Evlilikte banka kredisiyle alınan malların boşanırken nasıl paylaşılacağı oldukça merak edilen bir konudur. Boşanma sürecinde bu tür mallar, genellikle edinilmiş mal olarak kabul edilir ve eşler arasında eşit biçimde paylaşılır. Bu durumun belirlenmesinde, kredinin ödemelerinin hangi eş tarafından yapıldığı da önem taşır. Eşlerden birinin kredi ödemelerini tamamladığı mallar, edinilmiş mal olarak değerlendirildiğinden, paylaşım esnasında eşit oranda dağıtılmaktadır. Ancak, ödemeler kişisel maldan yapıldıysa ve bu ispat edilirse, mallar edinilmiş mal statüsünü kaybedebilir.

Yargıtay kararları ve Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma davası açıldığında mal rejimi sona erer ve kredi ödemelerini evlilik boyunca tamamlayan taraf, diğer eşe mal üzerindeki hakkını devretmek zorundadır. Ancak, evlilik öncesinde çekilen krediler için ödenen miktarın kişisel mal olarak sayılması ve diğer eşin bu ödemeleri ispatlayarak geri talep etmesi gibi karmaşık durumlar da mevcuttur.

Boşanma sürecinde doğru bir paylaşım için, tapu ve kredi sözleşmeleri gibi belgeler de mahkemede dikkate alınır.

Giriş

Konunun Önemi ve Kapsamı

Boşanma sırasında mal paylaşımı, evli çiftler arasında en çok sorun yaşanan ve merak edilen konuların başında gelir. Özellikle banka kredisiyle alınan malların boşanmada paylaşımı konusunda son yıllarda önemli yasal ve uygulama değişiklikleri olmuştur. Çoğu kişi “krediyle alınan ev ya da araba kimin olur?”, “Borç devam ediyorsa mal paylaşımı nasıl olur?” gibi soruların yanıtını aramaktadır. Çünkü, evlilik birliği içinde alınan ve krediyle ödenecek olan malların hukuki akıbeti doğrudan hayatınızı etkiler.

Konunun önemi; hak kayıplarını önlemek, adil bir paylaşım sağlamak ve gelecek planlaması yapabilmek açısından büyüktür. 2024 ve 2025 yılı güncel hukuk kaynaklarında, edinilmiş mallara katılma rejimi, kredi borcunun kimin tarafından ödendiği ve malın kimin adına kayıtlı olduğu gibi detaylar üzerinde durulmaktadır. Türkiye’de boşanma davalarının büyük bölümünde taşınmazlar ve araçlar krediyle alındığından, yazının kapsamı da özellikle bu tip mallar üzerinde yoğunlaşacaktır.

Bu yazıda, banka kredisiyle alınan taşınır ve taşınmaz malların paylaşımında dikkat edilmesi gereken yasal süreçler, uygulamada karşılaşılan pratikler ve mahkeme kararları ışığında bilgi verilecektir. Böylece sadece genel bilgilerle yetinmeyecek, güncel uygulamalar ve yargı kararlarına da değinilecektir.

Banka Kredisiyle Alınan Malların Özellikleri

Banka kredisiyle alınan mallar, genellikle yüksek tutarlarda olduğu için hem eşlerin hem de olası borçların geleceğini doğrudan etkiler. Evlilik içinde çekilen krediyle alınan taşınmazlar (ev, arsa) ve taşınırlar (araba, eşya), Türk Medeni Kanunu’na göre edinilmiş mal sayılır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır:

  • Bir malın tapuda kimin adına kayıtlı olduğu önemli olsa da, asıl belirleyici olan alınış zamanı ve ödeme şeklidir.
  • Evin, arabanın veya başka bir malın kredisi, evlilik öncesi ya da sonrası çekilmiş olabilir. Örneğin, evlilik öncesi kredi çekilip ödemesi evlilik sonrası devam ediyorsa, ödenen taksitlerin nasıl paylaştırılacağı tartışmalı bir konudur.
  • Kredi ödenirken taksitlerin kim tarafından ödendiği, ailenin ortak bütçesi mi yoksa sadece bir eşin ödemeleriyle mi karşılandığı, paylaşımda etkili olabilir.
  • Yargıtay kararlarında, krediyle alınan malın, ödenen sigorta masrafları, peşinatı ve kredi faizi gibi ek ödemeler de malvarlığı hesabında dikkate alınmaktadır.
  • Henüz kredisi tamamlanmamış bir mal varsa, boşanma sırasında kalan borcun nasıl bölüşüleceği de önemli bir ayrıntıdır.

Sonuç olarak, banka kredisiyle alınan malların paylaşımı konusundaki mevzuat ve yargı uygulamaları karmaşıktır ve her ailenin durumuna özel değerlendirme yapılmalıdır. Ancak ana prensip: malların edinildiği tarih, ödemenin şekli ve borcun güncel durumu paylaşımda belirleyici olur. Bu nedenle, işin uzmanı bir avukattan veya danışmandan yardım almak ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçmek için çok önemlidir.

Mal Rejimi Nedir?

Mal rejimi, evli çiftlerin evlilikleri süresince edindikleri malların ve borçların nasıl yönetileceğini, paylaşılacağını düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür. Boşanmalarda en çok merak edilen konulardan biri olan mal paylaşımı, hangi mal rejiminin seçilmiş olduğuna göre değişir. Türkiye’de evlilik sırasında otomatik olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir; ancak eşler noter huzurunda farklı bir mal rejimi de seçebilirler.

Mal rejimi sayesinde, evlilik süresince alınan malların kime ait olacağı ve boşanma halinde nasıl bölüşüleceği önceden netleşmiş olur. Mal rejimi konusunda çiftler bir anlaşmaya varmaz ve kendi aralarında bir sözleşme yapmazlarsa, Türk Medeni Kanunu’nda belirlenen yasal mal rejimi uygulanır.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

Edinilmiş mallara katılma rejimi, 1 Ocak 2002’den itibaren Türk Medeni Kanunu’nda yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Bu rejime göre, evlilik süresince her iki eş tarafından emek veya gelir karşılığı elde edilen mallar “edinilmiş mal” olarak kabul edilir. Boşanma gerçekleştiğinde, bu malların değeri eşler arasında kural olarak yarı yarıya paylaştırılır.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde:

  • Evlilikten önceki mallar kişisel mal olarak kabul edilir ve paylaşılmaz.
  • Miras veya bağış gibi yollarla elde edilen mallar da kişisel maldır.
  • Evlilikte gelirle veya krediyle alınmış taşınır/taşınmazlar edinilmiş mala dahildir ve paylaştırılır.
  • Eşlerden hangisinin üzerine kayıtlı olursa olsun, edinilmiş mal olması durumunda diğer eş de hak talep edebilir.

Mal Ayrılığı, Mal Ortaklığı ve Paylaşmalı Mal Ayrılığı

Mal ayrılığı rejimi; eşlerin evlilik sırasında kendi adlarına aldıkları malvarlığının, boşanma veya ölüm durumunda da kendi üzerlerinde kalmasını sağlar. Yani kim hangi malı almışsa, boşanma sonrası onlar o kişide kalır ve diğer eşin hak iddia etme şansı olmaz. Mal ayrılığı rejimi, eşlerin yazılı bir sözleşmeyle bu rejimi seçmesiyle geçerli olur.

Mal ortaklığı rejiminde; eşlerin evlilik boyunca kazandıkları mallar ortak olur ve boşanma sırasında bu ortaklık malları bölünür. Fakat kişiye ait mallar (örneğin evlilik öncesi alınan veya miras kalan) ortaklık dışındadır.

Paylaşmalı mal ayrılığı ise, mal ayrılığıyla benzer şekilde işler; ancak ev ve ev eşyaları gibi ailenin ortak kullanımına tahsis edilen bazı varlıklar boşanma halinde ortak olarak değerlendirilir. Eşlerin birlikte kullandığı mallar, kim tarafından alınırsa alınsın taraflar arasında bölüştürülür.

Türk Medeni Kanunu’nda Mal Paylaşımı

Türk Medeni Kanunu’na göre, evli çiftler arasında mal paylaşımı genellikle edinilmiş mallara katılma rejimi esas alınarak yapılır. 2002 yılı sonrası evlenen veya o tarihten sonra yeni bir mal rejimi seçmeyen herkes için bu rejim zorunlu olarak uygulanır.

Boşanma ile birlikte, ilk olarak eşlerin kişisel malları ayrılır, ardından edinilmiş malların değeri hesaplanır. Elde edilen artı değerin yarısı, diğer eşin katılma alacağı olarak adlandırılır ve talep eden eşe verilir.

Kısacası, Türk Medeni Kanunu’nda mal paylaşımı; adalet ve eşitlik ilkelerine göre, evlilik süresince kazanılan gelir ve malların kural olarak eşit şekilde bölüşülmesine dayanır. Ancak tarafların isteğine bağlı olarak farklı mal rejimleri de seçilebilir.

Not: Boşanma davası sonunda mal paylaşımı otomatik olarak gerçekleşmez. Taraflardan birinin mahkemeden mal rejiminin tasfiyesi için ayrıca talepte bulunması gerekir. Yani boşanmanın kesinleşmesinden sonra ayrıca mal paylaşımı davası açmak gereklidir.

Mal Rejiminin Sona Erdiği Tarih

Mal rejiminin sona erdiği tarih, boşanma davalarında oldukça kritik bir konudur. Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre mal rejimi, boşanma davası açıldığı gün sona ermiş sayılır. Yani boşanma davası mahkemeye resmen sunulduğu anda, evlilikte edinilmiş malların ortaklığı da biter. Bundan sonra edinilen mallar ve borçlar, mal paylaşımına dahil edilmez.

Bu kural hem çekişmeli hem de anlaşmalı boşanmada aynen geçerlidir. Eğer mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı gibi bir sözleşme varsa, yine sona erme tarihi olarak esas alınan tarih boşanma davasının açıldığı gündür. Eşlerden birinin ölmesi veya evliliğin iptali halinde de mal rejimi o olayın gerçekleştiği anda sona ermiş olur. Dolayısıyla, tüm mal paylaşımı ve katılma alacağı hesaplamalarında bu tarih esas alınır.

Sona Ermenin Hukuki Sonuçları

Mal rejiminin sona ermesiyle birlikte taraflar arasında malvarlığının tasfiyesi gündeme gelir. Sona erme anında eşlerin sahip olduğu edinilmiş mallar belirlenir ve hangi malların ortak, hangilerinin kişisel olduğuna bakılır. Bu aşamadan sonra, evlilikte edinilmiş mallar paylaşılırken, borçlar da dikkate alınır.

Sona erme, eşlerin mevcut borç ve alacaklarını baştan belirleyen bir eşik olur. Yani, malvarlığının paylaşıma esas olacak hali, mal rejiminin sona erdiği tarihteki durumudur. Boşanma davası açıldıktan sonra bir eşin üzerinde gözüken mallar veya borçlar artık paylaşılırken dikkate alınmaz. Bu yüzden birçok kişi, boşanma davasından önce ya da sonra malvarlığında değişiklikler yapmanın sonucu etkilemeyeceğini, çünkü hak edilenlerin ve sorumlulukların o tarihte sabitlendiğini unutmamalıdır.

Ayrıca, mal paylaşımına ilişkin haklar, boşanma davasının kesinleşmesinin ardından ayrı bir dava ile talep edilebiliyor. Bu haklar için genellikle on yıllık bir zamanaşımı süresi bulunur. Bu sürenin içinde dava açılmazsa hak kaybı yaşanabilir.

Boşanma Davası Açıldığında Mali Haklar

Boşanma davası açıldığında, tarafların bir dizi mali hakkı ortaya çıkar. Bunlar arasında şunlar öne çıkar:

  • Mal paylaşımı hakkı: Boşanma davası ile mal rejimi sona erer ve eşler, edinilmiş malların yarısı üzerinde hak iddia edebilirler.
  • Nafaka talebi: Eşlerden biri kendisinin veya çocuğunun geçimi için nafaka isteyebilir. Tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası gibi türleri vardır.
  • Tazminat hakkı: Maddi ve manevi tazminat, kusurlu olan ya da evliliğin sona ermesinden zararlı çıkan tarafa karşı talep edilebilir.
  • Aile konutu şerhi: Eş, aile konutu üzerindeki hakkının korunması için şerh koydurabilir.
  • Katkı ve katılma alacağı davası: Mal rejiminin sona ermesiyle birlikte, eşlerden biri diğerinin malvarlığına yaptığı katkıyı veya edinilmiş mallara katılma alacağını talep edebilir.

Tüm bu mali hakların hangi tarihten itibaren geçerli olacağı, haklara ilişkin hesaplamalarda boşanma davasının açıldığı tarih esas alınarak belirlenir. Bu nedenle, davaya ne zaman başlandığı ve hangi malların o tarihte bulunduğu çok önemlidir.

Son olarak, hak kaybı yaşamamak için mal paylaşımı, nafaka ve tazminat gibi taleplerin uzman bir avukat desteğiyle yürütülmesi önerilir. Zira hukuki detaylar ve uygulamalar kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

Evlilikte Alınan Taşınır ve Taşınmazlar

Evlilikte banka kredisiyle alınan taşınır (örneğin otomobil) ve taşınmaz (örneğin konut, arsa) mallar, çoğunlukla “edinilmiş mal” kapsamındadır. Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik sırasında hangi eşin üzerine kayıtlı olursa olsun bu mallar ortak paylaşıma dahildir. Malların kimin adına olduğu tek başına hak sahipliğini değiştirmez. Evlilik içinde borçlanılarak alınan (krediyle, peşin, taksitle farketmez) taşınır ve taşınmazlar, boşanma sırasında eşit şekilde paylaşılır. Kural olarak bu malların, krediyle alınmış olsa dahi, boşanma halinde birlikte kazanılmış mal olarak kabul edildiğini ve yarı yarıya paylaşıma girdiğini bilmek gerekir.

Eşlerden Sadece Biri Üzerine Alınan Mal ve Kredi

Eşlerden sadece biri üzerine alınan mal ve kredi, pratikte oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Krediyle alınan dairenin veya aracın tapusu, genellikle bir eşin üzerine olur; kredi sözleşmesinde de çoğunlukla tek eş görünür. Ancak bu durum mal paylaşımında diğer eşin hak kaybı yaşayacağı anlamına gelmez. Yasal olarak evlilik birliği içerisinde alınan bu mallar, hangi eşin adına olursa olsun, yasaya göre ortak mal kabul edilir. Mahkemeler bu tür durumda, tapuda adı olmayan eşin de mala katkısı olduğunu ve hak sahibi olduğunu kabul eder.

Kredi Ödemesinin Kimin Tarafından Yapıldığı

Kredi ödemesinin kimin tarafından yapıldığı da sık sorulan bir konudur. Mal rejimine göre, kredi için yapılan ödemeler genellikle birlikte kazanılmış gelirlerden (maaş, ticari kazanç gibi) karşılanır. Yani, kredi taksitleriyle ilgili ödemenin sadece bir eşin maaşı ile yapılması diğer eşin hak iddiasını engellemez. Çünkü Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik içinde elde edilen gelirler “edinilmiş mal” niteliğindedir ve paylaşılır. Yalnızca ispatlanabilirse ve özellikle miras, bağış ya da tamamen şahsi gelirler kullanılmışsa, durum değişebilir. Fakat çoğunlukla, kredi borcunun kim tarafından ödendiğinden çok, borcun evlilik içinde ödenip ödenmediği önemlidir; bu nedenle ödemeyi yapan eş ayrıcalıklı hak kazanmaz.

Kredi Borcu Devam Eden Evin/Haneye Yaklaşımı

Kredi borcu devam eden ev ya da haneye yaklaşım çok merak edilir. Eğer evin kredisi henüz bitmediyse, boşanmada şu esaslar uygulanır: O ana kadar ödenen kredi miktarı ve evin toplam değeri dikkate alınır. Mahkemeler, ödenmiş taksitlerin oranını bulur ve eşler arasında yapılan ödemeye göre paylaşıma gider. Kredi borcu düşüldükten sonraki evin net değeri dikkate alınır ve kalan değer paylaşılır. Boşanmadan sonra kalan kredi borcu ise, evin tapusu kimin adına ise onun sorumluluğunda olur. Yani, boşanmanın gerçekleştiği tarihten sonraki kredi taksitleri, kimin üzerine tapu kayıtlıysa ona aittir.

Kısacası, banka kredisiyle alınan mallar boşanmada “edinilmiş mal” olarak paylaşılır. Tapuda kimin adı olduğu, kredi ödemesini kimin yaptığı ve borcun bitip bitmediği gibi detaylar, paylaşım oranını etkileyebilir fakat sahiplik hakkını ortadan kaldırmaz. Yasal hak kaybı yaşamamak için mutlaka belgeleri ve ödeme dekontlarını saklamak önemlidir.

Mal Paylaşımında Kredi Borçlarının Hesaplanması

Kredi Borcunun Mal Paylaşımına Etkisi

Kredi borcunun mal paylaşımına etkisi, boşanma sürecinde en çok karıştırılan konular arasındadır. Evlilik süresi boyunca banka kredisiyle alınmış bir mal varsa, o mal sanki peşin alınmış gibi değil, üzerindeki kredi borcu da dikkate alınarak değerlendirilir. Yani, mal paylaşımı yapılırken o malın piyasa değeri üzerinden hareket edilmez; öncelikle mevcut kalan kredi borcu düşülür. Kalan net değer üzerinden tarafların sahip olduğu haklar belirlenir. Böylece, hala devam eden bir kredi borcu varsa, bu iki eş arasında mala olan katkıya ve ödeme oranlarına göre pay edilir. Özellikle edinilmiş mallara katılma rejiminde, krediyle alınan mal, evlilik sürecinde edinilmiş sayılır ve paylaşımda göz önünde bulundurulur.

Kredi Borcunun Bitmiş veya Devam Ediyor Olmasının Önemi

Kredi borcunun bitmiş ya da hala devam ediyor olması, mal paylaşımının esasını oluşturur. Eğer kredi borcu tamamen ödenmişse, malın toplam değeri esas alınır ve eşlerin katkısına göre paylaştırılır. Ama kredi borcu devam ediyorsa, malın mevcut piyasa değerinden kalan kredi borcu düşülür. Örneğin, bir ev için 500 bin TL’lik kredi çekilmiş ve boşanma anında 200 bin TL taksit kalmışsa, evin güncel değeri üzerinden 200 bin liralık kalan borç çıkartılır. Ayrıca, kredi ödemelerinin hangi dönemde kimin tarafından yapıldığı ve ödemelerin kaynağı da paylaşımda önemlidir. Böylece, kim ne kadar ödeme yaptıysa ona göre oranlamalar yapılır. Özellikle ortak hayat sona erdikten sonra ödenen taksitler, mal paylaşımında farklı değerlendirilir.

Yargıtay’ın Hesaplama Yöntemi

Yargıtay’ın mal paylaşımı ve kredi hesapları konusunda yerleşik kararları vardır. Yargıtay, evlilikte edinilen ve krediyle alınan malların, kredi ilişkisinin ve tapu durumunun detaylı incelenmesini şart koşar. Yargı kararlarında, kredi miktarı, ödeme dönemleri ve paydaşların fiili katkıları titizlikle ele alınır. Eşler arasında hakkaniyet sağlamak için krediyle alınan malın evlilik sırasında edinilmiş olması ve ödemelerin hangi dönemde yapıldığı temel noktadır. Yargıtay, kredi borcunun kalan kısmını, malın değerinden düşülmesi gerektiğini ısrarla belirtir.

Kredi Taksitlerinin Oranlanması ve Değeri

Kredi taksitlerinin oranlanması, mal paylaşımı hesaplarında en kritik konulardan biridir. Evlilik süresinde ödenen taksitler, eşlerin ortak emeğiyle sayılır ve edinilmiş mala girer. Boşanma sonrası ödenenler ise kişisel mal gibi kabul edilir. Eğer ödemenin tamamı evlilik süresinde yapılmışsa, malın tümü “edinilmiş mal” olarak değerlendirilir. Bir takvim hazırlanarak, her taksitin hangi tarihte ve kim tarafından ödendiği ortaya konur ve toplam katılım payı buna göre oranlanır.

Eşit Olmayan Taksitlerde Durum

Eşit olmayan taksitlerde durum daha karışıktır. Bazı yıllar daha fazla ödeme yapılabilir. Bu durumda her taksit ayrı ayrı değerlendirilir; örneğin, biri yüksek diğeri düşük oranda taksit ödemişse, bu miktarlar dönemine göre hesaplanır. Eşlerden birinin, toplam ödeme içindeki katkısı daha büyükse, bu katkı oranı ona ayrıcalıklı hak doğurur. Yani paylaşımda katkı oranı esas alınır, eşit ödeme ilkesi değil.

Erken Kapatılan Kredilerde Paylaşım

Erken kapatılan kredilerde de benzer şekilde bir hesaplama yapılır. Kredi borcu evlilik devam ederken topluca kapatılmışsa veya toplu ödeme yapılmışsa, ödemeyi yapan eşin katkısı dikkate alınır. Eğer bu toplu ödeme evlilik birliği içinde müşterek kazançla yapılmışsa, yine “edinilmiş mal” sayılır. Ancak, ödemenin tamamı bir eşin kişisel kaynağından ise, bu özel olarak tespit edilmeli ve paylaşımda hesaba katılmalıdır.

Mal Sahipliği ile Kredi Borçlusu Aynı Değilse

Mal sahipliği ile kredi borçlusu her zaman aynı kişi olmayabilir. Tapu birinin, kredi ise diğerinin üzerindeyse, bu durumda ödemelerin kaynağı ve katkı oranı belirleyici olur. Bir eş kredi çekip evi almış, diğeri ise tapuda malik olmuşsa; mahkeme, gerçekte kimin kredi taksitlerini ödediğine, paranın nereden geldiğine bakar. Tapu kaydı ve banka hareketleri delil olarak değerlendirilir. Bu tür hallerde, sadece başkasının adına tapulu olması, tüm hakkın ona ait olacağı anlamına gelmez.

Aile Katkısının Paylaşımda Etkisi

Aile katkısı, paylaşımda zaman zaman unutulan bir meseledir. Bazı durumlarda hem eşler hem de aile büyükleri birlikte taksitleri ödeyebilir, peşinat verebilir. Bu tür katkılar da Yargıtay kararlarında dikkate alınmakta ve mal paylaşımında oranlanabilmektedir. Özellikle eşlerden biri ailesinden doğrudan bir yardım aldıysa ve bu yardım belgelenebiliyorsa, buna göre bir katkı oranlaması yapılır. Böylece, her katkı sahibi hakkı oranında maldan pay alır. Özellikle büyükşehirlerde ev alımlarında aile katkısı sıkça görülür ve mahkemelerin dikkatle incelediği unsurlardan biridir.

Boşanma Türlerine Göre Kredi ile Alınan Malların Paylaşılması

Anlaşmalı Boşanma ve Mal Paylaşımı Protokolü

Anlaşmalı boşanmalarda, kredi ile alınan malların paylaşımı genellikle taraflar arasında yapılan özel bir protokol ile belirlenir. Anlaşmalı boşanmanın en büyük avantajı, eşler arasında uzlaşma sağlandığı için hızlı ve sorunsuz şekilde mal paylaşımı yapılabilmesidir. Taraflar, taşınmaz veya taşıt gibi krediyle alınmış malların kimin üzerine geçeceği ya da borcun kim tarafından ödenmeye devam edeceği konusunda açık bir anlaşmaya varır. Bu protokolün detaylı ve açık olması büyük önem taşır; hangi malın hangi oranda, hangi kredi borcunun kime ait olacağı ve ileride doğabilecek risklerin kimin tarafından üstleneceği mutlaka belirtilmelidir.

Sıklıkla yapılan hata, protokolde sadece malın paylaşılmasından söz edilip borcun ne olacağına değinilmemesidir. Oysa kredi borcu devam eden bir malın paylaşımında borcun da kimin üzerinde kalacağına dair açık hüküm konmazsa, ileride anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu nedenle anlaşmalı boşanmalarda, kredi borcunun paylaşımı ve mülkiyetin devri tapu işlemleriyle uyumlu şekilde yazılı olarak düzenlenmelidir.

Çekişmeli Boşanma ve Dava Yoluyla Paylaşım

Çekişmeli boşanmalarda, krediyle alınan malların paylaşımı genellikle mahkeme kararıyla belirlenir. Burada önemli olan, edinilmiş malların ve borçlarının detaylı şekilde ortaya konmasıdır. Tarafların anlaşmaya varamadığı durumlarda, kredi ile alınan malın hangi eşin adına olduğu, kredinin hangi tarihte çekildiği ve ödemelerin kim tarafından yapıldığı araştırılır.

Mahkemeler, krediyle alınan malların eşler tarafından ortak bir çabayla edinilip edinilmediğine bakar. Edinilmiş mallara katılma rejimi geçerliyse, kural olarak mal bedelinin yarısı her iki eşin hakkı olur; ancak borç yükümlülüğü de aynı oranda dikkate alınır. Bitmemiş kredi borçları, malın değerinden düşülerek kalan tutar paylaşılır. Eğer malı sadece bir eş ödüyorsa, bu katkının kanıtlanması gereklidir ve hak kaybı yaşanmaması için belgelerin mahkemeye sunulması çok önemlidir.

Mahkeme, genellikle sürecin başında mal rejiminin türünü belirler ve banka kredileriyle ilgili ödeme dekontu, banka hareketleri ve tapu kayıtlarını ister. Bu belgelerle birlikte paylaşım yapılır. Uygulamada, kredi borcu bitmeden boşanma gerçekleşirse, kalan borcun mülkiyet hakkını alan eşte kalacağı yönünde kararlar sıkça verilir.

Boşanma Davasında Banka Kayıtlarının İncelenmesi

Boşanma davalarında, tarafların iddialarını ispatlaması için banka kayıtlarının incelenmesi büyük önem taşır. Özellikle kredi ile alınan malın taksitlerinin hangi eşin hesabından ödendiği ve toplam ödemenin ne kadarının kime ait olduğu bu kayıtlarla belirlenir. Mahkemelerde sıkça, banka dekontları, hesap özetleri ve ödeme planları delil olarak dosyaya sunulur.

Banka kayıtları sayesinde, kredi borcunun evlilik süresince mi yoksa sonrasında mı ödendiği net bir şekilde ortaya konur. Ayrıca, sadece bir eş adına olan kredi kartı veya ihtiyaç kredisi kullanılmış olsa dahi, diğer eşin banka hesabından buraya para transfer edilmişse bu da katkı olarak değerlendirilir. Mahkemeler, bu tür detaylı araştırmalar sonucunda, kim ne kadar taksit ödedi, ödeme süreci ne zaman başladı ve hangi tutarda sona erdi gibi sorulara cevap bulur, bu veriler ışığında adil paylaşım sağlar.

Sonuç olarak, boşanma davasında banka kayıtlarının incelenmesi, paylaşımın adil yapılabilmesi ve hak kaybının önlenmesi açısından olmazsa olmaz bir adımdır. Bu yüzden, hangi tür boşanma olursa olsun, krediyle alınan malların paylaşımında banka kayıtları ve ödemelere ilişkin belgeleri eksiksiz olarak mahkemeye sunmak şarttır.

Evlilik Öncesi Çekilen Kredilerle Alınan Mallar

Evlilik öncesi çekilen kredilerle alınan mallar, Türk Medeni Kanunu’na göre çoğunlukla kişisel mal olarak kabul edilir. Yani bir eş, evlenmeden önce kendi adına kredi çekip bu krediyle bir ev, araç veya başka bir taşınmaz aldıysa bu mal o kişiye ait sayılır ve evlilik sonrası boşanma durumunda diğer eşin bu mala doğrudan bir hakkı doğmaz. Örneğin, evlilikten önce alınan ve kredisi de o dönemde başlayan bir ev, tamamen kişisel maldır. Eşlerden biri evlendikten sonra bu kredinin bazı taksitlerini ödemeye devam ederse, ödeme yaptığı döneme ilişkin olarak “değer artış payı alacağı” talep edebilir. Ancak malın özü yine de malı satın alan eşe ait olur.

Boşanmada mal paylaşımı yapılırken, evlilikten önce alınan ve tapuda kimin adına kayıtlı olduğu açıkça görülen mallar diğer eşten bağımsız değerlendirilir. Bu nedenle evlilik öncesi alınan malların paylaşımı sırasında diğer eşin ancak somut katkısını belgeleyebildiği oranda alacak hakkı doğar. Fakat katkı ispatlanamadığı sürece hiçbir hak talep edilemez.

Evlilik İçinde Çekilen Krediler ve Mal Statüsü

Evlilik sırasında çekilen kredilerle alınan mallar ise farklı bir statü kazanır. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik birliği devam ederken kazanılan malların tamamı “edinilmiş mal” sayılır ve kimin üzerine kayıtlı olduğunun önemi olmaksızın kural olarak ortak paylaşılır. Yani, eşlerden biri veya her ikisi birlikte kredi çekip bir taşınmaz ya da araç aldıysa, kredinin taksitleri evlilik süresince ödendiyse ve malın bedelinin tamamı ya da bir kısmı ödendiyse, bu mal edinilmiş maldır. Buna göre boşandıktan sonra, evlilik içinde edinilmiş mallar yarı yarıya paylaşılır.

Bu aşamada dikkat edilmesi gereken önemli bir detay da, malın ne kadarlık kısmının evlilik içinde ödendiğidir. Malın bedelinin bir kısmı evlilikten önce ya da sonra ödenmişse, o oranda kişisel/edinilmiş mal ayrımı yapılır. Kısaca, evlilik içinde hangi oranda ödeme yapıldıysa, o oranda paylaşım hakkı doğar. Tapuda sadece bir eşin adı olsa bile, diğer eş de yasal olarak hakkını talep edebilir.

Kredi Ödemesi Boşanma Sonrasında Devam Ediyorsa

Boşanma davası sonrasında kredi ödemesinin devam etmesi durumu ise uygulamada sık görülür. Burada önemli olan, mal rejiminin sona erdiği tarihtir. Mal rejimi, boşanma davası açıldığında değil, karar kesinleştiğinde ve mahkemece tescil edildiğinde sona erer. Bu tarihten sonra yapılan kredi ödemeleri artık kişisel mal olarak değerlendirilecektir. Yani, boşanma tarihi öncesinde yapılan ödemeler ortak mal rejimine girer ama, boşanma sonrası kalan kredi borcu ve ödenecek taksitler sadece tapu sahibini ya da kredi sahibini ilgilendirir.

Yani eğer bir gayrimenkulün kredi borcu boşanma sonrası ödenmeye devam ediyorsa, bu kalan borcun ödemesi ve malın o kısımdaki değeri, sahibi olan eşte kalır. Ancak boşanma öncesindeki ödemelerden dolayı diğer eşin mal rejimi tasfiyesi davasında hak iddia etme şansı bulunur. Bu nedenle, mal paylaşımı yapılırken hangi tarihlerde hangi miktarda kredi taksiti ödendiği belgelerle ispatlanmalı ve mahkemeye sunulmalıdır.

Sonuç olarak, evlilik öncesi alınan mallar kişisel mal; evlilik içinde alınan mallar ise edinilmiş maldır ve yarı yarıya paylaşılır. Boşanma sonrası kredi ödemesi ise genellikle yeni bir hak doğurmaz, sadece tapu veya kredi sahibi bu borctan sorumludur. Bu nedenle mal paylaşımında ödeme tarihleri ve miktarları dikkatle tespit edilmelidir.

Katkının Kanıtlanması Gereken Durumlar

Katkının kanıtlanması gereken durumlar, özellikle boşanmada mal paylaşımı sürecinde sıkça gündeme gelir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, evlilik boyunca alınan malların kime ait olduğu ve bu mallara kimin ne kadar katkı sağladığı davanın en önemli noktalarından biridir. Özellikle eşlerden biri, malın edinilmesinde kendi gelirinden veya kişisel malından ödeme yaptıysa, bunu ispat etmesi gerekir. Mesela bir evin alımında peşinatı yalnızca bir eş kendi birikimlerinden ödemişse ya da kredi taksitlerinin çoğunu tek başına ödemişse bu katkı delillerle (banka dekontları, maaş hesapları, tanık beyanları, ödeme makbuzları gibi) açıkça ispat edilmelidir.

Yasal düzenlemelere göre; katkının farklı oranlarda olması da mümkündür ve katkı payı alacağı talep eden eşin, ödeme kaynağını net şekilde ortaya koyması istenir. Aksi takdirde mahkeme, malı edinilmiş mal sayar ve paylaştırmada bu katkıyı dikkate almaz. Ayrıca, malın üçüncü bir kişiye ait olduğu iddiası varsa da yine bunu iddia edenin ispat etmesi gerekir (bkz. Yargıtay kararları).

Yargıtay ve Mahkeme Kararlarıyla Uygulamalar

Yargıtay ve mahkemeler, mal paylaşımı davalarında özellikle ispat yükümlülüğüne dair net bir yol haritası çizer. Emsal kararlara göre; evlilik içinde edinilen mal için yapılan ödemelerin kaynağı “evlilik birliği içindeki ortak çaba ve birikim” olarak kabul edilir. Ancak, eşlerin kişisel malı veya miras gibi özel gelirleriyle katkı sağladığı açıkça belgelenirse, bu durumda katkı payı hesabı yapılır.

Yargıtay’ın son yıllarda verdiği kararlar, krediyle alınan malların paylaşımında, kredinin kim tarafından, hangi kaynaktan, nasıl ödendiği noktasında detaylı inceleme yapılmasını gerektiriyor. Boşanma davası açıldıktan sonra ödenen kredi taksitleri ise mal rejiminin sona ermesi ile bağlantılı olarak paylaşım dışında tutulabiliyor.

Ayrıca, “mal kaçırma” iddialarında da, malın satışının veya başka bir kişinin üzerine geçirilmesinin somut delillerle kanıtlanması gerekiyor. Mahkemeler, banka kayıtları ve ödeme dekontları gibi objektif verileri esas alıyor. Kısacası, iddiam var diye değil, delilin var diye hak alırsın.

Mal Paylaşımında Hak Kaybı ve Dengeleme

Mal paylaşımında hak kaybı genellikle ispat eksikliğinden veya sürelerin kaçırılmasından kaynaklanır. Eş, katkı payı alacağı davasını zamanında açmazsa, bu hakkı 10 yıl içinde kullanmak zorunda olduğunu bilmelidir. Aksi halde zamanaşımına uğrar ve hakkını kaybedebilir.

Mahkemeler ve Yargıtay, hak kaybını önlemede “dengelemeyi” esas alır. Yani paylaşıma konu olacak malın güncel değeri ve eşlerin katkısı dikkate alınarak, adil bir bölüşüm yapılır. Ancak dengelemenin sağlanabilmesi için, davacı eşin hangi mallara hangi oranda katkı yaptığını kanıtlaması şarttır.

Özellikle, ev hanımı gibi gelir getirmeyen işler yapan eşlerin, çocuk bakımı, ev işlerine katkı gibi dolaylı katkıları da son yıllarda yapılan bazı Yargıtay kararlarında “katkı” olarak kabul edilmeye başlandı. Ancak, yine de bunun mahkemeye açıklanması ve ispatlanması gerekir.

Sonuç olarak, mal paylaşımında hak kaybı yaşamamak için delilleri saklamak, ispat yükünü iyi bilmek ve zamanında dava açmak hayati önem taşır. Dengeleme ise, Yargıtay’ın adil sonuca ulaşmak adına kullandığı en önemli araçtır.

Borç ve Alacak Dağılımında Sık Sorulan Sorular

Kredinin Kim Tarafından Ödendiği Nasıl Kanıtlanır?

Kredinin kim tarafından ödendiği, boşanma sonrası mal paylaşımında sıkça gündeme gelen konulardan biridir. Kredi ödemelerinin kimin tarafından yapıldığı çoğu zaman banka hesap hareketleri, maaş bordroları, dekontlar ve ödeme talimatları gibi belgelerle ispatlanır. Mahkeme, özellikle banka üzerinden yapılan ödemelerde kimin hesabından para çıkışı olduğunu inceleyerek karar verir. Eğer kredi taksitleri, ortak bir hesaptan veya her iki eşin de katkısı ile ödenmişse, her iki eşin de kredi ödemesine katıldığı kabul edilebilir. Ancak ödemeler yalnızca bir eşin hesabı üzerinden yapılıyorsa, bu durumun banka kayıtlarıyla net bir şekilde gösterilmesi gerekir. Bu nedenle, kredi ödemesiyle ilgili belgelerin saklanması ve mahkemeye sunulması oldukça önemlidir.

Kredi Çekilen Eşin Tüm Borçtan Sorumlu Olması

Kredi çekilen eşin tüm borçtan sorumlu olması, hukuki açıdan krediyi çeken kişinin bankaya karşı doğrudan sorumlu olması anlamına gelir. Banka ile yapılan kredi sözleşmesinde, sözleşmenin tarafı kim ise, borcun tamamı yasal olarak o kişiye aittir. Diğer eş, banka yönünden borçtan sorumlu değildir. Ancak boşanma ve mal paylaşımı aşamasında, eşler arasındaki katkı oranı ve krediyle alınan malın nasıl paylaştırılacağı, Türk Medeni Kanunu’na göre ayrıca değerlendirilir. Eşlerden biri krediyi çekip ödemeleri tek başına yapmış olsa bile, mal rejimine göre bu mal edinilmiş mal sayılıyorsa, diğeri de pay talep edebilir. Yani bankaya karşı borçtan sadece kredi çeken eş sorumlu, fakat mal paylaşımında her iki eşin hakkı olabilir.

Kredi Kartı ve Tüketici Kredisi Durumu

Kredi kartı ve tüketici kredisi gibi borçlar da mal paylaşımında ayrıntılı şekilde ele alınır. Kredi kartı borçları genellikle kişisel harcamalar için kullanıldıysa o kişiye ait kabul edilir. Ancak evin ortak ihtiyaçları ya da ortak bir mal için yapıldıysa, borçlar paylaşımda hesaba katılabilir. Tüketici kredisi ile birlikte alınan ürünün kim tarafından ve ne amaçla kullanıldığı da belirleyicidir. Eğer tüketici kredisi ile ev eşyaları, beyaz eşya veya ortak mal alınmışsa, ödenen kredi borçları toplam malların değerinin hesaplanmasında dikkate alınır. Böylece, hangi borcun kime ait olduğu, kullanılış amacı ve ödeme şekline göre detaylı analiz edilir ve hak kaybı yaşanmasının önüne geçilir.

Mal Paylaşımında Sık Yapılan Hatalar ve Hak Kaybı

Tapuda Kimin Adı Olduğunun Önemi

Tapuda kimin adı olduğunun önemi, boşanma sonrası mal paylaşımı davalarında sıkça yanlış anlaşılan bir konudur. Birçok kişi tapuda sadece kendisinin veya eşinin adının olmasına güvenerek tüm malın kendi olacağına inanır. Ancak Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik içinde edinilen taşınmazlar genellikle “edinilmiş mal” statüsünde olur. Yani, tapu sadece bir eşin üzerine olsa bile, diğer eşin de bu mal üzerinde hak talep etme hakkı vardır. Yargıtay kararlarında da sıklıkla belirtildiği üzere, malın evlilik birliği içinde alınmış olması esas alınır, tapu kaydı tek başına belirleyici değildir.

Ancak, tapuda kimin adı olduğu, mal paylaşımı sırasında delil anlamında önemlidir. Tapu, malın hangi tarihte ve ne şekilde alındığını ortaya koyar. Tapunun kimin adına olduğunun yanlış değerlendirilmesi, özellikle hak kaybına yol açabilir. Örneğin, bir eş diğerinin haberi olmadan malı kendi adına geçirdiğinde, diğer eş hakkını aramazsa sonradan hak kaybedebilir.

Kişisel Mal ve Edinilmiş Mal Ayrımında Yaşananlar

Kişisel mal ve edinilmiş mal ayrımında, taraflar çoğu zaman hangi malların paylaşılacağını tam olarak ayırt edemiyor. Kişisel mal; evlilikten önce sahip olunan, miras ya da bağış yoluyla edinilen veya kanunen kişisel mal olarak belirlenen mallardır. Bu mallar yalnızca sahibi olan eşe aittir ve paylaşım konusu yapılmaz. Ancak edinilmiş mal, evlilik süresince birlikte elde edilen gelirlerle alınan malları ifade eder. Edinilmiş mallar, boşanmada paylaşım kapsamındadır.

Hatalar genellikle şu şekilde ortaya çıkar:

  • Evlilikten önce alınan malların, birlikte yapılan tadilat veya ödemelerle edinilmiş mal zannedilmesi
  • Evlilik sırasında alınan malların, bağış veya miras yoluyla geldiyse kişisel mal olduğunun unutulması
  • Kredili alınan mallarda, kredi ödemesine hangi eşin katkı yaptığının ispatı dikkate alınmadan karar verilmesi

Bu ayrımın yanlış yapılması, taraflardan birinin ciddi yarar veya hak kaybına uğramasına sebebiyet verir. Bu yüzden edinilmiş ve kişisel mal ayrımı kesin olarak yapılmalıdır.

Eş Muvafakatinin Rolü

Eş muvafakatinin rolü, özellikle evlilik birliği sırasında alınan malların satışı, devri veya ipotek edilmesi gibi işlemlerde gündeme gelir. Türk Medeni Kanunu’nun “aile konutu şerhi” ile ilgili düzenlemelerine göre, eşin rızası alınmadan aile konutu üzerinde maddi işlemler yapılamaz. Uygulamada, bir eş tapuda işlem yapmak isterse, diğer eşin rızasını gösterir “muvafakatname” vermesi gerekir. Bu yükümlülük çoğu zaman göz ardı edilir ve hak kaybı yaşanır.

Eş muvafakati olmadan yapılan satışlar veya ipoteklerde, diğer eş sonradan dava açarak işlemin iptalini talep edebilir. Ancak zamanaşımı, davanın açılma süresi ve ispat açısından dikkatli olunmazsa, hak kaybı riski yükselir. Ayrıca bankalar da kredili satışlarda eş muvafakatini arayabilir. Bu nedenle, bir malın alınması, satılması veya üzerinde ipotek kurulması gibi önemli işlemlerde eşin açık rızası olması hukuki güvence sağlar. Eş muvafakatinin alınmaması durumunda yapılan işlemler konusunda, Yargıtay kararları önemli içtihatlar sunar.

Sonuç olarak, tapu, malın statüsü ve eş muvafakati gibi noktalarda yapılan hatalar, mal paylaşımında ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Her adımda uzman desteği almak ve yasal prosedürleri yakından takip etmek önemlidir.

Kredili Malın Satılması

Kredili malın satılması boşanma sürecinde çok sorulan bir sorudur. Özellikle kredi ile alınan ev, araba gibi malların paylaşımı gündeme gelirken, bu mallar satışa konu olursa süreç biraz daha karmaşık hale gelir. Boşanma davası sırasında veya mal rejimi sona erdikten sonra kredisi devam eden mal satılırsa, mal paylaşımında göz önünde bulundurulacak olan değer, genellikle mal rejiminin sona erdiği tarihteki sürüm (piyasa) değeridir. Ancak ana kural şudur: Krediyle alınan mal ister satılsın ister satılmasın, evlilik içinde ödenen kredi miktarı kadar eşlerin hak talebi devam eder.

Eğer kredili mal boşanma davası açılmadan kısa süre önce satılmışsa, bu satış mahkemede kötü niyetli ve mal kaçırmaya yönelik bir işlem olarak değerlendirilebilir. Özellikle boşanmadan önceki 1 yıl içinde yapılan bağış veya karşılıksız kazandırmalar için kanunda özel hükümler vardır. Eşlerden biri, diğerinin rızası olmadan kredili malı satar veya başkasına devrederse, diğer eş mahkemeye başvurarak hakkını arayabilir.

Mahkeme satışa rağmen, eşlerin katkı payı doğrultusunda bir alacak hakkı doğurabilir ve bu hak malı alan üçüncü kişiye karşı da ileri sürülebilir. Kredi borcu devam eden taşınmaz satıldığında ise, borçtan kalan miktarın tespiti ve alacak-borç dengesiyle eşler arasında adil paylaşım yapılır.

Boşanma Sonrası Mal Paylaşımı Davası Açma Süresi

Boşanma sonrası mal paylaşımı davası açma süresi Türk Medeni Kanunu’na göre 10 yıldır. Bu süre, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlar. Yani mahkemenin verdiği boşanma kararı kesinleştikten sonra, eşler mal paylaşımı (mal rejiminin tasfiyesi) için 10 yıl içinde dava açmazlarsa, bu haklarını tamamen kaybederler.

Boşanma davası devam ederken, mal paylaşımı davası genellikle ayrı bir dava olarak açılır. Boşanma kesinleşmeden mal paylaşımı için karar verilemez, ancak boşanmayla birlikte veya hemen ardından mal rejiminin tasfiyesi için dava açılması mümkündür. Bu zaman aşımı süresi hak düşürücü niteliktedir. Kaybedilirse bir daha istenemez.

Ayrıca, anlaşmalı boşanma sonucunda taraflar arasında yapılan mal paylaşımı protokolü yeterli olmamış veya eksikse, kalan haklar için de aynı 10 yıl içinde yeniden dava açılabilir. Zamanaşımı süresine dikkat edilmezse, birçok kişi önemli haklarını kaybetmektedir. Bu yüzden kararın kesinleşme tarihinin not edilmesi ve avukata başvurulması önemlidir.

Evlilikte Bağış ve Aile Katkısının Yargıdaki Yeri

Evlilikte bağış ve aile katkısı konusu, boşanmada mal paylaşımı için çok önemli bir ayrıntıdır. Bağış, eşlerden birine özellikle anne-baba veya üçüncü kişiler tarafından yapılan karşılıksız kazandırmalardır. Türk Medeni Kanunu’na ve Yargıtay kararlarına göre, evlilik süresince eşlerden birine yapılan bağışlar, o eşin kişisel malı sayılır ve paylaşım dışı tutulur.

Örneğin, bir eşin annesinden veya babasından hediye, ev, araba veya büyük bir para yardımı gelirse, bu direkt olarak bağış yapılan eşin kişisel malı olur. Diğer eş, bu mallar üzerinde hak iddia edemez. Eğer tapuda satış gibi gösterilse bile, şüphe varsa mahkeme esasen bunun bir bağış olduğunu kabul edebilir. Yani malın finansmanı aile bireylerinden sağlanmışsa bu durum araştırılır ve karara bağlanır.

Aile katkısı ise, örneğin bir eşin annesi ve babası tarafından evin alınmasına ciddi bir nakdi destek sağlanmışsa ve bu destek karşılıksız verilmişse, yine bağış olarak değerlendirilir. Yargıtay uygulamalarında da, aileden gelen paralar genellikle bağış veya karşılıksız kazandırma olarak görülmektedir. Yalnızca eğer bunun bir borç olduğu resmi belgelerle kesin şekilde kanıtlanabiliyorsa, o zaman farklı işlem yapılır.

Sonuç olarak: Evlilik sırasında gelen bağışlar paylaşılmaz; aile katkıları ise çoğunlukla kişisel mal kapsamında değerlendirilir. Eşler bu konuda sıkça yanılgıya düşebilir. Detaylı, örneğe göre değerlendirme ve uzman desteği almak faydalı olur.

Sonuç ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Boşanma sonrasında banka kredisiyle alınan malların paylaşımı konusunda hem uygulamada hem de hukuki alanda birçok karmaşık detay bulunur. Eşler arasında yaşanan olası anlaşmazlıklarda, kimin ne kadar hakka sahip olduğu, kredinin kim tarafından ödendiği, malın edinilmiş ya da kişisel mal olup olmadığı gibi birçok önemli unsur vardır.

Bu nedenle, evlilik boyunca edinilen mallar üzerinde yapılan kredili alışverişler ve alınan tapular konusunda dikkatli olmak gerekir. Mal paylaşım davalarında hata yapılmaması, hak kaybı yaşanmaması adına alınacak önlemler büyük önem taşır. Özellikle tapuda kimin adı olduğu, kredilerin ödeme tarihleri ve evlilik dönemiyle uyumu, eşin katkısı gibi kriterler gelecekte yaşanacak hukuki süreçlerin yönünü tamamen değiştirebilir.

Her evlilik ve boşanma süreci kendine özgü detaylar içerdiği için, genel bilgiler yerine başvuruya özel bir değerlendirme yapılması daha doğru olur. Karar öncesi, belgelerin, banka kayıtlarının ve ödeme makbuzlarının düzenli şekilde tutulması, sürecin hızlı ve doğru ilerlemesini sağlayacaktır.

Hak Kaybına Karşı Uzman Yardımı ve Avukat Desteği

Boşanma ve mal paylaşımı davası söz konusu olduğunda, uzman bir avukata danışmak olası hak kayıplarının önüne geçmek için büyük önem taşır. Çünkü banka kredisiyle alınan malların paylaşımı, Türk Medeni Kanunu’ndaki birçok teknik detaya ve Yargıtay içtihatlarına dayanır. Yanlış ve eksik bilgiyle yapılan işlemler hem maddi kayba hem de zaman kaybına yol açabilir.

Avukat desteği alarak, borçların ve malların doğru şekilde hesaplanması, hangi kredi ödemelerinin evlilik içinde, hangilerinin ayrılıktan sonra yapıldığının kanıtlanması mümkündür. Ayrıca uzman yardımı sayesinde, anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma süreçlerinde en uygun yol haritası çizilir ve hak kaybı en aza indirilir.

Sonuç olarak, banka kredisiyle alınan malların paylaşımı ile ilgili konularda kesinlikle uzman desteğinden yararlanılmalı, hak kaybı yaşanmaması için bilgi ve belge konusunda titiz davranılmalıdır. Haklarınızın korunması ve adil bir sonuç alınması açısından, süreci profesyonellerle yürütmek daima daha avantajlı olacaktır.