+90 507 195 23 23

Evlilik Sözleşmesi Nedir? Kimler Yapar? Nelere Dikkat Edilmeli?

Yayınlanma: 10 Kasım 2025 • Güncelleme: 7 Aralık 2025 • 19 dk. okuma

Evlilik planı yaparken “evlilik sözleşmesi nedir, neyi kapsar?” diye merak ediliyor. Aslında bu, kanundaki mal rejimi seçimini belirleyen bir sözleşmedir. Boşanma veya ölüm halinde malların nasıl paylaşılacağını düzenler. Evlenmeden önce, nikah sırasında veya sonrasında yapılabilir; geçerli olması için çoğunlukla noter onayı gerekir.

Not: Evlilik sözleşmesi kişisel ilişki/duygusal konuları değil, malvarlığını düzenler.

Bu yazıda, “kimler yapar?” sorusuna net yanıtlar, ayırt etme gücü, küçük/kısıtlılar için yasal temsilci onayı, ve “nelere dikkat edilmeli?” başlıklarıyla pratik ipuçları bulacaksınız. Ayrıca edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşımlı mal ayrılığı ve mal ortaklığı gibi seçenekleri, zamanlama ve içerik sınırlarını adım adım anlatacağız. Böylece doğru ve güvenli bir evlilik sözleşmesi hazırlamaya başlayabilirsiniz.

Evlilik Sözleşmesi Nedir?

Evlilik sözleşmesi nedir sorusu, evlilik hazırlığında olan çiftler tarafından sıkça araştırılır. Evlilik sözleşmesi, evlenecek veya evli olan çiftlerin, evlilik sırasında sahip olacakları mal varlığının nasıl yönetileceğini ve olası bir boşanma durumunda nasıl paylaşılacağını belirleyen, yazılı bir anlaşmadır. Bu sözleşme ile taraflar, kanunda belirtilen yasal mal rejimi dışında bir mal rejimini de seçebilirler. Böylece ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilmiş olur.

Evlilik sözleşmesi, genellikle mal paylaşımı konusunda netlik sağlamak amacıyla yapılır. Taraflar aralarındaki hak ve sorumlulukları, gelecekte karşılaşacakları olası durumları önceden belirleyebilirler. Bu sözleşme resmi nitelik taşır ve belirli şekil şartlarına uyularak hazırlanmalıdır. Noter onaylı olması veya yetkili makamda yapılması gerekir.

Türkiye’de evlilik sözleşmesi tercih edildiğinde eşler, mal ayrılığı, mal ortaklığı ya da paylaşmalı mal ayrılığı gibi farklı mal rejimlerini seçebilir. Böylece evlilik boyunca ve sonrasında malın yönetimi ve paylaşımı daha adil ve anlaşılır hale gelir.

Mal Rejimi Sözleşmesi ile Farkları

Mal rejimi sözleşmesi ile evlilik sözleşmesi arasında genellikle karışıklık yaşanır. Mal rejimi sözleşmesi, evlilikle birlikte ya da evlilik süresince eşler arasında uygulanacak mal rejimini belirleyen özel bir anlaşmadır. Evlilik sözleşmesi ise daha geniş kapsamlı olup, genellikle mal rejimi sözleşmesini de içinde barındırır. Ancak, günlük kullanımda iki terim de çoğunlukla aynı anlamda kullanılmaktadır.

Mal rejimi sözleşmeleri yalnızca mal varlığı üzerindeki hakları düzenlerken, klasik anlamda bir evlilik sözleşmesi, eşlerin diğer bazı hak ve yükümlülüklerini de içerebilir. Ancak Türk hukuku kapsamında, evlilik sözleşmesi denildiğinde çoğunlukla mal rejimi seçimini yapan sözleşmeler akla gelir.

Sonuç olarak, evlilik sözleşmesi; mal rejimini değiştiren ya da özelleştiren bir belge olduğu gibi, bazı belirli alanlarda eşlerin hak ve sorumluluklarını da kapsayabilir. Mal rejimi sözleşmesi ise salt mal varlığına ilişkin düzenlemeleri içerir.

Türk Medeni Kanunu’nda Evlilik Sözleşmesinin Yeri

Türk Medeni Kanunu’nda evlilik sözleşmesinin yeri oldukça açıktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 202. maddesinden itibaren “Mal Rejimleri” başlığı altında evlilik sözleşmesine ve mal rejimlerine yer verilmiştir. Kanuna göre, evlenecek olanlar veya evli çiftler, istedikleri mal rejimini yazılı bir sözleşme ile seçebilirler.

Kanunun 203. ve devamı maddelerinde, evlilikten önce ya da sonra yapılacak mal rejimi sözleşmesinin şekli, hangi mal rejimlerinin seçilebileceği, ve sözleşmede yer alması gereken şartlar detaylı şekilde düzenlenmiştir. Noter huzurunda, resmi şekilde yapılması zorunludur. Aksi halde sözleşme geçersiz olur.

Yani Türk Medeni Kanunu sayesinde evlilik sözleşmeleri hem yasal bir zemine oturtulmuş hem de çiftlere kendi aralarında adil bir paylaşım yapma hakkı tanınmıştır. Kısacası, evlilik sözleşmesi; Türk Medeni Kanunu çerçevesinde kanuni bir hak olarak tanımlanmış ve sınırları çizilmiştir.

Evlilik Sözleşmesi Kimler Tarafından Yapılabilir?

Ayırt Etme Gücüne Sahip Olanların Durumu

Ayırt etme gücüne sahip olanlar, evlilik sözleşmesi yapma hakkına sahiptir. Ayırt etme gücü, kişinin kendi hareketlerinin anlam ve sonuçlarını anlayabilmesidir. Bu kişiler reşit (yani 18 yaşını doldurmuş) ve kısıtlı olmayan kimselerdir. Türk Medeni Kanunu’na göre, ayırt etme gücüne sahip her yetişkin kadın ve erkek, evlilik sözleşmesi yapabilir. Evlilik sözleşmesi için ruhsal hastalık, akıl hastalığı veya ciddi zihinsel engel olmamalıdır. Ayrıca, sözleşme yapılırken tarafların özgür iradeleriyle karar vermesi, baskı ya da zorlama olmaması gerekir. Ayırt etme gücü olmayan kişiler, yaptığı sözleşmeden sorumlu tutulmazlar ve bu tür sözleşmeler geçersiz sayılır.

Küçükler ve Kısıtlılar Açısından Şartlar

Küçükler ve kısıtlılar açısından evlilik sözleşmesi özel kurallara tabidir. Küçükler, yani 18 yaşını doldurmamış kişiler, normal şartlarda tek başlarına evlilik sözleşmesi yapamazlar. Ancak, haklarında mahkeme kararıyla evlenme izni alınan küçükler ya da yasal temsilcilerinin iznini alanlar, bu hakkı elde edebilir. Yani bir küçük, sadece vasisi veya anne-babasının izniyle evlilik sözleşmesi yapabilir.

Kısıtlılar ise, mahkeme kararı ile kısıtlanmış yani vesayet altına alınmış kişilerdir. Onlar da tek başına evlilik sözleşmesi yapamazlar. Vasi atanmış kısıtlılar için de vasi izni gerekir. Yani hem küçüklerde hem de kısıtlılarda evlilik sözleşmesi için mutlaka yasal temsilcinin izni veya onayı aranır. Bu izin olmadan yapılan sözleşmeler geçersiz sayılır.

Yabancı Uyruklular İçin Özel Hususlar

Yabancı uyruklular için evlilik sözleşmesi yapmak mümkündür ancak bazı özel şartlar vardır. Yabancı biriyle evlilik sözleşmesi yapılacaksa, sözleşmenin geçerliliği Türk Medeni Kanunu ve uluslararası özel hukuk kurallarına göre belirlenir. Öncelikle, yabancının ülkesi kendi vatandaşı için böyle bir sözleşmeyi kabul ediyorsa ve Türk hukukuna temel olarak aykırı değilse sözleşme yapılabilir. Çok dilli ve noter onaylı sözleşmeler genellikle gereklidir. Tarafların her iki ülkenin mevzuatına uygun hareket etmesi önemlidir. Ayrıca, sözleşmenin hangi hukuka göre düzenleneceği konusu da net olarak belirlenmeli ve mümkünse bir uzmandan destek alınmalıdır. Özellikle tercüman desteği gerekebilir ve iki taraf da anladığı dilde metni imzalamalıdır. Bu sayede ileride olası anlaşmazlıkların önüne geçilebilir.

Evlilik Sözleşmesinin Amacı ve İşlevi

Mal Varlığı Yönetimi

Mal varlığı yönetimi, evlilik sözleşmesinin en önemli amaçlarından biridir. Evlilik sözleşmesi ile, evlenen çiftler mal varlıklarının evlilik süresince nasıl yönetileceğine ve paylaşılacağına dair aralarındaki hakları ve görevleri açıkça belirleyebilir. Bu sözleşmeyle eşler, beraber biriktirdikleri malların mı yoksa kişisel varlıkların mı kimin olacağına kendileri karar verir. Özellikle işyeri, ev, araba gibi büyük maddi varlıkların paylaşımında sürprizlerle karşılaşmamak için evlilik sözleşmesi oldukça işe yarar.

Mal varlığı yönetiminde, çiftler isterlerse mallarını tamamen ayrı tutabilir veya ortak bir şekilde yönetebilirler. Bu kararlar, gelecekte çıkabilecek maddi anlaşmazlıkların önüne geçmeyi sağlar. Her eş, kendi adına aldığı ya da evlilikten önce sahip olduğu malların yönetimi konusunda söz sahibi olur.

Boşanma Halinde Olası Sonuçlar

Boşanma halinde olası sonuçlar, evlilik sözleşmesinin ne kadar önemli olduğu konusunu öne çıkarır. Evlilik sözleşmesi olmayan çiftlerde, mal paylaşımı Türk Medeni Kanunu’na göre yapılır ve genellikle edinilmiş mallar yarı yarıya paylaşılır. Ancak evlilik sözleşmesi yapan çiftlerde, önceden belirlenen mal rejimi sayesinde boşanma sonrası her iki taraf da ne kadar hakka sahip olacağını baştan bilmektedir.

Bu hem maddi hem de manevi açıdan tarafları rahatlatır, boşanma sürecinde çıkabilecek tartışmaları ve uzun süreli davaları büyük ölçüde engeller. Sözleşme ile hangi malların kime ait olacağı, borçların ya da kredilerin kim tarafından ödeneceği, hatta bazı özel durumların (örneğin miras kalan malların paylaşımı gibi) sonucuna kadar detaylar önceden çözülür.

Aile Birliği Sırasındaki Hak ve Sorumluluklar

Aile birliği sırasındaki hak ve sorumluluklar da evlilik sözleşmesinin işlevlerinden biridir. Eşler, aile içi düzenin sağlanmasında ortak hareket edebilmek ve sorumluluk paylaşımını dengelemek için evlilik sözleşmesini tercih edebilir. Sözleşme, sadece mal paylaşımı değil; aile yaşamı boyunca karşılaşılacak mali yükümlülüklere, harcamalara ve birikimlere dair de belirleyici olabilir.

Burada önemli olan, her iki eşin de hak ve yükümlülüklerinin adil şekilde dağılmış olmasıdır. Çiftler, evlilik süresince yapacakları büyük maddi yatırımlar ya da giderlerde eşit sorumluluk almayı karşılıklı olarak kabul edebilirler. Bu tür düzenlemeler sayesinde, hem huzurlu ve adil bir aile ilişkisi kurulur hem de gelecekte oluşabilecek uyuşmazlıklar önceden engellenmiş olur.

Mal Rejimleri Nelerdir?

Mal rejimleri, eşler arasındaki mal varlığının yönetimini, sahipliğini ve paylaşımını düzenleyen hukuki sistemlerdir. Türkiye’de evli çiftlerin mal ilişkileri; Türk Medeni Kanunu’na göre düzenlenir. Bu kanunda belirli başlı mal rejimleri tanımlanmıştır. Evlilik öncesi veya sonrası eşler, hangi mal rejiminin uygulanacağını aralarında anlaşarak seçebilirler. Eğer bir rejim seçilmezse, kanundaki yasal mal rejimi uygulanır. Şimdi bu rejimleri daha yakından inceleyelim.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

Edinilmiş mallara katılma rejimi, Türk Medeni Kanunu’na göre yasal mal rejimi olarak kabul edilir. Yani taraflar başka bir mal rejimi seçmemişlerse otomatik olarak bu sistem geçerlidir. Bu rejime göre, evlilik süresince edinilen mallar “ortak mal” sayılır. Eşlerden her biri, evlilik boyunca kazandığı malda diğer eşin de hakkı olduğunu bilir. Boşanma veya ölüm gibi durumlarda mallar ikiye bölünür ve paylaşılır. Ancak her iki eşin kişisel malları, örneğin evlilikten önce sahip oldukları veya miras yolu ile kazandıkları mallar, bu paylaşımın dışında tutulur.

Mal Ayrılığı Rejimi

Mal ayrılığı rejiminde, her eş kendi mal varlığı üzerinde bağımsız haklara sahiptir. Eşler arasında ortaklaşa bir mal havuzu oluşmaz. Evlenmeden önce ve sonra alınan tüm mallar, kimin üzerine kayıtlıysa ona ait olur. Mal ayrılığı istemek için eşler arasında noter huzurunda bir evlilik sözleşmesi yapılması gerekir. Boşanma halinde, mallar sadece sahiplerinin olur ve diğer eşin üzerinde hak iddia etmesi mümkün olmaz. Bu sistem daha çok, riskli ticari işlerde veya büyük borç endişelerinde tercih edilir.

Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi, mal ayrılığının bir başka şeklidir. Bu rejimde yine mallar ayrı yönetilir, ancak boşanma veya eşlerden birinin ölümü durumunda belirli mallar eşler arasında paylaşılır. Paylaşma esas olarak, evlilik içinde edinilen ve ortak menfaatlere hizmet eden mallar üzerinde yapılır. Diğer mallar yani kişilerin kendi adına aldığı ve sahip olduğu mallar ise paylaşılmaz.

Mal Ortaklığı Rejimi

Mal ortaklığı rejiminde, eşlerin mal varlıkları büyük oranda birleşir ve ortak havuza konur. Evlilik süresinde ve daha önce sahip olunan mallar, eşlerin ortak malı haline gelir. Boşanma veya ölümde, bu ortak mallar iki eş arasında eşit şekilde bölünür. Mal ortaklığı rejimi, daha çok güven ve paylaşıma dayalı ilişkilerde tercih edilir. Yine bu rejimi seçmek için noter huzurunda sözleşme yapmak gerekir.

Mal Rejimi Seçiminde Dikkat Edilecekler

Mal rejimi seçimi, eşlerin maddi güvenliği ve geleceği için çok önemlidir. Seçim yaparken şu noktalara dikkat edilmelidir:

  • Her iki eşin maddi durumu, borçları ve riskleri değerlendirilmelidir.
  • Ortaklaşa alınacak mülkler, miras veya bağış yoluyla elde edilmiş mallar ayrı ayrı düşünülmelidir.
  • İş ortaklıkları, aile şirketleri, taşınmazların gelecekteki yönetimi gibi özel durumlar göz önüne alınmalıdır.
  • Sadece bugünü değil, ileride doğabilecek anlaşmazlıkları da önceden düşünerek hareket edilmelidir.
  • Seçilecek mal rejiminin hukuki sonuçları konusunda bir avukattan yardım almak büyük avantaj sağlar.

Doğru mal rejimi seçimi, hem evlilik boyunca hem de sonrasında tarafların haklarını koruyarak olası anlaşmazlıkları en aza indirir.

Evlilikten Önce Sözleşme

Evlilik sözleşmesi yapmak isteyen çiftler, genellikle evlilikten önce bu işlemi tamamlamayı tercih ederler. Evlilikten önce sözleşme yapmak isteyenler, evlenecekleri tarihi beklemeden aralarındaki mal rejimini belirleyebilirler. Bu şekilde, hangi malların ortak, hangi malların kişisel olacağını netleştirirler. Evlilik sözleşmesi, genellikle nişanlılık döneminde bir araya gelerek yapılır ve çiftin birlikte karar vermesi gereken ciddi bir konudur.

Çiftler, sözleşmenin hazırlanması için birlikte notere gitmeli ve orada yazılı bir sözleşme hazırlamalıdır. Hazırlanan evlilik sözleşmesi noterde onaylandıktan sonra geçerlilik kazanır. Sözleşmenin evlilikten önce yapılması, olası bir anlaşmazlıkta işleri kolaylaştırır ve belirsizliği ortadan kaldırır.

Evlilik Sonrasında Sözleşme

Evlilikten sonra sözleşme yapmak da mümkündür. Eğer çift evlilik öncesinde bir sözleşme imzalamadıysa, evlendikten sonra ortak kararla mal rejimini değiştirme hakkına sahiptir. Evlilikten sonra yapılan sözleşme, öncelikle geçerli olan yasal mal rejimi yerine (örneğin edinilmiş mallara katılma rejimi gibi) çiftin istediği farklı bir rejimi seçmesine imkân tanır.

Bu işlem de noterde yapılmalıdır. Taraflar evlilik sırasında anlaşarak mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilirler. Evlilikten sonra yapılan sözleşmede de noter onayı zorunludur ve seçilen mal rejimi, noter işlemleri tamamlandıktan sonra geçerli olur.

Noter Onayı ve Resmi Şekil Şartı

Evlilik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmi şekil şartına uyulması gerekir. Yani, bu sözleşme yazılı olarak hazırlanmalı ve mutlaka noter onayından geçmelidir. Noter onaylı evlilik sözleşmesi, hukuka uygun ve geçerli sayılır. Sözleşmenin yazılı olması ve çiftlerin bizzat noterde hazır bulunarak imzalamaları gerekir. Noter, metni taraflara okutur ve iradelerini doğruladıktan sonra onaylar.

Resmi şekil şartı, hem tarafların haklarının korunması hem de ileride çıkabilecek anlaşmazlıklarda belge olarak kullanılabilmesi için oldukça önemlidir. Sözleşme ancak noter huzurunda yapılan işlemle geçerli hale gelir.

Konsoloslukta ve Evlendirme Memuru Huzurunda Sözleşme

Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları için evlilik sözleşmesi yapmak kolaylaştırılmıştır. Çiftler, bulundukları ülkedeki Türk Konsolosluğu’nda evlilik sözleşmesi yapabilirler. Konsoloslukta yapılan sözleşme de noterdeki gibi resmi olarak kabul edilir ve geçerlidir.

Ayrıca, evlendirme memuru huzurunda da mal rejimi seçimi yapılabilir. Yani çiftler, nikah işlemleri sırasında mal rejimi tercihini evlendirme memuruna iletebilir ve bu tercih resmi kayıtlara geçer. Ancak kapsamlı bir evlilik sözleşmesi hazırlanacaksa, yine noter veya konsolosluk şartı aranır.

Gerekli Belgeler ve Hazırlıklar

Evlilik sözleşmesi yapmak için bazı belgelerin hazırlanması gerekir. Çiftlerin yanlarında kimlik belgesi veya pasaport bulundurması şarttır. Ayrıca, hazırlanacak sözleşmenin metni önceden hazırlanabilir ya da noter/konsolos yardımcılığı ile orada oluşturulabilir.

Belgeler arasında genellikle şunlar bulunur:

  • Tarafların nüfus cüzdanı ya da pasaportu
  • Varsa daha önce hazırlanmış bir taslak sözleşme metni
  • Evlilik tarihine dair bilgi veya belge

Noter veya konsoloslukta işlemler hızlıca tamamlanır. Hazırlığınızı evlilik tarihinden önce yapmak, süreci daha sorunsuz geçirmenizi sağlar. Böylece, ileride karşılaşılabilecek hukuki sorunların önüne geçilmiş olur.

Evlilik Sözleşmesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Geçerlilik Şartları

Evlilik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bazı yasal şartlara uyması gerekir. Bu şartlar hem Türk Medeni Kanunu'nda hem de uygulamada açıkça belirtilmiştir. Geçerli bir evlilik sözleşmesi, çiftlerin hak kaybı yaşamaması açısından son derece önemlidir.

Ortak İrade ve Rıza

Ortak irade ve rıza, evlilik sözleşmesinin en temel şartlarından biridir. Bu sözleşme mutlaka iki tarafın özgür iradesiyle yapılmalıdır. Hiçbir baskı altında veya zorla yapılan sözleşmeler geçerli sayılmaz. Yani, taraflardan biri istemeden ya da baskı altında imza attıysa, bu sözleşme ileride iptal edilebilir. Çiftlerin anlaşarak ve isteyerek sözleşmeyi imzalaması gerekir.

Tarafların Bizzat İmzalamaları

Evlilik sözleşmesinde tarafların bizzat imzalamaları şarttır. Vekil tayiniyle veya başkasının imzası ile evlilik sözleşmesi yapılamaz. Çiftler, sözleşmeye kendi isimleriyle ve kendi elleriyle imza atmalıdır. Noter veya yetkili memur huzurunda imzalanması ise bu işlemin resmiyet kazanmasını sağlar.

Yazılı Olma Zorunluluğu

Geçerli bir evlilik sözleşmesi için yazılı olma zorunluluğu vardır. Sözlü olarak yapılan anlaşmalar hukuken geçerli kabul edilmez. Sözleşmenin yazılı şekilde hazırlanması ve mümkünse noter tarafından onaylanması gereklidir. Bu şekilde, ileride yaşanacak bir anlaşmazlıkta sözleşmenin kesinliği korunmuş olur.

Sözleşmede Yer Alamayacak Hususlar

Her ne kadar evlilik sözleşmesi çiftlerin mal rejimini belirlemede özgürlük sağlasa da, bazı konular kesinlikle sözleşmede yer alamaz. Bu detaylara dikkat edilmezse sözleşmenin bazı maddeleri geçersiz sayılır.

Kişisel Haklara ve Nafakaya Dair Hükümler

Evlilik sözleşmesinde, kişisel haklara (örneğin, çocuk velayeti, eşlerin ahlaki sorumlulukları) ya da nafaka hükümlerine yer verilemez. Nafaka miktarı gibi konular, boşanma halinde mahkemeler tarafından belirlenir ve bu konuda önceden anlaşma yapılamaz. Kişisel haklardan biri de, beden bütünlüğüne dair haklardır ve bu maddeler evlilik sözleşmesinde olamaz.

Ahlaka ve Kanuna Aykırı Maddeler

Ahlaka veya kanuna aykırı hükümler içeren evlilik sözleşmeleri geçersizdir. Toplum düzenini, genel ahlakı ve yasaları bozan herhangi bir madde, sözleşmede yer alamaz. Örneğin “eşlerden biri çalışmayacak” ya da “evden ayrılırsa mal alamaz” gibi hükümler hem hukuka hem de etik kurallara aykırıdır ve geçersiz sayılır.

Tercüman Zorunluluğu ve Dil Uyumu

Evlilik sözleşmesinde dil uyumu ve tercüman desteği önemli bir konudur. Eğer taraflardan biri Türkçe bilmiyorsa veya anadilinde imza atmayı istiyorsa, mutlaka yeminli tercüman bulundurulmalıdır. Noter huzurunda yapılan işlemlerde tercüman bulunmazsa, sözleşme geçersiz sayılabilir. Dil uyumu, ileride doğabilecek yanlış anlamaların önüne geçmek için önemlidir. Böylece her iki taraf da neye imza attığını tam olarak bilir ve hak kaybı yaşanmaz.

Evlilik Sözleşmesinin İptal ve Geçersizlik Sebepleri

Şekil Şartlarına Uyulmaması

Şekil şartlarına uyulmaması, evlilik sözleşmesinin iptali ve geçersizliği konusunda en sık karşılaşılan durumlardan biridir. Evlilik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nda açıkça belirtilen bir şekil şartı vardır. Bu sözleşme mutlaka yazılı olarak yapılmalı ve taraflar tarafından bizzat imzalanmalıdır. Yazılı olmayan, sadece sözlü yapılan ya da üçüncü bir kişi yoluyla imzalanan sözleşmeler geçersiz olur. Ayrıca noter onayı da resmi şekil şartları arasında yer alır. Eğer evlilik sözleşmesi noter huzurunda imzalanmazsa veya evlendirme memuru önünde yapılmazsa, bu sözleşme hukuk önünde geçerli sayılmaz.

Hata, Hile, Zor veya Korkutma

Evlilik sözleşmesinde hata, hile, zor veya korkutma varsa, bu haller iptal sebebi olur. Taraflardan biri sözleşmeyi bir yanlış bilgiye dayalı olarak, kandırılarak ya da tehdit altında imzaladıysa, yapılan sözleşme geçersiz sayılır. Örneğin, evlilik sözleşmesine konu olan mal varlığı bilgisinin gizlenmesi ya da olduğundan farklı gösterilmesi durumunda hileden söz edilebilir. Yine bir taraf kendi rızası dışında zorlama veya baskı ile sözleşmeyi imzaladıysa, mahkemeye başvurarak sözleşmenin iptalini isteyebilir.

Yanılma, Aldatma ve İrade Sakıncaları

Yanılma, aldatma ve irade sakıncaları da evlilik sözleşmesinin geçersiz olmasına yol açan önemli etkenlerdendir. Yanılma halinde, taraflardan biri sözleşmenin içeriğini, sonuçlarını veya kapsamını yanlış anlamış olabilir. Aldatma ise bilerek ve isteyerek karşı tarafı yanıltmaya yönelik davranışları içerir. Örneğin, taraflardan biri mal varlığını gizleyerek veya olduğundan farklı göstererek diğeri ile sözleşme imzalamışsa bu durum aldatmadır. Ayrıca tarafların gerçek iradesini yansıtmayan, baskı altında alınan veya psikolojik üstünlük kurularak yapılan sözleşmeler, irade sakıncası kabul edilir ve geçersiz olur.

İptal Davasında Zaman Aşımı

İptal davasında zaman aşımı süresi, evlilik sözleşmesinin iptal edilmesi isteyen tarafından dikkate alınması gereken önemli bir konudur. Türk Medeni Kanunu’na göre, hata, hile, zor veya korkutma gibi durumların öğrenilmesinden itibaren genellikle bir yıl içinde iptal davası açılmalıdır. Bu süre geçtikten sonra açılan davalarda, mahkeme davayı reddedebilir. Taraflar, sözleşmenin geçersizliğini öğrendikleri andan itibaren bu zaman aşımı süresine dikkat etmeli, gecikmeden yasal başvuruda bulunmalıdır. Aksi halde, geçersiz veya sakat olarak yapılan bir sözleşme bile zamanında dava açılmadığı için geçerli sayılabilir.

Tüm bu sebepler, evlilik sözleşmesi yaparken dikkatli olunmasının ve gerekirse bir uzmandan yardım alınmasının ne kadar önemli olduğunu gösterir.

Evlilik Sözleşmesi Sona Erme Halleri

Boşanma ve Ölüm Sebebiyle Sona Erme

Boşanma ve ölüm sebepleri, evlilik sözleşmesinin sona ermesinde en temel iki nedendir. Evlilik sona erdiğinde, evlilik sözleşmesi de etkisini yitirir. Yani taraflar boşandığında veya eşlerden biri vefat ettiğinde, bu sözleşme devre dışı kalır. Özellikle boşanma halinde, mal varlığı konusu yine sözleşmeye uygun şekilde paylaşılır. Ölüm durumunda ise, kalan eşin ve mirasçıların hakları devreye girer. Türk Medeni Kanunu’nda, evlilik birliği sona erdiğinde mal rejiminin de sona ereceği açıkça belirtilmiştir.

Mal Rejiminin Tasfiyesi ve Paylaşım

Mal rejiminin tasfiyesi ve paylaşımı, evlilik sözleşmesinin sona ermesinden sonraki en önemli süreçtir. Eşler arasında hangi mal rejimi seçilmişse, tasfiye de buna uygun olarak yapılır. Örneğin, edinilmiş mallara katılma rejimi seçildiyse paylaşım, evlilik süresince edinilen malları kapsar. Eğer mal ayrılığı varsa, herkes kendi malını alır. Tasfiye sırasında hem taşınmaz hem taşınır mallar ve borçlar dikkate alınır. Mahkemeler veya tarafların anlaşması çerçevesinde bu paylaşım netleştirilir.

Mal rejiminin tasfiyesinde; malların hangi eşe ait olduğu, gizli mal varlıkları veya evlilik süresinde edinilmiş değerler gibi hususlar dikkatle incelenir. Tüm süreç, sözleşmede yazan kurallar ve kanun hükümleri çerçevesinde gerçekleşir.

Sözleşme Fesih ve Sonlandırma İşlemleri

Sözleşme fesih ve sonlandırma işlemleri, olağan dışı durumlarda gündeme gelir. Evlilik devam ederken, taraflar ortak karar ile sözleşmeyi feshetmek isteyebilirler. Bunun için iki tarafın da rızası ve yazılı başvurusu gerekir. Ayrıca yeniden mal rejimi seçimi mümkün ise, taraflar yeni bir evlilik sözleşmesi yapabilir. Tüm bu işlemler noter huzurunda, resmi şekilde gerçekleştirilir.

Sözleşme feshi sırasında, bugüne kadarki mal birikimi ve sözleşme kapsamındaki hükümler dikkate alınır. Fesih, sadece ileriye dönük etki doğurur; geçmişteki hak ve yükümlülükler ise korunur. Dolayısıyla, fesih işlemleri ciddi ve dikkatle yürütülmesi gereken işlemlerdir.

Bu başlıklar altında, evlilik sözleşmesinin hukuken nasıl sona ereceği, mal paylaşımının nasıl olacağı ve sürecin hangi yollarla resmen tamamlanabileceği açık şekilde anlatılmıştır.

Evlilik Sözleşmesi Yapmanın Avantajları ve Dezavantajları

Mal Paylaşımı Konusunda Açıklık

Mal paylaşımı konusunda açıklık sağlamak isteyen çiftler için evlilik sözleşmesi oldukça önemlidir. Çünkü evlilik sözleşmesi ile evlilik sırasında veya evlilik sona erdiğinde hangi malların kime ait olacağı, ortak malların nasıl paylaştırılacağı baştan belirlenmiş olur. Böylece boşanma durumunda ya da eşlerden birinin vefatında mal varlığına dair tartışmalar ve belirsizlikler önlenir. Özellikle iş hayatı aktif olan, girişimci veya yüksek maddi değeri olan mallara sahip kişiler için bu açıklık büyük avantaj sağlar. Her iki taraf da mal paylaşımı kurallarını bildiğinden, ileride ortaya çıkabilecek sürprizlerle karşılaşmaz ve süreç daha sağlıklı yürür.

Tarafların Haklarının Korunması

Tarafların haklarının korunması evlilik sözleşmesinin en büyük yararlarından biridir. Sözleşmede taraflar kendi isteklerine ve ihtiyaçlarına göre maddeler ekleyebilir. Böylece eşlerin hakları, sorumlulukları ve mal varlığı üzerindeki yetkileri önceden belirlenmiş olur. Özellikle bir tarafın daha fazla borcu olması ya da özel olarak korunmak istenen bir mala sahip olması durumunda taraflar kendi çıkarlarını koruma altına alır. Türk Medeni Kanunu’na göre mal rejimi seçme hakkı verildiğinden, çiftler en çok kendilerine uygun düzenlemeyi seçerek olası riskleri asgariye indirirler.

Olası Anlaşmazlıkların Önlenmesi

Olası anlaşmazlıkların önlenmesi için evlilik sözleşmesi ciddi bir koruma sağlar. Sözleşmede açıkça yazılmış kurallar sayesinde, boşanma ya da mal paylaşımı sürecinde yaşanabilecek uzun ve yıpratıcı tartışmaların önüne geçilir. Her iki taraf da evlilik başlamadan veya devam ederken tüm şartlara hâkim olur. Mahkemelik olma, uzun süreli davalarla uğraşma gibi riskler azalır ve çiftlerin ilişkisi belirli bir güven çerçevesinde devam eder. Anlaşmazlık yaşanması halinde ise çözüm basit ve hızlı olur. Bu sayede hem maddi hem manevi olarak taraflar kendini güvende hisseder.

Evlilik sözleşmesi yapmak çiftlere hem pratik hem de psikolojik anlamda büyük kolaylıklar sağlar. Fakat her durum için en uygun şartların sağlanması adına bir uzmana danışmak ve sözleşmeyi en baştan düzgün şekilde hazırlamak unutulmamalıdır.

Hazırlık Aşamasında Hukuki Destek ve Uzman Tavsiyesi

Avukat Desteği ve Danışmanlığının Önemi

Evlilik sözleşmesi hazırlarken avukat desteği almak büyük önem taşır. Çünkü sözleşmede yapılan küçük bir hata, ilerde geri dönülmesi zor sorunlara yol açabilir. Avukatlar, çiftlerin haklarını en iyi şekilde koruyacak düzenlemeler yapar ve Türk Medeni Kanunu’na uygunluk sağlar. Ayrıca, taşınmaz paylaşımı, borçların kaderi gibi karmaşık konularda tarafları aydınlatır.

Avukat yardımıyla sözleşmeye eklenmesi gereken tüm maddeler ayrıntılı şekilde hazırlanır. Bu da hem evlilik süresince hem de olası bir boşanma durumunda tarafların mağduriyet yaşamasını önler. Özellikle mal paylaşımı konusunda herkesin anlayabileceği açık bir dil kullanılması, sonradan çıkacak anlaşmazlıkların önüne geçilmesini sağlar.

Uzman bir avukatla çalışmak, sözleşmenin geçerliliği için gerekli şekil şartlarının yerine getirilmesini de güvenceye alır. Noter onayı, tarafların açık rızası ve sözleşmenin resmi olarak düzenlenmesi gibi unsurlar da avukat gözetiminde sorunsuz şekilde tamamlanır.

Bireysel ve Özel Durumlara Uygunluk

Her çiftin durumu farklıdır ve standart bir sözleşme her zaman yeterli olmaz. Bu nedenle evlilik sözleşmesinin kişisel ihtiyaçlara ve özel durumlara göre hazırlanması gerekir. Örneğin bir tarafın evlilik öncesi önemli mal varlığı, borcu veya yurtdışıyla bağlantılı mal rejimi konusu olabilir. Benzer şekilde çocuk sahibi çiftler, çocukların haklarını da korumak isteyebilir.

Bireysel durumlara uygun bir sözleşme hazırlamak ancak iyi bir hukuki danışmanlıkla mümkündür. Uzman desteğiyle, hem tarafların mevcut mal varlıkları hem de gelecekteki olası değişiklikler hesaba katılır. Ayrıca, uluslararası evliliklerde karşılaşılabilecek farklı kanuni uygulamalar da değerlendirilir.

Sonuç olarak, evlilik sözleşmesinin hazırlanması sadece bir formalite değildir. Tarafların kendilerine özgü ihtiyaç ve beklentilerini yansıtması için profesyonel yardım almak büyük avantaj sağlar. Böylece, ileride doğabilecek hak kayıpları ve anlaşmazlıkların önüne geçilir.

Sık Yapılan Hatalar ve Yanlış Anlaşılanlar

Standart Sözleşme Yanılgısı

Standart sözleşme yanılgısı, evlilik sözleşmesi yapmak isteyen çiftlerin en çok düştüğü hatalardan biridir. Birçok kişi internette bulunan örnek metinlerin her çifte uyacağını düşünür. Oysa ki, her evliliğin kendi şartları ve dinamikleri farklıdır. Hazır metinler, çoğu zaman tarafların ihtiyaçlarına ya da gerçek isteklerine karşılık gelmez. Bu yüzden standart bir evlilik sözleşmesini kullanmak, ileride anlaşmazlık çıkmasına yol açabilir.

Çiftlerin, yaşam tarzlarına, mal varlığı yapısına ve ailedan beklentilerine göre, kendilerine uygun bir sözleşme hazırlamaları gerekir. Bu nedenle profesyonel bir hukukçudan destek almak büyük önem taşır. Standart ve herkese uygunmuş gibi sunulan sözleşmelere güvenerek işlem yapmak ciddi riskler doğurabilir.

Geçmiş Tarihli Malvarlığı İçin Sözleşme Yapılamaması

Geçmiş tarihli malvarlığı için sözleşme yapılamaması ise başka bir yanlış anlaşılmadır. Birçok çift, evlilik sözleşmesi yaparken, önceki yıllara ait malların da bu sözleşmeyle korunabileceğini zanneder. Ancak, evlilik sözleşmesi sadece imzalandıktan sonraki döneme etki eder. Yani geçmişte edinilen taşınmazlar veya paralar, geriye dönük olarak sözleşmenin kapsamına dahil edilemez.

Kanunen evlilik sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için hüküm doğurur. Bu nedenle, evlenmeden önce veya evlilik sırasında yapılan sözleşmeler, ancak sözleşmeden sonraki mallar üzerinde etkili olur. Geçmişte alınmış olan mülklerin paylaşımı için, evlilik sözleşmesiyle geriye dönük bir koruma sağlanamaz.

Tek Taraflı İmzalama Hataları

Tek taraflı imzalama hataları da evlilik sözleşmesinde sıkça rastlanan bir diğer sorundur. Evlilik sözleşmesi ancak çiftlerin ortak iradesiyle ve iki tarafın da imzasıyla geçerlidir. Sadece bir kişinin imzaladığı veya diğer tarafın haberi olmadan düzenlenen sözleşmeler, yasal olarak geçersizdir.

Bazı durumlarda, taraflardan biri hızlı davranmak ya da diğerine haber vermeksizin sözleşmeyi imzalamak isteyebilir. Ancak bu mümkün değildir. Mutlaka iki taraf da sözleşmeyi kendi serbest iradesiyle imzalamalı ve onaylamalıdır. Eğer bir taraf baskı altında kalmışsa ya da kandırılmışsa, bu sözleşme iptal edilebilir. Hukuki açıdan geçerli bir evlilik sözleşmesi için hem eşlerin hem de, gerektiğinde noter veya evlendirme memurunun onayına ihtiyaç vardır.

Bu tip hatalardan kaçınmak için, dikkatli ve bilinçli hareket etmek, uzman tavsiyesi almak çok önemlidir.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.