“Sigortasız maaş almak yasal mı?” sorusu özellikle “elden maaş” ile çalışanların en çok merak ettiği konulardan biri. Çoğu durumda sigortasız maaş almak, hukuken kayıt dışılık anlamına gelir. Bu da işveren için idari para cezası, geriye dönük prim ve tazminat yükümlülükleri; işçi içinse emeklilik, sağlık ve kıdem tazminatı gibi temel haklarda ciddi kayıplar demektir. Bankadan ödeme yapılması tek başına yeterli değildir; esas olan SGK bildirimi ve primlerin yatırılmasıdır.
Bu rehberde:
- Elden maaş–banka ödemesi farkı
- Yasal çerçeve ve SGK yükümlülükleri
- İşveren ve işçi açısından sonuçlar
- Şikayet ve hizmet tespiti yolları, ispat ipuçları
- Geriye dönük hak ve tazminat talepleri
Tüm bu başlıkları net ve pratik şekilde ele alarak, sigortasız maaş almak konusunu açıklığa kavuşturacağız.
Sigortasız Maaş ve Sigortasız Çalıştırılmanın Tanımı
Sigortasız maaş almak ne anlama gelir?
Sigortasız maaş almak, bir çalışanın işyerinde düzenli olarak çalışmasına rağmen adının resmi kayıtlarda yer almaması ve işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirilmemesi anlamına gelir. Yani, çalışan maaşını elden veya banka yoluyla alıyor olabilir ancak sigorta primi yatırılmıyor ve SGK'ya bildirilmiyorsa burada sigortasız maaş durumu ortaya çıkar.
Sigortasız maaş alan bir kişinin, emeklilik hakkı, sağlık güvencesi, iş kazasında korunması ve işsizlik gibi sosyal haklardan yararlanması mümkün değildir. Özellikle Türkiye'de bu gibi durumlar, ileride emekli olmayı planlayan kişiler için büyük bir kayıp demektir. Çalışanlar genellikle haklarını kaybetmeden “kendim sigortasız çalışıyorum ne yapmalıyım?”, “işveren beni sigortasız gösteriyor bana ne olur?” gibi önemli sorular sormaktadır.
Sigortasız maaş almak, işçi açısından kısa vadede bir gelir gibi görünse de, uzun vadede emeklilik, sağlık ve diğer sosyal haklardan mahrum kalma riski taşır. Ayrıca sigortasız çalışmanın tespiti halinde işverenin ciddi cezalarla karşılaşma ihtimali de vardır.
Türkiye'de sigortasız çalışmak ve yasal statüsü
Türkiye'de sigortasız çalışmak, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında kesinlikle yasaktır. Bu kanuna göre, işverenler çalıştırdıkları her bir işçiyi işe başlama gününden itibaren SGK’ya bildirmek, sigorta primlerini eksiksiz ödemek zorundadır. Sigortasız çalıştırılan işçinin yasal olarak hiçbir güvencesi yoktur. Eğer bir işçi sigortasız olarak çalıştırıldığını fark ederse bunu devlet kurumlarına bildirme hakkına sahiptir.
Yasal olarak, işverenlerin işçileri sigortasız çalıştırması halinde hem idari para cezası hem de geriye dönük sigorta borcu ödeme yükümlülüğü oluşur. Ayrıca işverenlere ileride hapis cezasına kadar varan yaptırımlar da uygulanabilir.
Sigortasız çalışılmasının tespit edilmesi durumunda, çalışan hem SGK’ya başvurarak hem de dava açarak hizmetlerinin geçmişe dönük olarak tescil edilmesini isteyebilir. Ancak sigortasız çalışmak hem işçi hem de işveren için ciddi sorunlara neden olabileceği için, konuya dikkatle yaklaşmak gereklidir.
Türkiye’de sigortasız çalıştırılan işçilerin oranı bazı sektörlerde hâlâ yüksektir. Unutmamak gerekir ki, yasal olarak çalışan herkesin sigortası işveren tarafından yapılmalıdır ve sigortasız çalışmak bir hak kaybıdır. Hem işverenler hem de çalışanlar bu konuda bilinçli olmalı ve haklarını korumak için gereken yasal yolları bilmelidir.
Sigortasız Maaş Almanın Yasal Dayanağı
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Türkiye’de çalışanların sigortalılığını ve sosyal güvenlik haklarını düzenleyen en temel yasadır. Bu kanuna göre, bir işyerinde çalışan herkesin sigortasının yapılması zorunludur. Kanunda, bir işverene bağlı olarak çalışanların işe başladıkları günden itibaren sigortalı bildirilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, sigortasız işçi çalıştırmak hem işveren için ağır cezalar hem de çalışan için hak kayıpları doğurur.
Bu kanun, sigortasız maaş alınmasını ve sigortasız çalıştırılmayı açıkça yasaklar. Çalışanın sigortasız olarak çalıştığının tespiti halinde, geriye dönük prim borcu ve idari para cezaları tahsil edilir. Yani kanuna aykırı şekilde çalışan birinin sadece maaş alması değil, aynı zamanda sosyal güvencesinin de sağlanması gerekmektedir.
Kanunun amacı, çalışma hayatında kayıt dışılığın önlenmesi ve tüm çalışanların sosyal güvenceye sahip olmasını sağlamaktır. Eğer işveren çalışanın sigortasını başlatmazsa veya eksik gösterirse, işçi bunun tespitini isteyebilir ve haklarını yargı yoluyla arayabilir.
Yasal boşluklar ve uygulamadaki durum
Yasalara bakıldığında, aslında sigortasız maaş almak ya da sigortasız çalıştırmanın önünde bir boşluk yoktur. Ancak uygulamada farklı durumlar karşımıza çıkabiliyor. Özellikle küçük işletmelerde veya kayıt dışı sektörlerde işverenler, işçilerin sigortasını başlatmadan çalıştırabiliyor. Bazı durumlarda, işyerinde çalışanlar sigorta yapılmadan maaşlarını elden alıyorlar. Bu durumda çalışanlar yasal olarak mağdur olsalar da, işten çıkarılma korkusu gibi nedenlerle haklarını aramayabiliyorlar.
Türkiye’de yapılan bazı denetimlerde, işyerlerinin bir kısmında işçilerin sigortasız çalıştırıldığı saptanıyor. Burada çalışanlar çoğu zaman haklarını bilmiyor ya da başvurmakta çekiniyor. Uygulamada görülen başka bir durum ise, işverenin SGK’ya eksik gün veya prime esas kazanç bildirmesidir. Bu da kanuna aykırı olmasına rağmen sıkça karşılaşılan bir uygulamadır.
Sonuç olarak, yasal boşluk olmasa da uygulamada bazı açıklar ve denetim eksiklikleri sebebiyle sigortasız maaş alınması hâlâ yaşanabiliyor. Çalışanların haklarını aramaları, ALO 170 gibi başvuru yollarını kullanmaları ve bilinçli olmaları büyük önem taşır.
İşveren açısından yasal sorumluluklar
İşveren açısından sigortasız işçi çalıştırmanın hukuki sonuçları oldukça ciddidir. Türkiye’de işverenler, çalışanlarının işe giriş bildirgesini SGK’ya zamanında vermek ve primlerini eksiksiz yatırmakla yükümlüdür. Sigortasız işçi çalıştırmak, doğrudan kanuna aykırı bir durumdur ve 2025 yılında da cezalar her geçen yıl artmaktadır.
Sigortasız çalışan tespiti halinde işveren, çalıştırdığı her işçi başına ve çalıştırdığı her ay için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası ödemek zorunda kalabilir. Örneğin 2025’te 1 ay sigortasız işçi çalıştırmanın cezası 52.011 TL’ye kadar çıkabiliyor. Eğer bu süre 1 yıl gibi uzun bir döneme yayılırsa ceza 624.132 TL’ye kadar ulaşabilmektedir. Üstelik bu tutarlara geriye dönük ödenmemiş primlerle ilgili borçlar ve gecikme cezaları da eklenir.
Ayrıca, işe giriş bildirgesi hiç verilmemişse bunun için de ek bir ceza uygulanır. İşverenin, çalıştırdığı işçilerin sosyal güvencesini sağlamadığı tespit edilirse, SGK hem prim ve eksik bildirilen sürelerin ödemesini ister hem de işyerinin denetim altına alınmasını ve sigorta yükümlülüklerinin takibini yapar. Sigortasız çalıştırılan işçiye bir iş kazası olması durumunda tüm tedavi ve ödenek masrafları da işverene rücu edilir.
Ek olarak, işveren hakkında adli süreç başlatılabilir ve kamu ihalelerine katılma yasağı gibi çeşitli ticari kısıtlamalarla da karşılaşabilir. Kasti olarak sigorta yapmadığı belirlenen işverenler, itibar kaybı ve hukuki sıkıntılarla karşı karşıya kalabilir.
İşçi açısından yasal riskler ve yaptırımlar
Sigortasız çalışmanın işçi açısından yasal riskleri de oldukça büyüktür. Çalışan açısından bakıldığında, sigortasız işte çalışmak sosyal güvence eksikliği anlamına gelir. Emeklilik hak kaybı, sağlık yardımlarından faydalanamama, iş kazası ve meslek hastalıklarında mağduriyet yaşama sık görülür.
Sigortasız çalışan bir işçi, iş kazası geçirirse veya işyerinde bir olumsuzluk yaşarsa, SGK’dan sağlık yardımı ve geçici iş göremezlik ödeneği gibi haklardan yararlanamaz. Ayrıca, sigortasız geçirilen süreler emeklilik prim gününden sayılmaz. Bu durum, ileride emekli olma imkanını ya geciktirir ya da tamamen engeller.
Kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ve resmi tatil ücretleri gibi haklarını almakta zorlanabilirler. Sigortasız çalıştığını tespit ettirmek için hizmet tespit davası açması gerekir ki bu da zaman ve masraf anlamında işçi için bir külfet oluşturur. Çoğu zaman bu süreçte işveren ile işçi arasında dava devam ederken ilişkiler bozulur, işten çıkarılma riski oluşabilir.
Kanuna göre sigortasız çalışmak işçi için doğrudan bir para cezası doğurmaz ama işçi yasal haklarını aramazsa ileride büyük mağduriyet yaşayabilir. Özetle, sigortasız çalışmanın işçi açısından en büyük riski, gelecekteki sosyal güvencelerin ve yasal hakların kaybedilmesidir. Bu nedenle, çalışanların haklarını koruyan yasal yolları bilmeleri ve uygulamaları büyük önem taşır.
Sigortasız Çalışmanın Tespit Yöntemleri
Kimler tespit edebilir?
Sigortasız çalışmanın tespiti, sadece işveren veya işçiyle sınırlı değildir. Sigortasız işçi çalıştırıldığını hem işçinin kendisi hem de üçüncü kişiler bildirebilir. İşyerindeki diğer çalışanlar, işçinin yakınları veya konu hakkında bilgi sahibi olan herhangi biri de durumu yetkililere iletebilir. Özellikle SGK müfettişleri ve denetmenler, işyeri ziyaretleri sırasında çalışanların sigortalı olup olmadığını tespit edebilir. Zaman zaman yapılan ani denetimler sayesinde, kayıt dışı çalışanlar tespit edilebiliyor. Ayrıca, kamu kurumları da bu sürece dahil olabilir ve şikayet yoluyla başlatılan incelemelerde sigortasızlık ortaya çıkabilir.
SGK ve diğer kurumların rolü
Sigortasız çalışmanın önlenmesinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) en yetkili kurumdur. SGK, rutin ya da ihbar üzerine işyeri denetimleri yapar. Bu denetimlerde, işçilerin çalışma günleri, bordrolar ve sigorta girişleri incelenir. Ayrıca ALO 170 ve CİMER gibi platformlar üzerinden gelen başvurular SGK'ya ulaşır ve inceleme başlatılır. Bunun dışında, İşkur ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da kayıt dışı istihdamla mücadele kapsamında denetimlere katılır. Belediyeler de ruhsat, vergi veya zabıta denetimleri sırasında sigortasız çalışan tespiti yaparak SGK'ya bildirimde bulunabilir.
Tanıklık ve belge ile ispat yolları
Sigortasız çalışma ispatı sadece yazılı belgelerle değil, tanık ifadeleriyle de yapılabilir. Mahkemelerde açılan hizmet tespit davalarında, en önemli delillerden biri işyerinde birlikte çalışan kişilerin ya da işyeri civarındaki tanıkların beyanlarıdır. Bordro, maaş dekontu, işyeri iç yazışmaları, WhatsApp yazışmaları, işe giriş-çıkış kartı, işyeri mail ve mesajları gibi belgeler de delil olarak sunulabilir. Bu tür belgeler yoksa, mahkeme yerinde keşif yapabilir, komşu esnaf veya çevre sakinlerinin bilgisini alabilir. Kısacası, belge ve tanık birlikte kullanılabilir ve sigortasız çalışmanın ispatı için güçlü bir zemin oluşturur. Özellikle WhatsApp mesajları ve banka hareketleri günümüzde giderek daha çok kabul görmektedir.
Sigortasız çalışmanın tespiti için sadece tek bir yol yoktur, birden fazla yöntem ve kurum devreye girer. Hak kaybı yaşamamak için delilleri biriktirmek ve zamanında başvuru yapmak büyük önem taşır.
Sigortasız Maaş Alan İşçinin Hakları
Kıdem tazminatı hakkı
Kıdem tazminatı hakkı, sigortasız maaş alan işçiler için de önemlidir. Kıdem tazminatı, bir işyerinde bir yıl veya daha fazla süreyle çalışan işçinin, işten çıkarılması ya da haklı bir nedenle sözleşmesini feshetmesi durumunda aldığı toplu paradır. Birçok kişi sigortasız çalışınca bu hakkı kaybettiğini düşünebilir. Ancak, Türkiye’de işçi olmanın koşulu sadece sigortalı olmak değildir. Sigortasız çalışmak yasal değildir ama kıdem tazminatı talep etme hakkını ortadan kaldırmaz.
Bir işçi gerçek işçi olarak fiili olarak çalıştıysa, yani işverenin emir ve talimatlarına bağlı kaldıysa ve bu durum belgeyle, tanıkla veya mahkeme kararıyla ispatlanabiliyorsa, kıdem tazminatı alabilir. Bu kişinin hizmetinin tespiti ve diğer alacaklar için mahkemeye başvurması mümkündür. Yani sigortasız işçi de belirli şartlarda kıdem tazminatını talep edebilir.
İhbar tazminatı ve diğer işçilik alacakları
İhbar tazminatı ve diğer işçilik alacakları, sigortasız çalışanlar için de geçerli haklardandır. İhbar tazminatı, iş sözleşmesi feshedilen işçiye verilmesi gereken bir bedeldir ve işçinin habersiz işten çıkarılması durumunda ödenir. Sigortasız çalışan bir işçi de, iş akdi sona erdiğinde sürelere uygun şekilde fesih yapılmazsa veya haklı bir neden olmadan işten çıkarılırsa ihbar tazminatı talep edebilir.
Ayrıca kıdem tazminatının yanı sıra, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, resmi tatil ücreti, yıllık izin ücreti gibi diğer işçilik alacakları da bu kapsama girer. Kanunen işçinin çalıştığı her gün, hak ettiği tüm parasal ve sosyal hakları kazanır. Sigortasız olması bu hakların ortadan kalkmasına sebep olmaz. Elbette bu hakların tanınabilmesi için sigortasız çalışılan sürenin tanık, belge veya ortam kayıtlarıyla ispatlanması gerekir.
Yıllık izin, fazla mesai ve resmi tatil ücretleri
Yıllık izin, fazla mesai ve resmi tatil ücretleri, sigortasız çalışan işçilerin de en doğal hakları arasındadır. İş Kanunu'na göre bir işçi, aynı iş yerinde bir yılını doldurduğunda yıllık ücretli izin kullanma hakkına sahip olur. Sigortasız çalışan bir işçi yıllık iznini kullanmamışsa, işten ayrılırken kullanılmayan yıllık izin ücretini talep edebilir.
Fazla mesai ücreti ise günlük 7.5 saatten fazla çalışan her işçiye ödenmesi gereken ek bir ücrettir. Sigortasız işçiler de fazla çalıştıkları saatleri belgeleyebildiklerinde, bu çalışmalara karşılık fazla mesai ücreti isteyebilirler. Resmi tatil ücretleri ise ulusal bayramlarda ve genel tatil günlerinde çalışanlara ödenir. Sigortasız çalışanların bu günlerde çalışıp çalışmadıkları yazılı belge, tanık veya çeşitli kayıtlarla ispatlanabiliyorsa, resmi tatil ücreti de talep edebilirler.
Özetle, sigortasız çalışan bir işçi; kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, resmi tatil ücreti gibi tüm kanuni haklarını talep edebilir. Burada en önemli nokta, çalışmanın ve talep edilen hakların ispatlanabilmesidir.
Sigortasız Çalışma Durumunda Başvuru Yolları
ALO 170'e başvuru
ALO 170 hattı, çalışanların haklarını koruması için en pratik başvuru yollarından biridir. Sigortasız maaş alan veya sigortasız çalıştırılan bir işçi, ALO 170’i 7/24 arayarak şikayetini kolayca bildirebilir. ALO 170 başvurusu sırasında isim, soyisim, T.C. kimlik numarası ve işyeri bilgileri istenir. Yaptığınız başvuru kesinlikle gizli tutulur, işvereniniz bu başvuruyu sizin yaptığınızı öğrenemez. Ayrıca hem sigorta primi yatırılmayan çalışma günleri hem de tüm işçilik hakları hakkında bilgi alınabilir. Başvuru sonrası SGK müfettişleri gerekli incelemeyi başlatır.
CİMER üzerinden başvuru
CİMER (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) de sigortasız çalışmaya karşı başvuru yollarından biridir. Sigortasız çalıştığınızı belirtmek ve şikayet etmek için https://www.cimer.gov.tr adresi üzerinden başvuruda bulunabilirsiniz. CİMER’e yapılan şikayetler, ilgili kurumlara yönlendirilir ve başvuru sahibine yazılı veya telefonla dönüş yapılır. CİMER başvurusunda detaylı bilgiler vermek, işyeri adresi ve çalıştığınız tarihleri belirtmek daha hızlı işlem yapılmasını sağlar. Şikayetinizin son durumu ve incelenmesi de yine sistemden kolayca takip edilebilir.
SGK'ya yazılı şikayet
SGK’ya doğrudan yazılı şikayet de etkili bir haktır. Bulunduğunuz şehirdeki Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ya da SGK Merkez Müdürlüklerine dilekçe ile başvurabilirsiniz. Dilekçeye ad, soyad, T.C. kimlik numarası, işyeri unvanı, vergi numarası ve sigortasız çalıştırıldığınız tarihler yazılır. Dilekçenizin ekine varsa işyerindeki görev tanımınızı, ücret bordrosu, banka dekontları gibi belgeleri de ekleyebilirsiniz. Yazılı şikayet SGK tarafından incelenir ve müfettiş denetimi başlatılır. Tanık beyanı göstermek de başvurunuzu güçlendirir.
Hizmet tespit davası
Hizmet tespit davası, sigortalı çalışmasına rağmen işe giriş bildirgesi yapılmayan işçilerin en güvenceli hakkıdır. İş mahkemelerinde açılır. Dava açarken işçi, işyerinde gerçekten çalıştığını tanıklarla, belgelerle ve mümkünse ücret bordrosu ile ispatlamalıdır. Hizmet tespit davası açmak için işten çıkış tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde başvuru yapılması gerekir. Dava sonucunda mahkeme, ispat edilen süreler için işvereni primleri ödemeye mahkum eder. Böylece işçi geçmişteki sigorta haklarına yeniden kavuşur ve ileride emeklilik hesabında bu süreler hesaba katılır.
Bu yollar sayesinde sigortasız çalışma karşısında işçiler haklarını etkin şekilde arayabilirler. Hak kaybı yaşamamak için mutlaka yazılı başvuru ve resmi şikayet yolları tercih edilmelidir.
2025 yılı sigortasız işçi çalıştırma cezaları
2025 yılında bir işverene sigortasız işçi çalıştırdığı her ay için uygulanan idari para cezası ayrı ayrı olmak üzere ödenir. 2025 yılı güncel rakamlarına göre, her bir ay sigortasız çalışan için ortalama 26.055,50 TL idari para cezası kesilir. Eğer işveren bir işçiyi yıl boyunca sigortasız çalıştırırsa, toplam ceza 312.666 TL'yi bulabilir. Özellikle uzun süre sigortasız çalıştırmalarda her ay için çarpan etkisi ile cezalar katlanarak artar. Ayrıca, işe giriş bildirgesini yasal süresinde vermemek de cezaya tabidir. Bu durumda hem her ay için ayrı ceza hem de bildirgenin zamanında olmamasından dolayı ayrıca ceza doğar.
2025 yılında uygulanacak olan yeniden değerleme oranlarının %43,93 çıkmasıyla, cezalar son yılların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Cezalar sadece idari para cezası ile de kalmaz; işveren ayrıca geriye dönük tüm sigorta primlerini ve gecikme zammını da ödemekle yükümlü olur.
İdari para cezalarının hesaplanması ve örnekler
İdari para cezaları genellikle, sigortasız çalıştırılan işçi sayısına ve sigortasız geçirilen ay sayısına göre çarpılarak hesaplanır. Örneğin:
- 1 işçiyi 1 ay sigortasız çalıştırma cezası: 26.055,50 TL
- 1 işçiyi 6 ay sigortasız çalıştırma cezası: 6 x 26.055,50 = 156.333 TL
- 2 işçiyi 3 ay sigortasız çalıştırmak: 2 x 3 x 26.055,50 = 156.333 TL
Cezalar, işçinin sigorta bildirgesi yapılmadığı her ay için uygulanır. Eğer birden fazla işçi söz konusuysa ceza, işçi ve ay sayısı ile çarpılır. Uygulamada şu formül sıkça kullanılır:
Ceza = İşçi Sayısı x Sigortasız Çalıştırılan Ay Sayısı x Aylık Ceza Tutarı
Ayrıca, sadece prim bildirgesinin yapılmaması değil, işe giriş bildirgesinin hiç verilmemiş olması da ayrıca asgari ücret tutarında ekstra ceza gerektirir. Yani hem toplu hem de ayrı ayrı ceza alınır.
Geriye dönük prim borcu ve yükümlülükler
Sigortasız işçi çalıştırmak, sadece idari para cezası getirmekle kalmaz. SGK tarafından tespit edildiğinde veya dava yoluyla çıkan kararda işveren, işçiyi çalıştırdığı tüm süre boyunca primleri ve vergilerini geriye dönük olarak ödemek zorundadır. Bu borç, o dönemin asgari ücretine göre belirlenen primlerden ve gecikme cezası ile faiziyle birlikte hesaplanır.
Örneğin, 2025’te asgari günlük kazanç üzerinden borçlanma tutarı 866,85 TL’dir ve bir günlük borçlanma minimum 277,39 TL olarak hesaplanır. Eğer bir işçi 1 yıl boyunca sigortasız çalıştırıldıysa işveren, bu 12 ayın tüm sigorta primini ve devletin belirlediği gecikme zammı ile birlikte SGK’ya öder. Primler yatırıldıktan sonra, sigortalılık kaydı ilgili ay ve günler için işçinin hizmet dökümüne işlenir.
Ek olarak, işverenin sigortasız işçiye geriye dönük prim ödemesiyle birlikte, işçinin yıllık izin, kıdem tazminatı gibi diğer işçilik hakları da gündeme gelebilir ve bunların tamamı işverenden tahsil edilebilir.
Kısacası, sigortasız işçi çalıştırmanın maliyeti sadece para cezası değil, geriye dönük prim ve tazminatlarla birlikte işverene çok daha büyük bir yük yaratmaktadır. Bu nedenle mutlaka işçi giriş bildirgeleri ve sigorta primleri zamanında eksiksiz yatırılmalıdır.
Hizmet Tespit Davası Süreci
Hizmet tespit davası nedir?
Hizmet tespit davası, sigortasız olarak çalışan bir işçinin, çalıştığı sürenin ve hizmetlerinin resmi olarak kabul edilmesi için mahkemeye başvurduğu bir dava türüdür. Özellikle işverenlerin sigorta primlerini yatırmadığı ya da eksik bildirdiği durumlarda önemli bir hak arama yoludur. Sigortasız çalışan işçiler, bu dava ile birlikte çalışma günlerinin ve sürelerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) kaydedilmesini talep edebilirler. Hizmet tespit davası açılmadığı sürece, kişi SGK kaydında eksik görünür ve bu durum, emeklilik ve sosyal hak kaybına yol açar. Bu nedenle, sigortasız ya da eksik sigorta bildirilen herkes için hizmet tespit davası büyük önem taşır.
Davanın açılma süresi ve zamanaşımı
Hizmet tespit davası açmak isteyen işçiler için bir zamanaşımı süresi vardır. Yasalara göre, işten ayrıldıktan sonra en geç 5 yıl içinde hizmet tespit davası açılması gerekir. 5 yıl geçtikten sonra, işçi bu hakkı kaybeder ve mahkemede ispat etme hakkı düşer. Ancak işçi, çalıştığı dönemde iş kazası geçirdiyse; iş kazasına bağlı olarak zaman aşımı süresi işlemez ve dava her zaman açılabilir. Ayrıca kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışanlarda ve bazı özellikli durumlarda farklı kurallar uygulanabilir. Zamanaşımı süresine dikkat edilmediğinde, kaybedilen hizmet süresi geri alınamaz.
Dava aşamaları ve gerekli belgeler
Hizmet tespit davası açılmak istendiğinde belirli aşamalar vardır ve bazı belgeler hazırlanmalıdır. İlk olarak, işçi ya da vekili, iş mahkemesine başvuruda bulunur. Dava dilekçesinde çalışılan yer, süre ve işin niteliği açıkça belirtilmelidir. SGK kayıtları, maaş bordroları, işyeri giriş-çıkış belgeleri, tanık beyanları gibi kanıtlayıcı belgeler büyük önem taşır. Dava sürecinde mahkeme genellikle işyerindeki çalışma şartlarını, tanıkların ifadesini ve resmi evrakları değerlendirir.
Hizmet tespit davası aşamaları kısaca şöyledir:
- Dava dilekçesinin hazırlanması ve mahkemeye sunulması
- Mahkemenin taraflardan delil ve belgeleri toplaması
- SGK’dan işyerine ait kayıtların ve belgelerin istenmesi
- Tanıkların dinlenmesi ve duruşma süreci
- Mahkemenin karar vermesi
Gerekli belgeler arasında, maaş bordrosu, işyeri giriş kartı, tanıkların kimlik bilgileri, ilgili dönemlere ait yazışmalar ve varsa işveren ile yapılan yazılı anlaşmalar yer alır. Ayrıca SGK’dan gelen yazılı yanıtlar da dosyaya eklenir. Sağlam belgeler ve güvenilir tanıklar, davanın olumlu sonuçlanmasında oldukça etkilidir.
Sigortasız İşçi Çalıştırmanın Etkileri
Emeklilik ve sosyal hak kaybı
Sigortasız işçi çalıştırmak, çalışanlar için emeklilik ve sosyal hakların kaybolması anlamına gelir. Eğer bir işçi sigortasız çalışıyorsa, SGK’ya prim ödemesi yapılmaz ve bu da emeklilik için gerekli gün sayısının eksik kalmasına neden olur. İnsanlar bu yüzden daha geç yaşta emekli olabilir ya da hiç emekli olamayabilirler.
Sigorta, sadece yaşlılıkta emeklilik hakkı sağlamaz. Aynı zamanda işsizlik maaşı, malullük aylığı, ölüm aylığı ve sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanma gibi birçok sosyal hakkın kapısını da açar. Sigortasız bir çalışanın bu haklardan yararlanması mümkün değildir. Böylece sadece çalışan değil, ailesi de büyük maddi ve sosyal kayıplara uğrar.
Sağlık ve iş kazası durumlarındaki riskler
Sağlık, insanların en değerli varlığıdır. Sigortasız çalışmak, sağlık güvenceniz olmadan çalışmak anlamına gelir. Herhangi bir hastalık, rahatsızlık veya tedavi ihtiyacında ücretsiz devlet sağlık hizmetlerinden yararlanamazsınız. Tüm sağlık masrafları çalışan tarafından ödenmek zorunda kalır.
En büyük risklerden biri de iş kazalarıdır. İşyerinde yaşanabilecek bir kaza, yaralanma veya kalıcı hasar durumunda, devlet sigortası olmadığından çalışan çok ciddi sıkıntılar yaşayabilir. Hastane masrafları, uzun süreli tedavi giderleri tamamen kişiye kalır. Hatta kalıcı iş göremezlik veya vefat gibi çok ağır durumlarda, SGK geliri ya da tazminatı alınamaz. Bu da hem çalışanı hem de ailesini büyük risk altına sokar.
Çalışan ve toplumsal sonuçlar
Sigortasız işçi çalıştırmanın etkileri sadece bireyi değil, tüm toplumu etkiler. Sigortasız çalışmak, kayıt dışı ekonominin büyümesine yol açar. Devletin sosyal güvenlik gelirleri azalır, bu da sağlık ve emeklilik gibi kamu hizmetlerinin kalitesinin düşmesine sebep olur.
Çalışanlar sigortasız çalıştıklarında, iş hayatında önlerini göremedikleri için motivasyonlarını kaybederler. Gelecek korkusu ortaya çıkar, insanların yaşam standartları düşer. Ayrıca sigortasız işçiliğin yaygınlaşması, iş yerlerinde eşit olmayan şartların oluşmasına, adalet duygusunun zedelenmesine ve toplumda güvensizlik ortamının artmasına neden olur.
Kısacası, sigortasız işçi çalıştırmak hem çalışanı hem ailesini hem de ülkenin geleceğini olumsuz etkiler. Hak kayıplarını ve riskleri önlemek için hem çalışanların hem de işverenlerin bu konuda bilinçli ve duyarlı olması önemlidir.
Sigortasız Çalışmaya Karşı Çözüm ve Öneriler
İşverenler için yasal uyarılar
İşverenler için sigortasız işçi çalıştırmak ciddi sonuçlar doğurur. Sigortasız işçi çalıştırmak hem büyük idari para cezalarına hem de geriye dönük prim borçlarına neden olur. 5510 sayılı Kanun’a göre her çalışanın işe giriş bildirgesi yapılmalı ve en geç ilk iş gününde SGK’ya bildirilmelidir. Eğer bu bildirim yapılmazsa, işveren hem yasal hem de mali açıdan büyük riski üzerine alır.
Sigorta girişinin yapılmaması halinde, SGK denetimleri ve ihbarlar sonucunda işverene yüksek miktarda ceza kesilebilir. Ayrıca, geçmişe dönük sigorta primlerinin ödenmesi ve gecikme cezaları da ödenmek zorunda kalınır. İş kazası veya meslek hastalığı olması durumunda tüm tedavi ve tazminat giderleri de işverenin sorumluluğunda olur. İşverenlerin bu sorunlarla karşılaşmaması için çalışanlarını sigortalı göstermeleri şarttır.
Çalışanların haklarını koruma yolları
Çalışanlar için sigortasız çalışmak ileride büyük hak kayıplarına yol açabilir. Çalışanların haklarını koruma yolları arasında öncelikle işe başlamadan önce SGK kayıtlarını sorgulamaları gelir. SGK’nın e-Devlet üzerinden hizmet dökümünü kontrol edebilir ve işe giriş bildirgelerinin yapılıp yapılmadığını görebilirler.
Eğer sigortasız çalıştırıldıklarını fark ederlerse, ALO 170 hattını arayarak ihbarda bulunabilirler. Ayrıca, SGK’ya şahsi veya internet üzerinden şikayet dilekçesi verilebilir. Çalışanlar geriye dönük haklarını almak için hizmet tespit davası açma hakkına sahiptir. Bunun için iş yerinde birlikte çalıştığı kişilerin tanıklığı ve maaş bordrosu, iş sözleşmesi gibi belgeler kanıt olarak değerlendirilebilir.
Çalışanlar bilinçli olmalı, haklarından vazgeçmemeli ve işveren baskısı altında bile sigorta girişinden emin olmalıdır. Haklarını koruyabilmek için düzenli olarak sigorta kayıtlarını kontrol etmek, şüpheli bir durumda resmi kurumlara başvurmak en doğru yoldur.
Denetimlerin artırılması ve tavsiyeler
Denetimlerin artırılması sigortasız çalışmanın önüne geçmekte en önemli adımlardan biridir. Devletin ilgili kurumları, özellikle SGK ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, denetimlerini sıklaştırmalı ve daha sık kontrol yapmalıdır. Ani denetimler sayesinde sigortasız işçi çalıştıran işyerleri daha kolay tespit edilebilir.
Vatandaşların ve çalışanların da denetimlere katkısı büyüktür. Gözlenen yasa dışı durumları ALO 170 gibi hatlara bildirmek sistemi güçlendirir. Şikayetlerin gizli tutulması çalışanların güvenlik endişesini azaltır.
Tavsiye olarak; hem işverenlerin hem de çalışanların sigorta ile ilgili yükümlülüklerini öğrenmeleri gerekir. İşverenler işçi alımında mutlaka sigorta girişini sağlamalı, çalışanlar ise e-Devlet üzerinden kayıtlarını takip etmelidir. Toplumda sigortalı çalışmanın önemi konusunda bilinçlendirme kampanyaları artırılmalı, özellikle genç çalışanlar ve stajyerler için eğitimler düzenlenmelidir.
Sonuç olarak sigortasız çalışmadan uzak durmak, hem işverenin hem de çalışanın geleceği için en doğru seçimdir.
Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.