+90 507 195 23 23

Özel Mülkümü İstediğimi Almama Hakkım Var Mı?

Yayınlanma: 27 Kasım 2025 • Güncelleme: 7 Aralık 2025 • 19 dk. okuma

Özel mülkiyet, hukuk sistemimizde çok güçlü korunan bir haktır ve malik, kanunun çizdiği sınırlar içinde malını dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkisine sahiptir. Ancak komşuluk hükümleri, imar–çevre kuralları, kamu yararı ve mülkiyet hakkının kötüye kullanılmaması gibi sınırlar da vardır.

Bu yazıda; “evim, tarlam, dükkânım üzerinde istediğimi yapabilir miyim?”, “özel mülküme girişi tamamen yasaklama hakkım var mı?”, “devlet veya belediye özel mülküme ne zaman müdahale edebilir?” gibi günlük hayatta çok sorulan konuları sade bir dille ele alacağız ve özel mülkümü istediğimi almama hakkım var mı sorusuna hukuken net bir çerçeve çizeceğiz.

Ev benimse her istediğimi eve sokabilir miyim?

Kısaca hayır. Ev sizin olsa bile, “burası benim, istersem her şeyi eve sokarım” diye bir sınırsız özgürlük yok.

Bir yandan mülkiyet hakkınız var: evi kullanma, eşyalarınızı koyma, başkasını içeri almama gibi haklarınız korunuyor. Diğer yandan ise kanunlar, komşuların hakları ve varsa apartman/site kuralları bu hakkın sınırını çiziyor.

Örneğin evinize normal ev eşyası, misafir, evcil hayvan, hobi eşyaları getirmeniz kural olarak serbesttir. Ama patlayıcı, ciddi yangın riski taşıyan maddeler, ruhsatsız silah, uyuşturucu gibi kanunen yasak veya tehlikeli şeyleri “burası benim evim” diyerek içeri sokamazsınız. Aynı şekilde, eve getirdiğiniz şeyler komşular için sürekli gürültü, ağır koku, güvenlik riski yaratıyorsa, artık bu da hukuken korunmaz.

Kısacası, ev sizin ama başkalarının can ve mal güvenliğini, huzurunu bozmadan ve kanunlara aykırı davranmadan hareket etmek zorundasınız.

Mülkiyet hakkı neyi kapsar, neyi kapsamaz?

Mülkiyet hakkı, Türk hukukunda size üç temel yetki verir:

  • Kullanma: Evde oturmak, evi depo yapmak, yazlık gibi kullanmak.
  • Yararlanma: Evi kiraya verip gelir elde etmek gibi.
  • Tasarruf: Satmak, bağışlamak, miras bırakmak.

Bu çerçevede, evin içine ne koyacağınıza, nasıl döşeyeceğinize, kimlerin girip çıkacağına kural olarak siz karar verirsiniz. Devlet de bu hakkınızı Anayasa ve kanunlarla korur.

Ancak mülkiyet hakkı mutlak ve sınırsız değildir. Özellikle:

  • Kamu düzeni ve güvenliği: Yangın, patlama, suç işlenmesi riski doğuran şeyler.
  • Genel ahlak ve sağlık: Kanunen yasak maddeler, sağlığı ciddi tehdit eden durumlar.
  • Komşuluk hukuku: Diğer dairelerin huzurunu, sağlığını, güvenliğini bozan kullanımlar.

Bu alanlara girdiğiniz anda, “mülkiyet hakkım var” savunması sizi korumaz.

“İstediğimi yaparım” sınırı: kanunlar, komşular ve yönetim planı

“Ev benim, istediğimi yaparım” cümlesinin üç temel freni vardır:

  1. Kanunlar Ceza kanunu, çevre ve gürültü mevzuatı, imar kuralları, silah ve tehlikeli madde düzenlemeleri gibi pek çok yasa, konutta bile neleri yapamayacağınızı belirler. Örneğin ruhsatsız silah bulundurmak, uyuşturucu saklamak, konutu kumarhane gibi kullanmak, yüksek sesle sürekli çevreyi rahatsız etmek kanunen sorunludur.

  2. Komşuların hakları Komşuluk hukuku gereği, mülkünüzü kullanırken komşularınıza katlanılması güç bir rahatsızlık vermeme yükümlülüğünüz vardır.

  • Sürekli yüksek sesli müzik
  • Gece geç saatlere kadar gürültülü parti
  • Ortak alanlara taşan ağır koku gibi durumlarda, “burası benim evim” demeniz yeterli olmaz; komşuların şikayet ve dava hakkı doğar.
  1. Yönetim planı ve apartman/site kuralları Apartman veya sitede tapuya şerh edilmiş bir yönetim planı varsa, bu plan oradaki herkes için bağlayıcıdır. Yönetim planı ve alınan kat malikleri kurulu kararları;
  • Ortak alanların nasıl kullanılacağını
  • Gürültü saatlerini
  • Depo, otopark, kapı önü gibi yerlerde nelerin tutulamayacağını belirleyebilir. Bunlar, mülkiyet hakkınızın uygulama şeklini sınırlar.

Özetle, evinizde geniş bir serbestlik alanınız var ama bu alan; kanun, komşu hakkı ve yönetim planı üçgeni içinde kalmak zorunda. Bu çerçeveyi akılda tutarsanız hem kendi hakkınızı korur hem de gereksiz çatışmalardan uzak durursunuz.

Apartman veya sitede kendi dairemde neye karar verme hakkım var?

Apartman veya sitede bir dairenin maliki ya da kiracısıysanız, o bağımsız bölüm üzerinde geniş bir tasarruf hakkınız vardır. Ancak bu hak, hem kanunlarla hem de diğer kat maliklerinin ve komşuların haklarıyla sınırlandırılmıştır. Yani “benim dairem, istediğimi yaparım” cümlesi hukuken tam doğru değildir.

Bağımsız bölümde tasarruf hakkı: kim oturur, nasıl kullanırım?

Kat maliki, dairesini kural olarak dilediğine kiraya verebilir, bedelsiz kullandırabilir veya kendisi oturabilir. Diğer kat maliklerinin “şu kişiye kiraya veremezsin” deme hakkı yoktur; önalım ya da onay zorunluluğu da bulunmaz.

Ancak kullanım şekli, tapuda yazan nitelik ve yönetim planı ile sınırlıdır. Tapuda “mesken” olarak kayıtlı bir daireyi:

  • Genel kural olarak konut amacıyla kullanabilirsiniz.
  • Gürültülü, yoğun insan trafiği olan, apartmanın huzurunu bozan faaliyetler için kullanmanız komşuluk hukukuna ve Kat Mülkiyeti Kanununa aykırı olabilir.

Kısacası, dairede kimin oturacağına siz karar verirsiniz; ama nasıl oturacağı, çevreyi ne kadar etkilediği hukukun ve yönetim planının konusudur.

Daire içinde tadilat, dekorasyon ve eşya konusunda serbestlik sınırı

Dairenizin içini boyamak, mobilya değiştirmek, mutfak dolaplarını yenilemek gibi işler için genelde kimsenin iznine ihtiyaç yoktur. Kat Mülkiyeti Kanununa göre, ana yapıya zarar vermeyecek nitelikte onarım, tesis ve değişiklikleri serbestçe yapabilirsiniz.

Ancak sınırlar şunlardır:

  • Taşıyıcı sisteme müdahale (kolon, kiriş, taşıyıcı duvar kırmak) yasaktır; hem can güvenliği hem de yapı bütünlüğü açısından ağır sorumluluk doğurur.
  • Dış cepheyi etkileyen değişiklikler (balkon kapatma, dışarıdan görünen klima dış ünitesi düzeni, pencere biçimini değiştirme) için çoğu durumda kat maliklerinin beşte dördünün yazılı onayı gerekir.
  • Tadilat sırasında oluşan gürültü ve toz, makul süre ve saatlerle sınırlı olmalı; gece geç saatlerde veya pazar sabahı matkap çalıştırmak komşuluk hukukuna aykırı sayılabilir.

Eşya bakımından ise, kanunen yasak veya tehlikeli olmayan her türlü eşyayı evinizde bulundurabilirsiniz. Fakat bu eşyaların kullanımı, diğerlerini rahatsız edecek boyuta gelirse sorun çıkar.

Gürültü, koku, hayvan besleme gibi konularda komşuluk hukukunun etkisi

Komşuluk hukuku, mülkiyet hakkının en görünür sınırlarından biridir. Türk Medeni Kanununa göre, taşınmazınızı kullanırken komşularınızı “hoşgörülebilir sınırı aşan” duman, koku, gürültü, sarsıntı gibi etkilerle rahatsız edemezsiniz.

Bu çerçevede:

  • Gürültü: Yüksek sesle müzik, enstrüman çalışı, sürekli bağırma, gece geç saatte tadilat gibi davranışlar, normal bir insanın tahammül sınırını aşıyorsa komşuluk hukukuna aykırıdır.
  • Koku: Aşırı yoğun yemek kokusu, sigara dumanının sürekli ortak alanlara veya diğer dairelere dolması, ağır kimyasal kokuları da aynı şekilde sorun yaratabilir.
  • Evcil hayvan: Evde hayvan beslemek kural olarak serbesttir; fakat hayvanın havlaması, kokusu, ortak alanları kirletmesi komşuları rahatsız ediyorsa müdahale konusu olabilir. Ayrıca bazı Yargıtay kararlarında, yönetim planında açıkça “köpek beslenemez” yasağı varsa ve bu plan tapuya işliyse, bu yasağın bağlayıcı olabileceği kabul edilmiştir.

Özetle, kendi dairenizde geniş bir serbestliğiniz var; ama bu serbestlik, komşuların huzurunu ve binanın güvenliğini bozmaya başladığı noktada hukuken daralıyor. Bu dengeyi gözeterek hareket etmek, hem haklarınızı korumanızı hem de gereksiz çatışmalardan kaçınmanızı sağlar.

Özel mülk ve ortak alan farkı neden önemli?

Apartman veya sitede yaşarken sadece kendi daireniz yoktur; bir de herkesin birlikte kullandığı ortak alanlar vardır. Özel mülkünüzde (bağımsız bölümünüzde) kural koyma gücünüz daha fazlayken, ortak yerlerde tek başınıza karar veremezsiniz.

Bu fark önemli çünkü:

  • Ortak alanlar tüm kat maliklerinin müşterek mülkiyetindedir. Yani tek bir kişinin “burası benim” deme hakkı yoktur.
  • Ortak yerlerin kullanımı, Kat Mülkiyeti Kanunu ve apartmanın yönetim planı ile düzenlenir.
  • Yangın güvenliği, acil çıkış, engelli erişimi gibi konular sadece sizin değil, herkesin can güvenliğini ilgilendirir.

Kısaca: Dairenizin içi sizin özel alanınız; koridor, merdiven, otopark gibi yerler ise hukuken “hepimizin” alanıdır.

Kapı önü, merdiven boşluğu, otopark gibi ortak yerlerde istediğimi bırakabilir miyim?

Genel kural: Hayır, keyfinize göre bırakamazsınız.

Kapı önü, merdiven boşluğu, sahanlık, otopark, asansör önü gibi yerler ortak alandır. Buralara ayakkabılık, dolap, bisiklet, çocuk arabası, saksı, eşya yığını koymak:

  • Geçişi daraltıyorsa
  • Yangın merdivenini, acil çıkışı engelliyorsa
  • Görüntü kirliliği yaratıyorsa
  • Diğer kat maliklerinin kullanımını zorlaştırıyorsa

komşuların itiraz hakkı doğar ve yönetici bunların kaldırılmasını isteyebilir.

Otoparkta da durum benzerdir. Size ayrılmış numaralı bir yer yoksa, “burası benim köşem” diyerek sürekli aynı yere eşya koyamaz, başkasının park etmesini engelleyemezsiniz. Size tahsisli bir park yeri varsa bile, orayı depo gibi kullanmanız çoğu yönetim planında yasaktır.

Bazı apartmanlarda sınırlı ölçüde ayakkabılık, paspas, küçük saksı gibi şeylere yazılı veya fiili bir hoşgörü olabilir. Ama bu, diğer kat maliklerinin sessiz kalmasına bağlıdır; biri rahatsız olursa “yıllardır duruyor” demek hukuken sizi tam korumaz.

Site ve apartman kuralları (yönetim planı) beni nasıl bağlar?

Bir apartman veya sitede bağımsız bölüm sahibi olduğunuz anda, o yerin yönetim planını da kabul etmiş sayılırsınız. Yönetim planı:

  • Ortak alanların nasıl kullanılacağını
  • Otopark, depo, bahçe, çocuk parkı gibi yerlerin kurallarını
  • Yasak davranışları ve uyulmaması halinde uygulanacak yaptırımları

detaylı şekilde belirleyen, tapuya tescilli bir belgedir.

Bu plan, tüm kat maliklerini ve kiracıları bağlar. “Ben imzalamadım, görmedim” demek genelde işe yaramaz; çünkü hukuken o yapıya girdiğiniz anda bu kurallara tabi olursunuz.

Yönetim planı, kanuna aykırı olamaz ama kanunun çizdiği çerçeve içinde sizin serbestliğinizi daraltabilir. Örneğin:

  • Ortak alanlarda eşya bırakmayı tamamen yasaklayabilir.
  • Otoparkta sadece araç parkına izin verip, bisiklet veya motosiklet için ayrı düzenleme getirebilir.
  • Ortak alanlarda reklam, tabela, afiş asılmasını sınırlayabilir.

Özetle: “Özel mülküm” dediğiniz yer çoğunlukla dairenizin içidir. Kapı önü, merdiven, otopark gibi alanlarda ise bireysel değil, ortak kurallar geçerlidir ve bu kurallara uymak hem hukuki hem de sağlıklı komşuluk ilişkileri açısından zorunludur.

Kiracıysam evde ne bulunduracağıma ev sahibi karışabilir mi?

Kiracı olarak oturduğunuz ev, hukuken hâlâ ev sahibinin malı ama konut olarak kullanma ve içinde yaşama hakkı kira süresince sizde. Bu yüzden ev sahibi, genel kural olarak, “şunu evine sokamazsın, bunu bulunduramazsın” diye keyfi şekilde karışamaz.

Ancak bu serbestliğin de sınırları var:

  • Kanuna açıkça aykırı şeyler (örneğin ruhsatsız silah, patlayıcı, uyuşturucu madde) zaten kimsenin evinde bulundurmasına izin verilmiyor.
  • Apartman/site yönetim planına, komşuluk hukukuna veya imar/ruhsat kurallarına aykırı kullanımlar (gürültülü atölye, yoğun ticari faaliyet gibi) sorun yaratabiliyor.
  • Ev sahibinin mülkiyet hakkı da tamamen yok sayılmıyor; taşınmaza kalıcı zarar verecek, değerini ciddi düşürecek kullanımlara itiraz edebiliyor.

Özetle: normal, makul bir aile/kişi yaşamı çerçevesinde evde ne bulunduracağınıza esasen siz karar verirsiniz. Ev sahibi ancak hukuka, sözleşmeye veya binanın kurallarına açıkça aykırı bir durum varsa müdahale edebilir.


Kira sözleşmesinde “şunu yapamazsın” denilen maddeler geçerli mi?

Kira sözleşmelerinde sıkça şöyle maddeler görülür: “Evcil hayvan beslenemez”, “Müzik aleti çalınamaz”, “Evde şu kadar kişiden fazlası kalamaz”, “Misafir en fazla 3 gün kalabilir” gibi.

Bu tür hükümler tamamen geçersiz de değildir, sınırsız şekilde bağlayıcı da değildir. Değerlendirme şu sorularla yapılır:

  1. Kanuna aykırı mı? Kanunun kiracıya tanıdığı temel hakları tamamen ortadan kaldıran, ölçüsüz sınırlamalar genelde geçersiz sayılır. Örneğin “Kiracı eve kimseyi alamaz, misafir kabul edemez” gibi bir madde, konut dokunulmazlığı ve özel hayat hakkıyla çatışır.

  2. Hakkaniyete ve dürüstlük kuralına uygun mu? Çok katı, hayatın olağan akışına uymayan yasaklar (örneğin “Evde hiçbir müzik dinlenemez” gibi) uygulamada çoğu zaman tartışmalı olur ve mahkeme önüne giderse dar yorumlanır.

  3. Somut duruma göre makul mü? Örneğin tarihi, çok hassas bir binada ağır tadilat yasağı daha makul görülebilir. Ya da küçük bir stüdyo dairede kalabalık misafirli, gürültülü kullanımın sınırlandırılması daha kolay savunulur.

Pratikte şu ayrımı yapmak faydalı:

  • Sözleşmede yazıyor diye her yasak otomatik olarak “taşa kazınmış” değildir.
  • Ama siz de imzaladığınız için, makul ve hukuka uygun sınırlamalara uymakla yükümlüsünüz.

Bir madde size çok ağır, tek taraflı ve haksız geliyorsa, imzalamadan önce pazarlık etmeye çalışmak, mümkünse yazılı olarak değiştirmek en sağlıklısıdır.


Evin içindeki eşyalar, misafirler ve yaşam tarzına müdahale sınırı

Konut kiralarında temel ilke şudur: Ev sahibi, kiracının özel hayatına karışamaz. Yani:

  • Evde hangi koltuğu, hangi dolabı, hangi markayı kullandığınız
  • Hangi saatte uyuyup kalktığınız
  • Ne giydiğiniz, ne izlediğiniz, ne okuduğunuz
  • Makul sınırlar içinde misafir ağırlamanız

bunlar normalde sizin özel alanınız ve ev sahibinin müdahale hakkı yok.

Müdahale edebileceği alanlar ise daha sınırlı:

  • Taşınmaza zarar verme riski: Duvarı taşıyıcı sisteme zarar verecek şekilde kırmak, tesisatı bozacak müdahaleler yapmak gibi durumlarda ev sahibi haklı olarak itiraz edebilir.
  • Sözleşmeye açık aykırılık: Örneğin “konut olarak kullanılacaktır” yazan bir daireyi fiilen ofise, depoya veya pansiyona çevirmek.
  • Komşuları ciddi rahatsız eden kullanım: Sürekli yüksek sesli parti, gece yarısı bitmeyen gürültü, ortak alanları işgal eden eşyalar gibi.

Misafir konusunda da önemli bir çizgi var:

  • Arkadaşlarınızın, ailenizin gelip kalması olağan ve genelde serbesttir.
  • Ancak fiilen ev pansiyonuna dönmüşse, sürekli farklı kişilere kısa süreli kiralama yapılıyorsa (örneğin Airbnb benzeri), bu hem sözleşmeye hem de apartman/site kurallarına aykırılık oluşturabilir. Ev sahibi bu durumda müdahale edebilir, hatta sözleşmeyi feshetmeye kadar gidebilir.

Sonuç olarak:

  • Günlük, normal yaşam tarzınıza ev sahibinin karışma hakkı çok sınırlıdır.
  • Siz de kanuna, sözleşmeye ve komşuluk kurallarına uyduğunuz sürece, evin içindeki eşyalarınıza, misafirlerinize ve yaşam biçiminize yönelik müdahalelere karşı güçlü bir hukuki zemine sahipsiniz.

Silah, tehlikeli madde veya ticari faaliyetleri evime sokabilir miyim?

Ev sizin olsa bile, “burası benim, istersem her şeyi eve sokarım” diye bir serbestlik yok. Ceza kanunları, silah mevzuatı, tehlikeli maddelerle ilgili düzenlemeler ve imar/ruhsat kuralları, konutunuzu da kapsar. Ayrıca apartman veya site yönetim planı ile komşuluk hukuku da sınır çizer.

Genel çerçeve şöyle düşünebilirsiniz:

  • Kamu güvenliğini tehlikeye atan şeyler (patlayıcı, ciddi yanıcı kimyasallar, kaçak silah vb.) konutta da yasak veya sıkı izne tabidir.
  • Ticari faaliyetler ise çoğu yerde “konut” olarak planlanmış bir dairede sınırlı ölçüde tolere edilir; ama düzenli, gelir getirici ve yoğun faaliyete dönüşürse hem idari hem de komşuluk açısından sorun çıkarabilir.

Aşağıda başlık başlık gidelim.

Özel mülkte dahi yasak olan veya izne bağlı şeyler

Silah ve tehlikeli maddeler konusunda temel ayrım şudur:

  • Tamamen yasak olanlar: Kaçak silahlar, ruhsatsız bazı ateşli silahlar, patlayıcı yapımında kullanılan belirli maddelerin izinsiz bulundurulması gibi durumlar, evde de suçtur. “Evde, kimse görmüyor” diye bir istisna yoktur.
  • Ruhsata/izne bağlı olanlar: Ruhsatlı tabanca, av tüfeği gibi silahlar için hem bulundurma hem taşıma kuralları ayrıdır. Ruhsatınız olsa bile, silahı çocukların erişemeyeceği şekilde, güvenli biçimde saklama yükümlülüğünüz vardır.
  • Tehlikeli kimyasallar ve yanıcılar: Büyük miktarda tiner, benzin bidonları, sanayi tipi tüpler, patlayıcı nitelikte gazlar gibi maddeleri konutta depolamak, yangın ve patlama riski nedeniyle hem mevzuata hem de apartman/site yönetim planına aykırı olabilir. Sigorta şirketleri de bu tür riskleri gerekçe göstererek hasar ödememeyi seçebilir.
  • Uyuşturucu ve benzeri maddeler: Kişisel kullanım sınırını aşan miktarda uyuşturucu madde bulundurmak, konut içinde de ağır ceza sorumluluğu doğurur.

Kısacası, özel mülk olmanız sizi ceza kanunundan muaf kılmaz. Evde bulundurduğunuz şey, dışarıda yasaksa içeride de yasaktır; izne tabiyse, o izin şartlarına uymak zorundasınız.

Konutu işyeri gibi kullanmak: nerede sorun çıkar, nerede serbesttir?

Konutunuzu tamamen işyerine çevirmek ile evden çalışmak arasında hukuken önemli farklar var.

Genelde sorun çıkarmayan durumlar şunlardır:

  • Bilgisayar başında yapılan serbest meslek işleri (yazılım, tasarım, çeviri, danışmanlık vb.)
  • Dışarıda yürüttüğünüz iş için sadece “ev ofis” olarak kullanmak
  • Az sayıda, randevulu gelen misafir veya danışan (gürültü, yoğun insan trafiği ve tabela yoksa)

Buna karşılık, şu hallerde hem komşular hem de idare devreye girebilir:

  • Sürekli müşteri giriş çıkışı olan kuaför, atölye, tamirhane, depo gibi faaliyetler
  • Gürültü, koku, yoğun kargo trafiği, otopark işgali yaratan ticari işler
  • Konutun imar planında “konut” olarak geçtiği bir yerde, ruhsatsız fiili işyeri işletmek

Ayrıca apartman veya site yönetim planında, “bağımsız bölümler yalnızca konut olarak kullanılacaktır” gibi bir hüküm varsa, bu sözleşme niteliğinde kabul edilir ve kat maliklerini bağlar. Böyle bir plana aykırı ticari kullanım, diğer maliklerin dava açmasına, faaliyetin durdurulmasına kadar gidebilir.

Özetle: Evden çalışmak çoğu zaman serbesttir; ama evi fiilen dükkana, depoya ya da atölyeye çevirmek, hem hukuken hem de komşuluk açısından ciddi risk taşır. Emin olmadığınız bir faaliyete başlamadan önce, imar durumunu, ruhsat gerekliliklerini ve yönetim planını kontrol etmek en güvenli yoldur.

Evime gelenlerin ve komşuların hakları benim hakkımı nasıl sınırlar?

Ev sizin özel mülkünüz olsa da, orada yaşayanların, gelen misafirlerin ve komşularınızın da hukuken korunmuş hakları var. Bu yüzden “ev benim, istersem yaparım” anlayışı, özellikle apartman ve site yaşamında tam olarak geçerli değil. Hem Türk Medeni Kanunu hem de Kat Mülkiyeti Kanunu, komşuluk ilişkilerinde “denge” kurmaya çalışır: Siz kendi konutunuzu dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz, ama başkalarının huzur ve güvenliğini bozamazsınız.

Bu denge, günlük hayatta en çok gürültü, koku, kalabalık misafir trafiği, sigara dumanı, ortak alanların işgali gibi konularda karşınıza çıkar. Komşularınızın da “rahat yaşama”, “sağlıklı çevrede bulunma” ve “özel hayatının korunması” hakları olduğu için, sizin konut hakkınız bu noktada doğal bir sınırla karşılaşır.

“Rahatsız etmeme” kuralı ve çekilmezlik sınırı nedir?

Komşuluk hukukunun temel ilkelerinden biri, başkalarını “rahatsız etmeme” yükümlülüğüdür. Hukuk diliyle, taşınmazınızı kullanırken komşularınıza “katlanma sınırını aşan” bir zarar veya rahatsızlık vermemeniz gerekir. Buna uygulamada sıkça “çekilmezlik sınırı” denir.

Basitçe söyleyelim: Günlük hayatın olağan gürültü ve kokularına herkes bir yere kadar katlanmak zorundadır. Ancak:

  • Gece geç saatlere kadar yüksek sesle müzik
  • Sürekli bağırma, kavga gürültü
  • Yoğun ve sürekli sigara, nargile, mangal dumanı
  • Evden taşan ağır yemek kokuları
  • Sürekli havlayan, uluyan hayvan sesleri

gibi durumlar belli bir düzeyi aştığında, artık “çekilmez” hale gelir ve hukuken haksız rahatsızlık sayılabilir.

Bu sınır değerlendirilirken:

  • Rahatsızlığın süresi (bir kerelik mi, sürekli mi)
  • Şiddeti (çok mu yüksek, herkesi mi etkiliyor)
  • Zamanı (gece mi, gündüz mü)
  • Binanın ve çevrenin özelliği (sessiz bir konut bölgesi mi, işlek bir cadde mi)

gibi ölçütlere bakılır. Örneğin hafta içi gece 01.00’de yüksek sesli müzik, çoğu yerde çekilmezlik sınırını aşar. Ama gündüz saatlerinde kısa süreli tadilat gürültüsü genelde “katlanılması gereken” bir durum kabul edilir.

Komşu veya yönetim rahatsız olursa hangi yasal yollara başvurabilir?

Sizden kaynaklanan bir durum komşularınızı veya apartman/site yönetimini rahatsız ediyorsa, başvurabilecekleri yollar kademeli olarak artar:

  1. Önce konuşma ve uyarı En sağlıklı yol, önce nazik bir şekilde sizi uyarmalarıdır. Çoğu sorun, sakin bir konuşmayla çözülür. Yönetici de sizi sözlü veya yazılı olarak uyarabilir.

  2. Yönetim planı ve apartman kararları Eğer yaptığınız şey, yönetim planına veya apartman/site kararlarına aykırıysa, yönetici bu kuralları hatırlatarak sizden uyum talep edebilir. Gerekirse kat malikleri kurulu toplanıp karar alabilir.

  3. Zabıta veya kolluk kuvveti çağırma Özellikle gürültü, gece rahatsızlığı, çevre kirliliği gibi durumlarda komşularınız zabıta veya polis çağırabilir.

  • Gürültü ölçümü yapılabilir.
  • İdari para cezası uygulanabilir.
  • Tekrarlayan durumlarda tutanaklar ileride dava dosyasında delil olur.
  1. Sulh hukuk mahkemesinde dava Rahatsızlık sürekli hale gelirse, komşularınız veya yönetim sulh hukuk mahkemesinde dava açabilir. Mahkemeden genelde şu taleplerde bulunulabilir:
  • Rahatsız edici davranışların durdurulması
  • Eski hale getirme (örneğin izinsiz yapılan bir yapının kaldırılması)
  • Gerekirse tazminat (maddi veya manevi zarar varsa)
  1. Kat mülkiyetinin veya kira sözleşmesinin sona erdirilmesi talepleri Çok ağır ve sürekli ihlallerde:
  • Diğer kat malikleri, Kat Mülkiyeti Kanunu’na dayanarak, çekilmez hale gelen durumlarda kat mülkiyetinin devrini isteme yoluna gidebilir.
  • Eğer siz kiracıysanız, ev sahibi “komşuları rahatsız etme” gerekçesiyle kira sözleşmesini haklı nedenle feshetmeye çalışabilir.
  1. Savcılığa şikayet Gürültü, tehdit, hakaret, çevreye bile bile zarar verme gibi fiiller, bazı durumlarda suç da oluşturabilir. Bu durumda komşularınız savcılığa suç duyurusunda bulunabilir.

Özetle: Sizin konut hakkınız çok güçlüdür ama sınırsız değildir. Komşularınızın huzur, sağlık ve güvenlik hakkı ile çatıştığı noktada, “rahatsız etmeme” ve “çekilmezlik sınırı” devreye girer. Bu sınırı aşmamak hem hukuken hem de insanî olarak en güvenli yoldur. Sorun çıkmadan önce iletişimi açık tutmak, çoğu zaman mahkeme ve ceza süreçlerine hiç ihtiyaç bırakmaz.

Özel mülkümde istediğimi alamadığım durumlarda ne yapabilirim?

Ev sizin olsa da, kiracı olsanız da, bazen yönetici, komşu veya ev sahibi gereğinden fazla karışabiliyor. Böyle durumlarda önce neyin gerçekten “haksız kısıtlama” olduğunu anlamak, sonra da adım adım ve mümkünse uzlaşmacı şekilde ilerlemek en sağlıklısı.

Yönetici, komşu veya ev sahibi haksız kısıtlama getiriyorsa nasıl itiraz edilir?

Önce kısıtlamanın dayanağını netleştirin: “Bu yasak neye dayanıyor, yönetim planında ya da kanunda hangi madde?” diye sormak iyi bir başlangıçtır. Sözlü tartışmak yerine, mümkün olduğunca yazılı iletişime dönmek ileride işinizi kolaylaştırır.

İzleyebileceğiniz temel sıra şöyle olabilir:

  1. Sakin bir yüz yüze görüşme Yönetici veya komşu ile kısa, sakin bir görüşme yapın. Yanlış anlaşılma varsa çoğu sorun bu aşamada çözülür. Yönetim planını, apartman karar defterini görmek istediğinizi söyleyebilirsiniz.

  2. Yazılı itiraz Haksız bulduğunuz kısıtlama devam ediyorsa, yönetime veya ev sahibine e‑posta ya da imzalı dilekçe ile itiraz edin.

  • Ne istendiğini veya yasaklandığını
  • Neden hukuka veya yönetim planına aykırı olduğunu düşündüğünüzü
  • Sizce makul çözümün ne olduğunu kısa ve net şekilde yazın.
  1. Kat malikleri kuruluna başvuru Sorun apartman/site yönetimi ile ilgiliyse, kat malikleri kurulunda gündeme alınmasını isteyebilirsiniz. Yeterli sayıda malik imza verirse olağanüstü toplantı talep etmek de mümkündür. Toplantı tutanaklarının tutulması, ileride delil niteliği taşır.

  2. Arabuluculuk ve resmi başvurular Komşuluk uyuşmazlıklarında arabuluculuk çoğu zaman dava açmadan çözüm sağlar. Taraflar isterse gönüllü, bazı alacak ve tazminat taleplerinde ise zorunlu arabuluculuk gündeme gelebilir. Gürültü, tehdit, hakaret gibi durumlarda kolluğa şikâyet, ağır ihlallerde savcılığa suç duyurusu da bir seçenektir.

Bu süreçte, mümkün olduğunca delil biriktirin: yazışmalar, yönetim planı, apartman kararları, fotoğraf, video, tanık beyanı gibi.

Ne zaman avukata gitmek veya dava açmak mantıklı olur?

Her anlaşmazlıkta dava açmak ne pratik ne de ekonomik. Avukata gitmek özellikle şu durumlarda mantıklıdır:

  • Kısıtlama, günlük hayatınızı ciddi şekilde zorlaştırıyorsa Örneğin evcil hayvanınızın keyfi şekilde yasaklanması, misafir kabul etmenizin engellenmesi, hobi veya işinizle ilgili makul kullanımların tamamen yasaklanması gibi.

  • Maddi kaybınız oluşuyorsa Örneğin kısa dönem kiralama yapmanız hukuken mümkünken, yönetim veya ev sahibi haksız şekilde engelliyor ve ciddi gelir kaybına yol açıyorsa.

  • Sorun uzun süredir devam ediyor ve uzlaşma yolları tükendiyse Defalarca konuşmanıza, yazılı itiraz yapmanıza rağmen karşı taraf geri adım atmıyorsa, artık profesyonel destek almak daha doğru olur.

  • İşin içinde tahliye, yüksek tazminat, ağır hak ihlali varsa Evden çıkarılma tehdidi, kilit değiştirme, elektrik‑su kesme, ciddi hakaret veya tehdit gibi durumlarda gecikmeden bir avukatla görüşmek önemlidir.

Dava açmak, genelde:

  • Zaman alan
  • Masrafı olan
  • Sonucu belirsiz

bir yol olduğu için, avukatla görüştüğünüzde mutlaka olası senaryoları, masrafı ve başarı ihtimalini sorun. Bazen sadece bir avukat ihtarı (resmi uyarı yazısı) bile karşı tarafın geri adım atmasına yetebilir; mahkemeye gitmeye gerek kalmayabilir.

Özetle: Özel mülkünüzde hakkınızın haksız yere kısıtlandığını düşünüyorsanız, önce dayanağı sorun, sonra yazılı itiraz edin, uzlaşma ve arabuluculuk yollarını deneyin. Sorun ciddi, kalıcı ve hak kaybı yaratıyorsa, gecikmeden bir avukata danışmak en güvenli yoldur.

Günlük hayatta en çok karışıklık çıkan örnekler

Evcil hayvan, enstrüman, hobi ekipmanları, misafir ve Airbnb benzeri kullanımlar

Evcil hayvan, müzik aleti, spor ya da hobi ekipmanları, sık misafir ve kısa süreli kiralama gibi konular, apartman ve sitelerde en çok tartışma çıkaran başlıklar arasında. Çünkü hepsi, hem konut dokunulmazlığı hem de komşuluk hukuku ile doğrudan bağlantılı.

Evcil hayvanlarda temel kural şu: Kanunda genel bir “evcil hayvan yasaktır” hükmü yok. Ancak Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre yönetim planı bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme sayılıyor ve Yargıtay, yönetim planında açıkça “hayvan beslenemez” yazıyorsa bu yasağın geçerli olduğuna karar veriyor. Buna rağmen, bazı mahkemeler hayvan hiçbir rahatsızlık vermiyorsa salt bu yasak hükmüne dayanarak tahliyeyi hakkın kötüye kullanılması sayabiliyor. Yani hem yönetim planına hem de fiili rahatsızlık durumuna bakılıyor.

Enstrüman ve müzik için de benzer bir denge var. Evde piyano çalmak, şarkı söylemek tamamen yasak değil; fakat Kat Mülkiyeti Kanunu ve gürültü mevzuatı gereği komşuları “çekilmez” düzeyde rahatsız edecek gürültüye izin verilmiyor. Özellikle gece geç saatlerde yüksek sesle prova yapmak, ev stüdyosu kurup sürekli kayıt almak şikayet konusu olabiliyor.

Hobi ekipmanları (koşu bandı, ağırlık seti, matkap, 3D yazıcı vb.) da titreşim ve gürültü nedeniyle sorun çıkarabiliyor. Burada da ölçü, normal hayatın gerektirdiği kullanım ile komşular için katlanılamaz hale gelen kullanım arasındaki çizgi.

Misafir ve kısa süreli kiralama (Airbnb benzeri) konularında ise, dairenizi sürekli farklı kişilere kısa süreli kiralamanız, binanın konut niteliğini zedeleyip zedelemediği ve yönetim planında buna dair bir yasak olup olmadığına göre değerlendiriliyor. Birçok apartman yönetim planı, “günlük kiralama”yı açıkça yasaklayabiliyor; bu durumda diğer maliklerin dava açma ve faaliyetin durdurulmasını isteme hakkı doğuyor.

Bu örneklerde haklarımı korurken sorun çıkarmadan nasıl hareket edebilirim?

Önce şunu hatırlamak iyi olur: Hakkınızı kullanırken de dürüstlük ve “rahatsız etmeme” kuralına uymak zorundasınız. Türk Medeni Kanunu’nun dürüstlük kuralı ve Kat Mülkiyeti Kanunu’nun komşuluk hükümleri, herkesin hem kendi hakkını hem de başkasının huzurunu gözetmesini istiyor.

Pratikte şu adımlar işe yarar:

  • Yönetim planını ve apartman karar defterini okuyun. Evcil hayvan, günlük kiralama, gürültü gibi konularda özel hüküm var mı, netleştirin.
  • Önce diyalog kurun. Evcil hayvan alacaksanız, enstrümanla çalışacaksanız ya da hobi ekipmanı kuracaksanız, yönetime ve yakın komşulara önceden haber vermek çoğu gerginliği baştan çözer.
  • Saat ve yoğunluk ayarı yapın. Müzik, tadilat, matkap, koşu bandı gibi gürültülü işler için gündüz saatlerini tercih edin; gece geç saatleri mümkün olduğunca sessiz bırakın.
  • Teknik önlem alın. Ses yalıtımı, halı kullanımı, titreşim önleyici lastikler, kedi-köpek için eğitim ve tasma kullanımı gibi küçük önlemler, hem şikayetleri hem de olası davaları büyük ölçüde engeller.
  • Kısa süreli kiralamada şeffaf olun. Yönetim planı izin veriyorsa bile, güvenlik ve huzur açısından site yönetimine bilgi vermek, apartman giriş çıkışlarını kayıt altına almak ve kiracılara apartman kurallarını yazılı vermek önemlidir.

Son olarak, bir konuda haklı olduğunuzu düşünseniz bile, ilk refleksinizin “mahkeme” olmaması genelde herkes için daha sağlıklı. Yazılı iletişim, arabuluculuk ve uzlaşma yollarını denemek, hem komşuluk ilişkilerini hem de kendi psikolojinizi korur. Haklarınızı bilmek kadar, bunları yumuşak ve öngörülebilir bir şekilde kullanmak da günlük hayatı çok daha kolaylaştırır.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.