Hukukta zamanaşımı oldukça önemli bir unsur olup yükümlülükleri düşürebildiği gibi hakların kullanımını da engelleyebilir. Zamanaşımı sözlükte; 

Yasanın belli ettiği koşullar altında belli bir sürenin geçmesi ve bunun sonucunda kimi hakların kazanılması ya da düşmesi.” şeklinde tanımlanmıştır. 

Hukukun hemen hemen her alanında karşılaşılan zamanaşımı, konu aldığı her hukuki alanının niteliğine göre farklı sürelere tekabül etmektedir. Örneğin Borçlar Kanunu’nu konu alan hukuki uyuşmazlıklarda genel zamanaşımı süresi aksine bir hüküm yoksa on yılken; Ceza Kanunu’nu konu alan davalarda zamanaşımı süresi suçun niteliğine göre oldukça değişken bir yapıya sahip olup Ceza Kanunundaki dava zamanaşımı süreleri aşağıdaki gibidir:

Müebbet hapis talep edilen ceza davaları 25 yıl, Yirmi yılın üzerinde hapis talep edilen ceza davaları 20 yıl, 5 ile 20 yıl arası hapis talep edilen ceza davaları 15 yıl, 5 yıldan az hapis veya adli para cezası talep edilen ceza davaları için 8 yıllık bir zamanaşımı süresi bulunmaktadır.

Zamanaşımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; bir konuya ilişkin zamanaşımı süresi dolsa dahi bunun zamanaşımından bağımsız olarak dava edilebileceğidir. Bir başka deyişle zamanaşımı süresini geçirmiş olmak dava hakkının veyahut alacak haklarının kullanılmasını engellemez. Zamanaşımı def’i olarak kullanılan nitelikte olduğundan mütevellit borçlu veya suçlu olan kişinin zamanaşımını def’i mahkemeye ileri sürüp davayı düşürücü nitelikte zamanaşımını kullanması gerekmektedir. Sonuç olarak zamanaşımı mahkemece res’en dikkate alınan bir husus olmadığı için tarafların dava süreçlerinde bu hususa özen göstermeleri büyük önem arz etmektedir.

Zamanaşımı Nasıl Kesilir?

Zamanaşımının kesilmesi demek, zamanaşımı süresinin işleyişinin durdurulması anlamına gelir. Zamanaşımını kesen sebepler TBK’da belirtilmiş olup şu şekildedirler;

1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş̧ veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş̧ veya kefil göstermişse.

2. Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa.

Zamanaşımının Yeniden İşlemeye Başlaması

Zamanaşımın kesilmesinin ardından yeniden başlayabilmesi için belirli koşullar bulunmaktadır. Bunlar;

1- Bir dava veya def’i yoluyla kesilmiş̧ olan zamanaşımı, dava süresince tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hâkimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlar.

2- Zamanaşımı, icra takibiyle kesilmişse, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.

3- Zamanaşımı, iflas masasına başvurma sebebiyle kesilmişse, iflasa ilişkin hükümlere göre alacağın yeniden istenmesi imkânının doğumundan itibaren yeniden işlemeye başlar.

Hak Düşürücü Süre ile Zamanaşımının Farkı Nedir?

Hak düşürücü süre ile zamanaşımı arasındaki en belirgin ve önemli fark; zamanaşımının dolması ile alacak ortadan kalkmaz iken hak düşürücü süre geçtiği takdirde hak doğrudan ortadan kalkar. Bir alacak zamanaşımının geçmesinden sonra ödendiyse geri talep edilemez ancak hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra yapılan bir ödeme geri alınabilir.

Buna ek olarak hak düşürücü sürenin zamanaşımı gibi kesintiye uğramayacağından da bahsetmek gerekmektedir. Hak düşürücü süreler ancak mücbir sebepler ile durdurulabilir ya da kesintiye uğratılabilir.

Zamanaşımı içerisinde pek çok detay ve teknik husus barındıran bir hukuki konu olup tarafların dava sürecinin en başlarında öncelikli olarak dikkat etmelerini gerekmektedir. Bu sebeple bir avukattan yardım alınması tarafların menfaatine olacaktır.