+90 507 195 23 23

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Nasıl Hesaplanır?

Yayınlanma: 25 Ekim 2025 • Güncelleme: 7 Aralık 2025 • 19 dk. okuma

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Nasıl Hesaplanır? En çok merak edilenler: Hangi hallerde tazminat istenir, miktar neye göre belirlenir, örnek hesaplama nasıl yapılır? Kısaca, TMK m. 174 çerçevesinde, kusur, tarafların ekonomik-sosyal durumu, evlilik süresi, olayın ağırlığı ve ispat edilen zarar dikkate alınır; miktar hakimin takdirindedir ve Yargıtay uygulamasıyla şekillenir. Maddi tazminat için somut ekonomik kayıp; manevi tazminat için kişilik hakkı ihlali aranır.

Bu yazıda; hesaplamada kullanılan kriterleri, örnek senaryoları, faiz başlangıcını, başvuru süresini (TMK m. 178 – 1 yıl) ve nafaka ile farklarını adım adım anlatacağız. Pratik ipuçlarını sade bir dille paylaşacağız. Sonunda, “Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Nasıl Hesaplanır?” sorusuna net bir çerçeve bulabileceksiniz.

Maddi Tazminatın Tanımı

Boşanmada maddi tazminat, evliliğin sona ermesi nedeniyle ortaya çıkan ve ekonomik olarak zarara uğrayan tarafın kayıplarının giderilmesi amacıyla talep edilen bir tazminat türüdür. Maddi tazminat, kusursuz veya daha az kusurlu olan eşin, boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatlerinin zarar görmesiyle gündeme gelir. Yani evlilik sona erdiğinde, bir eşin para veya mal kaybı yaşaması, ileride elde edeceği maddi kazançlardan mahrum kalması gibi durumlarda bu tazminat ödenir.

Maddi tazminatın en temel amacı, malvarlığında boşanmadan dolayı azalma yaşayan kişinin mağduriyetini gidermektir. Eğer boşanmada bir taraf, diğer tarafa göre tamamen ya da nispeten daha az kusurlu ise ve boşanma sonucu önemli bir maddi kaybı oluşuyorsa, bu durumda kusurlu olan eştir maddi tazminat ödemekle yükümlü olan. Kısacası, maddi tazminat, boşanmanın yaratacağı ekonomik kaybı telafi etmek için hukuk tarafından tanınmış bir haktır.

Boşanma davasında maddi tazminat talebinde bulunulabilmesi için en önemli şart, bir zararın varlığı ve bu zararın boşanma yüzünden doğmuş olmasıdır. Ayrıca zarara uğrayan eşin kusursuz veya en azından daha az kusurlu olması zorunludur. Maddi tazminat, çoğu zaman evlilik sırasında sağlanan hayat standardının ani düşmesi, ortak gelirden mahrum kalma ya da gelecekteki kazanımların kaybı gibi maddi unsurları kapsar.

Manevi Tazminatın Tanımı

Boşanmada manevi tazminat ise, boşanma nedeniyle kişinin yaşadığı psikolojik zararın, elem ve üzüntünün bir ölçüde telafi edilmesi amacıyla talep edilen tazminat şeklidir. Manevi tazminat, boşanma sırasında kişilik hakları saldırıya uğrayan veya ağır manevi zarara maruz kalan daha az kusurlu ya da kusursuz eş tarafından talep edilebilir.

Manevi tazminat, kusurlu olan eşin cezalandırılması için değil, mağdur olan eşin yaşadığı olumsuz duyguların bir nebze olsun giderilmesi için verilmekte. Eşler arasında sadakat yükümlülüğünün ihlali, onur kırıcı söz ve davranışlar, şiddet, aldatma, hakaret gibi olaylar sebebiyle kişilik haklarına ağır saldırı olması durumunda sıkça gündeme gelir. Mahkeme, olayların büyüklüğüne ve mağdur olan eşin yaşadığı manevi zarara göre bir para miktarına hükmeder.

Sonuç olarak manevi tazminatta asıl amaç, boşanma sürecinde yaşanan ve kişinin iç dünyasında ciddi sarsıntı yaratan olayların, en azından maddi bir karşılıkla hafiflemesini sağlamaktır. Mahkeme bu kararı verirken iki tarafın kusur durumunu, yaşanan olayların ağırlığını ve mağdur olan eşin psikolojik durumunu dikkate alır. Manevi tazminat talebi, boşanma ile birlikte veya boşanmanın kesinleşmesinden kısa süre sonra mahkemeye sunulabilir.

Kimler Maddi Tazminat Talep Edebilir?

Maddi tazminat talep edebilmek için boşanma davasında bazı önemli şartlar bulunur. Boşanmada maddi tazminat, Türk Medeni Kanunu'na (174/1. madde) göre, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf tarafından talep edilebilir. Yani tazminat hakkı sadece tamamen kusursuz olanlara değil, karşı tarafa oranla daha az kusurlu olan eşe de tanınır. Kusurlu olan taraf ise maddi tazminat isteyemez. Boşanmada hem kadın hem de erkek, kusur durumuna bağlı olarak bu hakkı kullanabilir. Yani toplumda sadece kadının maddi tazminat alabileceği şeklinde yanlış bir kanı vardır, fakat aslında kusursuz veya az kusurlu olan her iki taraf da bu hakkı elde edebilir.

Maddi Menfaate Zarar Gelmesi ve Kusur Şartı

Boşanma nedeniyle maddi tazminat talebi için iki temel şart aranır: Maddi menfaate zarar gelmesi ve kusur. Öncelikle talepte bulunan eşin, boşanma yüzünden mevcut veya beklenen maddi bir menfaatinin zarar görmüş olması gerekir. Örneğin, evlilikten sonra sahip olduğu ekonomik avantajların kaybı, yaşam standardında düşme, barınma veya gelir kaybı gibi zararlar maddi menfaatin zedelenmesi anlamına gelir. İkinci olarak, zarar gören eşin kusursuz ya da diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Kusurlu olan taraf maddi tazminat isteyemez. Karşı taraf ise tazminat talebi ile karşılaşabilir. Ayrıca, tazminat istenebilmesi için zarar doğrudan doğruya boşanma yüzünden ortaya çıkmış olmalıdır.

Maddi Tazminat Talebinin Süresi (Zamanaşımı)

Maddi tazminat talebinde zamanaşımı önemli bir konudur. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde maddi tazminat davası açılmalıdır. Bu süre, boşanmanın kesinleşmesiyle başlar; yani mahkemenin kararına karşı itiraz yolları kapandıktan ve karar resmileştikten sonra bir yıl geçerlidir. Eğer davacı bu süre içinde tazminat talebinde bulunmazsa, zamanaşımı nedeniyle dava açma hakkı kaybedilir. Ancak, maddi tazminat talebi boşanma davası ile birlikte açılabileceği gibi, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da ayrı bir dava ile istenebilir. Fakat, her durumda bir yıllık süre geçirilmemelidir.

Kısacası, maddi tazminat hakkı zamanında kullanılırsa geçerli olur; hak kaybı yaşanmaması için dikkatli olunmalıdır.

Manevi Tazminatın Şartları ve Talep Edilme Koşulları

Kişilik Haklarına Saldırı ve Manevi Zarar

Kişilik haklarına saldırı, manevi tazminat talebinin en önemli şartlarından biridir. Boşanma davalarında, taraflardan biri diğerinin kişilik haklarına ağır saldırıda bulunmuşsa, örneğin hakaret, tehdit, fiziksel veya psikolojik şiddet gibi davranışlar sergilemişse, mağdur taraf manevi tazminat talebinde bulunabilir. Manevi zarar ise, kişinin iç dünyasında oluşan, ona huzursuzluk veren, onurunu zedeleyen, toplum önünde küçük düşüren veya psikolojik açıdan yıpratan etkilerden oluşur. Burada önemli olan, saldırının sadece duygusal açıdan rahatsızlık vermesi değil; kişinin onurunu, saygınlığını, toplumdaki yerini etkileyecek derecede olmasıdır.

Kişilik hakları sadece fiziksel değil; aynı zamanda maddi, manevi ve sosyal kimliği de kapsar. Yani, eşlerden biri diğerini sosyal çevresinde haksız yere suçlamak, iftira atmak, küçük düşürmek gibi davranışlarda bulunmuşsa, bu durum da manevi zarar kapsamında değerlendirilir.

Manevi Tazminat Talebinde Kusur ve Şartlar

Manevi tazminat talebinde bulunmak için bazı önemli şartlar vardır. İlk olarak, tazminat talep edecek kişinin tam kusursuz veya en fazla daha az kusurlu olması gerekir. Eğer tazminat isteyen kişi, boşanmaya sebep olan olayda ağır veya eşit derecede kusurluysa, mahkeme çoğunlukla manevi tazminat talebini reddeder.

Boşanmaya neden olan olayda diğer tarafın ağır kusurlu veya daha fazla kusurlu olması gerekir. Manevi tazminatın şartları içerisinde, kişilik haklarına saldırının ispatlanabilir olması da önemlidir. Mahkeme, olayları ve delilleri değerlendirerek gerçekten bir saldırı olup olmadığını tespit eder.

Ayrıca, manevi tazminat talebi boşanma davası ile birlikte veya boşanma kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile de ileri sürülebilir. Ancak bu durumda zamanaşımı süresine dikkat etmek gerekir.

Manevi Tazminat Talebinin Süresi (Zamanaşımı)

Manevi tazminat talebi için belirli bir zamanaşımı süresi vardır. Türk Medeni Kanunu’na göre, manevi tazminat hakkı, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır. Bu süre içinde dava açılmazsa, tazminat hakkı zamanaşımına uğrar ve dava açılamaz.

Bazı durumlarda, zamanaşımı süresi olayın öğrenildiği tarihten itibaren başlar ve her durumda fiilin işlendiği tarihten başlayarak maksimum on yıl geçmesiyle tazminat hakkı düşer. Ancak boşanma davalarında genellikle kararın kesinleşmesinden itibaren bir yıl süresi esas alınır.

Sonuç olarak, manevi tazminat talebinde bulunacak kişilerin hem kişilik haklarına saldırının varlığını, hem karşı tarafın ağır kusurunu, hem de zamanaşımı süresini dikkate alarak hareket etmesi gerekir. Aksi halde istenen manevi tazminat hakkı kaybedilebilir.

Tarafların Ekonomik ve Sosyal Durumları

Maddi tazminat hesaplama sürecinde tarafların ekonomik ve sosyal durumları çok önemlidir. Hakim, eşlerin gelir düzeylerine, sahip oldukları mallara, harcamalarına ve yaşam standartlarına bakar. Ayrıca eğitim düzeyi, meslekleri, sosyal çevreleri ve lüks harcama alışkanlıkları da değerlendirilir. Maddi tazminatın amacı, boşanma sonucu ekonomik olarak mağdur olan tarafın mağduriyetinin giderilmesidir. Yani tazminatı alacak kişinin ve verecek kişinin maddi gücü, bu tazminatın miktarını doğrudan etkiler.

Evlilik Süresinin Etkisi

Boşanmada maddi tazminat miktarı belirlenirken evlilik süresinin uzunluğu da dikkate alınır. Uzun süreli evliliklerde, eşler arasındaki ekonomik bağımlılık daha fazla olabileceği için, tazminat miktarı kısa evliliklere göre genellikle daha yüksek olur. Ayrıca, uzun yıllar evli kalan bir eşin yeniden çalışma hayatına dönmesi veya gelir elde etmesi beklenmeyebilir. Bu da, alacağı tazminatın miktarını artırabilir.

Kusur Oranı ve Kusur Faktörü

Maddi tazminat davasında kusur oranı önemli bir kriterdir. Tazminat talep eden eşin kusursuz ya da diğer eşten daha az kusurlu olması gerekir. Hangi tarafın daha ağır kusurlu olduğu, mahkeme tarafından olayların incelemesiyle ortaya çıkar. Eğer tazminatı isteyen eş, boşanmadaki esas kusurlu taraf ise, maddi tazminat talebi reddedilir. Kusur oranı, tazminat miktarının artırılmasında ya da azaltılmasında da rol oynar.

Yaşam Standartları ve Menfaat Kayıpları

Boşanma sonrası yaşam standartları, tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınır. Boşanma ile birlikte kişi maddi anlamda bir kayıp yaşıyorsa, eski yaşam standartlarını sürdürmesinin mümkün olup olmayacağı araştırılır. Aynı zamanda, evlilikten beklenen veya mevcut olan maddi menfaatlerin ne kadar kaybedildiği hesaplanır. Örneğin, boşanma sonrası ev, araç, iş geliri gibi olanaklar kaybedilmişse bu durum tazminat tutarını artırır.

Çocuk Bakımı ve Diğer Ailevi Faktörler

Çocukların varlığı, maddi tazminat hesabında etkili bir unsurdur. Özellikle çocukların bakımı ve eğitimiyle ilgilenen eş, boşanma sonrası ekonomik olarak daha fazla zorlukla karşılaşabilir. Mahkeme, çocukların yaşam standartlarına ve velayet alan eşin üzerindeki sorumluluklara göre tazminat miktarını belirleyebilir. Ayrıca, toplu aile giderleri ve ortak ekonomik paylaşımlar da hesaba katılır.

Mal Rejimi Tasfiyesi ve Diğer Gelirler

Boşanma süreciyle birlikte genellikle mal rejimi tasfiyesi de yapılır. Yani evlilik süresince edinilen malların paylaşımı gerçekleşir. Hakim, maddi tazminat belirlerken mal tasfiyesinden elde edilen gelir ve harici kaynaklardan gelen düzenli maddi kazançları da göz önünde bulundurur. Kişinin sahip olduğu ev, araba, banka mevduatları ve diğer gelirleri toplam maddi zararı azaltabilir ya da artırabilir. Mal rejimi öncesi ya da sonrası elde edilen faydalar tazminat hesabında ayrıca dikkate alınır.

Maddi Tazminat Hesaplama Formülü ve Örnekleri

Boşanmada maddi tazminat hesaplaması için standart bir formül yoktur. Hakimler, yukarıda sayılan tüm kriterleri birlikte değerlendirerek uygun bir tutar belirler. Genel bir mantıkla hesaplama şöyle özetlenebilir:

Maddi Tazminat = (Evliliğin uzunluğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kusur oranı, mevcut ve beklenen menfaat kaybı, çocuk ve ailevi faktörler, mal paylaşımı, diğer düzenli gelirler) kriterlerinin bir arada mahkemece değerlendirilmesiyle belirlenen tutardır.

Örnek:

  • 10 yıl evli kalan, iki çocuk sahibi ve geliri olmayan bir eş, boşanma sonucu hem evinden hem eşinin ekonomik desteğinden mahrum kaldıysa;
  • Kusur ağır şekilde diğer eşteyse;
  • Çocukların velayeti ve tüm bakımı mağdur olan eşteyse;
  • Mahkeme, mağdur olan eşin mevcut standartlarını sürdürebilmesi için örneğin 200 bin TL maddi tazminata hükmedebilir.

Unutulmamalıdır ki, her dava kendi koşullarına göre incelenir ve kesin, matematiksel bir tarife bulunmaz. Hakimler, hakkaniyet ve adalet ilkesine uygun şekilde karar verirler. Tazminat miktarı hesaplanırken, adil ve makul bir tutar hedeflenir.

Manevi Tazminat Hesaplama Kriterleri

Kişilik Hakları İhlalinin Derecesi

Kişilik hakları ihlalinin derecesi, manevi tazminat hesaplama sürecinde en önemli unsurlardan biridir. Boşanma davasında kişilik haklarına saldırının ciddiyeti tazminat miktarına doğrudan etki eder. Eğer eşlerden biri hakarete, tehdide ya da ağır psikolojik şiddete maruz kalmışsa, bu durum daha yüksek bir manevi tazminat talebine yol açabilir. Basit bir tartışmanın ötesine geçen ve kişinin toplumdaki itibarını, onurunu, huzurunu ciddi anlamda zedeleyen davranışlar manevi tazminatın artırılmasında önemli rol oynar.

Mahkemeler, olayın etkisini ve yoğunluğunu incelerken özellikle mağdurun yaşadığı acı, üzüntü ve psikolojik zararın boyutuna dikkat eder. Hakimin takdir hakkı burada çok geniştir, her olayın hem kendine özgü şartları hem de mağdur üzerindeki etkileri titizlikle değerlendirilir.

Manevi Zarara Neden Olan Olayın Ağırlığı

Manevi zarar, olayın ağırlığına göre bir değerlendirmeye tabi tutulur. Boşanma sırasında yaşanan olayın ne kadar ağır ve sarsıcı olduğu, kimin ne kadar manevi zarar gördüğüyle yakından bağlantılıdır. İhanet, sürekli aşağılama, şiddet, çocukların önünde küçük düşürme gibi olaylar daha ağır manevi zararlar doğurur.

Mahkemeler, günlük hayatta her iki eş için de kabul edilemeyecek davranışların varlığı halinde tazminat miktarını arttırır. Yani, küçük hemen geçebilecek bir kırgınlık ya da sıradan bir tartışma çok yüksek bir tazminat gerektirmez. Ancak olay ciddi travmalara, psikolojik sorunlara veya toplumsal utanca neden olmuşsa, daha yüksek manevi tazminat gündeme gelir.

Ekonomik Durum ve Hakkaniyet İlkesinin Rolü

Ekonomik durum ve hakkaniyet ilkesi, manevi tazminat miktarının belirlenmesinde önemli bir kriterdir. Mahkemeler, hem davacı hem davalı eşin maddi gücünü göz önünde bulundurur. Tazminat ödemesi, ödeyen kişinin ekonomik olarak çok zor durumda kalmasına neden olmamalıdır. Aynı zamanda mağdur edilen eşin de yaşadığı manevi zararı telafi etmeye yetecek seviyede olmalıdır.

Hakkaniyet ilkesi uyarınca, gerçekçi ve adil bir tazminat miktarı tespit edilir. Yani, zengin bir kişi için belirlenen manevi tazminat miktarıyla ekonomik durumu daha zayıf olan biri için belirlenen tazminat arasında fark olabilir. Burada amaç, hem mağduru hakkaniyetli şekilde rahatlatmak, hem de karşı tarafı aşırı mağdur etmemektir.

Manevi Tazminat Hesaplama Formülleri ve Örnekler

Manevi tazminat hesaplama için kesin bir formül bulunmasa da bazı temel kriterler sayesinde hakimler yaklaşık bir miktar belirler. Hakim, olayların ağırlığı, ihlal edilen hakların derecesi, ekonomik durum ve hakkaniyeti birlikte değerlendirir.

Örneğin; bir eşin yıllarca aldatıldığı ve bu durumun çevresine de yansıdığı bir boşanma davasında, diğer eşin yüksek geliri varsa, mahkeme birkaç yüz bin TL’ye kadar manevi tazminata hükmedebilir. Ancak kısa süreli evliliklerde ve ekonomik durumu orta seviyede olan çiftlerde, bu miktar genelde daha düşük, örneğin 20.000 TL ile 50.000 TL arasında olabilir.

Kısaca bir örnek vermek gerekirse:

  • 10 yıllık evlilikte, eşine karşı ağır hakaretlerde bulunan ve aldatma gerçekleştiren bir kişinin maddi durumunun da iyi olduğu tespit edildi. Mahkeme, mağdur olan eş için 100.000 TL manevi tazminata hükmetti.
  • Ekonomik durumu daha kötü olan, benzer ihlale maruz kalan bir işsiz eş için mahkeme 10.000 TL manevi tazminata karar verebilir.

Bu nedenle sabit bir manevi tazminat miktarı söylemek doğru olmaz, her olay kendi koşullarına göre değerlendirilir ve miktar hem ekonomik hem de adaletli bir denge gözetilerek belirlenir.

Tazminatların Ödeme Şekilleri

Boşanma sürecinde maddi ve manevi tazminatlar gündeme geldiğinde, bu tazminatların nasıl ödeneceği de büyük önem taşır. Özellikle tarafların ekonomik durumu, ödenecek tazminat miktarı ve taraflar arası anlaşmalar, ödeme biçimini doğrudan etkiler. Türkiye’de yasal olarak birkaç farklı tazminat ödeme şekli mümkündür ve mahkemeler de tarafların durumuna göre farklı kararlar verebilir.

Toplu Tazminat ve İrat Şeklinde Taksitli Ödeme Seçenekleri

Toplu tazminat, boşanma davasında tek seferde ödenen ve davanın sonucunda belirlenen tazminat tutarının tamamının bir defada karşı tarafa ödenmesidir. Genellikle ekonomik durumu iyi olan ve tazminat yükümlülüğünü hızlıca yerine getirmek isteyen kişiler bu ödeme yöntemini tercih ederler. Toplu ödemede süreç hızlı tamamlanır ve genellikle taraflar açısından ileride anlaşmazlık çıkma riski azalır.

İrat şeklinde taksitli ödeme ise, tazminatın belirli aralıklarla, örneğin aylık ya da yıllık periyotlarla, taksitler halinde ödenmesini ifade eder. Özellikle yüksek tutarlı tazminatlarda veya borçlunun mali imkânları kısıtlıysa mahkeme, ödeme zorluğu yaşanmaması için tazminatı irat şeklinde ödemeye karar verebilir. Bu durumda mahkeme tazminat miktarını ve ödeme aralığını belirler. Ancak ödemelerin muntazam yapılmaması halinde, karşı taraf alacağını icra takibiyle tahsil edebilir.

Özetle:

  • Toplu tazminat: Bir kere de, peşin ödenir.
  • İrat şeklinde tazminat: Parça parça, taksitle ödenir.

Her iki seçenekte de, ödeme planı ve şekli mutlaka mahkeme kararında açıkça belirtilmelidir.

Anlaşmalı Boşanmada Tazminat Anlaşmaları

Anlaşmalı boşanmada taraflar boşanmanın tüm şartlarında uzlaşır ve birlikte hazırladıkları protokolde tazminat konusunu da açıkça düzenlerler. Hem maddi hem de manevi tazminat için miktarlar ve ödeme şekli protokolde yazılı olarak gösterilir. Bu protokol aynı zamanda mahkemeye sunulur ve mahkeme onayladığı takdirde, protokol hükmü yasal bağlayıcılık kazanır.

Anlaşmalı boşanmalarda, tazminatların ödenme şekli tarafların isteğine göre esnek şekilde belirlenebilir. İster tek seferde toplu, ister belirli aralıklarla taksitle ödeme kararlaştırılabilir. Önemli olan, her detayın anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça ifade edilmesidir. Protokole uygun şekilde yerine getirilmeyen tazminat ödemeleri de icra takibi yoluyla tahsil edilebilir.

Kısacası, anlaşmalı boşanmada tazminat miktarı, ödeme süresi ve yöntemi tarafların ortak iradesiyle şekillenir ve çoğunlukla mahkeme bu anlaşmaya uyar. Taraflar arasındaki anlaşmazlık riskini azaltmak için protokolün net hazırlanması oldukça önemlidir.

Not: Anlaşmalı boşanma protokolünüzü hazırlarken bir avukattan destek almanız faydalı olacaktır.

Türk Medeni Kanunu ve İlgili Maddeler (TMK 174-176)

Türk Medeni Kanunu’nda boşanma davalarında talep edilebilecek maddi ve manevi tazminatlar ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Özellikle TMK 174, 175 ve 176. maddeler bu konuda temel hükümlerdir. TMK 174. maddede, boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve boşanmada karşı tarafın kusurunun daha ağır olduğunu kanıtlayan tarafa, uygun miktarda maddi ve manevi tazminat ödenebileceği açıkça belirtilmiştir. Maddede ayrıca, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın da manevi tazminat talebinde bulunabileceği yer almaktadır.

TMK 175. madde ise, boşanma sonucu yoksulluğa düşecek olan tarafın, diğer taraftan yoksulluk nafakası talep edebileceğini belirtir. Nafaka ve tazminat taleplerinin koşulları ve kapsamı, bu maddelerde detaylandırılmıştır.

TMK 176. madde ise, tazminat ve nafakanın ödeme şekilleri ile sona ermesindeki esaslara yer verir. Buna göre, tazminat ve nafaka genellikle toplu ya da irat (taksitli şekilde) ödenecek şekilde hükmedilebilir.

Ayrıca, TMK’da yer alan bu maddeler, tazminat miktarının belirlenmesinde tarafların mali durumunun, kusuru bulunan kişinin rolünün ve olayların ağırlığının dikkate alınacağını vurgular. Bu hükümler sayesinde hem hak kayıpları önlenmekte, hem de boşanma davalarının adil çözümü sağlanmaktadır.

Yargıtay Kararları ve Uygulama Esasları

Yargıtay’ın bu konudaki içtihatları, boşanmada tazminatın hangi durumlarda verileceği, kusur oranının etkisi ve tazminatın miktarının neye göre belirleneceği gibi detaylarda yol gösterici olmuştur. Yargıtay kararlarında öne çıkan temel ilke, tazminat talep eden kişinin karşı tarafa göre daha az kusurlu ya da kusursuz olması gerektiğidir.

Ayrıca, Yargıtay uygulamalarında kişilik haklarına ağır saldırı var ise, tazminat miktarlarının artırılabileceği görülmektedir. Tazminat miktarının belirlenmesinde genellikle evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olayların gelişimi, taraflar arasındaki kusur oranı gibi kriterler dikkate alınır. Tazminat, karşı tarafa yük olmayacak, mağduriyeti de karşılayacak makul seviyelerde saptanır.

Uygulamada, tazminat miktarı hakimin takdir yetkisi içinde olmakla birlikte, emsal Yargıtay kararları çoğu davada yol haritası oluşturur. Yargıtay, tazminat kararlarını onaylarken veya bozarken, her zaman hukuki güvenlik, hakkaniyet ve ölçülülük ilkeleri ışığında hareket etmektedir. Özellikle son yıllarda Yargıtay, daha fazla hak kaybı yaşanmaması için, tazminat hesabında güncel ekonomik şartların ve asgari geçim düzeyinin gözetilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu nedenle, boşanmada tazminat talep eden ya da edilene yanıt vermek isteyen kişiler, hem kanun maddelerini hem de Yargıtay uygulamasını dikkatle incelemeli, gerekirse uzman bir avukattan destek almalıdır.

Evlilikte Yıpranma Payı ve Tazminata Etkisi

Evlilik Süresi ve Yıpranma

Evlilik süresi, boşanma davalarında tazminatın miktarını belirlerken önemli bir faktördür. Uzun süren evliliklerde eşlerin birbirine olan bağı, maddi ve manevi olarak daha fazla güçlenir. Bu nedenle de evlilik süresinin uzun olması, mahkemelerin tazminat miktarını belirlerken dikkate aldığı başlıca unsurlardandır.

Evlilikte geçen zamanla birlikte taraflar, ekonomik olarak birbirlerine daha çok destek olmuş olabilir. Özellikle uzun evliliklerde bir eşin kariyerine veya gelirine ara vermesi, çocuk bakımı ya da ev işleri nedeniyle iş yaşamından uzak kalması yıpranmayı artırır. Bu gibi durumlar, boşanma sonrası bir eşin hayat standardının ciddi şekilde düşmesine yol açabilir.

Kısa süren evliliklerde, yıpranma payı daha düşük kabul edilir. Mahkemeler bu durumda, tazminat isteğine daha temkinli yaklaşabilir. Kısacası, evliliğin süresi ne kadar uzunsa, yıpranma payı da o kadar artar ve buna bağlı olarak tazminat talebi daha güçlü olur.

Yıpranma Payının Hesaplamaya Etkisi

Yıpranma payı, maddi ve manevi tazminat hesaplamasında doğrudan etkili olur. Mahkemeler, evlilik boyunca eşlerin yaşadığı fedakarlıklar, maddi kayıplar ve psikolojik yıpranmaları değerlendirirken yıpranma payını dikkate alır. Özellikle evliliğin uzun sürdüğü, bir eşin aile yaşantısı uğruna kendi imkanlarından vazgeçtiği durumlarda bu pay yüksek belirlenir.

Yıpranma payının hesaplamaya etkisi şu şekildedir:

  • Uzun evliliklerde, tazminat miktarı artabilir.
  • Kadının veya erkeğin iş hayatından uzaklaşmasının sonucu olarak ekonomik kayıplar yaşanırsa, bu da tazminata eklenir.
  • Kişinin boşanma sonrası yeniden hayat kurması için doğacak masraflar ve menfaat kayıpları, yıpranma payı ile ilişkilendirilir.

Yıpranma payı, sadece maddi değil, manevi tazminat talebinde de önemlidir. Eğer evlilik süresince duygusal olarak büyük bir yıpranma yaşanmışsa, mahkeme manevi tazminata da bu yıpranma oranını ekleyebilir.

Kısaca özetlemek gerekirse; yıpranma payı arttıkça, tazminat tutarları da yükselir. Evliliğin uzunluğu, her iki tarafın evlilikteki emeği ve fedakarlığı bu hesaplamanın ana unsurlarıdır. Bu nedenle boşanma aşamasında, tazminat taleplerinizde evlilik süresi ve yıpranma payını ayrıntılı olarak belirtmek çok önemlidir.

Tazminat Davasında Dilekçe Hazırlama ve Mahkeme Süreci

Maddi ve Manevi Tazminat Dilekçe Örnekleri

Maddi ve manevi tazminat davası için dilekçe hazırlanırken, bazı bilgilerin mutlaka yer alması gerekir. Dilekçede öncelikle tarafların adı, soyadı, adresi ve TC kimlik numarası gibi kimlik bilgileri yazılır. Daha sonra, hangi sebeple tazminat istenildiği açıkça anlatılır. Mesela, boşanma kararı nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği ifade edilirse, manevi tazminat talebi için örnek uygun olur. Maddi tazminat talebinde ise, uğranılan zararın türü ve miktarı net şekilde yazılmalıdır.

Basit bir dilekçe örneği:

Sayın Mahkeme'ye; Davalı ile aramızda gerçekleşen boşanma davası nedeniyle şahsıma yönelik hakaret ve kişilik haklarıma saldırı nedeniyle 50.000 TL manevi, boşanma sonucu maddi menfaat kaybım nedeniyle 30.000 TL maddi tazminat talep ediyorum. Gereğinin yapılmasını arz ederim.

Elbette, her olayın ve davanın kendine özgü özellikleri bulunduğu için, bir avukattan yardım almak dilekçe hazırlarken daha sağlıklı olur.

Dilekçede Dikkat Edilmesi Gerekenler

Dilekçede dikkat edilmesi gereken en önemli konuların başında belgelendirme gelir. Talep edilen maddi ya da manevi tazminatın sebepleri açıkça gösterilmeli ve mümkünse belgelerle desteklenmelidir. Olaylar, tarih sırasına göre ve gerçek şekilde anlatılmalıdır. Talepler net ve anlaşılır olmalıdır.

Dilekçede ayrıca mahkemenin adının doğru yazılması, davacı ve davalının açık bilgileri, taleplerin açıkça ve ayrı ayrı belirtilmesi gerekir. Son olarak, imza ve tarih yer almalıdır. Ayrıca, tazminat talep edilen miktarın dayandığı hukuki ve fiili nedenler de gösterilmelidir.

Bilgi eksikliği ya da yanlış bir ifade, davanın olumsuz sonuçlanmasına yol açabilir. Bu nedenle, matbu dilekçelerden yararlanmak yerine, yaşanılan olaylar ışığında özgün bir dilekçe hazırlamak her zaman daha faydalıdır.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Boşanma davaları ile birlikte istenen maddi ve manevi tazminat taleplerine bakmaya Aile Mahkemeleri görevli ve yetkilidir. Eğer bulunduğunuz yerde aile mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.

Yetkili mahkeme ise genellikle eşlerden birinin yerleşim yerindeki aile mahkemesidir. Yani davacı ya da davalının oturduğu yerdeki aile mahkemesinde dava açılabilir. Bu kurala uygun olarak dilekçe düzenlenmeli ve ilgili mahkemeye hitaben yazılmalıdır.

Sonuç olarak, doğru mahkemede ve usulüne uygun şekilde hazırlanan bir dilekçe ile maddi ve manevi tazminat taleplerinizin görülmesi sağlanır. Dilekçe süreci ve mahkemelerde yapılan işlemler hakkında bilgi almak için bir hukukçu ile görüşmek çok önemlidir.

Tazminatın Ödenmemesi ve İcra Süreci

Tazminatın ödenmemesi, boşanma davası sonunda mahkemenin lehine maddi veya manevi tazminat kararı verdiği kişinin parayı alamaması durumudur. Eğer taraflardan biri kendisine hükmedilen tazminatı, mahkeme kararında belirtilen sürede ödemezse, hak sahibi olan eş için tazminatın tahsil edilmesi için icra takibi süreci başlatılır.

Boşanma davalarında tazminat, karar kesinleşince ödenmelidir. Karar kesinleştikten sonra alacaklı eş, karşı tarafa bir ödeme yapılmazsa İcra Müdürlüğü’ne başvurarak ilamlı icra takibi başlatabilir. İcra takibinde ilk adım, borçluya ödemesi gereken tazminatı bildiren bir ödeme emri gönderilmesidir. Borçlu hala ödeme yapmazsa, alacaklı icra takibini haciz aşamasına getirebilir ve borçlunun mal varlığına el konulmasını talep edebilir.

Önemli nokta: Tazminatın ödenmemesi halinde sadece icra takibi ile değil, borçlunun gelirine, araçlarına, bankadaki parasına veya evine haciz işlemi uygulanabilir. Borçlu, mahkeme kararındaki tutarı ödeyene kadar bu haciz işlemleri sürebilir.

Ayrıca "tazminat ödenmezse ne olur" sorusunun cevabı da oldukça nettir: Mahkeme kararı ile hükmedilen tazminat, icra takibiyle, yasal yollarla tahsil edilebilir. Yani tazminat hakkı, mahkeme kararıyla kesinleşirse fiilen alınana kadar takip edilir.

Tazminatlara Faiz İşletilmesi

Tazminatlara faiz işletilmesi, mahkeme tarafından hükmedilen tazminatın ödenmesi geciktiğinde devreye giren bir uygulamadır. Boşanma davalarında maddi ya da manevi tazminat faizle birlikte ödenebilir.

Faiz başlangıcı: Boşanma davası sonucunda karara bağlanan tazminatlar için faiz, genellikle kararın kesinleştiği tarihten itibaren işletilir. Buna "yasal faiz" denir. Örneğin mahkeme kararında tazminatın ödenmesi kesinleşmişse, o tarihten sonra geçen sürede ödeme yapılmazsa faizi artarak birikir. Böylece tazminat alacaklısı, parayı geç aldığında mağdur olmamış olur.

Eğer tazminat davası ayrı bir dava olarak açılmışsa, Yargıtay uygulamasına göre faiz, davanın açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Özellikle farklı illerde farklı mahkemelerden çıkan kararlarla uygulamada bu tarih değişebilmektedir ancak genel kabul kesinleşme tarihidir.

Hangi faiz oranı uygulanır? Boşanma tazminatlarında yasal faiz oranı dikkate alınır ve bu oran her yıl devlet tarafından açıklanır. Alacaklı isteğe bağlı olarak daha yüksek bir faiz talep etse de, hükmedilecek olan genellikle yasal faiz olur.

Sonuç olarak, tazminatların zamanında ödenmemesi halinde hem asıl tazminat tutarı hem de biriken faiz meblağı için icra takibi yapılabilir ve böylece tazminat tutarı gecikme sebebiyle daha da artar.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.