Boşanmada mal paylaşımı, evlilik sırasında edinilen malların paylaşılması sürecidir. Bu süreç, taraflar arasında evlilik süresince yapılan finansal katkıların ve edinimlerin adil bir şekilde paylaştırılmasını amaçlar. Türk Medeni Kanunu’na göre, 2002’den itibaren uygulanmakta olan edinilmiş mallara katılma rejimi en yaygın yasal mal rejimidir. Bu rejime göre, evlilik süresince kazanılan varlıklar eşler arasında eşit olarak paylaşılır.

Mal paylaşımı davası, boşanma davasından ayrı bir şekilde açılır ve genelde boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 10 yıl içinde aile mahkemesinde görülür. Edinilmiş mallar; gelir, kıdem tazminatı, gayrimenkuller gibi evlilik süresince kazanılan tüm değerleri kapsarken, kişisel mallar evlilik öncesi edinilen veya miras yoluyla gelen değerlere sahip olan eştedir ve paylaşım dışı tutulur.

Her ne kadar anlaşmalı boşanmalarda taraflar önceden mal paylaşımını düzenleyebilse de, tarafların birbirinden tam bir uzlaşı sağlayamadığı durumlarda, yasal süreçlerde daha fazla hukuki uzmanlık gerekmektedir. Her eşin edinilmiş mallar üzerindeki hakkı, taraflar arasındaki önceden belirlenmiş anlaşmalara ve katkı oranlarına göre farklılık gösterebilir.

Boşanmada Mal Paylaşımının Tanımı ve Hukuki Temelleri

Boşanmada mal paylaşımı, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra eşler arasındaki malların, eşitlik ve adalet esasına göre taraflar arasında hukuki kurallarla bölüşülmesini ifade eder. Bu paylaşım, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen “mal rejimleri” çerçevesinde yapılır. Mal paylaşımının temel amacı, evlilik süresince edinilmiş malların, hakkaniyetli şekilde iki tarafa bölünmesini sağlamaktır. Türk hukukuna göre boşanma kararının kesinleşmesinden sonra, eşlerin tabi olduğu mal rejimine göre bu mal paylaşımı başlar.

Medeni Kanun’da Mal Rejimi Kavramı

Medeni Kanun’da mal rejimi, evlenen çiftin evlilik süresince sahip olduğu malların yönetimini, kullanılmasını ve evlilik birliği sona erdiğinde paylaşımını düzenleyen bir sistemdir. Mal rejimi kavramı, eşlerin maddi ilişkilerinin temelini oluşturur ve hangi eşin hangi mala sahip olacağı, malların yönetimi ve borçlardan sorumluluk gibi başlıkları içerir. 2002 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu, evlilikte yasal mal rejimini “edinilmiş mallara katılma rejimi” olarak belirlemiştir. Eşler, yasal mal rejimi dışında başka bir rejim de seçebilirler.

Kanuni Mal Rejimleri Nelerdir?

Türk Medeni Kanunu’na göre dört farklı mal rejimi bulunmaktadır:

  1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi (yasal mal rejimi)
  2. Mal Ayrılığı Rejimi
  3. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
  4. Mal Ortaklığı Rejimi

Eşler, evlilik sırasında veya sonrasında noter huzurunda sözleşme yaparak bu rejimlerden birini seçebilirler. Her mal rejimi, mal varlığının paylaşılması veya paylaşılmaması yönünden eşlere farklı hak ve yükümlülükler getirir.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

Edinilmiş mallara katılma rejimi, 2002 yılından beri yasal mal rejimi olarak kabul edilir. Bu rejime göre, eşlerin evlilik süresince elde ettiği gelirler, taşınmazlar, araçlar ve benzeri tüm edinimler edinilmiş mal sayılır ve boşanma halinde yarı yarıya paylaşılır. Ancak, evlilik öncesi kazanılan mallar, miras ve bağışlar bu rejimin dışında tutulur. Her iki eş de kendi kişisel mallarından sorumludur, sadece ortak edinim paylaşılır.

Mal Ayrılığı Rejimi

Mal ayrılığı rejiminde eşlerin tüm mal varlığı birbirinden bağımsızdır. Her eş, kendi adına olan malı yönetir ve gelirinden serbestçe faydalanır. Boşanma durumunda, diğer eşin malları üzerinde hak iddia etmek mümkün olmaz, yani evlilikte edinilen bir mal, kimin adına ise ona kalır. Bu rejim, genellikle taraflar tarafından sözleşme ile tercih edilir veya eski Medeni Kanun döneminde otomatik olarak uygulanmıştır.

Diğer Mal Rejimleri (Paylaşmalı Mal Ayrılığı, Mal Ortaklığı)

Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, esas olarak mal ayrılığı uygulansa da evlilik süresince edinilen bazı mallar (örneğin birlikte alınan ev gibi) boşanma halinde ikiye bölünebilir. Mal ortaklığı rejiminde ise eşlerin hem evlilikte edindiği hem de kişisel bazı malları ortak kabul edilir ve paylaşım, ortaklık esasına göre yapılır. Ancak hangi malların ortak olup hangilerinin kişisel kabul edileceği yasada detaylıca düzenlenmiştir.

2002 Öncesi ve Sonrası Uygulama Farkları

2002 öncesi ve sonrası mal paylaşımı arasında büyük farklılıklar vardır. 2002 öncesinde yürürlükte olan eski Medeni Kanun’a göre yasal mal rejimi mal ayrılığıydı. O dönemde evlilikte edinilen mallar, tapu veya fatura kimin adına ise onun sayılırdı ve diğer eş hak iddia edemezdi.

2002 yılı sonrası yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile birlikte edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Yani, 1 Ocak 2002’den sonra evlenenler ya da bu tarihten sonra mal rejimini değiştirenler için, evlilik süresince edinilen mallar yarı yarıya paylaşılır hale gelmiştir. Ancak evlilikten önce edinilen mallar yine kişisel mal kabul edilir ve paylaşılmaz.

Bu nedenle; mal paylaşımı hesabı yapılırken, malların ne zaman ve nasıl edinildiği, hangi mal rejiminin geçerli olduğu detaylıca incelenmelidir. Uygulamada, bu tarihsel farklılık boşanma halinde mal paylaşımının sonucunu doğrudan etkiler.

Boşanmanın Kesinleşmesinin Etkisi

Boşanmanın kesinleşmesinin etkisi, mal paylaşımı sürecini doğrudan belirler. Türk Medeni Kanunu’na göre, mal paylaşımı davası ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılabilir. Yani boşanma davası sonuçlanıp karar kesinleşmeden mal rejiminin tasfiyesiyle ilgili dava açılması mümkün değildir. Boşanmanın kesinleşmesiyle birlikte evlilik birliği sona ermiş sayılır ve eşlerin birlikte edindikleri malların paylaşımı gündeme gelir. Ayrıca, evlilik sürecinde elde edilen malların paylaşımında, boşanma davasının açıldığı tarihe kadar edinilen varlıklar dikkate alınır. Bundan sonra elde edilen mallar ise paylaşıma dahil edilmez. Sonuç olarak, mal paylaşımı süreci için ilk beklenmesi gereken adım, boşanma kararının kesinleşmesidir.

Mal Paylaşımı Davası ve Süreci

Mal paylaşımı davası ve süreci, boşanma sonrası eşler arasında ortak edinilen malların nasıl ayrılacağını belirler. Bu dava, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren açılır ve genellikle aile mahkemesinde yürütülür. Dava açılırken, paylaşılması talep edilen mallar, alacaklar ve borçlar detaylı bir şekilde mahkemeye sunulur. Mahkeme öncelikle eşlere hangi malların kişisel, hangilerinin edinilmiş mal olduğunu tespit eder. Ardından, malvarlığının aktif ve pasif değerleri belirlendikten sonra katılma alacağı, katkı payı veya değer artış payı gibi haklar dikkate alınır. Mal paylaşımı davası sırasında taraflar delillerini (banka kayıtları, tapular, ekspertiz raporları vb.) sunar ve mahkeme nihai bir paylaşım kararı verir. Davalar genellikle ortalama 1,5-2 yıl sürebilmektedir, ancak tarafların anlaşmasına bağlı olarak süreç daha kısa sürede de tamamlanabilir.

Mal Paylaşımı Davası Açma Süresi ve Zamanaşımı

Mal paylaşımı davası açma süresi ve zamanaşımı, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl olarak belirlenmiştir. Eğer bu süre zarfında mal rejiminin tasfiyesi için dava açılmazsa, tarafların mal paylaşımı talepleri zamanaşımına uğrar ve artık talep edilemez. Yani, boşanma kesinleştikten sonra mal paylaşımı davası açmak isteyen eşin, 10 yıl içinde bu hakkını kullanması gerekmektedir. Zamanaşımı itirazı, karşı tarafça ileri sürülürse mahkeme talepleri reddeder ve paylaşım yapılamaz. Bu nedenle, boşanmadan sonra mal paylaşımı konusunu ihmal etmemek ve hak kaybı yaşamamak için sürelere dikkat etmek çok önemlidir.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Yetkili ve görevli mahkeme, mal paylaşımı sürecinin doğru şekilde işlemesi için çok önemlidir. Mal paylaşımı davasında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Şayet boşanmanın gerçekleştiği yerde aile mahkemesi yoksa, asliye hukuk mahkemesi “aile mahkemesi sıfatıyla” bu davaya bakar. Yetki olarak ise eşlerin son altı ayda birlikte oturdukları yer mahkemesi ya da taraflardan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesi tercih edilebilir. Eğer taraflar anlaşmalı boşandılarsa ve protokolle başka bir mahkemeyi seçmedilerse, yine bu kurallar geçerlidir. Dava dilekçesiyle birlikte ilgili mahkemeye başvuru yapılır ve süreç burada başlatılır. Bu noktada, mahkeme seçiminin doğru yapılması davanın hızlı ve sağlıklı ilerlemesi açısından kritik öneme sahiptir.

Özetle, boşanmada mal paylaşımı süreci hukuki detaylar ve süreler bakımından titizlikle takip edilmelidir. Hak kaybı yaşanmaması için uzman bir aile hukuku avukatından yardım almak her zaman avantaj sağlayacaktır.

Hangi Mallar Paylaşılır, Hangi Mallar Paylaşılmaz?

Boşanma sürecinde, eşler arasındaki en önemli tartışma konularından biri de mal paylaşımıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilikte edinilen bazı mallar paylaşılırken, bazı mallar ise paylaşılmaz. 2024 ve 2025 yılında geçerli olan uygulama ve güncel hukuk kararları ışığında hangi malların bölüşüleceği bu bölümde ayrıntılı açıklanmıştır.

Edinilmiş Malların Tanımı ve Kapsamı

Edinilmiş mallar, eşlerin evlilik birliği devam ederken ortak ekonomiyle elde ettikleri ve hukuken ortak sayılan değerlerdir. Genel kural olarak, evlilik süresince kazanılan gelire dayalı tüm mal varlıkları, “edinilmiş mal” kabul edilir ve boşanmada paylaşılır. Bu paylaşımda esas ölçüt, malın evlilik içinde kazanılmış olmasıdır.

Çalışma Karşılığı Edinilenler

Çalışma karşılığı edinilen mallar; maaş, prim, ek gelir, serbest meslek kazancı gibi doğrudan çalışmanın karşılığı olarak elde edilen tüm geliri kapsar. Kısaca, eşin ister özel sektörde, ister devlet memuru olarak veya serbest çalışan olarak elde ettiği bütün gelir kalemleri boşanma sonrası paylaşılır.

Sosyal Güvenlik ve Tazminatlar

Sosyal güvenlikten doğan ödemeler ve tazminatlar da edinilmiş mallar arasında sayılır. Örneğin; kıdem ve ihbar tazminatı, işsizlik ödeneği, işsizlik parası ve emeklilikte biriken katkı payları bu gruba dahildir. Ancak bu gelirlerin evlilik süresince kazanılması gerekir; evlilikten önce birikenler paylaşılmaz.

Banka Hesapları ve Birikimler

Evlilik süresince yapılan banka birikimleri, vadeli/vadesiz hesaplar, yatırım hesaplarında biriken paralar, ortak edinilmiş mal sayılır ve boşanmada paylaşılır. Eşlerden birinin kendi adına açtığı hesaptaki para bile, evlilik süresi içinde kazanılmışsa bölüşüme girer.

Araç, Ev, Gayrimenkul

Araç, ev, arsa, yazlık gibi taşınmazlar da edinilmiş mallardandır. Evlilikten sonra alınan veya var olan malların üzerine yapılan iyileştirme ve ödemeler (tadilat, borç ödemesi vb.) de paylaşılır. Tapuda ismin kimin olduğu önemli değildir; esas olan evlilikte satın alınmış ve ödenmiş olmasıdır.

Şirket Hisseleri ve Ticari Varlıklar

Şirket ortaklık payları, hisse senetleri ve ticari işletmeler, evlilik süresince alınmış veya değer kazandırılmışsa edinilmiş mal kapsamındadır. Hangi eşin üzerine olursa olsun, şirketin değeri ve ortaklıktaki pay boşanma davasında hesaba katılır.

Paylaşılmayan Kişisel Mallar

Kişisel mallar ise, evlilik öncesinde mevcut olan veya evlilik sırasında karşılıksız elde edilen (örneğin miras, bağış) varlıklardır. Kanuna göre, bu mallar “kişisel mal” sayılır ve eşler arasında bölüşülmez.

Evlilik Öncesi Edinilen Mallar

Evlilikten önce alınan ev, araba, arsa vb. her türlü taşınır ve taşınmaz, hangi eşin üzerine olursa olsun kişisel maldır. Bunlar boşanmada paylaşılmaz. Fakat bunlardan elde edilen gelir (örneğin, kira) evlilik sırasında gerçekleşmişse, bu gelir paylaşılabilir.

Miras ve Karşılıksız Kazanılan Değerler

Bir eşe miras kalan veya bağışlanan mal, kişisel maldır ve diğer eş paylaşımda hak iddia edemez. Vefat eden bir akrabadan kalan para, gayrimenkul veya değerli eşya, doğrudan miras yoluyla edinildiği için bölüşülmez.

Kişisel Kullanım Eşyaları

Eşlerin şahsi ihtiyaç ve kullanımı için özel olarak edinilmiş eşyalar (giysiler, makyaj malzemeleri, özel saatler, takılar, şahsi bilgisayarlar vb.) paylaşılmaz. Kanun, bu gibi malzemelerin paylaşım dışında tutulacağını özellikle belirtmiştir.

Manevi Tazminatlar

Evlilik süresince bir eşin şahsına ödenen manevi tazminatlar, kesinlikle kişisel mal sayılır ve diğer eşin hakkı yoktur. Bu tür ödemeler kaza, uğranılan haksızlık gibi olaylardan kaynaklanıyorsa da kural değişmez.

Evlenmeden Önce Kredili Alınan Mallar

Evlilikten önce krediyle alınan ev, araba ya da başka bir malın kredisi evlilik sırasında ödenmeye devam etmişse; yapılan kredi ödemeleri ve malın değerindeki artış kısmı, ayrı bir hesaplamaya tabi olur.

Kural: Malın kendisi kişisel mal sayılır. Ancak evlilik süresince ödenen kredi taksitlerine eşlerin katkısı varsa, bu katkının karşılığı “değer artış payı” olarak diğer eşe ödenebilir. Yani; mal paylaşılırken, sadece evlilik süresince yapılan ödeme kadar bir hak doğabilir.

Sonuç olarak, boşanma sürecinde hangi malların paylaşılacağı çok sık sorulan bir konudur. Evlilik boyunca emeğe ve kazanca dayalı tüm varlıklar paylaşılırken, şahsa özel ve evlilik dışında edinilen mallar paylaşım dışıdır. Hak kayıplarının önüne geçmek için güncel yasa ve Yargıtay kararları takip edilmeli, gerekirse uzman bir avukattan destek alınmalıdır.

Anlaşmalı Boşanmada Protokol ve Mal Paylaşımı

Anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı, tarafların tüm konularda anlaşmaya varmasını ve bu hususlarda hazırlanacak bir protokol ile çözüme ulaşmasını gerektirir. Protokolde yalnızca boşanma değil; çocukların velayeti, nafaka, tazminat ve özellikle mal paylaşımı da yer alabilir. Anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı için taraflar, ellerindeki malları ve borçları kendi isteklerine göre serbestçe paylaşabilirler. Bu protokol yazılı olmalı ve her iki tarafça imzalanmalıdır.

Mal paylaşımında, evlilik içinde alınan tüm mallar (ev, araba, banka hesapları gibi) genellikle eşit ya da anlaşmaya göre farklı oranlarda bölünebilir. Taraflar, mal paylaşımı konusunda anlaşırlarsa mahkeme genellikle protokolü bu şekilde kabul eder. Ancak anlaşmalı boşanmanın doğru işlemesi için hazırlanan protokolde tüm detayların net ve açık bir şekilde yazılması son derece önemlidir. Protokolde anlaşmaya varılamayan mal ve haklar, ileride tekrar dava konusu yapılabilir.

Çekişmeli Boşanmada Mal Paylaşımı Süreci

Çekişmeli boşanmada mal paylaşımı, tarafların anlaşmaya varamadığı durumlarda ortaya çıkar ve çoğu zaman ayrı bir dava olarak açılır. Çekişmeli boşanma davası sırasında mahkeme, sadece boşanma kararını verir; mal paylaşımı ise bu karar kesinleştikten sonra ayrıca ele alınır. Mal paylaşımı için “mal rejiminin tasfiyesi” başlıklı bir dava açılır ve bu davada evlilik sürecinde edinilen malların paylaşımı talep edilir.

Çekişmeli boşanmada mal paylaşımı süreci genellikle daha uzun ve detaylıdır. Taraflar, hangi malların evlilik içinde edinildiğini, hangi malların kişisel olduğunu kanıtlamak zorundadır. Mahkeme, her iki eşin iddialarını ve sunduğu belgeleri dikkate alarak malların paylaşımına karar verir. Ayrıca taraflardan biri haksız bir şekilde mal saklamışsa veya kaçırmışsa, bu durum işin içine girer ve dava daha karmaşık hale gelebilir.

Çekişmeli boşanmalarda mal paylaşımı, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 10 yıl içinde açılmalıdır. Bu süreçte, malların değer tespiti, borçların durumu ve her iki eşin katkısı detaylı şekilde incelenir.

Protokol Hazırlama ve Mahkeme Onayı

Anlaşmalı boşanmada hazırlanan protokolün hukuken geçerli olabilmesi için mahkeme tarafından onaylanması gerekir. Protokol hazırlarken mal paylaşımı, çocukların velayeti, nafaka ve benzeri konular açıkça belirtilmelidir. Taraflar protokolü yazılı olarak hazırlar, imzalar ve mahkemeye sunar. Mahkeme, genellikle tarafların üzerinde anlaştığı hususları kabul eder ama gerek görürse değişiklik talep edebilir.

Mahkeme, anlaşmalı boşanma duruşmasında bu protokolü ayrıntılı olarak inceler, taraflara bu anlaşmanın iradeleriyle hazırlanıp hazırlanmadığını sorar ve şüpheli bir durum yoksa protokolü onaylar. Protokolde eksiklik veya hukuka aykırılık varsa mahkeme taraflara düzeltme yapma hakkı tanır. Mahkeme onayı, protokolde yazan mal paylaşımının da hukuken geçerli olmasını sağlar. Böylece, protokolde yer alan mal paylaşımı ile ilgili konularda taraflar ileride tekrar bir dava açamazlar.

Sonuç olarak, anlaşmalı boşanmada protokolün doğru ve kapsamlı şekilde hazırlanması, çekişmeli boşanmalarda ise hukuki bilgi ve belgelerle desteklenen bir süreç yürütülmesi gerekmektedir. Her iki durumda da bir avukattan destek almak hak kayıplarını önlemede faydalı olacaktır.

Mal Rejimi Sözleşmesinin Önemi ve Kapsamı

Mal rejimi sözleşmesi, eşlerin evlilik boyunca ve evlilik sona erdiğinde mal varlıklarının nasıl yönetileceğini ve paylaşılacağını belirleyen hukuki bir anlaşmadır. Bu sözleşmenin önemi, ileride yaşanabilecek anlaşmazlıkların önlenmesinde ve eşlerin haklarının net olarak korunmasında ortaya çıkar. Özellikle boşanma durumunda yaşanacak mal paylaşımında, önceden belirlenmiş kurallar sayesinde uzun ve yorucu davaların önüne geçmek mümkündür. Ayrıca, eşler birbirinin borçlarından ya da alacaklarından hangi ölçüde sorumlu olacağını, kişisel mal veya edinilmiş mal ayrımını da bu sözleşmeyle düzenleyebilir.

Mal rejimi sözleşmesi sayesinde, Türk Medeni Kanunu’ndan gelen yasal mal rejimlerinin dışına çıkılarak, eşlere daha esnek, birbirine uygun bir mal paylaşımı modeli oluşturma fırsatı verilmiştir. Yani evlenecek veya evli olan çiftler; edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ya da mal ortaklığı rejimlerinden dilediklerini seçebilir, hatta bu rejimlerin kimi detaylarını kendilerine uygun şekilde şekillendirebilir.

Sözleşmeyle Belirlenen Malların Statüsü

Mal rejimi sözleşmesi yapıldığında, eşlerin ortak yaşamı boyunca edinilecek ve sahip olunan malların hukuki statüsü sözleşmeyle belirlenir. Yani kim hangi mala sahip olacak, hangi mallar kişisel, hangileri ortak sayılacak gibi ayrıntılar bu sözleşmede açıkça düzenlenebilir. Örneğin mal ayrılığı rejimi seçilmişse, evlilik sırasında edinilen mallar kimin adına kayıtlıysa onun malı kabul edilir ve diğer eşin üzerinde hak iddia etmesi mümkün olmaz. Edinilmiş mallara katılma rejimi tercih edilirse, evlilik süresinde elde edilen mallar kural olarak ortak bir şekilde paylaşılır.

Sözleşmede isterlerse eşler, evlilik öncesi mallarını kişisel mal olarak koruyabilir, evlilik sırasında edinilen tüm taşınır veya taşınmaz malları ortak mal statüsüne alabilir ya da gelirin ve mirasın paylaşımıyla ilgili farklı düzenlemeler getirebilirler. Ayrıca, anlaşmadan doğan kurallar evlilik birliğine zarar verici olsa dahi, kanunen belirli sınırlar dahilinde geçerli olabilir.

Mal Rejimi Sözleşmesinin İspatı ve Geçerliliği

Mal rejimi sözleşmesinin geçerli olması ve mahkemelerde ispat edilebilmesi için bazı şekil şartlarına dikkat edilmelidir. Türk Medeni Kanunu’na göre, mal rejimi sözleşmesi mutlaka noter huzurunda düzenlenmeli veya noter tarafından onaylanmalıdır. Evlilik sırasında veya öncesinde bu şekilde düzenlenen sözleşmeler, yasal olarak bağlayıcı olur. El yazısıyla hazırlanan ve imzalanan, ancak noter onayı olmayan anlaşmalar ise geçersiz sayılır ve mahkemeler tarafından dikkate alınmaz.

Bir mal rejimi sözleşmesi varsa, taraflardan biri anlaşmanın varlığını ve kapsamını iddia ediyorsa bunu noter tasdikli belge ile ispatlamak zorundadır. Sözleşmenin aslı kaybolmuşsa, noter arşivlerinden örneği alınabilir.

Özetle:

  • Geçerlilik için noter işlemi şarttır.
  • İspat için noter örneği sunulmalıdır.
  • Sözleşme hükümleri, yapıldığı andan itibaren geçerlidir; geçmişe yürütülemez.
  • Evlilik boyunca yapılan değişiklikler de yine noterle sağlanır ve kayıtlarda olmalıdır.

Mal rejimi sözleşmesi, evlilikteki mal paylaşımı düzeninde hem eşlere koruma sağlamakta hem de ilerideki olası anlaşmazlıkların önüne geçmektedir. Bu nedenle, yapılacak her anlaşmanın hukuken geçerli ve açık şekilde hazırlanması büyük önem taşır.

Mal Paylaşımında Özel ve Sorunlu Durumlar

Zina (Aldatma) Nedeniyle Mal Paylaşımı

Zina (aldatma) nedeniyle mal paylaşımı konusu, boşanma davalarında en çok merak edilen ve araştırılan başlıklardan biridir. Türk Medeni Kanunu’na göre zina, boşanma sebebi oluşturabilir fakat mal paylaşımı sırasında aldatan eşin mal varlığına doğrudan bir el koyma veya tüm haklarının iptal edilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.

Mal paylaşımında, zina yapanın haksız olması sadece tazminat ve nafaka gibi konularda bir avantaj sağlar. Ancak, mevcut mal rejimi kurallarına göre edinilmiş mallar ortak şekilde paylaşılır. Hukuken paylaşımda esas alınan faktör, malların edinildiği zamandır; kusur oranı paylaşım miktarını değiştirmez. Fakat, karşı taraf kusurlu eşten manevi veya maddi tazminat talep edebilir. Bu tazminatlar mal paylaşımında mahsup edilebilir.

Mal Kaçırma ve Kötü Niyetli İşlemler

Mal kaçırma ve kötü niyetli işlemler, boşanma sürecine giren eşlerin sık başvurduğu hukuki koşullardan biridir. Özellikle boşanma davası gündeme gelmeden önce malların üçüncü şahıslara devredilmesi, satışa çıkarılması veya elden çıkarılması boşanma sonrası paylaşılacak malların azalmasına sebep olabilir.

Türk Medeni Kanunu’na göre, kötü niyetli mal devri ve gizleme halinde diğer eş iptal davası açabilir. Burada amaç, hakkaniyete aykırı olarak yapılan işlemleri geri döndürmektir. Mahkeme, gerçek amacın mal kaçırmak olduğunu tespit ederse, yapılan işlemleri iptal ederek malları yeniden paylaşmaya dahil edebilir.

Boşanma Davası Açılmadan Satılan Mallar

Boşanma davası açılmadan önce satılan mallar, mal paylaşımı sırasında çoğu zaman uyuşmazlıklara sebep olur. Eşlerden biri boşanma sürecini öngörüp malı satarsa, satılan maldan elde edilen para veya mal varlığı yine paylaşılacak mallara dahil edilir.

Önemli bir husus şudur: Satış işlemi üçüncü kişiye iyiniyetle yapılmışsa, mal iadesi söz konusu olmayabilir. Ancak satış değeri, toplam edinilmiş mallara dahil edilerek paylaşım gerçekleştirilir. Mahkemelerde en sık rastlanan davalar, malların boşanma sürecine girmeden elden çıkarılıp çıkarılmadığının tespit edilmesi ile ilgilidir.

Evlilikte Birikmiş Borçlar ve Denkleştirme

Evlilikte birikmiş borçlar ve denkleştirme, mal rejiminde önemli bir ayrıntıdır. Eşlerin evlilik birliği içinde yaptığı ortak borçlar, mal paylaşımı sırasında dikkate alınır. Paylaşılacak malların net değeri hesaplanırken, ortak borçlar toplam mallardan düşülür.

Bu durumda, her eş kendi adına aldığı kişisel borçlardan sorumlu olurken, evlilik için yapılan borçlar paylaştırılır. Evlilik boyunca alınan ihtiyaç kredileri, ev kredileri gibi borçlar da paylaşım hesabında önemlidir. Mahkeme, eşlerin hangi borçtan sorumlu olacağına “denkleştirme” yoluyla karar verir.

Miras ve Bağışların Değerlendirilmesi

Miras ve bağışlar, boşanma sürecinde mal paylaşımına dahil edilmez. Yani, eşlerden biri evlilik sırasında miras almış veya karşılıksız bir şekilde bir mal edinmişse, bu mal kişisel mal kabul edilir ve diğer eşin hakkı olmaz.

Fakat, mirastan elde edilen bir paranın ortak mal alınmasında kullanılması durumunda, “katkı payı” gündeme gelir ve diğer eş bu katkı payı oranında hak talep edebilir. Benzer şekilde, eşlerden birine yapılan şahsi bağışlar da paylaşılmaz, ancak bu mallar üzerinden edinilmiş mallara serbest katkı yapılmışsa yine denkleştirme mümkündür.

Eşlerden Birinin Ölümü Halinde Mal Paylaşımı

Eşlerden birinin ölümü halinde mal paylaşımı, farklı kurallara tabi tutulur. Ölümle birlikte eşler arası mal rejimi sona erer ve sağ kalan eş, hem edinilmiş malların yarısı üzerinde hak sahibi olur hem de vefat eden eşin mirasçısı durumuna gelir.

Bu durumda önce edinilmiş mallar bölüştürülür, ardından kalan kısım miras olarak paylaştırılır. Eğer mal rejimi sözleşmesi yoksa, yürürlükteki yasal mal rejimi uygulanır. Ölümden sonra yapılacak işlemler için miras hukukuna göre de değerlendirme yapılır. Bu iki hak karıştırılmadan, sıralı bir şekilde yerine getirilir.

Katılma Alacağı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Katılma alacağı, boşanma sonrası mal paylaşımında en çok merak edilen konulardan biridir. Katılma alacağı; tarafların evlilik birliği içinde elde ettikleri, yani “edinilmiş mallar” olarak adlandırılan malların tasfiye edilmesiyle ortaya çıkan değerden, her iki eşin payına düşen miktarı ifade eder. Türk Medeni Kanunu’na göre yasal mal rejimi “edinilmiş mallara katılma rejimi”dir ve boşanma halinde bu rejime göre hareket edilir.

Katılma alacağının hesaplanması için öncelikle tarafların edinilmiş malları ile kişisel malları belirlenir. Kişisel mallar paylaşılmaz. Edinilmiş malların ise aktifinden (yani toplam varlıktan), o malla ilgili borçlar çıkarılır. Kalan miktar, yani artık değer, eşlerin kişisel katkıları ve kanundaki istisnai durumlar hariç tutulmak kaydıyla, eşler arasında yarı yarıya paylaşılır. Yani, her iki eşin artık değerinin yarısı, diğer eşin katılma alacağı olur.

Örneğin; bir eşin evlilik içinde 500.000 TL değerinde evi ve 100.000 TL borcu varsa, bu evden dolayı ortaya çıkan artık değer 400.000 TL olur ve bunun yarısı yani 200.000 TL diğer eşin katılma alacağı hakkıdır.

Katkı Payı Alacağı ve Değer Artış Payı Alacağı

Katkı payı alacağı, Medeni Kanun’da özellikle 2002 öncesi evliliklerde veya mal ayrılığı rejiminde gündeme gelir. Bir eş, diğer eşin malvarlığına herhangi bir şekilde (para, emek, malzeme gibi) katkıda bulunmuşsa ve bu katkı ispatlanabiliyorsa, bu katılımın karşılığı olan değeri boşanmada talep edebilir.

Değer artış payı alacağı ise günümüzde edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı durumlarda, bir eşin diğer eşe ait bir mala sağladığı katkının talep edilebilmesidir. Örneğin, eşlerden biri kendi parasıyla diğer eş adına alınan bir evin alımına katkı sunduysa veya evin değerini arttıracak bir harcama yaptıysa, boşanma sonrası bu katkısının karşılığı olan değer artışını veya bu artıştan düşen payı isteyebilir. Hesaplamada, katkının sağlandığı tarihteki değer ve bağlantılı olarak malın boşanma sırasındaki güncel piyasa değeri esas alınır.

Artık Değerin Tespiti ve Paylaşım Esasları

Artık değer; edinilmiş malların toplam değerinden, bu mallara ait borçların düşülmesiyle ortaya çıkan net tutardır. Her eşin kendi adına edinilmiş mallarının artık değeri ayrıca hesaplanır. Sonra, kanuna göre her eş, karşı tarafın artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olur.

Artık değerin tespitinde dikkat edilmesi gerekenler:

  • Tüm edinilmiş mallar ve borçlar tek tek belirlenir.
  • Borçlar, ilgili mala aitse o malların değerinden düşülür.
  • Kimi durumlarda, mallara eklenmesi gereken veya getirisi sayılan bazı gelirler de hesaba dahil edilir (örneğin edinilmiş malların getirdiği gelirler).
  • Ardından, hesaplanan artık değerin yarısı, karşı tarafa ödenir.

Yargıtay uygulamalarına göre, ayrıntılı bilirkişi incelemeleri ile tüm mal varlığı hareketleri incelenerek adil bir paylaşım yapılır.

Faiz ve Ödemeler

Boşanmada mal paylaşımı sürecinde katılma alacağı, katkı payı veya değer artış payı; kararın kesinleştiği tarihten itibaren talep edilebilir. Mahkeme kararı ile hükmedilen alacaklarda, genellikle alacak tutarına yasal faiz uygulanır. Faiz, mahkeme kararında aksi bir hüküm yoksa kararın kesinleşme tarihinden itibaren işler.

Ödemeler ise genellikle nakit veya mahkemenin belirlediği şekilde yapılır. Eğer değerli bir malvarlığı (örneğin ev veya araba) paylaşılacaksa, taraflar aralarında protokolle anlaşabilir veya satış yoluna gidilerek elde edilen para eşler arasında paylaşılır. Borçlu olan taraf ödemeyi geciktirirse, bu tarihten itibaren faiz eklenir ve gerekli durumlarda icra takibi başlatılabilir.

Unutulmamalıdır ki, mal paylaşımında faiz, mağdur olan tarafın hakkını korumak için vardır ve alacağın gecikmesi halinde efektif bir yasal güvencedir. Tüm süreçte hak kaybı yaşamamak için uzman bir aile hukuku avukatından destek almak önemlidir.

Araçlarda Paylaşım

Boşanmada araba paylaşımı konusunda en çok merak edilen husus, arabanın evlilik içinde mi, yoksa evlilikten önce mi alındığıdır. Evlilik içinde alınmış bir araba ise, yasa gereği “edinilmiş mal” kabul edilir ve kural olarak iki taraf arasında yarı yarıya paylaşılır. Ancak araba, eşlerden birinin evlilikten önce sahip olduğu bir mal ise ya da o kişiye miras ya da bağış yoluyla geçmişse kişisel mal sayılır ve paylaşım dışı bırakılır.

Araba kredili alınmışsa, kredi ödemelerinin evlilik içinde yapılmış olan kısmı oranında paylaşıma dahil edilir. Değer tespitinde boşanma davası sırasında arabanın güncel piyasa değeri esas alınır ve uzman bilirkişi raporu alınabilir. Araba bir eşin üzerine kayıtlı olsa dahi, edinilmiş mal sayılıyorsa paylaşım yapılır. Satılmış ya da devredilmişse, elde edilen para da yine edinilmiş mal kapsamına girer.

Eğer araba üzerinde haciz veya rehin varsa bu durum paylaşıma engel olmaz; ancak araba değerinden öncelikle borçlar düşülerek kalan miktar eşler arasında dağıtılır.

Şirket ve Hisse Paylaşımları

Boşanmada şirket hisseleri paylaşımı ise daha karmaşık olabilmektedir. Eğer şirket veya şirket hisseleri evlilik birliği içinde taraflardan biri tarafından alınmış ya da şirket evlilik sırasında kurulmuş ise, bu şirket hisseleri “edinilmiş mal” olarak kabul edilir. Eşlerden biri evlilik içinde bir limited, anonim şirket veya şahıs işletmesi ortağı olmuşsa, sahip olduğu payların tasfiye değerinin yarısı üzerinde diğer eşin hakkı doğabilir.

Ancak, şirket hissesinin kimin adına olduğu değil, ne zaman ve nasıl edinildiği önemlidir. 2002’den önce edinilmiş hisseler kişisel mal olarak kabul edilebilir. Ayrıca yalnızca hissenin kendisi değil, hisse üzerinden elde edilen kar payı ve gelirler de paylaşım kapsamındadır.

Paylaşım sırasında şirketin bölünebilmesi teknik açıdan kısıtlıysa, mahkeme çoğunlukla hisse değeri üzerinden nakdi bir bedelin ödenmesine karar verir. Bazı hallerde, şirket yönetmelikleri veya şirket ana sözleşmesi hisse devrini kısıtladığı için mahkemeler, hissenin rayiç bedelinin belirlenip bir eşten diğerine ödeme şeklinde bir çözüme gidebilir.

Hacizli Mal Paylaşımı

Boşanmada hacizli mal paylaşımı, yani üzerinde haciz (borç nedeniyle el koyma) bulunan araba veya şirket hissesi gibi malların durumu da çokça sorulan bir konudur. Türk Medeni Kanunu’nda hacizli malların paylaşımı açıkça düzenlenmemiştir, ancak uygulamada şu şekilde ilerler: Malın üzerinde haciz olması, paylaşıma engel oluşturmaz.

Mahkeme bu tür malların güncel değerini belirler, haciz tutarı veya borçlar düşüldükten sonra kalan değer, edinilmiş mal statüsündeyse yarı yarıya paylaşılır. Örneğin, araba evlilikte alındı ama daha sonra haciz geldiyse, borcun düşülmesinden sonra kalan değer esas alınır. Şirket hisseleri için de benzer bir durum geçerlidir; hisse üzerinde haciz varsa, hisse değeri hesaplanır, varsa borçlar çıkarılır ve geriye kalan üzerinden ödeme yapılır.

Sonuç olarak, boşanma davalarında ister araba, ister şirket hissesi ya da herhangi bir hacizli mal olsun, mal rejimi hükümleri uygulanmaya devam eder ve malların üzerinde haciz bulunsa dahi, kalan değerler adil şekilde paylaşılır. Böylece ekonomik olarak her iki eşin de hakları korunmuş olur.

Miras, Hediye ve Kişisel Malların Durumu

Boşanmada miras ve hediye olarak alınan malların paylaşımı, Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmiştir. Miras yoluyla elde edilen mallar, kişisel mal kabul edilir ve boşanma halinde eşler arasında paylaşıma tabi değildir. Yani eşlerden birine annesinden, babasından ya da başka bir yakınından kalan miras, diğer eşle paylaşılmaz.

Aynı durum evlilik sırasında eşlerden birine verilen hediyeler için de geçerlidir. Kişisel kullanıma yönelik verilen hediyeler ve üçüncü kişilerden karşılıksız olarak alınan değerler (bağış gibi) kişisel mal olarak sayılır ve mal paylaşımı sırasında dikkate alınmaz. Ancak sadece hacizli veya veraset yoluyla alınmayan mallar, aksi hukuken ispat edilmedikçe kişisel mal sayılmaz.

Kısacası, boşanmada miras kalan mallar ve hediyeler kişisel maldır ve paylaşılmaz. Kişisel eşyalar (giysi, takı gibi) ve manevi tazminatlar da aynı şekilde paylaşım dışında kalır.

Banka Paraları ve Yatırımlar Nasıl Paylaşılır?

Boşanmada banka hesaplarındaki para ve yatırımların paylaşımı, mal rejimine göre belirlenir. Eşlerin evlilik sırasında biriktirdiği banka hesapları, mevduatlar, fonlar, hisse senetleri ve döviz hesaplarındaki paralar, kural olarak edinilmiş mal kapsamına girer. Bu nedenle, boşanma halinde bu paralar iki eş arasında eşit olarak paylaşılır.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, söz konusu paranın ve yatırımın evlilik içinde kazanılıp kazanılmadığıdır. Eğer bir yatırım veya mevduat evlilik öncesinden geliyorsa ya da kişi adına miras kaldıysa, bunlar kişisel maldır ve paylaşılmaz. Ayrıca, bir eş boşanmadan hemen önce banka hesabından yüklü miktarda para çekerse veya hesabını boşaltırsa, mahkemede bunun araştırılması talep edilebilir ve hakkaniyet gereği paylaşım yeniden düzenlenebilir.

Genel olarak, evlilik süresince edinilen tüm banka parası ve yatırımlar paylaşılır; evlilik öncesi birikimler kişisel mal olarak kalır.

Paylaşılmayan Mallar Nelerdir?

Boşanmada paylaşılmayan mallar listesinin başında kişisel mallar gelir. Yani;

  • Evlilik öncesi edinilen tüm varlıklar (ev, araba, arsa vb.)
  • Miras yoluyla ya da bağış/hediye olarak elde edilmiş mallar
  • Kişisel kullanım eşyaları (giysi, makyaj malzemeleri, takılar, bakım ürünleri vb.)
  • Manevi tazminat alacakları
  • Kişisel malların yerine geçen değerler (örneğin kişisel mala karşılık alınan sigorta tazminatı gibi)

Bunun dışındaki mallar, genellikle eşlerin birlikte edindiği edinilmiş mallar olup paylaşılır. Özellikle evlilik birliği sırasında alınan taşınmazlar, taşıtlar, banka birikimleri ve ticari yatırımlar ortak mal kabul edilir.

Mal Paylaşımında İspat Yükümlülüğü

Mal paylaşımı davasında ispat yükümlülüğü, sıklıkla tartışma konusu olur. Hangi malın kişisel mal ya da edinilmiş mal olduğu konusunda uyuşmazlık varsa, iddia eden tarafın bunu ispat etmesi gerekir. Eğer bir eş herhangi bir malın kendisine ait kişisel mal olduğunu iddia ediyorsa, bunun dayanağını ve belgelerini mahkemeye sunmak zorundadır.

Örneğin bir araç ya da evin evlilikten önce alınmış olması durumunda, tapu veya fatura gibi belgelerle bunun ispatı gerekir. Eğer ispat edilemezse, mahkeme bu malı edinilmiş mal sayar ve paylaşım kapsamına dahil eder. Kişisel mal olduğu iddia edilen bir varlık için, ispat yükümlülüğü her zaman iddia sahibine aittir.

Hukuki Destek ve Danışmanlık Almanın Önemi

Boşanmada mal paylaşımı süreci, hem hukuki hem de maddi açıdan birçok ayrıntı ve hak içerir. Türk hukuk sisteminde avukat tutmak zorunlu olmasa da, özellikle mal paylaşımı gibi karmaşık durumlarda hukuki destek almak çok önemlidir.

Birçok kişi, hak kaybı yaşamamak için boşanma sürecinde deneyimli bir aile hukuku avukatından veya danışmandan destek almayı tercih etmektedir. Avukat, sürecin başından sonuna kadar haklarınızın korunmasını sağlar, gerekli delil ve belgelerin hazırlanmasına yardımcı olur, anlaşmalı veya çekişmeli boşanma protokollerinin hazırlanmasında yol gösterir.

Hukuki danışmanlık sayesinde, hak kaybı yaşamadan, süreci daha bilinçli ve güvenli bir şekilde tamamlamak mümkündür. Maddi durumu yetersiz olanlar ise adli yardım hizmetlerinden yararlanarak ücretsiz avukat talebinde bulunabilir.

Yargıtay’ın Mal Paylaşımı Konusundaki Önemli Kararları

Yargıtay’ın mal paylaşımı ile ilgili kararları, boşanma sonrası mal rejimi davalarında yol gösterici niteliktedir. Son yıllarda Yargıtay, özellikle evlilik süresince edinilen malların paylaşımında, “edinilmiş mallara katılma” rejiminin uygulanmasına büyük önem vermektedir. Yani, eşlerin evlilik sırasında birlikte elde ettiği mallar kural olarak ortak kabul edilmekte ve mal paylaşımına dahil edilmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir kararında (2024/1950 K.) eşlerden birinin ailesinden evlilik sırasında aldığı malların edinilmiş mal olarak değerlendirilip paylaşılmasına hükmetmiştir. Bu da, malın aileden gelmiş olması durumunda dahi, eğer evlilik süresinde edinilmişse eşin pay sahibi olabileceğini gösterir. Aynı şekilde, eğer eşlerden biri, diğer eşin malı üzerinde yapılan bir katkıya sahipse, bu katkının iadesine veya değer artışına ortak olabileceğine karar verilmiştir.

Ayrıca Yargıtay’ın son kararları, mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarihte sona erdiğini ve o tarihte mevcut malların tespit edilmesi gerektiğini vurgular. Ancak malların gerçek piyasa değeri ise paylaşımın yapıldığı tarih dikkate alınarak belirlenmelidir. Örneğin, evlilikte alınan bir araç ya da ev, boşanma davası sürecinin sonunda rayiç değeriyle esas alınır.

İlginç ve önemli bir nokta ise, zinaya veya hayata kast gibi özel boşanma sebeplerinde, mahkeme takdir yetkisiyle mal paylaşımında farklılıklar yaratabilmektedir. Ancak son yıllarda Yargıtay, genellikle mal paylaşımının eşitliğe uygun yapılmasını savunmaktadır.

Katkı ve katılma alacaklarında da Yargıtay, ayrıntılı bir inceleme yaparak, mal rejiminin sona erdiği tarihteki malların tespitini ve bunlar üzerindeki alacak ve katkıları net olarak belirlemeye çalışmaktadır.

Mal Değerlemesi ve Hesaplama İhtilaflarında Yargıtay Pratiği

Mal paylaşımı davalarında en sık karşılaşılan sorunlardan biri değerleme ve hesaplama anlaşmazlıklarıdır. Yargıtay bu konuda da detaylı ve güncel bir uygulama geliştirmiştir. Özellikle taşınmazların ya da taşınırların (ev, araç, şirket hissesi gibi) değerlemesinde iki temel kural öne çıkar:

  1. Mal rejimi tasfiye edilirken değerleme güncel rayiç fiyatları üzerinden yapılır. Yani boşanma davası sonunda mal paylaşımı yapılırken, ev veya araba gibi malların, davanın açıldığı tarihteki değil, paylaşımın yapıldığı tarihteki piyasa değeri esas alınır.
  2. Katkı payı ya da katılma alacağı hesaplamalarında, hangi eşin hangi mal üzerindeki katkısının nasıl hesaplanacağına dair detaylar, Yargıtay kararlarında somutlaştırılmıştır. Örneğin, bir evin alımında krediyle yapılan ödemelerin oranına göre, katkı payı veya değer artışı alacağı belirlenmektedir.

Yine Yargıtay, katkı payı ve değer artış payı alacaklarında, genellikle faize, dava tarihinden itibaren hükmedilmesini uygun bulmaktadır. Ayrıca eşlerden birinin diğerinin tüm mallarını bilmiyorsa, sembolik bir dava değeriyle belirsiz alacak davası açılmasını da kabul etmektedir.

Mahkemelerin tayin ettiği bilirkişilerin yaptığı değerlemeler çoğunlukla esas alınırken, taraflardan birinin buna itiraz etmesi halinde yeniden değerleme yapılması da Yargıtay kararlarında desteklenmiştir.

En çok ihtilaf yaşanan başka bir konu ise, mal rejimi sona erdikten sonra malların elden çıkarılması veya eksiltilmesidir. Bu tip konularda Yargıtay, mal rejiminin sona ermesi sırasında mevcut olan malların değerinin paylaşım esasını bozmayacağını, sonradan yapılan işlemlerin (örneğin satışın) karşı tarafın hakkını engellemediğini ifade etmektedir.

Sonuç olarak, Yargıtay kararları, mal paylaşımında adaletin sağlanması için rehber niteliğindedir ve mahkemeler için bağlayıcıdır. Taraflar ciddi bir hesaplama, değerleme ve katkı kontrolü ile haklarını arayabilirler. Özellikle boşanmada mal paylaşımı günümüzde çok daha şeffaf ve hakkaniyete uygun şekilde şekillenmektedir.