+90 507 195 23 23

Karşı Vekalet Ücreti İcraya Nasıl Konulur?

Yayınlanma: 23 Ekim 2025 • Güncelleme: 7 Aralık 2025 • 17 dk. okuma

Karşı vekalet ücreti icraya nasıl konulur? Dava bitti, lehine karşı vekalet ücreti yazıldı; şimdi bu alacağı icra takibi ile tahsil etmek istiyorsun. Peki ilam gerekir mi, kararın kesinleşmesi şart mı, hangi evraklar hazırlanır?

Bu yazı, şu sorulara yol gösterir:

  • Hangi hallerde ilamlı icra yapılır
  • Alacaklı–borçlu nasıl gösterilir
  • Yetkili icra dairesi ve yasal faiz başlangıcı
  • Gerekli belgeler: ilam/hüküm, vekaletname, masraflar, tebligat bilgileri

Rehberde, adım adım başvuru, icra dairesi/online işlem, itiraza cevap ve pratik örnekleri sade dille anlatacağız. Süreci netleştirmek, hata yapmamak ve hızlı tahsil için bilmeniz gerekenleri tek tek ele alıyoruz. Okurken aklınızdaki “Karşı Vekalet Ücreti İcraya Nasıl Konulur?” sorusunun temel adımlarını netleştireceksiniz.

Karşı Vekalet Ücreti ve Önemi

Karşı Vekalet Ücreti Nedir?

Karşı vekalet ücreti, mahkemede bir davanın kazanılması durumunda, davayı kazanan tarafın avukatına, davayı kaybeden tarafça ödenmesine karar verilen yasal avukatlık ücretidir. Yani, bir davada avukat tutan taraf lehine karar verilirse, mahkeme kaybeden taraftan belirli bir vekalet ücreti alınmasına hükmeder. Bu ücretin temel amacı, haklı tarafın avukatlık hizmeti için yaptığı masrafları karşılamak ve hak aramanın mali yükünü azaltmaktır.

Günümüzde karşı vekalet ücreti, neredeyse bütün hukuk davalarında gündeme gelmektedir. Hem karşı tarafı caydırıcı bir etkiye sahiptir hem de haklı tarafın maddi yükünü azaltır. Bu durum, vatandaşların adalete erişimini kolaylaştıran önemli bir mekanizmadır.

Hukuki Dayanaklar ve Yargılamadaki Yeri

Karşı vekalet ücreti, Türk hukukunda birçok kanun ve yönetmelik ile düzenlenmiştir. En temel yasal dayanak, Avukatlık Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’dur. Türkiye Barolar Birliği’nin her yıl yayımladığı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi de karşı vekalet ücretinin miktarını ve hesaplama biçimini belirler.

Yargılamada karşı vekalet ücreti, mahkeme tarafından davayı kazanan tarafın lehine, genellikle hüküm fıkrasında açıkça belirtilir. Yani, karar metninde “davayı kazanan lehine karşı vekalet ücretinin davalıdan alınmasına” gibi açık bir ifade yer alır. Bu ücret, dava dosyasındaki yargılama giderleri içinde önemli bir kalemdir ve mahkeme kararı kesinleştikten sonra icra takibine konu edilebilir.

Karşı Vekalet Ücretinin Kim Tarafından Alınacağı

Karşı vekalet ücreti, davayı kaybeden taraf tarafından ödenmek zorundadır. Yani, mahkeme kimin aleyhine hüküm vermişse o kişi veya kurum bu ücreti ödemekten sorumludur. Eğer birden fazla kaybeden varsa, karşı vekalet ücreti çoğunlukla müştereken ve müteselsilen alınır.

Bu ücret doğrudan hak kazanan tarafın avukatına ödenir. Yani, avukat hem kendi ücretini müvekkilinden alabilir hem de karşı vekalet ücretine mahkeme kararı doğrultusunda hak kazanır. Böylece, hem avukat hem de kazanan taraf ekonomik olarak desteklenmiş olur.

Kısacası, karşı vekalet ücreti yargılama sisteminde hem adalete güveni artıran hem de gereksiz davaların önüne geçen bir işlev görür. Özellikle avukatların emeğinin karşılığını güvence altına alan bu ücret, ülkedeki adalet sisteminin yapı taşlarından biri kabul edilir.

Gerekli Şartlar ve Yasal Dayanak

Karşı vekalet ücretinin icraya konulma süreci için bazı yasal ve pratik şartlar bulunmaktadır. Karşı vekalet ücreti, bir mahkeme kararı sonucunda, davayı kaybeden tarafın kazanan tarafın avukatına ödenmek üzere yükümlülük altına girdiği bir alacaktır. Bu ücretin icra yoluyla tahsili için, öncelikle bu ücretin neye istinaden talep edildiği açık olmalı ve gerekli belgeler sunulmalıdır.

Yasal dayanak, Türk Borçlar Kanunu, Avukatlık Kanunu ve İcra İflas Kanunu’ndaki ilgili maddelere dayanmaktadır. Uygulamada, çoğunlukla ilamlı icra takibi yani mahkeme kararı ile birlikte takip başlatılır. İcra takibinin başlatılabilmesi için kararın kesinleşme şartları, ilgili mahkeme türüne göre de değişiklik gösterebilir.

Mahkeme Kararının Kesinleşmesi Şartı

Karşı vekalet ücreti çoğu durumda, mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra icraya konulabilir. Yani verilen karar kesinleşmeden icra takibi başlatılırsa, borçlu itiraz ettiğinde takip durdurulabilir veya iptal edilebilir. Boşanma, aile hukuku, şahsın hukuku gibi bazı davalarda ise karar kesinleşmeden yasal takibe geçmek mümkün değildir. Ancak bazı idare davalarında veya ceza beraat kararlarında kesinleşme aranmadan da takip açılabilir.

Kararın kesinleştiği, ya kararın temyiz ya da istinaf yollarının kapandığı veya yasal sürelerin geçtiği anlamına gelir. Kesinleşme şerhi, gerekçeli kararın altına ilgili mahkemeden alınır.

Avukatın Yetkisi ve Rolü

Bu süreçte avukat önemli bir rol oynar. Karşı vekalet ücreti, avukata doğrudan ait bir hak olup, icra takibini başlatma ve tahsilat işlemlerini doğrudan avukat üstlenir. Avukat, müvekkili adına alınan vekaletnameye dayanarak bütün yasal işlemleri yürütme ve ilgili belgeleri icraya sunma yetkisine sahiptir. Ayrıca, gerekli durumlarda icra dairesiyle iletişim ve tebligat işlemlerini de avukat yürütür.

İcra Takibi Başlatma Süreci

Karşı vekalet ücretinin tahsili için icra takibi başlatılır. Bu takip, ilamlı icra takibi şeklinde yürütülür. Süreç, ilgili icra dairesine başvuru ile başlar ve takip talebinin hazırlanmasıyla devam eder.

Hangi Belgeler Gereklidir?

Karşı vekalet ücretinin icra takibine konu olabilmesi için bazı temel belgelerin icra dairesine sunulması gerekir:

  • Takip talebi: Alacaklının veya avukatının hazırladığı, karşı vekalet ücretinin tahsilini talep eden belgedir.
  • Kesinleşmiş mahkeme kararı: Mahkeme kararının “aslının aynıdır” onaylı örneği ve kesinleşme şerhi.
  • Vekaletname: Avukat adına yapılan işlemlerde, avukatın yetkili olduğunu gösterir belge.
  • Kimlik belgesi: Alacaklının veya avukatın kimlik bilgileri.
  • Varsa ödeme alınmadığına dair beyan ya da ek belgeler.

İcra Takibi Başlatma Aşamaları

Alacaklının ve Borçlunun Bilgileri

Takip talebinde, hem alacaklı avukatın hem borçlunun kimlik ve adres bilgileri yer almak zorundadır. Bu bilgiler doğru olmalıdır. Borçluya yapılacak tebligatın işlemesi için, doğru iletişim ve adres bilgileri çok önemlidir.

Mahkeme İlamının Onaylı Örneği

İcra takibinin başlatılabilmesi için mahkeme kararının onaylı (“aslının aynıdır” veya “aslı gibidir” ibareli) örneği sunulmalıdır. Ayrıca kesinleşme şerhinin de karar üzerinde yer alması gerekir. Gerekli ise istinaf veya temyiz ilamları da eklenir.

Alacak ve Faiz Hesaplaması

İcra talebinde alacağın miktarının net belirtilmesi istenir. Ana para olan karşı vekalet ücreti ile birlikte, başvuru tarihine kadar işlemiş olan faiz de hesaplanarak gösterilir. Faiz oranı, mahkeme kararında belirtilmemişse, yasal faiz üzerinden hesaplanır. Hesaplamaların eksiksiz ve doğru yapılması gerekmektedir.

İcra Takibinin Borçluya Tebliği ve Takip

İcra takibi başlatıldıktan sonra sıradaki aşama, borçluya ödeme emri veya icra takibi bildiriminin ulaştırılmasıdır.

Tebligatın Kimlere Yapılacağı

Tebligat, karşı vekalet ücretinin borçlusu olan tarafın, kararda belirtilen adresine veya tespit edilen adresine yapılır. Borçlu gerçek kişi ise kendisine, tüzel kişilik ise yasal temsilcisine tebligat yapılır. Tebligatın doğru kişiye ulaşması, sürecin düzenli ilerlemesi açısından çok önemlidir.

Borçluya İhtarname Gönderilmesi

Tebligat ile birlikte borçluya ödeme için bir süre verilir. Bu süre genellikle yasal 7 gündür. Borçlu, bu süre içinde ödeme yapmaz veya itiraz etmezse, alacaklı avukat icra takibinin diğer aşamalarına (örneğin haciz talebi gibi) geçebilir. İhtarname ile, artık yasal sürecin başladığı ve ödeme yapılmazsa haciz işlemlerinin devreye gireceği borçluya resmen bildirilmiş olur.

Yukarıda aktarılan süreç, avukatların hakkı olan karşı vekalet ücretinin icra yolu ile tahsilinde en temel ve güncel uygulamaları özetlemektedir. Her aşamanın dikkatli ve mevzuata uygun yürütülmesi, alacaklının hakkının hızlı şekilde ödenmesini sağlar.

İcra Takibine Karşı Olası İşlemler ve İtirazlar

Borçlunun Ödeme Yapmaması Durumu

Borçlunun ödeme yapmaması durumu, icra takibi sürecinde sık karşılaşılan bir durumdur. İcra takibi başlatıldığında borçlunun ödeme yapması beklenir. Ancak borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine rağmen, kararlaştırılan süre içinde ödeme yapmazsa kanuni süreç işlemeye başlar. Bu durumda, alacaklı taraf icra müdürlüğüne başvurarak, alacağını tahsil etmeye devam edebilir.

İcra takibinde borçlunun ödeme yapmaması halinde, borçlunun mal varlığı üzerinde çeşitli hukuki işlemler başlatılabilir. Alacaklı, ödeme yapılmadığı için icra takibinin bir sonraki adımına geçer ve farklı yasal yolları kullanabilir.

Haciz ve Diğer Yasal Yaptırımlar

Haciz, borçluya karşı başlatılan en temel ve etkili yasal yaptırımlardan biridir. Borçlunun ödeme yapmaması halinde, alacaklının talebiyle borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarına haciz işlemi uygulanabilir. Bu süreçte icra müdürlüğü, borçlunun maaşı, banka hesapları, arabaları ya da evleri gibi değerli malvarlığı unsurlarına el koyar.

Haciz dışında, borçlu borcunu hala ödemezse satılan mallardan elde edilen gelirle borcun karşılanması yoluna gidilir. Eğer haczedilen mallar borcu karşılamıyorsa, alacaklının isteğiyle ek haciz işlemleri de yapılabilir. Ayrıca, borçlunun düzenli geliri veya maaşı varsa, bu gelire de doğrudan haciz koyma imkanı vardır. Bu süreçte, borçlunun hareket alanı oldukça kısıtlanır ve mali açıdan zor durumda kalabilir.

Borçlunun İtiraz Hakkı ve Süreç İşleyişi

İcra takiplerinde borçlunun itiraz hakkı, Türk hukukunda önemli bir koruma mekanizmasıdır. Borçlu, borcun tamamına veya bir kısmına yasal süresi içinde itiraz edebilir. Genellikle bu süre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gündür. Süre belirli davalarda değişiklik gösterebilir, ancak itiraz edilmek isteniyorsa, mutlaka yasal süreler içinde gerekli başvurular yapılmalıdır.

Borçlu itirazında borcun gerçekten mevcut olup olmadığını, miktarını veya başka hukuki gerekçeleri ileri sürebilir. Bu itiraz, icra müdürlüğüne yazılı olarak bildirilmelidir. Borçlunun yaptığı itiraz, takibin durmasına yol açar ve alacaklının alacağını hemen tahsil etmesini engeller.

İtiraz Edilirse Ne Olur?

Borçlu, icra takibine süresi içinde itiraz ederse icra takibi otomatik olarak durur. Yani borçlu, ödeme yapmadan veya haciz işlemleri başlamadan önce bir koruma altına alınır. İtirazın ardından artık icra müdürlüğü, takip işlemlerine devam edemez ve iş mahkemeye taşınır.

Alacaklı, borçlunun itirazının haksız olduğunu düşünüyorsa, mahkemeye başvurarak itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Mahkeme sürecinde ise taraflar, borcun varlığı ve miktarı konusunda iddialarını ve savunmalarını sunar. Hakim, belgeleri inceleyerek karar verir ve itiraz kaldırılırsa, icra takibi kaldığı yerden devam eder. Aksi durumda, takibin iptali söz konusu olabilir.

Bu süreç, icra takibinde borçlu ve alacaklının haklarını dengeler ve adil bir tahsilat sistemi oluşturur. İtiraz hakları ile hem borçlunun haksızlığa uğraması önlenir, hem de alacaklının yasal haklarını koruması sağlanır.

Karşı Vekalet Ücretinin Ceza Davalarında İcrası

Ceza davalarında karşı vekalet ücreti genellikle beraat eden sanık veya davada haklı çıkan taraf lehine hükmedilir. Ceza mahkemesi kararında özellikle sanığın beraati halinde, lehine avukatlık ücreti hükmedilmişse bu ücret icra yoluyla tahsil edilebilir hale gelir. Ancak bu süreç ve uygulama bazı hukuki kurallar ve yöntemler çerçevesinde işler.

Ceza Mahkemesi Kararlarında Takip Usulü

Ceza mahkemesi kararlarında karşı vekalet ücretinin icra takibi süreci, hukuk mahkemelerindeki uygulamalardan biraz farklıdır. Özellikle beraat kararlarına dayanan vekalet ücretlerinin icrası için önemli noktalar bulunur.

Ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararında sanık lehine karşı vekalet ücretine hükmedildiyse, bu ücretin tahsili için icra takibi başlatma hakkı doğar. Uygulamada sıkça sorulan bir konu, ilgili mahkeme kararının kesinleşmesinin gerekip gerekmediğidir. Son yıllardaki düzenlemeler ve Yargıtay kararlarına göre, ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararındaki vekalet ücreti, mahkeme kararı kesinleşmeden de ilamlı icra takibine konu edilebilir. Yani beraat vekalet ücreti için, dosyanın kesinleşmesini bekleme zorunluluğu yoktur. Bu nedenle avukatlar, karar tebliğ edildikten sonra icra müdürlüğüne başvurarak karşı vekalet ücreti için takip başlatabilmektedir.

Takibin usulü ise şudur:

  • Öncelikle ceza davasında hükmedilen beraat kararı ve bu kararın örneği gereklidir.
  • Beraat eden sanık veya onun avukatı, ilgili mahkeme ilamıyla birlikte, icra dairesine müracaat ederek ilamlı icra takibi başlatır.
  • Borçlu olarak, genellikle kamuya karşı açılan ceza davalarında karşı taraf olarak Hazine veya Cumhuriyet Başsavcılığı gösterilir. Eğer müşteki özel bir kişi ise, müştekinin kimliği borçluya yazılır.
  • Takip talebinde icra müdürlüğü, ilamda geçen vekalet ücreti miktarını ve varsa işleyen faizi de dikkate alır.
  • Taraflara ödeme emri gönderilir ve ödeme yapılmazsa haciz aşamasına geçilebilir.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise, karşı vekalet ücretinin icra yoluyla tahsilinde, makbuz kesilmesi ve ilgili vergisel işlemlerin de yerine getirilmesi zorunluluğudur.

Kısacası, ceza mahkemelerinde karşı vekalet ücretiyle ilgili kararlar, genellikle karar kesinleşmeden icra takibine konu olabilmekte; alacaklı taraf, hak ettiği bu ücreti doğrudan ilamlı icra takibiyle tahsil edebilmektedir. Burada önemli olan mahkeme kararının açık ve net olması, icra müdürlüğüne doğru belgelerle başvurulmasıdır.

Not: Her somut olayda farklılıklar olabileceği için uzman bir avukattan hukuki danışmanlık almak faydalı olur. Özellikle, hazine veya başsavcılığa karşı yapılan takiplerde, uygulamada bazı teknik detaylar gözden kaçabilmektedir.

Karşı Vekalet Ücretinin Hesaplanması

Hesaplama Unsurları

Karşı vekalet ücretinin hesaplanmasında bazı temel unsurlar dikkate alınır. Dava konusu işin niteliği, hizmetin kapsamı, avukatın verdiği emeğin büyüklüğü ve mahkemenin süreçle ilgili verdiği kararlar önemli bir rol oynar. Özellikle ticari davalar, boşanma davaları, iş davaları gibi farklı türlerde davalarda karşı vekalet ücreti değişiklik gösterebilir. Karşı vekalet ücreti hesaplama işlemi sırasında taraf sayısı, davanın zorluğu ve hangi mahkemede görüldüğü gibi detaylar da incelenir. Vekalet ücreti miktarının adil ve doğru belirlenmesi için bu unsurlar büyük bir titizlikle ele alınır.

Hizmet Türü ve İşin Niteliği

Hizmet türü ve işin niteliği, karşı vekalet ücretinin ölçülmesinde doğrudan etkilidir. Ceza davalarında, işçi-işveren uyuşmazlıklarında ya da icra takiplerinde farklı tarifeler uygulanır. Yani bir boşanma davası ile bir tazminat davasında uygulanacak vekalet ücreti farklılaşır. Özellikle "dava konusu işin niteliği", mahkemenin ve avukatların kararında belirleyici rol oynar. Söz konusu işin karmaşıklığı, zamana yayılması veya sadece tek bir işlemin yapılması gibi unsurlar ücreti doğrudan etkiler.

Türkiye Barolar Birliği Ücret Tarifeleri

Türkiye Barolar Birliği (TBB) her yıl güncellediği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile vekalet ücreti konusunda bir standart belirler. Bu tarifeler hem asgarî hem de azami sınırları ortaya koyar. Mahkemeler tarafından hükmedilecek karşı vekalet ücreti, genellikle TBB’nin belirlediği tarife içinde olur ve bu ücretler dışında bir rakam belirlenemez. Tarife, davanın türüne, görüldüğü mahkemenin seviyesine ve davanın parasal değerine göre uygulanır. Ayrıca tarifenin dışında hukuka ve mesleki etik kurallarına aykırı ek ücretler talep edilemez.

Hesaplama Yöntemleri

Karşı vekalet ücretinin hesaplanmasında iki temel yöntem öne çıkar. Bunlar; dava değeri üzerinden hesaplama ve diğer alternatif yöntemlerdir. Davanın konusu para olan veya parayla ölçülebilen bir hak ise, ücret genellikle bu değer üzerinden yüzde olarak belirlenir. Ancak bazı durumlarda saatlik ücret, sabit tarifeler veya farklı hesaplama şekilleri de kullanılabilir.

Dava Değeri Üzerinden Hesaplama

Dava değeri üzerinden karşı vekalet ücreti hesaplanırken, dava konusu edilen meblağ esas alınır. Yani eğer bir taraf 100.000 TL’lik bir tazminat davası açtıysa ve mahkeme davayı kabul ettiyse, avukatlık asgari ücret tarifesine göre bu tutarın belli bir yüzdesi karşı vekalet ücreti olarak belirlenir. Mahkemeler genellikle Türkiye Barolar Birliği tarafından belirlenen oranları dikkate alır ve bu miktarda karşı tarafa yükler. Özellikle icra ve alacak davalarında, hesaplama bu yöntemle oldukça sık yapılır.

Saatlik Ücret ve Diğer Yöntemler

Karşı vekalet ücretinin hesaplanmasında nadir de olsa saatlik ücret uygulanabilir. Bu genellikle karmaşık ve uzun süren özel işlerde tercih edilir. Ayrıca bazı davalar için sabit bir ücret öngören özel hükümler de bulunabilir. Taraflar arasında yapılan özel bir anlaşma yoksa, mahkeme yine de mevcut tarifeyi esas alır. Ancak bazı istisnai durumlarda, işin niteliği ve tarafların anlaşması doğrultusunda daha farklı yöntemler de kararlaştırılabilir. Özellikle uluslararası işlemlerde ya da uzmanlık gerektiren işlerde saatlik ücret yöntemi tercih edilebilir.

Sonuç olarak, karşı vekalet ücreti hesaplama işlemi, hem TBB'nin koyduğu standartlar hem de işin niteliği ve dava değeri göz önüne alınarak yapılır. Böylece hem adil bir uygulama sağlanır hem de taraflar arasında anlaşmazlıklar en aza indirilmiş olur.

Çoklu Avukat Durumları ve Yetki Sorunları

Karşı vekalet ücreti konusunda uygulamada en çok karşılaşılan sorunlardan biri, birden fazla avukatın aynı dosyada görev yaptığı durumlardır. Çoklu avukatla temsil edilen tarafta, karşı vekalet ücretinin kimin tarafından ve ne oranda alınacağı kafa karıştırıcı olabilir. Genellikle mahkeme kararında "davacı vekili" veya "davalı vekili" gibi genel bir ifade bulunur. Bu, vekalet ücretine birden fazla avukatın hak kazanıp kazanamadığı sorusunu doğurur.

Yargıtay içtihatlarına göre, bir dosyada birden fazla avukat varsa, tüm avukatlar vekalet ücretinden müteselsilen sorumludur ve ücrete hep birlikte hak kazanırlar. Ancak, vekalet ücreti bir kez hükmedilir ve bu miktar avukatlar arasında eşit ya da anlaşılan oranda paylaşılır. Buradaki temel prensip, müvekkil lehine hükmedilen vekalet ücretinin sadece bir defa tahsil edilmesidir.

Yetki sorunlarının da büyük önemi vardır. Vekaletnamede, avukatlara hangi iş ve işlemleri yapmaya yetki verildiği net olmalıdır. Özellikle icra takibi başlatma, tahsil, sulh veya feragat gibi yetkiler açık şekilde belirtilmelidir. Yetkisi olmayan bir avukat, karşı vekalet ücretini tek başına icraya koyamaz; bunun için diğer avukatların veya doğrudan müvekkilin yazılı izni gerekir.

Avukat Azli ve Takip Hakkı

Karşı vekalet ücreti alınmasında, avukatların dosyadan azledilmesi halinde birçok pratik sorun ortaya çıkar. En yaygın soru, azledilen avukatın karşı vekalet ücretini talep edip edemeyeceğidir. Avukatlık Kanunu ve Yargıtay kararlarına göre, eğer avukat haksız olarak azledildiyse, sözleşmede kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamına hak kazanır. Fakat azil haklı sebeple yapılmış ise avukat ücrete hak kazanamaz.

Azil halinde, avukatın dosya üzerindeki yetkisi biter. Azledilen avukat artık karşı vekalet ücretini kendi adına, müvekkilinin alacağı gibi işleme koyamaz. Karşı vekalet ücretini tahsil etmek isteyen azledilen avukat, bunun için öncelikle müvekkilinden açık bir taahhüt veya alacak devri belgesi almak durumundadır. Aksi halde, icra takibi başlatma hakkı yeni avukata veya bizzat müvekkile geçer.

Ayrıca, Yargıtay uygulamasında, azledilen avukatın kendi adına karşı taraf aleyhine icra takibi başlatması usulüne uygun bulunmamaktadır. Çünkü karşı vekalet ücreti, öncelikle dosyadaki asıl tarafın-alacaklının hakkıdır. Avukat veya azledilen eski vekil ancak müvekkilinden alacağına dair bir yazılı devir ya da alacak belgesi ile talepte bulunabilir.

Yeni Vekilin Sorumlulukları

Yeni vekil, göreve başladıktan sonra karşı vekalet ücretinin takibi konusunda bazı sorumluluklar üstlenir. Öncelikle, mahkeme ilamında hak kazanılan karşı vekalet ücretinin takibi için işlem yapmak yeni vekilin görevi haline gelir. Yeni avukat, kendisine verilen yetki çerçevesinde icra takibi başlatabilir, borçluya tebligat gönderebilir ve gerekirse tahsil işlemlerini sürdürebilir.

Ancak yeni vekil, eski avukat(lar) tarafından başlatılmış bir icra dosyası varsa, bu dosya hakkında bilgilendirme almak ve işlemleri ona göre yürütmek zorundadır. Aynı alacak için tekrar takip açılması veya yetki çatışması yaratacak işlemlerden kaçınılmalıdır.

Bazı durumlarda, yeni avukat ve önceki avukat karşı vekalet ücreti üzerinde anlaşma sağlayamazsa, vekalet ücretinin paylaşımı ve hangi avukatın takibi yürüteceği konusunda ihtilaflar çıkabilir. Bunu önlemek için, müvekkil ile yeni avukat arasındaki sözleşmede ücretle ilgili detaylı açıklamalar yapılmalıdır. Aksi halde, hem avukatlar arasında hem de müvekkil ile avukat arasında hukuki uyuşmazlıklar ortaya çıkabilir.

Sonuç olarak, karşı vekalet ücreti tahsiliyle ilgili çoklu avukat durumu, azil ve yeni vekil ilişkilerinde açık ve belgeye dayalı işlemler yapılmalı, tüm süreç şeffaf tutulmalıdır. Böylece hem avukatlar arası sorunlar en aza iner hem de müvekkil hakları korunmuş olur.

Karşı Vekalet Ücretinde Sözleşmelerin ve Belgelerin Önemi

Alacak Belgesi, Vekaletname ve Fatura

Karşı vekalet ücreti almak isteyen bir avukat için alacak belgesi, vekaletname ve fatura gibi belgeler büyük önem taşır. Çünkü, icra takibini başlatmak ve sonrasında hak edilen karşı vekalet ücretini yasal olarak tahsil edebilmek için bu dokümanlara ihtiyaç vardır.

Alacak belgesi, mahkeme kararında yer alan ve karşı vekalet ücretinin kesinleştiğini gösteren bir evraktır. Bu belge genellikle mahkemeden veya adliyeden alınır. Avukat, icra takibi sırasında mutlaka bu kararın aslı veya onaylı suretini icra dosyasına eklemek zorundadır. Bu sayede, icra dairesi neye dayanarak işlem yaptığını net bir şekilde görür.

Vekaletname ise, avukatın müvekkilini temsil etme yetkisinin kanıtı olarak gereklidir. Yani avukatın, dava sürecinde gerçekten tarafı temsil ettiğini gösteren bu belge olmadan, karşı vekalet ücreti için takip başlatılamaz. Eğer dava sırasında birden çok avukat görev aldıysa, hangisinin vekaletnamesiyle işlemin yapılacağı da netleştirilmelidir.

Fatura ise, çoğunlukla serbest meslek makbuzu olarak adlandırılır ve avukat ücretini tahsil ettiği zaman düzenlenir. Özellikle vergi açısından önem arzeder. İcra takibinin ardından ücret tahsil edildiğinde, avukat hem kendisi için hem de müvekkili için bu faturayı düzenleyerek yasal zorunluluğu yerine getirir.

Bu üç belge olmadan karşı vekalet ücretinin icraya koyulması mümkün değildir. Tüm belgelerin eksiksiz ve doğru şekilde hazırlanması sayesinde süreç daha hızlı ve sorunsuz ilerler.

İcra Dairesine Başvuru Prosedürü

Karşı vekalet ücretinin tahsilatı için icra dairesine başvurmak belirli aşamalardan oluşan bir süreçtir. Avukat öncelikle mahkeme kararının kesinleşmesini bekler. Sonrasında, yukarıda bahsedilen belgeleri eksiksiz hazırlar: yani mahkeme ilamı (karar onaylı suret), vekaletname ve serbest meslek makbuzu veya fatura.

İcra takibini başlatmak için öncelikle uygun icra müdürlüğüne gidilmesi gerekir. Başvuru aşamasında, icra takibi talep dilekçesi hazırlanır. Bu dilekçede, alacaklının ve borçlunun açık kimlik ve adres bilgileri, takip konusu karşı vekalet ücreti miktarı ve buna ilişkin faiz talebi belirtilir. Takibe dayanak olan mahkeme kararı ve diğer belgeler de eklenir.

İcra müdürlüğü başvuruyu aldıktan sonra, borçlu tarafa ödeme emri gönderir. Borçlu, yasal süresi içinde ödeme yapmazsa haciz işlemleri de başlatılabilir. Eğer borçlu belgede belirtilen hususlara itiraz ederse, süreç mahkemeye taşınabilir.

Sonuç olarak, tüm prosedürlerde evrakların tam ve doğru olması, icra takibinin hızlı bir şekilde ilerlemesi için oldukça önemlidir. Avukat ya da müvekkili açısından bir hak kaybı yaşanmaması için titiz davranılmalıdır.

Yargılama Giderleri ve Karşı Vekalet Ücretinin Yargılamadaki Fonksiyonu

Yargılama Giderleri İçinde Konumu

Yargılama giderleri, mahkemede açılan bir davanın başından sonuna kadar ortaya çıkan tüm masrafları kapsar. Bu masraflar; harçlar, dava sırasında alınan bilirkişi ücretleri, tanık masrafları ve posta gibi çeşitli kalemlerden oluşur. Karşı vekalet ücreti, bu giderler arasında önemli ve özel bir yere sahiptir.

Karşı vekalet ücreti, davayı kazanan tarafın avukatının hak ettiği ücret olup, kaybeden taraf tarafından ödenir. Böylece, hakkı olan tarafın fazla mağduriyet yaşamadan davayı sürdürmesi sağlanır. Bu ücretin amacı, haksız yere dava açmayı caydırmak ve davayı kazanan tarafı korumaktır. Ayrıca, karşı vekalet ücreti mahkemenin hükmüyle ve ilgili yasalar doğrultusunda belirlenir.

Çoğu vatandaş ve hatta bazı avukatlar tarafından bu ücretin tam olarak yargılama giderlerinin hangi kısmında yer aldığı sıkça karıştırılır. Oysa karşı vekalet ücreti, doğrudan yargılama giderleri kapsamında sayılan kalemlerden biri olup, mahkeme kararıyla birlikte hükmedilir.

Mahkemece Belirlenen Yargılama Giderleri

Mahkemece belirlenen yargılama giderleri, dava süreci boyunca tarafların ve mahkemenin işleyişi için zorunlu olan tüm ödemelerin toplamıdır. Bunlar arasında; başvuru harcı, peşin harç, posta giderleri, bilirkişi ücretleri ve tanık giderleri sayılır.

Karşı vekalet ücreti ise mahkeme kararında açıkça belirtilir ve genellikle kaybeden taraf aleyhine hükmedilir. Mahkeme, davanın sonunda kimin haksız olduğuna ve hangi tarafın bu masrafları üstleneceğine karar verir. Bu aşamada, karşı vekalet ücreti de yargılama giderlerinin içinde ve mahkeme kararında ayrı bir başlık olarak gösterilir.

Özetle, mahkemece belirlenen yargılama giderleri arasında karşı vekalet ücreti, en önemli ve caydırıcı unsurlardan biridir. Çünkü haklı olan taraf sadece mahkeme masraflarını değil, aynı zamanda avukatlık parasını da karşı taraftan tahsil edebilir. Bu nedenle, davanın açılması ve sürdürülmesi aşamasında karşı vekalet ücreti, taraflar için ciddi bir motivasyon ve risk unsuru taşır.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.