı boşanma için başvurusu zorunlu olmayıp, eşlerden birinin açmış olduğu davayı diğer eşin davanın herhangi bir safhasında kabul etmesiyle anlaşmalı boşanma gerçekleştirilebilir.

Peki, eşlerden birinin açmış olduğu boşanma davasının kabulüyle anlaşmalı boşanma yapılabileceğini belirttik. Ancak bu durumda dikkat edilmesi gereken, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayanılarak açılmış bir boşanma davasının herhangi bir safhasında anlaşmalı boşanma gerçekleştirilebilir. Özel boşanma sebeplerinden birine dayalı açılmış boşanma davası sırasında diğer eşin davayı kabul etmesi ile anlaşmalı boşanma gerçekleştirilemez. Bu durum ancak usulüne uygun şekilde yapılacak ıslah halinde mümkün olabilir.

3. Eşler Hakim Tarafından Bizzat Dinlenmelidir

Anlaşmalı boşanma davasında tarafların bizzat dinlenilmesi kamu düzenine ilişkidir. Buna göre, boşanma avukatının vekaletnamesinde yetki olsa bile avukatın beyanı ile boşanma kararı verilemez.

Aile mahkemesi boşanmak isteyen eşleri bizzat dinlemeden boşanma kararı veremez. Aile mahkemesi hakiminin boşanma ve sonuçlarına ilişkin eşlerin iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi için eşleri aynı anda bizzat dinlemesi ve duruşma tutanağını bizzat imzalamaları gereklidir.

4. Eşler Arasında Anlaşma Sağlanmalıdır

Aile mahkemesi hakiminin anlaşmalı boşanma kararı verebilmesi için boşanmanın mali sonuçları ve varsa çocukların durumu konularında çekişmeye yer bırakmayacak açıklıkta yapılacak anlaşma protokolünü uygun bulması gerekir.

Buna göre hakimin boşanma kararı verebilmesi için;

  • Maddi tazminat
  • Manevi tazminat
  • Yoksulluk nafaka
  • İştirak nafakası
  • Çocukla kişisel ilişki
  • Velayet

Hususlarında taraflarca düzenlenecek anlaşmalı boşanma protokolünü uygun bulması gerekir.

5. Hakim Tarafların Serbestçe İrade Açıkladığına İlişkin Kanaat Getirmelidir

Anlaşmalı boşanma davasında tarafların boşanma sebebini açıklama zorunluluğu yoktur. Bununla birlikte, anlaşmalı boşanma davasında boşanma kararı verilebilmesi için hakim, bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmelidir. Örneğin, tehdit yahut korkutma gibi hallerde tarafın iradesini serbestçe açıkladığı düşünülemez. Eğer, hakim tehdit, korkutma gibi bir iradeyi sakatlayan durumu farkederse anlaşmalı boşanma hükümlerine göre karar veremeyecektir.

6. Hakim Taraflarca Sunulan Anlaşmalı Boşanma Protokolünü Uygun Bulmalıdır

Anlaşmalı boşanma davasında tarafların protokol düzenlemeleri şart değildir. Taraflar boşanma, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumuna ilişkin açıklamalarını yazılı bir metin biçiminde mahkemeye sunabilecekleri gibi sözlü olarak da hakime açıklayabilirler.

Ancak, boşanma ve sonuçlarına ilişkin bir protokol düzenlenmesi her zaman tarafların kendisi ve varsa çocukları ile ilgili menfaatlerini daha sakince düşünebilmesi ve doğru aktarımı yapabilmesi için önemlidir. Nitekim, duruşma anında, tarafların duygusal ve psikolojik olarak karmaşık bir andayken menfaat değerlendirmesi yaparak hakime menfaatine uygun irade açıklamasını yapabilmesi her zaman mümkün olmamaktadır. Aceleyle içinde bulunduğu duruşma anından kurtulma istemiyle yanlış seçimler yapılabilmektedir. Bu yüzden, önceden bir süre düşünme fırsatı bularak protokol hazırlanıp hakime sunulması daha doğru sonuç alınmasına yaramaktadır.

Uygulamada, anlaşma protokolü, boşanma protokolü, boşanma sözleşmesi, protokol, boşanma taslağı gibi ifadelerle tanımlanan; eşlerin boşanmaya ilişkin beyanlarını ve boşanmanın mali durumu ile çocukların durumuna ilişkin sonuçlarını kararlaştırarak hakime sundukları belgedir.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nedir?

Anlaşmalı boşanma davasında eşlerin boşanmaya ilişkin beyanlarını ve boşanmanın mali durumu ile çocukların durumuna ilişkin sonuçlarını kararlaştırarak mahkemeye sundukları imzalı belgedir.

Aile mahkemesi hakimi, taraflarca kabul edilen anlaşmalı boşanma protokolü içeriğinin dışında bir karar veremez.

Anlaşmalı boşanma protokolünün hakim tarafından uygun bulunması gerekmektedir. Eşlerin boşanmaya esas alınacak anlaşmalı boşanma protokolünü karar kesinleşinceye kadar mahkemeye sunmaları mümkündür.

Anlaşmalı Boşanma Protokolünün Hukuki Bir Değer Taşıması İçin İçeriği Nasıl Olmalıdır?

  • Protokol, mahkemeye açıklanması yahut sunulması gerekmektedir. Yani protokolün hakimden saklanması yahut gizli kalmasının istenilmesi mümkün değildir. Protokol, mahkeme tarafından onaylanmaz ise hukuki bir değer taşımaz ve taraflar açısından bağlayıcı olmaz.
  • Protokolün niteliğinde duraksama olmamalıdır. Buna göre, mahkemeye sunulan belgenin anlaşmalı boşanmaya esas teşkil etmek üzere yapılmış bir sözleşme niteliğinde olduğu belirli olmalıdır.
  • Protokol uygulanabilir olmalıdır.
  • Alie mahkemesi tarafından onaylanmış olmalıdır. Hakim tarafından onaylanmamış bir protokol taraflar açısından bağlayıcı değildir.
  • Protokol içinde düzenlenen hususlar koşula bağlanmamış olmalıdır. Nitekim, boşanma kararı şarta bağlı olarak verilemez. Bu nedenle, protokolün içeriği taraflarca koşulsuz, şartsız şekilde kabul edilerek tam bir mutabakat içermelidir.
  • Protokol kanuna aykırı olmamalıdır.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü Hakim Tarafından Değiştirilebilir Mi?

Hakim, taraflarca sunulan protokolde gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Ancak bu değişikliği yapmakta hakimin sınırsız takdir yetkisi yoktur. Öncelikle yapılacak değişiklikte, tarafların menfaati bulunmalıdır. Yine, hakim bu değişikliği kendiliğinden yapamaz. Buna göre hakim, tarafların menfaati doğrultusunda protokolde bir değişiklik yapmayı öngörürse, öncelikle gerekçeli olarak taraflara buna neden gerek gördüğünü açıklamalı, eşlerin bu değişiklikle ilgili görüşlerini almalı ve eşler tarafından bu değişiklik uygun görülürse anlaşmalı boşanmaya karar vermelidir.

Anlaşmalı Boşanma Davası, Çekişmeli Boşanma Davasına Dönüşebilir Mi?

Anlaşmalı boşanma koşulları gerçekleşmezse dava çekişmeli boşanma davasına dönüşür. Örneğin; anlaşmalı boşanma davası açabilmek için evliliğin bir yılı doldurmadığının anlaşılması, imzadan imtina, eşlerden birinin vesayet altında olması, hakimin protokolde uygun gördüğü değişikliğin taraflarca kabul edilmemesi, eşlerden birinin anlaşmalı boşanma davasını kabul etmemesi, anlaşmanın bozulması gibi durumlarda dava çekişmeli boşanma davasına dönüşür.

Anlaşmalı Boşanma Protokolü İptal Edilebilir Mi?

Anlaşmalı boşanma protokolünün, dava kesinleştikten sonra haklı nedenler varsa değiştirilmesi veya iptal edilmesi mümkündür. Bunun için aile mahkemesinde dava açılması gerekir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davasının açıldığı şehire göre farklılık arz etmekle birlikte, anlaşmalı boşanmalı davaları ortalama 30 ila 45 gün içinde sonuçlandırılmaktadır.

Nafaka Nedir?

Nafaka sözlük anlamı itibariyle geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü anlamını taşır. Bir hukuk terimi olarak ise nafaka; bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylık olup günlük hayatta oldukça sık kullanılmakta ve rastlanılmaktadır.

Nafakanın belirli başlar türleri bulunmaktadır. Bunlar;

  1. Yoksulluk Nafakası
  2. İştirak Nafakası
  3. Yardım Nafakası
  4. Tedbir Nafakası olarak sıralanabilir.

Yoksulluk Nafakası

Yoksulluk nafakası, eşlerin evlenme ile birbirlerine taahhüt ettikleri yardımlaşma ve bakım yükümlülüklerinin, boşanma sonrasında yoksul kalacak olan ve diğer eşe kıyasla kusuru az olan eş tarafından talebi sonucunda ortaya çıkar. Türk Medeni Kanununca güvenceye alınan bu alacak ancak belirli şartlar dahilinde ve mahkeme kararı yoluyla ortaya çıkabilmektedir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 175 yoksulluk nafakasının istenme şartlarından bahseder. Bu şartları sıralamak gerekirse; evliliğin boşanma yolu ile sona ermiş olması, taraflardan birinin yoksulluğa düşme durumunun bulunması, yoksulluğa düşecek olan tarafın kusurunun diğer taraftan ağır olmaması, nafakanın yoksul kalan eşin sadece geçimini sağlamak amacını taşıması ve nafakayı ödeyecek olan eşin mali gücüyle orantılı olması şeklinde sıralanabilir. Bu şartlar sağlandığı takdirde mahkemece, yoksulluk nafakasına hüküm kılınması kuvvetle muhtemeldir.

Yoksulluk nafakasına hükmolunurken eşlerin kusur durumları ile mali durumları göz önünde bulundurularak, hâkim tarafından belirli bir süreli veyahut tek seferlik bir nafakaya karar verilir.

İştirak Nafakası

İştirak nafakası, bir bakım yükümlülüğüdür. İştirak sözlük anlamı olarak “ortak oluş, ortak olma, ortaklaşma, ortaklık, birliktelik, paydaşlık” anlamını taşımakta olup hukuki olarak ortak çocuğun bakım masraflarına destek çıkmayı anlamını taşımaktadır. Çocuğun velayeti kendisinde olan eşe lehine diğer eş tarafından verilen bir alacak olan iştirak nafakası eşlerin müşterek çocuklara karşı olan zorunlu bakım ve özen yükümlülüklerinden doğmaktadır. İşbu sebeple de yoksulluk nafakasının aksine iştirak nafakasında herhangi bir kusur tespiti bulunmamaktadır.

İştirak nafakasının alınabilmesi kanunla güvence altına alınmış olup TMK m. 182’de açıkça belirtilmiştir.

TMK m. 182/2; 

Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.”

TMK m. 182/3; 

Hâkim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

İştirak nafakası kural olarak ergin olmayan çocuklara veriliyor olsa da eğitimi devam eden 18 yaşından büyük müşterek çocuklar için de iştirak nafakası talep edilebilmesi mümkündür. Kanun koyucu ve Yargıtay iştirak tanımının eğitim giderlerini de kapsadığından bu sebeple ergin olan çocukların eğitiminin devam etmesi halinde iştirak nafakasının devam edeceğini öngörmüştür.

Yardım Nafakası

Yardım nafakası evlilik birliğinden bağımsız olan bir nafaka çeşididir. Kanun koyucu TMK m. 364’de nafaka yükümlüleri başlığı altında yardım nafakasının taraflarını belirlemiştir; 

Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.”

Tedbir Nafakası

Tedbir nafakası boşanma davası açılmadan önce veyahut da dava süreci içerisinde açılan bir nafaka türüdür. Tedbir nafakası adı üstünde tedbir ve önleme amacını taşımaktadır. Burada korunan şey boşanma sürecinin başlamasıyla tarafların yoksulluğa düşmemesi ve müşterek çocukların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla verilir. 

Tedbir nafakasından doğrudan bahseden bir kanun hükmü bulunmasa da TMK m. 169’un yorumlanması ile gerekli durumlarda tedbirin uygulanmasının zorunlu olduğu açıktır. TMK m. 169;

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.

Nafaka davalarına günlük hayatta sıklıkla rastlanılsa da halk arasında bilinmeyen ve detay içeren pek çok husus bulundurduğu açıktır.  Bu sebeple herhangi bir hak kaybı yaşamamak ve mağdur olmamak için bir avukattan yardım alınması tarafların menfaatine olacaktır.

İştirak Nafakası

İştirak Nafakası Nedir?

İştirak nafakası, ergin olmayan çocuk lehine verilen ve velayete sahip olmayan taraf tarafından ödenen nafaka türüdür. Eşlerin kusur oranının hiçbir öneminin bulunmadığı bu nafaka türünde amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, eğitim, sağlık, barınma vs. gibi her tür ihtiyaç ve giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır. İştirak nafakasına ilişkin bu hükümler de TMK m.182’de şu şekilde düzenlenmiştir; 

Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

İştirak Nafakasını Kimler Talep Edebilir?

   İştirak nafakasını talep etme hakkına sahip olanlar TMK m.329’daki hükümler çerçevesinde sınırlı tutulmuştur.

Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.

 Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir.

 Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.

İştirak Nafakasında Görevli Mahkeme ve Yargı Usulü

   İştirak nafakası davalarına Aile Mahkemeleri bakmakta olup Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. İştirak nafakası davası açılırken yetki hususunda bir sorun yaşamamak için dava, nafaka alacaklısının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesinde açılmalıdır. Ancak doktrinde davalının yerleşim yerinde bulunan mahkemenin de yetkili mahkeme olduğu kabul görmektedir.  

   Mahkeme tarafından tedbir nafakası olarak ödenmesine karar verilen nafaka boşanma ya da ayrılık kararının kesinleşmesiyle iştirak nafakası adı altında ödenmeye devam eder.

İştirak Nafakasında Miktar Belirlenmesi 

   TMK m.330/1 ile iştirak nafakasının miktarını belirli çerçeveler içerisine yerleştirmiştir. 

Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.

   İştirak nafakasının miktarı madde hükmünden de anlaşılabileceği gibi hakkaniyet esas alınarak hesaplanmaktadır. Çocuğun ihtiyaçları ve geliri gibi faktörler hesaba katıldığı gibi aynı zamanda velayete sahip olan eşin maddi durumunun da çocuğun yaşam koşullarını etkilediği göz önünde bulundurularak bir hesaplama yapılır. İleriki yıllardaki ödenecek olan nafaka miktarı TMK m.182/3 uyarınca tarafların talebi ile belirlenebilir. 

Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

   Gelecek yıllardaki nafaka miktarlarının belirlenmemiş olması ya da tarafların sosyal ve ekonomik şartlarının değişmesi halinde her iki taraf da nafaka uyarlama davası açabilme yetkisine sahiptir. TMK m.331;

Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.

İştirak Nafakasının Sona Ermesi 

   İştirak nafakası ana ve babanın çocuğa olan bakım borçlarından doğduğundan çocuğun ergin olması ile sona ermektedir. Çocuğun ergin olması da Medeni Kanun’da düzenleniş olup 18 yaşına gelmeden çocuğun ergin olması da mümkündür. Çocuğun evlenmesi ya da TMK m.12 kapsamında mahkeme yoluyla ergin kılınması halinde iştirak nafakası sona erer. Ancak kanun koyucu ergin olan çocuğun eğitimine devam etmesi durumunu özel olarak açıklamış olup, çocuğun eğitimine devam etmesi halinde ergin olsa dahi iştirak nafakasının devam edeceğine hükmetmiştir. TMK m.328;

Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.

 Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.

   Bunlara ek olarak nafaka borçlusunun ölümü halinde de iştirak nafakası kendiliğinden sona erer.

İştirak Nafakasında Zamanaşımı

   Mahkeme ilamları veya ilam hükmündeki kararlar 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (İİK m.39/1) TBK m.146;

Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımı süresine tabiidir.”

   Ancak nafakaya hükmeden mahkeme ilamları bu on yıllık zamanaşımına tabi değildir. Mahkeme kararıyla hükmedilen nafaka yükümlülüğü ancak yukarıda bahsedilen hallerin gerçekleşmesiyle sona ermektedir. Her ne kadar mahkeme ilamı zamanaşımına tabii olmasa da birikmiş nafaka alacakları TBK’daki genel zamanaşımı süresine göre işlem görür. Yani birikmiş nafaka alacakları en fazla on yıl geriye kadar tahsil edilebilmektedir.

İştirak Nafakasının Ödenmemesi Durumu

  Maaşa haciz, menkul ve gayrimenkul varlıkların icra yolu ile satışı gibi yöntemlerle nafaka tahsil edilebilir. Cebri icra yolu ile nafakanın tahsil edilememesi halinde ise cezai yaptırım uygulanması mümkündür. Bu husus İİK m. 344’de şu şekilde açıklanmıştır;

Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.

 Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.

İştirak Nafakasının Artırımı 

Boşanma davasının sonucunda çocuklar için bir iştirak nafakasına hükmolunmuş olsa da durumun değişmesi halinde nafakanın artırımını istemek mümkündür. Mahkeme tarafından verilen nafaka kesin bir hüküm oluşturmayıp, talepler doğrultusunda nafaka artırılıp, azaltılabilir ya da kaldırılabilir. Nafaka zaman içerisinde değişen koşullar ya da enflasyon kaybı gibi nedenlerden dolayı yetersiz kalıyor ise nafaka artırım davası açılabilir. TMK m.331;

Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.

   Nafakanın veriliş ve artırılış esasları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.04.2013 tarihli ve 2012/1344 E., 2013/517 K. sayılı kararında incelenmiş ve açıklanmış olup;

Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, çocukların yaş ve eğitim durumları ile nafakanın niteliği gözetilerek

Mahkemece; maddi durumu oldukça iyi olan bir babanın çocuklarının da, aynı yaşam standardında bir yaşam seviyesi sürmelerinin TMK 4.maddesine daha uygun olacağı, aksinin çocukların yararına olmayacağı…

   Şeklinde belirli bir esas ve sınıra tabi tutulmuştur. Görüldüğü üzere anne babanın yaşam standartları ve çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda bir nafaka miktarı hükmolunacaktır.

   Nafaka artırımıyla birlikte ilerideki yıllardaki artışın da dava konusu edilmesinde fayda vardır. Çünkü ekonominin değişkenliği sabit olan nafaka üzerine uygulanamamaktadır. Ancak artış da dava konusu edildiğinde ekonomiden bağımsız olarak hakkaniyete uygun bir nafaka elde edilebilmektedir. Uygulamada Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 30.03.2017 tarihli ve 2016/15617 E., 2017/4346 K. sayılı kararında nafakanın yıllık artış oranından bahsedilmiştir.

Hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları göz önünde bulundurularak “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” oranında artışına hükmedilmesi gerekir…

İştirak Nafakasının Kaldırılması ya da Azaltılması 

Nafaka artırılabildiği gibi duruma bağlı olarak azaltılabilir ya da kaldırılabilir. Yargıtay bu konuyu belirli sınırlar içerisine yerleştirmiş olup bu sınırlar şu şekilde özetlenebilir;

İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna göre takdir edilir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli ve gelirleri de dikkate alınır.” (Yarg. 3.HD., E. 2014/6278, K. 2014/14190, T. 03.11.2014) 

Hâkim, nafaka takdirinde; tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasında bir oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir.” (Yarg. 3.HD., E. 2014/6278, K. 2014/14190, T. 03.11.2014) 

Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” (TMK m.176/4)

   Tüm bu anlatılanlar çerçevesinde nafaka miktarı değiştirilebilmektedir. Nafaka, mahkeme yoluyla da olsa bir sözleşmeden doğmuş olan bir alacaktır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasındaki denge sonradan, şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulamazlar, değişen bu koşullar karşısında Medeni Yasanın 2.maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler. 

   Sonuç olarak iştirak nafakası miktarının değişmesi; nafaka miktarının belirlenmesi esasları göz önünde bulundurularak ve nafaka verilmesine hükmedilmiş olan durumun aşırı bir biçimde değişmesi halinde nafaka miktarı artırılabilir, azaltılabilir ya da kaldırılabilir.

Yukarıda izah ettiğimiz tüm hususlar ışığında iştirak nafakasının oldukça geniş kapsamlı bir konu olduğu çocuğun hayatını ve eğitimini idame ettirebilmesi için oldukça da önemli bir husus olduğu ortadadır. Bu sebeple nafaka davalarında bir hak kaybı yaşamamak ve mağdur olmamak için bir avukattan yardım alınması tarafların menfaatine olacaktır.