İcra takibi, borçlu borcunu kendi isteğiyle ödemezse, alacaklının icra dairesi aracılığıyla borcunu zorla tahsil ettirdiği yasal süreçtir. Bu süreçte ilamsız icra takibi, ilamlı icra takibi ve kambiyo senetlerine özgü icra takibi gibi farklı takip türleri bulunur ve her biri için izlenen prosedür biraz farklıdır.
Bu yazıda, hangi borçlarda icra takibi yapılabileceğini, icra dairesine takip talebi nasıl verilir, ödeme emri tebliği sonrası borçlunun itiraz süresi nedir, itiraz olmazsa haciz aşamasına nasıl geçilir adım adım ve sade bir dille anlatacağız. Böylece hem alacaklı hem borçlu açısından icra takibi nedir sorusuna net bir çerçeve çizmiş olacağız.
İcra takibi tam olarak ne anlama gelir?
İcra takibi, ödenmeyen bir borcun devletin zor kullanma yetkisiyle tahsil edilmesi için icra dairesi üzerinden yürütülen resmi süreçtir. Borçlu borcunu kendi isteğiyle ödemezse, alacaklı icra dairesine başvurarak borçlunun malvarlığına haciz konulmasını ve bu yolla alacağın tahsilini isteyebilir. İcra takibi, kural olarak para ve teminat alacakları için uygulanır; bazı özel hallerde teslim, tahliye gibi edimler de icra yoluyla yerine getirilebilir.
İcra takibi başlatıldığında artık alacaklı ile borçlu arasındaki ilişki sadece “iki kişi arasındaki borç” olmaktan çıkar, devletin gözetim ve denetimi altındaki bir takip dosyasına dönüşür. Süreler, itiraz hakları, haciz ve satış gibi tüm işlemler İcra ve İflas Kanunu’nda ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
Hangi durumlarda icra takibi başlatılabilir?
Genel olarak şu durumlarda icra takibi gündeme gelir:
- Taraflar arasında geçerli bir borç ilişkisi vardır (sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme, nafaka, kira borcu vb.).
- Borcun vadesi gelmiş, yani “muaccel” hale gelmiştir.
- Borçlu, ihtara rağmen veya hiç ihtar yapılmadan borcunu ödememiştir.
- Alacak zamanaşımına uğramamıştır.
Para ve teminat alacakları için alacaklı, elinde mahkeme kararı olmasa bile ilamsız icra takibi başlatabilir. Buna kira alacağı, ticari alacaklar, kredi borçları gibi pek çok para borcu örnek verilebilir.
Para ve teminat dışındaki alacaklarda (örneğin bir taşınmazın teslimi, bir işin yapılması) çoğu zaman önce dava açılıp mahkeme kararı alınması, ardından bu ilama dayanarak ilamlı icra takibi yapılması gerekir.
İcra takibinde taraflar kimlerdir, rol ve sorumlulukları nelerdir?
İcra takibinde temel taraflar alacaklı, borçlu ve süreci yürüten icra dairesidir.
-
Alacaklı, ödenmeyen alacağını tahsil etmek için takibi başlatan kişidir. Takip talebini doldurmak, gerekli harç ve masrafları peşin ödemek, doğru borçlu bilgilerini vermek ve süreci takip etmekle yükümlüdür. Yanlış veya eksik bilgi vermesi, hatalı takip başlatması halinde doğabilecek zararlardan sorumlu olabilir.
-
Borçlu, hakkında icra takibi yapılan kişidir. Ödeme emri kendisine tebliğ edildiğinde kanunda öngörülen süre içinde borcu ödeyebilir, itiraz edebilir veya hiç cevap vermeyebilir. Süresinde ve usulüne uygun itiraz etmezse takip kesinleşir ve malvarlığına haciz konulabilir. Borçlu, mal beyanında bulunmak ve haciz sırasında dürüst davranmakla da yükümlüdür.
-
İcra dairesi ise taraf değildir; devlet adına takibi yürüten resmi mercidir. Alacaklının talebi üzerine dosya açar, ödeme emrini düzenleyip borçluya gönderir, itirazları kayda alır, haciz ve satış işlemlerini yapar. İcra müdürü, kanuna aykırı talepleri reddetmek ve taraflar arasında eşitliği gözetmek zorundadır.
Bu üçlü yapı sayesinde icra takibi, hem alacaklının hakkını korumayı hem de borçlunun savunma ve itiraz haklarını güvence altına almayı amaçlar.
Türkiye’de uygulanan icra takibi türleri nelerdir?
Türkiye’de para alacaklarının tahsili için uygulanan temel icra takibi türleri, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiştir. Uygulamada en çok karşımıza çıkan üç ana yol şunlardır:
- İlamsız icra takibi (genel haciz yolu ile takip)
- İlamlı icra takibi
- Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi
Bunların yanında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip, kira alacağına ve tahliyeye ilişkin özel takip yolları gibi başka usuller de vardır; ancak günlük hayatta en sık kullanılanlar bu üçlüdür. Her birinin dayandığı belge, hız, borçlunun itiraz imkânı ve ispat kuralları farklıdır.
İlamsız icra takibi nedir, hangi alacaklar için kullanılır?
İlamsız icra takibi, alacaklının elinde mahkeme kararı gibi “ilam” niteliğinde bir belge olmadan, doğrudan icra dairesine başvurarak başlattığı takip türüdür. Kanunda “genel haciz yolu ile takip” olarak da geçer ve en geniş kullanım alanına sahiptir.
Genellikle şu tür para ve teminat alacakları için tercih edilir:
- Fatura, sözleşme, senet, cari hesap, kira alacağı gibi adi para borçları
- Yazılı belgeye dayansa da henüz mahkeme kararı alınmamış alacaklar
- Kambiyo senedi niteliği taşımayan her türlü alacak
Alacaklı, icra dairesine takip talebi verir; icra dairesi de borçluya ödeme emri gönderir. Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde borca itiraz edebilir. Süresinde ve usulüne uygun itiraz, takibi durdurur; alacaklının itirazın kaldırılması veya iptali için mahkemeye gitmesi gerekir.
Bu yolun avantajı, her türlü para alacağı için kullanılabilmesi; dezavantajı ise borçlunun itirazıyla sürecin kolayca uzayabilmesidir.
İlamlı icra takibi nedir, hangi belgelere dayanır?
İlamlı icra takibi, alacağın zaten bir mahkeme kararı veya ilam niteliğinde belge ile kesinleşmiş olduğu durumlarda başvurulan takip yoludur. İcra ve İflas Kanunu’na göre “ilam” sayılan başlıca belgeler şunlardır:
- Mahkemelerin verdiği kesinleşmiş hüküm ve kararlar
- İcra edilebilir nitelikte hakem kararları
- Noterlikçe düzenleme şeklinde yapılan borç ikrarını içeren senetlerin belirli türleri
- Aile mahkemesi kararları, nafaka ilamları gibi icrası mümkün diğer ilamlar
Bu takipte alacaklı, ilamı icra dairesine sunar ve ilamlı takip talebi yapar. İcra dairesi, borçluya ilamlı ödeme emri gönderir. Borçlunun burada klasik anlamda “borca itiraz” imkânı yoktur; sadece ilamın zamanaşımına uğradığı, tamamen veya kısmen ifa edildiği, ertelendiği (imhal) gibi sınırlı itfa ve itiraz sebeplerini ileri sürebilir.
İlamlı icra takibinin en önemli özelliği, alacağın zaten yargılamadan geçmiş olması nedeniyle, borçlunun takibi durdurma imkânının çok daha dar olması ve sürecin görece hızlı ilerlemesidir.
Kambiyo senetlerine mahsus icra takibi kısaca nedir?
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi, elinde kambiyo senedi bulunan alacaklıya tanınmış, özel ve hızlandırılmış bir ilamsız takip yoludur.
Kambiyo senetleri, Türk Ticaret Kanunu’nda sınırlı sayıda düzenlenmiştir:
- Bono
- Poliçe
- Çek
Bu takip yolunun temel özellikleri kısaca şöyle özetlenebilir:
- Sadece bono, poliçe ve çeke bağlı para alacakları için kullanılabilir.
- Alacaklı, yetkili icra dairesine takip talebi verir ve senedin aslını dosyaya sunar.
- İcra dairesi, senedin kambiyo senedi olup olmadığını ve vadesinin gelip gelmediğini resen inceler.
- Borçluya gönderilen kambiyo ödeme emri ile borcun ödenmesi için 10 günlük süre, borca veya imzaya itiraz için ise genellikle 5 günlük süre tanınır.
- Borçlunun itiraz imkânı, genel ilamsız takibe göre daha sınırlıdır ve çoğu itiraz icra mahkemesi önünde, kısa süreler içinde yapılmak zorundadır.
Bu nedenle kambiyo senetlerine mahsus icra takibi, elinde geçerli bir bono, poliçe veya çek bulunan alacaklıya, daha hızlı ve etkili tahsil imkânı sağlayan, teknik ayrıntıları fazla olan bir takip türü olarak öne çıkar.
İcra takibi başlatmadan önce nelere dikkat etmek gerekir?
İcra takibi, geri dönüşü zor bir süreci başlatır. Bu yüzden “dosyayı açalım, gerisi gelir” mantığıyla hareket etmek ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Takibe başlamadan önce üç temel başlıkta düşünmek gerekir:
- Alacağınızı gerçekten ispat edebiliyor musunuz?
- Zamanaşımı, masraf ve harçlar bakımından tablo sizin için mantıklı mı?
- Doğru icra dairesine mi başvuruyorsunuz?
Aşağıdaki alt başlıklar bu üç konuyu sade bir dille toparlar.
Alacağın ispatı ve elinizde hangi belgelerin olması gerekir?
İcra takibi için her zaman mahkeme kararı şart değildir ama alacağın ispatı çok önemlidir. Elinizde ne kadar sağlam belge varsa, süreç o kadar sorunsuz ilerler.
Kullanılabilecek başlıca belgeler şunlardır:
- Yazılı sözleşmeler, sipariş formları, teklif–kabul yazışmaları
- Fatura, irsaliye, teslim tutanağı, hizmetin ifa edildiğine dair belgeler
- Banka dekontları, havale/EFT açıklamaları
- Kira sözleşmesi, tahliye taahhüdü, kira ödeme dekontları
- Noter senetleri, borç ikrarı içeren yazılı beyanlar
- Kambiyo senetleri (bono, poliçe, çek) varsa asılları
İlamsız icra takibinde kanunen “kesin delil” zorunlu olmasa da, borçlu itiraz ettiğinde bu belgelerle mahkemede hakkınızı savunmak zorunda kalabilirsiniz. Bu nedenle:
- Belgelerinizin tarih sırasını,
- Taraf isimlerinin ve imzaların tutarlılığını,
- Tutarların birbirini doğrulayıp doğrulamadığını önceden kontrol etmek çok faydalıdır.
Sözlü anlaşmalara dayanan, belgeyle desteklenmeyen alacaklarda icra takibi başlatmak teknik olarak mümkün olsa da, itiraz halinde ispat yükünün sizde olacağını unutmamak gerekir.
Zamanaşımı, masraf ve harçlar açısından önceden neyi hesaplamalısınız?
Her alacağın zamanaşımı süresi farklıdır. Örneğin:
- Çoğu ticari alacak ve faturada genel olarak 5 yıllık süre,
- Kira alacaklarında genellikle 5 yıl,
- Mahkeme ilamına dayalı alacaklarda 10 yıl gibi süreler söz konusudur. (Özel durumlar ve istisnalar için mutlaka güncel mevzuata ve bir uzmana bakılmalıdır.)
Takip açmadan önce şu soruları netleştirmeniz iyi olur:
- Borcun vadesi ne zaman doldu?
- Bu tarihten sonra zamanaşımını kesen bir işlem (ihtarname, dava, kısmi ödeme vb.) oldu mu?
- Bugün itibarıyla alacak zamanaşımına uğramış olabilir mi?
Zamanaşımına uğramış bir alacak için icra takibi başlatırsanız, borçlu bu itirazı ileri sürerse alacağınızı tahsil etmeniz çok zorlaşır.
Ayrıca icra takibi masrafsız değildir. Başlangıçta:
- Başvuru harcı
- Peşin harç (takip türüne göre)
- Tebligat giderleri
- Varsa vekalet ücreti ve UYAP üzerinden yapılan işlemlerin giderleri
gibi kalemleri peşin ödemeniz gerekir. Bu masraflar kural olarak borçluya yüklenir ama önce siz ödersiniz. Tahsilat yapılamazsa bu giderler üzerinizde kalabilir. Bu nedenle:
- Alacağın tutarı ile masrafı kıyaslayın,
- Borçlunun gerçekten tahsil edilebilir malvarlığı olup olmadığını kabaca araştırın,
- Gerekirse önce ihtarname gönderip borçlunun tavrını görün.
Böylece “masraf yaptım ama hiçbir şey alamadım” riskini azaltmış olursunuz.
Hangi icra dairesi yetkilidir, nereye başvurmanız gerekir?
Yanlış icra dairesinde takip başlatmak, süreci uzatır ve bazen başa dönmenize neden olabilir. Bu yüzden yetkili icra dairesi konusunu önceden düşünmek önemlidir.
Genel olarak:
- Borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi yetkilidir.
- Para borçlarında, sözleşmede yetki şartı varsa, tarafların anlaştığı yer icra dairesi de yetkili olabilir.
- Kira alacakları ve tahliye taleplerinde, genellikle taşınmazın bulunduğu yer icra dairesi yetkilidir.
- Kambiyo senetlerine mahsus takipte, senette yazılı ödeme yeri ve borçlunun yerleşim yeri dikkate alınır.
Başvuru yapmadan önce:
- Borçlunun güncel adres kayıt sistemindeki adresini,
- Sözleşmede özel bir yetki kaydı olup olmadığını,
- Alacağın türüne göre kanunda öngörülen özel yetki kurallarını
kontrol etmek gerekir. Uygulamada çoğu takip, borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde açılır. Ancak yanlış yerde açılan takipte borçlu yetki itirazı yaparsa, dosya başka bir icra dairesine gönderilebilir ve bu da zaman kaybı ile ek masraf anlamına gelir.
Özetle, icra takibi başlatmadan önce belgenizi, sürenizi, masrafınızı ve yetkili icra dairesini netleştirmeniz, hem alacaklı olarak sizi korur hem de ileride çıkabilecek uyuşmazlıkları en aza indirir.
İlamsız icra takibi nasıl başlatılır, adım adım süreç
İlamsız icra takibi, elinizde mahkeme kararı olmadan para veya teminat alacağınızı icra dairesi üzerinden tahsil etmeye çalıştığınız yoldur. Süreç kabaca şöyle işler: Önce icra dairesine ya da UYAP üzerinden takip talebi verilir, icra dairesi buna göre ödeme emri düzenler ve borçluya tebliğ eder. Borçlu süresi içinde ödeme yapmaz veya itiraz etmezse takip kesinleşir ve haciz aşamasına geçilebilir.
Takip talebi formu nasıl doldurulur, hangi bilgiler mutlaka yer almalı?
Takip talebi, ilamsız icra takibinin başlangıç noktasıdır. Formu doldururken eksiksiz ve doğru bilgi vermek çok önemlidir, çünkü ödeme emri bu verilere göre hazırlanır.
Takip talebinde mutlaka bulunması gereken başlıca bilgiler:
- Alacaklının kimlik ve iletişim bilgileri: Ad soyad/unvan, T.C. kimlik veya vergi numarası, adres, mümkünse telefon ve e‑posta.
- Borçlunun kimlik ve adres bilgileri: Ad soyad/unvan, biliniyorsa T.C. kimlik veya vergi numarası, tebligata elverişli adres. Birden fazla borçlu varsa her biri ayrı ayrı yazılır.
- Alacağın türü ve miktarı: Ana para tutarı, para birimi, varsa faiz başlangıç tarihi ve talep edilen faiz türü (yasal faiz, ticari faiz vb.).
- Alacağın dayanağı: Fatura, sözleşme, senet, kira ilişkisi gibi borcun hangi hukuki ilişkiye dayandığı kısaca belirtilir.
- Talep türü: Para alacağı mı, teminat alacağı mı olduğu açıkça yazılır.
- Vekil varsa avukat bilgileri: Avukatın adı, baro sicil numarası ve adresi.
Formu doldururken tarihlerin, rakamların ve taraf bilgilerinin birbiriyle tutarlı olmasına dikkat etmek gerekir. Yanlış yazılan bir rakam ya da eksik adres, tebligatın yapılamamasına ve sürecin uzamasına yol açabilir.
UYAP üzerinden mi, icra dairesine giderek mi başvuru yapılır?
İlamsız icra takibi hem fiziksel olarak icra dairesine gidilerek hem de UYAP üzerinden elektronik ortamda başlatılabilir.
- Avukatlar ve bazı kurumlar genellikle UYAP üzerinden takip açar. Bu yolla dosya açmak, masraf yatırmak ve evrak göndermek daha hızlıdır.
- Şahıs olarak hareket eden alacaklılar da, e‑devlet entegrasyonu sayesinde birçok yerde UYAP Vatandaş üzerinden ilamsız icra takibi başlatabilmektedir.
- Dileyen alacaklı, ikametgahının veya borçlunun yerleşim yerinin bağlı olduğu yetkili icra dairesine bizzat giderek de takip talebi verebilir.
Hangi yolu seçerseniz seçin, sonuçta açılan dosya icra dairesinde oluşur ve işlemler aynı mevzuata göre yürür. Elektronik başvuruda da kimlik doğrulaması ve harç/masraf ödemesi zorunludur.
Ödeme emri nedir, düzenlenmesi ve borçluya tebliği nasıl olur?
Ödeme emri, ilamsız icra takibinde icra dairesinin borçluya gönderdiği resmi bildirimdir. Borçluya şu mesajı verir: “Şu kadar borcun olduğu iddia ediliyor, şu süre içinde öde veya itiraz et.”
Takip talebiniz alındıktan sonra icra dairesi:
- Takip talebindeki bilgilere göre ödeme emrini düzenler.
- Borç miktarını, faiz talebini, masrafları ve borçlunun hangi süre içinde ne yapması gerektiğini (ödeme, itiraz) açıkça yazar.
- Ödeme emrini, borçlunun bildirilen adresine tebligat yoluyla gönderir. Tebligat, Tebligat Kanunu hükümlerine göre posta, elektronik tebligat veya diğer usullerle yapılabilir.
Borçluya tebliğ edilen ödeme emrinde genellikle:
- Borcu belirli gün içinde (örneğin 7 gün) ödemesi,
- Borca veya imzaya itirazı varsa yine bu süre içinde icra dairesine başvurması,
- Aksi halde takibin kesinleşeceği ve haciz aşamasına geçilebileceği,
açıkça belirtilir.
Bu nedenle, ilamsız icra takibinde ödeme emrinin doğru düzenlenmesi ve usulüne uygun tebliği, hem alacaklı hem borçlu açısından sürecin en kritik adımlarından biridir.
İlamlı icra takibi nasıl başlatılır, hangi ek belgeler gerekir?
İlamlı icra takibi, elinizde mahkeme kararı, noter senedi, ilam niteliğinde belge gibi kesinleşmiş veya kanunen icraya konulabilir hale gelmiş bir “ilam” varsa başvurabileceğiniz takip yoludur. Amaç, bu ilamda yazan hükmün icra dairesi aracılığıyla zorla yerine getirilmesini sağlamaktır.
İlamlı icra takibi başlatırken genelde şu belgelere ihtiyaç duyulur:
- Takip talebi (icra dairesine veya UYAP üzerinden doldurulan form)
- İlamın aslı veya onaylı sureti (mahkeme kararı, noter senedi vb.)
- Varsa kesinleşme şerhi (her ilam için zorunlu olmayabilir, özellikle para alacaklarında çoğu zaman aranır)
- Tarafların T.C. kimlik numarası, adresleri, alacağın türü ve miktarı, faiz talebi, masraflar gibi bilgiler
Bazı ilamlar için ayrıca:
- Faiz başlangıç tarihi
- Yabancı para alacaklarında talep edilen para birimi ve ödeme şekli
- Vekil ile takipte vekaletname örneği
gibi ek bilgiler de gerekir. Bu belgeler eksiksiz sunulmadığında icra dairesi takip talebinizi reddedebilir veya düzeltme isteyebilir.
Mahkeme kararı, noter senedi gibi ilamlar nasıl icraya konur?
Elinizdeki ilamı icraya koymak için önce hangi icra dairesinin yetkili olduğuna bakılır, ardından ilamlı icra takip talebi doldurulur ve ilam eklenir.
Genel hatlarıyla süreç şöyle işler:
-
İlamın uygunluğunu kontrol Kararın kesinleşip kesinleşmediği, ilamın para alacağı mı, bir işin yapılması / yapılmaması mı, tahliye mi içerdiği incelenir. Bazı kararlar kesinleşmeden de icraya konulabilir, bazıları için kesinleşme şarttır.
-
Yetkili icra dairesinin seçilmesi Çoğu para alacağı için borçlunun yerleşim yerindeki veya ilamı veren mahkemenin bulunduğu yerdeki icra dairesi tercih edilir. Tahliye gibi özel durumlarda taşınmazın bulunduğu yer icra dairesi yetkili olabilir.
-
Takip talebinin hazırlanması Takip talebine:
- Alacaklı ve borçlunun kimlik ve adres bilgileri
- İlamın tarih ve numarası
- Talep edilen alacak kalemleri (ana para, faiz, yargılama gideri, vekalet ücreti vb.)
- Faiz oranı ve başlangıç tarihi açık ve net şekilde yazılır.
-
İlamın eklenmesi Mahkeme kararının veya noter senedinin aslı ya da onaylı sureti takip talebine eklenir. Elektronik ortamda UYAP üzerinden başvuruluyorsa, sistemde kayıtlı ilam seçilerek dosyaya eklenebilir.
-
Harç ve masrafların yatırılması Gerekli başvuru harçları ve tebligat giderleri peşin alınır. Bu tutarlar daha sonra borçludan tahsil edilmesi için dosyaya yazılır.
Bu adımlar tamamlandığında icra dairesi, ilama dayanarak ilamlı icra ödeme emri veya ilamın niteliğine göre tahliye emri, teslim emri gibi uygun emri düzenler ve borçluya gönderir.
İlamlı takipte ödeme emri ve borçlunun sınırlı itiraz imkânı
İlamlı icra takibinde borçluya gönderilen ödeme emri, artık borcun bir mahkeme kararı veya ilam niteliğinde belge ile sabit olduğunu esas alır. Bu nedenle borçlunun itiraz imkânı, ilamsız icraya göre çok daha sınırlıdır.
Ödeme emrinde genellikle:
- Hangi ilama dayanıldığı
- Ne kadar borç istendiği (ana para, faiz, yargılama gideri, vekalet ücreti)
- Borcun belirli bir süre içinde (çoğu para alacağı için 7 gün) ödenmesi gerektiği
- Ödenmezse haciz aşamasına geçileceği
açıkça yazılır.
Borçlu bu aşamada:
- Borca itiraz edip “ben bu borcu hiç kabul etmiyorum” diyemez, çünkü borç zaten ilamla sabittir.
- Genellikle sadece “borcu sonradan ödedim, zamanaşımına uğradı, ilam yanlış kişiye karşı icraya kondu” gibi daha dar kapsamlı itirazlar ileri sürebilir.
- Bu itirazlar da çoğu zaman şikayet veya icranın geri bırakılması / durdurulması talepleriyle, ilgili mahkemeye başvurularak yapılır.
Borçlu, ödeme emrinde yazan süre içinde:
- Borcu tamamen öderse takip sona erer.
- Kısmen öderse, kalan kısım için takip devam eder.
- Hiç ödeme yapmaz ve haklı bir itiraz yoluna da gitmezse, alacaklı haciz talep etme hakkı kazanır.
Bu nedenle ilamlı icra ödeme emri geldiğinde, hem alacaklı hem borçlu açısından sürelerin ve itiraz imkanlarının dikkatle değerlendirilmesi, mümkünse uzman görüşü alınması önemlidir.
Borçluya gönderilen ödeme emrinden sonra hangi hak ve süreler devreye girer?
Ödeme emri borçluya tebliğ edildiği anda, icra takibinde çok kritik süreler işlemeye başlar. Bu aşamada borçlunun üç temel seçeneği vardır: borcu ödemek, itiraz etmek veya hiçbir şey yapmamak. Her seçeneğin sonuçları ve süreleri farklıdır ve özellikle ilamsız icra takibinde bu süreler oldukça katıdır.
Genel olarak, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün veya 5 gün gibi kısa süreler içinde itiraz hakkı kullanılır. Süre, takibin türüne (ilamsız, kambiyo, ilamlı) göre değişir. Bu süreler kaçırılırsa takip kesinleşir ve haciz aşamasına geçilebilir. Bu yüzden borçlu, ödeme emrini aldığı anda tarihi mutlaka not etmeli ve sürelere göre hareket etmelidir.
Borçlunun borcu ödeme, itiraz etme veya hiç cevap vermeme ihtimalleri
Ödeme emrini alan borçlu için pratikte üç yol vardır:
-
Borcu tamamen ödemek: Borçlu, ödeme emrinde yazan borcu, faiz ve masraflarla birlikte süresi içinde öderse takip sona erer. Ödeme genellikle icra dairesine veya icra dosyasına gösterilen hesaba yapılır. Kısmi ödeme de mümkündür ancak bu durumda takip kalan kısım üzerinden devam eder.
-
Borcu kabul etmeyip itiraz etmek: Borçlu, borcun hiç olmadığı, kısmen olduğu, zamanaşımına uğradığı, miktarın yanlış olduğu gibi sebeplerle itiraz edebilir. İlamsız icrada bu itiraz, takibi durdurur. Kambiyo ve ilamlı takipte ise itiraz daha sınırlıdır ve her zaman takibi durdurmaz.
-
Hiç cevap vermemek (sessiz kalmak): Borçlu süresi içinde ne ödeme yapar ne de itiraz ederse, takip kesinleşir. Bu durumda alacaklı haciz talep edebilir, borçlunun maaşına, banka hesaplarına veya diğer malvarlığına icra yoluyla müdahale edilebilir.
Borçlu, “nasıl olsa haksız, bir şey olmaz” diyerek sessiz kalırsa, çoğu zaman en ağır sonuçlarla bu aşamada karşılaşır. Bu nedenle, borcu kabul etmese bile mutlaka süresi içinde itiraz etmesi gerekir.
Borca ve imzaya itiraz nasıl yapılır, süre kaç gündür?
İlamsız para alacağı takibinde (genel haciz yolu):
- Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine giderek yazılı veya sözlü itirazda bulunabilir. Sözlü beyan zabta geçirilir ve imzalatılır.
- İtiraz, borca (borcun hiç olmadığı, kısmen olduğu, fazla faiz, zamanaşımı vb.) veya imzaya (senetteki imzanın kendisine ait olmadığı) yönelik olabilir.
- Borca itirazda borçlu, “borcum yoktur”, “şu kadarını kabul etmiyorum” gibi açık beyanlarda bulunur.
- İmzaya itirazda ise özellikle senede dayalı takiplerde, “belgedeki imza bana ait değildir” şeklinde açıkça belirtilmesi gerekir. İmzaya itiraz, daha ağır sonuçlar doğurabileceği için dikkatle yapılmalıdır.
Kambiyo senetlerine mahsus takipte (çek, bono, poliçe):
- Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine itiraz (veya şikayet) yoluna gidilir.
- Burada itiraz, sınırlı sebeplere dayanabilir ve genellikle yazılı dilekçe ile yapılır.
İlamlı icrada ise klasik anlamda “borca itiraz” yoktur; daha çok ilamın icrasına ilişkin şikayet ve sınırlı itiraz yolları vardır. Bu nedenle ilamlı takipte süreler ve sebepler daha dardır.
Süreler hak düşürücü niteliktedir. Yani 7 veya 5 günlük süre geçerse, sonradan “itiraz etmek istiyorum” demek çoğu durumda mümkün olmaz.
Süresinde itiraz gelmezse takibin kesinleşmesi ne anlama gelir?
Borçlu, kanunda öngörülen süre içinde itiraz etmez veya ödeme yapmazsa, icra takibi kesinleşmiş sayılır. Takibin kesinleşmesi şu sonuçları doğurur:
- Alacaklı, icra dairesinden haciz talep etme hakkı kazanır.
- Borçlunun maaşı, banka hesapları, menkul ve gayrimenkul malları üzerine haciz konulabilir.
- Borçlu artık, ilamsız takipte borcun esasına ilişkin itirazını icra dairesi nezdinde ileri süremez; ancak sınırlı ve daha zor yollarla (itirazın iptali davası, menfi tespit davası gibi) mahkemeye başvurması gerekebilir.
- Kesinleşen takip, ileride satış ve alacağın tahsili aşamasına zemin hazırlar.
Kısaca, süresinde itiraz etmeyip sessiz kalmak, borcun hukuken “var” kabul edilmesine ve alacaklının cebri icra yollarını kullanabilmesine yol açar. Bu yüzden ödeme emri geldiğinde, borcu kabul etseniz de etmeseniz de, mutlaka süreleri dikkate alarak bilinçli bir karar vermek gerekir. Özellikle tutar yüksekse veya belgeye itirazınız varsa, bu aşamada bir uzmana danışmak çoğu zaman ciddi hak kayıplarını önler.
İcra takibi kesinleşince ne olur, haciz süreci nasıl işler?
İcra takibi süresinde itiraz edilmez veya itiraz kaldırılırsa takip kesinleşir. Bu aşamadan sonra alacaklı, borçlunun malvarlığına yönelmek için haciz talebinde bulunabilir. İcra dairesi, alacaklının talebi üzerine borçlunun maaşını, banka hesaplarını, menkul ve gayrimenkul mallarını araştırır ve uygun olanlara haciz koyar.
Haciz süreci kabaca şu adımlarla ilerler:
- Alacaklının haciz talebi
- İcra dairesinin borçlunun malvarlığını araştırması
- Uygun mallara haciz konulması
- Gerekirse bu malların satışı ve elde edilen bedelden alacağın ödenmesi
Bu süreçte hem alacaklının hem borçlunun hakları vardır; örneğin borçlu, zorunlu geçim için gerekli bazı malların haczedilemeyeceğini ileri sürebilir.
Haciz talebi nasıl yapılır, hangi mallara haciz konulabilir?
Takip kesinleştikten sonra alacaklı, dosyanın bulunduğu icra dairesine yazılı veya elektronik olarak haciz talebi sunar. Talepte genellikle:
- Hangi dosya için haciz istendiği
- Biliniyorsa borçlunun maaş bilgisi, banka hesabı, araç plakası, taşınmaz adresi gibi bilgiler yer alır.
Haciz, kural olarak borçlunun tüm malvarlığı üzerinde istenebilir; ancak kanun bazı istisnalar getirir. Örneğin:
- Borçlunun ve ailesinin asgari geçimi için zorunlu eşyalar
- Mesleğini icra etmesi için gerekli bazı araç ve gereçler tamamen haczedilemeyebilir veya sınırlı haczedilebilir.
Haczedilebilecek başlıca mal türleri:
- Maaş ve ücretler (belirli oranlarda)
- Banka hesaplarındaki para
- Araçlar, makineler, ticari ekipman
- Ev, arsa gibi taşınmazlar
- Kıymetli eşyalar, alacak hakları
İcra memuru, haciz sırasında bir haciz tutanağı düzenler ve hangi malların haczedildiğini kayda geçirir.
Maaş haczi, banka hesabı ve menkul/menkul olmayan malların haczi
Maaş haczi, özellikle düzenli geliri olan borçlularda en sık başvurulan yöntemdir. İşveren kurum veya şirkete icra dairesinden yazı gider ve maaştan, kanunda öngörülen oranlarda kesinti yapılır. Genellikle:
- Asgari geçim sınırı gözetilir
- Maaşın tamamı değil, belirli bir kısmı haczedilir
- İşveren, kesintiyi yapıp icra dosyasına ödemekle yükümlüdür
Banka hesabı haczinde ise icra dairesi, bankaya yazı yazar ve borçlunun hesaplarındaki paraya bloke konulmasını ister. Hesaptaki para, dosyaya aktarılıncaya kadar borçlu tarafından kullanılamaz. Bazı sosyal yardım ve nafaka türü ödemelerin haczine ise sınırlamalar getirilebilir.
Menkul malların haczi (örneğin araç, elektronik eşya, ticari makine) genellikle borçlunun bulunduğu adrese gidilerek yapılır. Haczedilen mallar:
- Ya yerinde bırakılıp üzerine haciz şerhi konulur
- Ya da yediemine (emanetçi) teslim edilir
Gayrimenkul haczinde ise tapu müdürlüğüne yazı yazılır ve taşınmazın tapu kaydına haciz şerhi işlenir. Bu şerh, taşınmazın satılması halinde alacaklının öncelikli olarak alacağını tahsil etmesini sağlar.
Haciz sonrası satış ve alacağın tahsili kısaca nasıl yürür?
Haciz tek başına alacaklının parasını hemen alması anlamına gelmez. Haczedilen malların paraya çevrilmesi gerekir. Bunun için alacaklı, icra dairesinden satış talebinde bulunur ve kanunda öngörülen süre içinde gerekli masrafları yatırır.
Satış süreci özetle şöyle işler:
- Haczedilen mal için kıymet takdiri yapılır (değer tespiti)
- Satış ilanı hazırlanır ve uygun şekilde duyurulur
- Genellikle elektronik ortamda veya açık artırma yoluyla ihale yapılır
- En yüksek teklifi veren alıcıya satış gerçekleştirilir
- Satış bedeli, öncelikle satış ve dosya masraflarına, sonra alacaklıların alacaklarına ödenir
Elde edilen para alacağı tamamen karşılamazsa, dosya kısmen tahsil edilmiş sayılır ve kalan kısım için takip devam edebilir. Tam tersi durumda, satış bedeli alacağı aşarsa, artan miktar borçluya iade edilir.
Bu aşamalar teknik ve süreye bağlı olduğu için, hem alacaklı hem borçlu açısından süreci dikkatle takip etmek ve gerektiğinde uzman desteği almak hak kaybını önlemeye yardımcı olur.
İcra takibinde sık yapılan hatalar ve hak kaybına yol açan durumlar
İcra takibi, hem alacaklı hem borçlu açısından çok teknik bir süreçtir. Küçük görünen bir hata bile alacağın tahsilini geciktirebilir, dosyanın düşmesine ya da borçlunun gereksiz yere mağdur olmasına yol açabilir. Bu yüzden takip talebi, süreler ve itiraz yolları konusunda dikkatli olmak gerekir.
Eksik veya yanlış doldurulan takip talebinin doğurabileceği sorunlar
Takip talebi, icra takibinin temelidir. Burada yapılacak eksik ya da hatalı bildirimler, sürecin en baştan sakatlanmasına neden olabilir. Özellikle:
- Borçluya ait kimlik bilgileri, adres, unvan yanlış yazılırsa ödeme emri tebliğ edilemez, takip uzar veya hiç ilerlemez.
- Alacak miktarı, faiz türü ve başlangıç tarihi açık yazılmazsa, icra dairesi tereddütte kalabilir, borçlu da bu belirsizliği itiraz sebebi yapabilir.
- Alacağın dayanağı olan sözleşme, fatura, senet gibi belgeler doğru gösterilmezse, borçlu “bu borcu tanımıyorum” diyerek itiraz ettiğinde alacaklı zor durumda kalır.
Bazı ağır hatalar, örneğin hiç var olmayan bir kişiye karşı takip başlatılması, yanlış dosya türü seçilmesi veya talebin imzasız bırakılması, takibin iptaline kadar gidebilen sonuçlar doğurabilir. Bu da hem zaman hem masraf kaybı demektir.
Süreleri kaçırmanın sonuçları ve dosyanın düşmesi ihtimali
İcra hukukunda süreler çok katıdır. Çoğu süre “hak düşürücü” niteliktedir; yani kaçırıldığında telafisi çoğu zaman mümkün olmaz. Örneğin:
- Borçlu, ödeme emrine itiraz süresini geçirirse (genellikle 7 gün veya 5 gün gibi kısa süreler söz konusu olabilir), takip kesinleşir ve artık borca itiraz etmesi çok zorlaşır.
- Alacaklı, takibin ilerlemesi için gerekli haciz, satış gibi talepleri uzun süre yapmazsa dosya işlemden kaldırılabilir; belirli bir sürenin sonunda da düşme riski doğar.
- Satış talebi için öngörülen süre kaçırılırsa, konulan haciz hükümsüz hale gelebilir ve alacaklı yeniden haciz talep etmek zorunda kalır.
Sürelerin kaçırılması, çoğu zaman “hak kaybı” anlamına gelir. Bu nedenle tebligat tarihlerini not etmek, takvime işlemek ve mümkünse profesyonel destekle hareket etmek önemlidir.
Avukatla çalışmanın avantajları, ne zaman profesyonel destek almak gerekir?
İcra takibi teoride herkesin başlatabileceği bir süreç olsa da, uygulamada mevzuat, süreler ve usul kuralları oldukça karmaşıktır. Bir avukatla çalışmanın başlıca avantajları şunlardır:
- Takip türünün doğru seçilmesi (ilamsız, ilamlı, kambiyo takibi gibi) ve buna uygun belgelerin hazırlanması sağlanır.
- Takip talebi, ödeme emri, haciz ve satış talepleri hukuka uygun ve eksiksiz düzenlenir, böylece iptal ve şikâyet riskleri azalır.
- Süreler yakından takip edilir; itiraz, şikâyet, istihkak, ihalenin feshi gibi başvurular zamanında yapılır.
- Borçlu ile uzlaşma, taksitlendirme, yapılandırma gibi pratik çözümler daha sağlıklı yürütülür.
Özellikle alacak miktarı yüksekse, birden fazla borçlu varsa, kambiyo senedi söz konusuysa, şirket alacakları takip ediliyorsa veya borçlu itiraz etmişse profesyonel destek almak neredeyse zorunlu hale gelir. Borçlu açısından da, haksız bulduğu bir icra takibiyle karşılaştığında ya da maaşına, hesabına haciz konulduğunda bir avukata danışmak, ileride telafisi güç hak kayıplarını önleyebilir.
Borçlu açısından bakıldığında icra takibi gelince ne yapmak en doğrusudur?
İcra takibi size ulaştığında ilk ve en doğru adım, panik yapmadan belgeyi dikkatle okumak ve süreleri not etmektir. Ödeme emrini çöpe atmak, görmezden gelmek ya da “nasıl olsa bir şey olmaz” diye düşünmek, borcunuzu büyütür ve haciz riskini artırır.
Önce şu sorulara net cevap bulmaya çalışın:
- Bu borcu gerçekten siz mi yaptınız, tutar doğru mu?
- Alacaklı ve dosya numarası kim, hangi icra dairesi yetkili?
- Size tanınan itiraz veya ödeme süresi kaç gün?
Emin değilseniz, özellikle yüksek meblağlarda bir avukatla ya da hukuki danışmanlık alabileceğiniz bir uzmanla görüşmek çoğu zaman uzun vadede masrafı azaltır.
Ödeme planı, taksitlendirme ve uzlaşma imkânları
Borcu kabul ediyor ama tek seferde ödeyemiyorsanız, tamamen köşeye sıkışmış değilsiniz. Çoğu alacaklı, taksitlendirme veya indirimli toplu ödeme tekliflerine kapalı değildir. Çünkü onlar için de hızlı ve kesin tahsilat önemlidir.
Şunları yapabilirsiniz:
-
Alacaklı veya vekiliyle (avukatıyla) iletişime geçin. Dosya numarasını, icra dairesini ve borç tutarını söyleyerek, ödeme gücünüze uygun bir plan teklif edin.
-
Gerçekçi bir ödeme planı hazırlayın. Aylık gelir ve giderlerinizi düşünerek, gerçekten ödeyebileceğiniz bir taksit miktarı söyleyin. Ödeyemeyeceğiniz bir plana “evet” demek, ileride yeniden haciz baskısı yaşamanıza yol açar.
-
Anlaşmayı mümkünse yazılı hale getirin. Yapılan uzlaşmanın, taksit planının veya indirimli ödemenin yazılı olması, ileride çıkabilecek “anlaştık / anlaşmadık” tartışmalarını önler.
-
Toplu ödeme imkânınız varsa indirim isteyin. Bazı alacaklılar, borcun kısa sürede kapanması karşılığında faiz veya bir kısmından feragat edebilir. Bu tamamen alacaklının inisiyatifindedir ama sormakta fayda vardır.
Unutmayın, icra dosyası varken yaptığınız her ödeme için makbuz veya dekont mutlaka saklanmalıdır. Ödemelerin mümkünse icra dosyasına veya alacaklı avukatının hesabına yapılması, sonradan ispatı kolaylaştırır.
Haksız veya hatalı gördüğünüz takipte nasıl ve nereye başvurmalısınız?
Size gelen icra takibinin hatalı, haksız ya da size ait olmadığını düşünüyorsanız, en kritik nokta süreleri kaçırmamaktır. İlamsız icra takiplerinde genelde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz hakkınız bulunur. Bu süre geçtiğinde takip kesinleşir ve işiniz çok zorlaşır.
Haksız veya hatalı gördüğünüz bir takipte:
-
Ödeme emrini ve eklerini baştan sona okuyun. Borç tutarı, tarih, alacaklı adı, senet veya sözleşme bilgileri doğru mu, sizinle ilgisi var mı, kontrol edin.
-
İtirazınızı yetkili icra dairesine yapın. Ödeme emrinde hangi icra dairesinin dosyayı yürüttüğü yazar. İtiraz, kural olarak o icra dairesine yapılır.
- Bizzat gidip sözlü beyan vererek tutanağa geçirtebilirsiniz.
- Yazılı dilekçe ile de itiraz edebilirsiniz. Bazı durumlarda UYAP Vatandaş üzerinden de işlem imkânı olabilir; yine de teknik detaylar için güncel uygulamayı kontrol etmekte fayda var.
- Neye itiraz ettiğinizi açıkça belirtin.
- Borcun tamamına mı, bir kısmına mı itiraz ediyorsunuz?
- Borcun hiç size ait olmadığını mı söylüyorsunuz?
- Tutarın yanlış olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bunları net yazmanız, ileride doğacak uyuşmazlıkların çerçevesini belirler.
-
İmza size ait değilse “imzaya itiraz”ı özellikle vurgulayın. Senet veya sözleşmedeki imzanın size ait olmadığını düşünüyorsanız, itirazınızda bunu açıkça yazmanız gerekir. Aksi halde imzayı kabul etmiş sayılabilirsiniz.
-
Gerektiğinde şikâyet ve dava yollarını araştırın. Takibin usulsüz olduğunu, yetkisiz icra dairesinde açıldığını veya tebligatın hatalı yapıldığını düşünüyorsanız, icra hukuk mahkemesine şikâyet gibi ek yollar da gündeme gelebilir. Bu noktada profesyonel destek almak özellikle önemlidir.
Özetle, borçlu açısından en doğru yaklaşım; belgeyi ciddiye almak, süreleri kaçırmamak, ödeme gücüne uygun çözüm aramak ve haksız bulduğu takipte zamanında itiraz etmektir. Sessiz kalmak, çoğu zaman en pahalı tercihtir.
Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.