+90 507 195 23 23

Uyuşturucu Madde Ticaretine Yardım Etme Suçu

Yayınlanma: 19 Aralık 2025 • Güncelleme: 19 Aralık 2025 • 23 dk. okuma

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçu, Türk Ceza Kanunu’nda TCK m.188’de düzenlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçuna, TCK m.39 kapsamında “suça iştirak” yoluyla verilen yardım etme fiillerini kapsar. Kişi bizzat satış yapmasa da, uyuşturucunun nakledilmesi, saklanması, depolanması, müşteri bulunması veya maddi–manevi destek sağlanması halinde sorumluluk doğabilir.

Bu suçun oluşması için yardımın, ana suçu bilerek ve isteyerek kolaylaştırması ve fiilin, uyuşturucu ticaretiyle bağlantısının somut delillerle ortaya konulması gerekir. Yardım eden kişi, asli faile göre daha düşük ama yine de oldukça ağır sayılabilecek bir ceza ile karşılaşabilir. Bu nedenle, uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçu ile karşılaşan kişilerin süreci hukuki destekle yürütmesi büyük önem taşır.

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme ne anlama geliyor?

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme, kısaca, TCK 188’de tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçunu bizzat işlemeyip, bu suçun işlenmesini kolaylaştıran, destekleyen veya güçlendiren her türlü davranışı ifade eder.

Kişi uyuşturucuyu doğrudan imal etmese, satmasa, nakletmese bile; bu fiilleri işleyenlere bilerek ve isteyerek destek oluyorsa, TCK 39 kapsamında “yardım eden” sıfatıyla sorumlu tutulur. Örneğin:

  • Uyuşturucunun taşınacağı aracı ayarlamak
  • Maddeyi saklamak için yer göstermek
  • Satıcıya müşteri bulmak, alıcıyla satıcıyı tanıştırmak
  • Polis kontrolünü haber vererek yakalanmayı önlemeye çalışmak

gibi eylemler, somut olaya göre uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçu kapsamında değerlendirilebilir.

Burada önemli olan, kişinin suçun varlığını bilmesi ve yaptığı hareketle bu ticarete gerçekten katkı sağlamasıdır. Sırf tesadüfi, habersiz davranışlar yardım sayılmaz.

TCK 188 ile TCK 39 arasındaki ilişki kısaca nedir?

TCK 188, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunun kendisini ve bu suçun cezasını düzenler. Yani uyuşturucuyu imal eden, satan, satışa arz eden, nakleden, depolayan, ithal veya ihraç eden kişi, TCK 188’e göre “asıl fail”dir.

TCK 39 ise, herhangi bir suçun işlenmesine yardım edenlerin nasıl cezalandırılacağını belirleyen genel hükümdür. Uyuşturucu ticaretine yardım eden kişi hakkında da, önce işlenen suçun TCK 188 kapsamında olduğu kabul edilir, sonra bu suça yardım etme hükümleri (TCK 39) uygulanır.

Bu ilişkiyi şöyle özetleyebiliriz:

  • Suç tipi ve temel ceza: TCK 188
  • Bu suça katkı sağlayanların sorumluluğu ve indirim oranı: TCK 39

Yani yardım eden, TCK 188’deki suça iştirak eder; fakat cezası TCK 39’daki özel indirim kurallarına göre daha düşük belirlenir.

Yardım eden kişi ile asıl fail arasındaki temel farklar

Yardım eden ile asıl fail arasındaki ayrım, hem fiilin niteliği hem de suç üzerindeki hâkimiyet açısından yapılır:

  1. Seçimlik hareketleri kim yapıyor?
  • Asıl fail, TCK 188’de sayılan hareketlerden en az birini bizzat gerçekleştirir: imal, satma, satışa arz, nakletme, depolama, ithal, ihraç gibi.
  • Yardım eden ise bu hareketleri doğrudan yapmaz; sadece bu fiillerin işlenmesini kolaylaştırır, destekler veya hazırlık sağlar. Örneğin, sadece aracı temin eder, saklama yeri bulur, gözcülük yapar.
  1. Suç üzerindeki “hâkimiyet” derecesi
  • Asıl fail (veya müşterek fail), suçun nasıl, ne zaman, nerede işleneceğine dair belirleyici kontrol sahibidir; olayın merkezindedir.
  • Yardım eden, bu kararı vermez; sadece alınmış kararı destekler. Suçun gidişatını tek başına yönlendirebilecek bir konumda değildir.
  1. Cezanın ağırlığı
  • Asıl fail, TCK 188’de öngörülen ağır hapis ve adli para cezası ile karşı karşıyadır.
  • Yardım eden için ise TCK 39 devreye girer; ceza failin cezasına göre önemli ölçüde indirilir ve çoğu durumda üst sınır 8 yılı geçemez.
  1. Yargıtay uygulaması Yargıtay, uyuşturucu madde ticaretine ilişkin dosyalarda, kişinin TCK 188’deki seçimlik hareketlerden birini yapıp yapmadığına ve olay üzerinde ne ölçüde hâkimiyet kurduğuna bakarak, “asıl fail mi, müşterek fail mi, yoksa sadece yardım eden mi” olduğuna karar vermektedir. Örneğin, sadece müşteri bulmak veya saklama yerine götürmek çoğu kararda yardım etme sayılırken, satışa fiilen katılmak çoğu kez müşterek faillik olarak kabul edilmektedir.

Özetle: Uyuşturucu madde ticaretine yardım eden, suçu işlemez; ama suçu mümkün kılan veya kolaylaştıran kişidir. Bu nedenle hem sorumludur hem de asıl faile göre daha hafif cezalandırılır. Ancak katkının boyutu büyüdükçe, “artık sadece yardımcı değil, ortak fail misin?” sorusu gündeme gelir ve hukuki durum ağırlaşabilir.

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçunun yasal dayanağı

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçu, doğrudan adıyla ayrı bir maddede düzenlenmiş değildir. Bu fiil, TCK 188’deki uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçuna, TCK 39’daki “suça yardım etme” hükümlerinin uygulanmasıyla ortaya çıkar. Yani önce ortada TCK 188 kapsamında işlenen bir “asıl suç” olmalı, ardından bu suça dışarıdan katkı sağlayan kişinin durumu TCK 39’a göre değerlendirilir.

TCK 188 kapsamında uyuşturucu madde ticareti nasıl tanımlanıyor?

TCK 188, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin pek çok fiili “ticaret” kapsamında suç sayar. Sadece satmak değil, şu davranışlar da uyuşturucu madde ticareti suçu içinde değerlendirilir:

  • Satmak, satışa arz etmek, başkasına vermek, devretmek
  • Sevk etmek, nakletmek, depolamak, muhafaza etmek
  • İthal veya ihraç etmek
  • Uyuşturucu maddeyi ticaret amacıyla bulundurmak

Önemli nokta, fiilin ticaret kastıyla yapılmasıdır. Kişisel kullanım sınırını aşan miktarlar, paketleme şekli, alıcıyla kurulan bağlantılar, para trafiği gibi unsurlar, “ticaret” kastının varlığını gösteren tipik işaretler olarak kabul edilir.

TCK 39’a göre suça yardım etmenin genel şartları nelerdir?

TCK 39, bir suça “yardım eden” kişiyi düzenler. Yardım etmenin genel şartları kısaca şöyledir:

  • Asıl suçun işlenmesine yönelik kast: Yardım eden, yapılan işin suç olduğunu bilmeli ve bu suçun işlenmesini bilerek ve isteyerek kolaylaştırmalıdır.
  • Fail üzerinde hâkimiyet kurmamak: Yardım eden, suçu yöneten, planlayan veya birlikte gerçekleştiren kişi değildir; katkısı daha tali niteliktedir.
  • Suçtan önce veya suç sırasında katkı: Yardım, genellikle suç işlenmeden önce veya işlenirken yapılır (araç sağlama, yer gösterme, gözcülük gibi). Sadece suç sonrası yardım çoğu zaman “suça yardım” değil, başka suç tipleri (örneğin suçluyu kayırma) kapsamında değerlendirilir.

Yardım, maddi (araç, para, yer sağlama, gözcülük yapma) veya manevi (cesaretlendirme, yol gösterme, planlama aşamasında fikir verme) şekilde olabilir.

Yardım edenin cezası nasıl belirlenir, hangi oranda indirim uygulanır?

TCK 39/2’ye göre, suça yardım eden kişi, asıl suçun cezasına göre indirimli cezalandırılır. Kural olarak:

  • Yardım eden hakkında, asıl suç için öngörülen ceza üçte birden yarısına kadar indirilerek hüküm kurulur.

Uyuşturucu madde ticareti suçu TCK 188’de oldukça ağır hapis cezalarıyla düzenlendiği için, yardım eden açısından da ceza hâlâ yüksek olabilir; sadece asıl faile göre daha düşük olur.

Hakim, indirim oranını belirlerken:

  • Yardımın yoğunluğunu ve önemini,
  • Suçun işlenmesindeki etkisini,
  • Yardım edenin kast derecesini ve kişisel özelliklerini

dikkate alır. Bazı durumlarda, yardım niteliğindeki katkı çok sınırlı ise, indirim oranı üst sınıra (yarıya kadar) yaklaştırılabilir; katkı suçu fiilen mümkün kılan temel unsur ise, indirim daha düşük tutulabilir.

Kısaca, uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçunun yasal dayanağı, TCK 188’deki ağır yaptırımlar ile TCK 39’daki indirimli sorumluluk rejiminin birleşiminden oluşur.

Hangi davranışlar uyuşturucu ticaretine yardım sayılır?

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme, doğrudan satışa, temine veya nakle katılmadan, bu suçun işlenmesini kolaylaştıran her türlü davranışı kapsar. Önemli olan, yapılan hareketin uyuşturucu ticaretinin gerçekleşmesine somut bir katkı sağlaması ve bunun bilerek yapılmasıdır. Yargıtay uygulamasında bu katkı çoğu zaman aracılık, gözcülük, araç veya para temini gibi dolaylı eylemlerle karşımıza çıkar.

Alıcıyla satıcıyı buluşturmak yardım etme sayılır mı?

Genel olarak evet. Uyuşturucu madde almak isteyen kişiyle satıcıyı tanıştırmak, telefonla görüştürmek, numaralarını vermek, buluşma yerini ayarlamak gibi eylemler suça yardım olarak kabul edilir.

Yargıtay, alıcı ile satıcının buluşmasını sağlayan kişinin, bizzat uyuşturucu satmadığı ve satış üzerinde hâkimiyet kurmadığı durumlarda müşterek fail değil, yardım eden sayılması gerektiğini açıkça vurguluyor. Bu nedenle bu tür aracılık fiilleri çoğunlukla TCK 39 kapsamında “suçun işlenmesine yardım” olarak nitelendiriliyor.

Araç, telefon, para gibi imkanları sağlamak suça nasıl dönüşür?

Uyuşturucu ticaretinde kullanılacağını bilerek:

  • Aracını vermek veya araç kiralanmasına aracılık etmek
  • Kendi telefon hattını, hattın gizlenmesi amacıyla kullandırmak
  • Uyuşturucu alım satım parasının gönderilmesi için kendi banka hesabını kullandırmak

gibi davranışlar, maddi yardım sayılır ve TCK 39 kapsamında uyuşturucu madde ticaretine yardım suçunu oluşturur.

Yargıtay kararlarında, sevkiyatta kullanılacak araca şoförlük yapmak, öncü araç temin etmek, para transferinde kendi hesabını kullandırmak gibi fiiller açıkça “yardım etme” örneği olarak gösterilmektedir.

Burada kritik nokta, bu imkanların bilerek ve isteyerek uyuşturucu ticaretine tahsis edilmesidir. Kişi, aracın ya da hesabın bu amaçla kullanıldığını bilmiyorsa, yardım kastından söz etmek daha zordur ve ispat yükü dosya kapsamındaki delillere göre değerlendirilir.

Gözcülük yapmak, yolu kontrol etmek, haber uçurmak hangi durumda suç olur?

Sadece olay yerinde bulunmak tek başına yeterli değildir. Ancak:

  • Polis kontrolü olup olmadığını takip edip taşıyıcıya bildirmek
  • Satış yapılan yere yakın bir noktada “gözcülük” yaparak şüpheli durumları haber vermek
  • Sevkiyat sırasında güzergahı kontrol edip riskli yerler konusunda sürekli bilgi aktarmak

gibi eylemler, Yargıtay’a göre suçun icrasını kolaylaştıran yardım niteliğindedir.

Bu tür davranışlar, kişi satışa doğrudan katılmasa bile, uyuşturucu ticaretinin güvenli şekilde yapılmasına hizmet ettiği için yardım etme kapsamında cezalandırılabilir. Eğer kişi, sevkiyatın planlanmasında söz sahibi ise, güzergahı belirliyor, talimat veriyor ve süreci yönlendiriyorsa, artık yardım eden değil, müşterek fail olarak da değerlendirilebilir; bu ayrım somut olaya göre yapılır.

Uyuşturucu maddenin saklanmasına, paketlenmesine veya nakline katkı sağlamak

Uyuşturucu maddeyi:

  • Evinde, işyerinde veya aracında bilerek saklamak
  • Paketlenmesi için yer, malzeme veya cihaz (örneğin vakum makinesi) temin etmek
  • Nakil sırasında taşıyıcıya eşlik etmek ya da sadece taşıma için aracı tahsis etmek

çoğu kararda yardım etme kapsamında kabul edilmektedir. Örneğin, sadece paketlemede kullanılan makineyi getiren kişinin, TCK 39 uyarınca yardım eden olduğu, asıl fail sayılamayacağı yönünde kararlar vardır.

Ancak saklama, paketleme veya nakil faaliyetini bizzat organize eden, miktar ve güzergahı belirleyen, alıcıyla irtibatı sağlayan kişi, artık ticaret suçunun doğrudan faili ya da müşterek faili olarak da değerlendirilebilir. Bu nedenle, aynı davranışın “yardım” mı yoksa “doğrudan ticaret” mi sayılacağı, olayın tüm ayrıntıları ve kişinin suç üzerindeki hâkimiyeti incelenerek belirlenir.

Yardım eden ile müşterek failin ayrımı nasıl yapılır?

Uyuşturucu madde ticaretinde herkes aynı fiili işlemese de, herkes “aynı derecede sorumlu” olmayabilir. Ceza hukuku bu nedenle yardım eden ile müşterek (ortak) fail arasında net bir ayrım yapar. Temel ölçüt, kişinin suç üzerindeki hâkimiyet derecesidir ve Yargıtay kararlarında da bu ölçüt esas alınır.

Yardım eden, suçu başkasının planladığı ve yönettiği bir olaya dışarıdan katkı sunan kişidir. Müşterek fail ise suçu birlikte planlayan, yöneten veya icra hareketlerini birlikte gerçekleştiren, yani suça eşit düzeyde katılan kişidir. Aynı olayda bir kişi sadece aracı, diğeri ise asıl satıcı olabilir; bu durumda her ikisinin hukuki konumu farklı değerlendirilebilir.

Suç üzerinde “hâkimiyet” ne demektir, uygulamada nasıl anlaşılır?

Ceza hukukunda “hâkimiyet”, suçun gidişatını belirleyebilme, suçu başlatma, sürdürme veya durdurma gücüne sahip olma anlamına gelir. Uygulamada hâkimiyet şu sorularla test edilir:

  • Suçun nerede, ne zaman, kime karşı ve nasıl işleneceğine kim karar verdi?
  • Uyuşturucu maddeyi kim temin etti, kim fiyatı belirledi, kim pazarlığı yaptı?
  • O kişi devre dışı kalsa, suç yine de aynı şekilde işlenebilir miydi?

Bu sorulara verilen cevaplar, kişinin sadece yardımcı mı yoksa müşterek fail mi olduğunu gösterir. Örneğin, uyuşturucu maddeyi bizzat temin eden, alıcıyla pazarlığı yapan ve teslimi organize eden kişi, genellikle suç üzerinde hâkimiyet kurduğu için müşterek fail kabul edilir. Buna karşılık, sadece aracıyla bir kez götürüp getiren, pazarlığa karışmayan ve miktar/fiyat konusunda söz sahibi olmayan kişi çoğu zaman yardım eden olarak değerlendirilir.

Sadece yardımcı mı, yoksa artık ortak fail mi sayılıyorum?

Bu ayrım, çoğu dosyada en kritik tartışma konusudur. Kaba bir çerçeveyle:

  • Yardım eden:

  • Suç fikri ona ait değildir.

  • Planlama ve yönetim başkasındadır.

  • Kendi katkısı olmasa da suçun başka yollarla işlenmesi mümkündür.

  • Genellikle “araç sağlama, yer gösterme, gözcülük, haber verme” gibi yan rollerdedir.

  • Müşterek fail:

  • Suçun planlanmasına katılır veya planı benimser.

  • İcra hareketlerinin bir kısmını bizzat yapar (örneğin maddeyi teslim eder, parayı alır).

  • Suçun başarısı onun katkısına ciddi şekilde bağlıdır.

  • O olmadan suçun işlenmesi ya çok zorlaşır ya da hiç mümkün olmaz.

Örneğin, uyuşturucu maddenin alıcıya tesliminde bizzat bulunan, parayı alan, miktarı ve kaliteyi kontrol eden kişi, “ben sadece götürdüm” dese bile, fiilen ticaretin merkezinde yer aldığı için çoğu zaman müşterek fail sayılır. Buna karşılık, sadece aracı kullandıran, ne taşındığını bilip bilmediği tartışmalı olan bir kişi, delil durumuna göre yardım eden veya hiç sorumlu olmayan kişi olarak değerlendirilebilir.

Yargıtay kararlarında yardım – müşterek fail ayrımına örnekler

Yargıtay, uyuşturucu madde ticareti dosyalarında bu ayrımı sık sık vurgular ve bazı ölçütler geliştirir:

  • Sadece alıcı ile satıcıyı tanıştırmak: Eğer kişi sadece tarafları bir araya getiriyor, pazarlığa katılmıyor, miktar ve fiyatı belirlemiyor, teslim anında bulunmuyorsa, Yargıtay çoğu kararında bunu yardım etme kapsamında değerlendirmektedir. Ancak bu tanıştırma işi sürekli, sistematik ve menfaat karşılığı yapılıyorsa, rol ağırlaşabilir.

  • Teslim anında aktif rol alma: Uyuşturucu maddeyi alıcıya bizzat veren, parayı alan, saklama yerini gösteren veya teslimatın güvenli şekilde yapılmasını sağlayan kişi, Yargıtay içtihatlarında çoğunlukla müşterek fail kabul edilir. Çünkü bu durumda kişi, ticaretin icra safhasında doğrudan yer almakta ve suç üzerinde hâkimiyet kurmaktadır.

  • Gözcülük ve çevreyi kontrol etme: Sadece kısa süreli gözcülük yapan, pazarlığa ve teslimata karışmayan, olaydan elde edilen kazançtan pay almayan kişi hakkında Yargıtay, çoğu kez yardım eden sıfatını benimser. Ancak gözcülük, örgütlü ve sürekli bir faaliyetin parçası ise, özellikle de kişi diğer aşamalara da zaman zaman katılıyorsa, müşterek faillik yönünde değerlendirmeler de yapılabilmektedir.

Sonuç olarak, yardım eden ile müşterek fail ayrımı, her olayın somut delilleri, tarafların fiili rolleri ve suç üzerindeki hâkimiyet derecesi dikkate alınarak yapılır. Aynı fiil için farklı kişiler hakkında farklı hukuki nitelendirme yapılabilmesi bu yüzden mümkündür. Bu nedenle, böyle bir suçlamayla karşılaşıldığında, kişinin olay içindeki gerçek rolünün ayrıntılı şekilde ortaya konulması ve savunmanın buna göre kurulması büyük önem taşır.

Uyuşturucu ticaretine yardım etme suçunun oluşması için aranan şartlar

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçunun oluşması için, sadece “bir şekilde yardım etmiş olmak” yetmez. Yardımın, uyuşturucu ticareti suçuna yönelik olması, failin bunu bilerek ve isteyerek yapması ve yapılan katkının suçun işlenmesini kolaylaştırması veya güçlendirmesi gerekir. Aşağıdaki üç başlık, mahkemelerin en çok tartıştığı noktaları özetler.

Kast (bilerek ve isteyerek yardım) nasıl ispatlanır?

Bu suçta aranan kast, yardım eden kişinin, yapılan işin uyuşturucu madde ticaretine yönelik olduğunu bilmesi ve buna rağmen isteyerek katkı sunmasıdır. Yani kişi, en azından “burada uyuşturucu ticareti yapıldığını, kendi davranışının da buna destek olduğunu” öngörmeli ve kabullenmelidir.

Kast doğrudan itirafla çok nadir ortaya çıkar. Genellikle:

  • Telefon görüşmeleri, mesaj içerikleri, yazışmalar
  • Olay öncesi ve sonrası yoğun irtibat, ortak hareket
  • Uyuşturucu maddenin miktarı, paketlenme şekli, saklanma biçimi
  • Kişinin daha önceki benzer eylemleri, sabıka kaydı
  • Olay anındaki davranışları (kaçma, delil gizleme, sahte beyan vb.)

gibi dolaylı delillerden kast çıkarılır.

Örneğin, kişi defalarca aynı kişiyi “müşteri” diye arıyor, “mal geldi, hazır mısın” gibi ifadeler kullanıyor, buluşma noktalarını ayarlıyorsa, “ben ne olduğunu bilmiyordum” savunması çoğu zaman inandırıcı bulunmaz. Buna karşılık, tek seferlik, açıklaması makul bir taşıma veya yardım varsa ve başka destekleyici delil yoksa, kastın ispatı zorlaşır.

Suçun işlenmesinden önce, işlenirken ve sonrasında yapılan yardımlar

Suça yardım, zaman bakımından üç dönemde karşımıza çıkar:

  1. Suçtan önce yardım:
  • Alıcı ile satıcıyı tanıştırmak
  • Buluşma yerini ayarlamak
  • Uyuşturucunun saklanacağı yeri temin etmek
  • Nakil için araç bulmak, şoför ayarlamak gibi hazırlık niteliğindeki katkılar, eğer bilinçli şekilde uyuşturucu ticaretine yönelikse, yardım sayılabilir.
  1. Suç işlenirken yardım:
  • Gözcülük yapmak
  • Uyuşturucuyu taşıyan araca eskortluk etmek
  • Alım satım sırasında para ve malın el değiştirmesine fiilen destek olmak gibi eylemler, doğrudan suçun icrasını kolaylaştırdığı için tipik yardım davranışlarıdır.
  1. Suçtan sonra yardım:
  • Uyuşturucunun saklanmasına devam etmek
  • Delilleri gizlemek, yok etmek
  • Suçluyu saklamak, kaçmasına yardım etmek

Bu son grup, her zaman “suça yardım” kapsamında değerlendirilmez. Bazı durumlarda ayrı suçlar (örneğin suçluyu kayırma) gündeme gelebilir. Burada kritik nokta, yardımın suç işlenmeden önce kararlaştırılmış olup olmadığı ve faille önceden bir anlaşmanın bulunup bulunmadığıdır. Eğer kişi, daha en baştan “iş bittikten sonra saklama işini ben hallederim” diyerek sürecin parçası olmuşsa, bu da yardım kapsamında değerlendirilebilir.

Yardım ile netice arasındaki bağ: katkı somut olarak nasıl gösterilir?

Yardım etme suçunun oluşması için, kişinin davranışı ile uyuşturucu ticareti suçu arasında somut bir bağ kurulmalıdır. Yani:

  • Yapılan yardım, suçun işlenmesini kolaylaştırmalı, hızlandırmalı veya güvenli hale getirmeli,
  • Yardım olmasaydı, suçun işlenmesi daha zor, daha riskli veya farklı şekilde gerçekleşecek olmalıdır.

Mahkemeler bu bağı kurarken şu sorulara bakar:

  • Yardım davranışı olmasaydı, bu ticaret yine de aynı şekilde yapılabilir miydi?
  • Sanığın katkısı, sadece “tesadüfi bir yardım” mı, yoksa bilerek seçilmiş, planın parçası olan bir destek mi?
  • Yardım, suçun yerini, zamanını, gizliliğini, güvenliğini etkiliyor mu?

Örneğin, uyuşturucunun saklandığı evi bilerek tahsis eden kişi, “ben sadece ev verdim” diyemez; çünkü bu davranış, ticaretin güvenli şekilde yürütülmesine doğrudan hizmet eder. Aynı şekilde, gözcülük yapan kişi olmasa da suç belki işlenecekti, ancak onun varlığı yakalanma riskini ciddi biçimde azalttığı için, neticeyle arasında hukuken yeterli bağ kabul edilir.

Sonuç olarak, yardımın cezalandırılabilmesi için, hem kastın delillerle desteklenmesi, hem de yapılan katkının somut, ölçülebilir bir etkisinin ortaya konulması gerekir. Bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı, tüm deliller birlikte tartılarak yapılır.

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçunun cezası

Yardım edenin cezası asıl faile göre nasıl hesaplanır?

Uyuşturucu madde ticareti suçu Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinde, suça yardım ise 39. maddede düzenlenir. Uyuşturucu madde ticaretine yardım eden kişi, kural olarak asıl fail gibi TCK 188’e göre sorumlu tutulur; ancak TCK 39 gereği cezasında indirim yapılır.

Sistem kabaca şöyle işler: Önce, sanki kişi bizzat uyuşturucu ticareti yapmış gibi TCK 188’e göre temel ceza belirlenir (örneğin 10 yıl hapis gibi). Ardından, bu ceza TCK 39/2 uyarınca yardım eden olduğu için yarıdan iki‑üçte birine kadar indirilir. Uygulamada mahkeme, yardımın niteliğine, yoğunluğuna, suçun işlenişindeki rolüne bakarak bu aralığın neresinde kalacağına karar verir.

Önemli nokta şu: Yardım eden, suçu birlikte planlayıp yöneten, uyuşturucu üzerinde hâkimiyet kuran kişi değilse, “müşterek fail” değil, yardım eden sayılır ve bu indirimden yararlanır. Ancak fiili, suçu birlikte işleme seviyesine çıkıyorsa, artık TCK 39 değil, doğrudan TCK 188 kapsamında fail gibi cezalandırılabilir.


Nitelikli haller (örgüt, okul çevresi, çocuklara yönelik fiiller vb.) yardım eden için de geçerli mi?

TCK 188’de bazı nitelikli haller sayılmıştır. Örneğin suçun:

  • Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi,
  • Okul, yurt, hastane, ibadethane gibi yerlere yakın alanlarda işlenmesi,
  • Çocuklara yönelik olarak işlenmesi, gibi durumlarda ceza artırılır.

Yardım eden kişi, bu nitelikli halleri biliyor ve bunlara bilerek katkı sağlıyorsa, kural olarak bu ağırlaştırıcı hükümler onun için de uygulanır. Yani önce nitelikli hal nedeniyle TCK 188’deki ceza artırılır, ardından TCK 39’daki yardım indirimi bu artırılmış ceza üzerinden yapılır.

Örneğin, örgüt adına uyuşturucu sevkiyatında kullanılan aracı bilerek temin eden kişi, örgüt bağlantısını biliyorsa, “örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu ticaretine yardım” konumuna düşer. Bu durumda hem örgüt nedeniyle artırım hem de yardım nedeniyle indirim birlikte gündeme gelir.


Birden fazla kişiye yardım etmenin ceza üzerindeki etkisi

Yardım edenin sağladığı katkı, birden fazla failin uyuşturucu ticareti işlemesine imkân veriyorsa, bu durum cezanın belirlenmesinde önem kazanır. Tek bir yardım fiiliyle birden çok uyuşturucu ticareti suçu kolaylaştırılmışsa, mahkeme genellikle:

  • Ya her bir suç bakımından ayrı ayrı yardım sorumluluğu değerlendirir,
  • Ya da tek bir suç kabul edilse bile, yardımın kapsamını ve tehlikeliliğini dikkate alarak yardım indirimi oranını daha düşük tutabilir.

Ayrıca, kişi farklı zamanlarda, farklı olaylarda birden çok kez yardım etmişse, bu kez zincirleme suç veya birden fazla ayrı suç gündeme gelebilir. Bu durumda temel ceza her bir olay için veya zincirleme suç hükümleriyle artırılarak belirlenir, ardından her biri için TCK 39 indirimi uygulanır.

Özetle, yardımın kapsamı ne kadar geniş, etki alanı ne kadar çok kişiyi ve olayı kapsıyorsa, mahkeme hem temel cezayı hem de yardım indirimi oranını belirlerken bunu aleyhe bir unsur olarak dikkate alabilir. Bu nedenle “sadece yardım ettim” düşüncesi, özellikle birden fazla kişiye veya olaya yayılan yardımlarda, beklenenden daha ağır sonuçlar doğurabilir.

Etkin pişmanlık ve işbirliği yapmanın cezaya etkisi

Uyuşturucu suçlarında etkin pişmanlıktan kimler yararlanabilir?

Uyuşturucu suçlarında etkin pişmanlık, Türk Ceza Kanunu’nda özellikle TCK 192 maddesinde düzenlenir. Uyuşturucu madde imal ve ticareti (TCK 188) ile bu suça yardım etme fiillerinde de, bazı şartlar oluştuğunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.

Genel olarak:

  • Uyuşturucu madde imal eden, satan, nakleden, sevk eden, depolayan, aracılık yapan kişiler
  • Bu suçlara yardım eden, sürece katkı sağlayan kişiler

belirli aşamalarda pişmanlık gösterip, yetkililere suçun ortaya çıkarılmasına ciddi katkı sağlarsa etkin pişmanlıktan yararlanabilir.

Önemli olan, kişinin:

  • Suçla bağlantısını kabul etmesi
  • Suçun faillerini, kullanılan yöntemleri, saklama yerlerini, sevk güzergahlarını, diğer suç ortaklarını açıklaması
  • Bu bilgiler sayesinde soruşturmanın genişlemesine veya yeni suçların ortaya çıkarılmasına gerçekten katkı sağlamasıdır.

Sadece “pişmanım” demek yeterli değildir; somut, doğrulanabilir bilgi ve işbirliği gerekir.

Yardım eden kişi ne zaman bilgi verirse cezada indirim veya cezasızlık olur?

Etkin pişmanlıkta zamanlama çok kritiktir. TCK 192’de, soruşturma ve kovuşturma aşamalarına göre farklı sonuçlar öngörülür:

  • Suç ortaya çıkmadan önce veya henüz soruşturma başlamadan kişi kendiliğinden gidip her şeyi anlatırsa, bazı durumlarda cezasızlık veya çok ciddi indirim gündeme gelebilir.
  • Soruşturma aşamasında (savcılık soruşturması sürerken) yapılan etkin pişmanlıkta genellikle cezada önemli oranda indirim uygulanır.
  • Kovuşturma aşamasında (dava açıldıktan sonra, mahkeme sürecinde) yapılan işbirliğinde de indirim mümkündür; ancak genelde soruşturma aşamasına göre daha sınırlı olur.

Yardım eden kişi açısından da mantık aynıdır:

  • Ne kadar erken, ne kadar kapsamlı ve ne kadar işe yarar bilgi verirse,
  • Verdiği bilgilerle ne kadar çok fail yakalanır, uyuşturucu madde ele geçirilir, örgüt yapısı çözülürse,

uygulanacak indirim o kadar yüksek olma eğilimindedir.

Burada her dosyanın somut durumu, mahkemenin ve savcının değerlendirmesi, ayrıca kişinin daha önceki sabıkası, suçtaki rolü gibi unsurlar da dikkate alınır.

Soruşturma aşamasında işbirliği yaparken nelere dikkat edilmeli?

Soruşturma aşamasında etkin pişmanlık ve işbirliği düşünülüyorsa, hem hukuki hem de fiili açıdan dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır:

  • Mutlaka bir ceza avukatıyla hareket etmek: Ne anlatılacağı, ne zaman ve nasıl ifade verileceği, hangi bilgilerin gerçekten etkin pişmanlık kapsamında sayılacağı profesyonelce planlanmalıdır.
  • Bilgilerin doğruluğu: Uydurma, abartılı veya başkalarını haksız yere suçlayan beyanlar hem güvenilirliği yok eder hem de yeni suçlara (iftira vb.) yol açabilir.
  • Somutlaştırma: “Ben de birkaç kişiyi tanıyorum” demek yerine, isim, tarih, yer, telefon numarası, araç plakası, saklama adresi gibi somut bilgiler verilmesi gerekir.
  • Tutarlılık: Savcılık, kolluk ve mahkeme önünde verilen ifadelerin birbiriyle çelişmemesi önemlidir. Çelişkili anlatımlar, etkin pişmanlık iddiasını zayıflatır.
  • Kendini gereksiz yere ağır duruma sokmamak: İşbirliği yaparken, avukatla birlikte, hangi noktaya kadar ayrıntı verileceği, hangi fiillerin zaten delillerle sabit olduğu, hangilerinin ise gereksiz itiraf niteliğinde olacağı dikkatle değerlendirilmelidir.

Son olarak, etkin pişmanlık bir “pazarlık” gibi görülmemeli; gerçekten suçun ortaya çıkarılmasına ve uyuşturucu madde ticaretinin engellenmesine katkı sunan, samimi ve somut bir işbirliği olarak ele alınmalıdır. Böyle olduğunda, hem kanundaki indirim imkanları hem de uygulamadaki yaklaşım genellikle daha olumlu olur.

Soruşturma ve yargılama sürecinde en sık karşılaşılan durumlar

“Ben sadece götürdüm, ne olduğunu bilmiyordum” savunması nasıl değerlendirilir?

Uyuşturucu madde ticaretine yardım etme suçunda en çok duyulan cümlelerden biri budur: “Ben sadece götürdüm, içinde ne olduğunu bilmiyordum.”

Ceza yargılamasında bu savunma, tek başına yeterli görülmez. Hakim ve savcılar, kişinin gerçekten bilmeden mi hareket ettiğini, yoksa bilmediğini iddia ederek sorumluluktan kaçmaya mı çalıştığını araştırır. Bunun için:

  • Taşımanın şartlarına bakılır: Gece vakti, ıssız yerler, olağan dışı güzergahlar, çok kısa sürede yüksek ücret teklif edilmesi gibi durumlar şüphe uyandırır.
  • Kişinin ilişkilerine bakılır: Daha önce uyuşturucu suçundan sabıkası olanlarla sık görüşme, ortak hareket etme, aynı adreste kalma gibi olgular önemlidir.
  • Paketleme ve miktar incelenir: Normal bir kargo ya da eşya taşımaya benzemeyen, özenle gizlenmiş, profesyonelce paketlenmiş maddeler varsa “bilmiyordum” savunması zayıflar.

Yargıtay uygulamasında, “bilme imkanı varken göz yummak” da çoğu zaman bilerek hareket etmek gibi değerlendirilir. Yani kişi, şartlar gereği makul bir insanın şüphelenmesi gereken bir durumda hiçbir şey sormadan, sorgulamadan taşıma yapıyorsa, “olası kast” veya en azından “bilerek yardım” kabul edilebilir.

Buna karşılık, gerçekten olağan bir nakliye işi, taksi yolculuğu ya da kargo teslimi gibi görünen, ücret ve koşulları normal olan, kişinin uyuşturucu çevresiyle bağlantısının bulunmadığı hallerde, bilgi ve kastın ispatı zorlaşır. Bu noktada, savunmanın somut delillerle desteklenmesi (meslek, önceki taşımalar, yazılı talimatlar, kamera kayıtları vb.) önem kazanır.

Telefon görüşmeleri, mesajlar ve HTS kayıtları yardım suçunda nasıl kullanılır?

Uyuşturucu ticaretine yardım etme suçlarında telefon trafiği çoğu zaman dosyanın merkezinde yer alır. Savcılık, şu tür verileri birlikte değerlendirir:

  • Arama ve mesaj içerikleri
  • HTS kayıtları (hangi numara, ne zaman, ne kadar süreyle, hangi baz istasyonundan görüştü)
  • Uygulama yazışmaları (WhatsApp, Telegram vb.)
  • Konum verileri ve baz istasyonu örtüşmeleri

Bu kayıtlar, özellikle şu amaçlarla kullanılır:

  1. Alıcı ile satıcı arasındaki köprü olup olunmadığını göstermek (örneğin, tarafları sürekli birbirine yönlendiren, buluşma yerini tarif eden mesajlar).
  2. Gözcülük, yol kontrolü, polis varlığını bildirme gibi yardımları ispatlamak (örneğin “yol temiz”, “ekip var, bekle” içerikli mesajlar).
  3. Kişinin örgütlü yapı içindeki rolünü ortaya koymak (sürekli aynı kişilerle, aynı saatlerde, aynı bölgede yoğun görüşme).

Ancak tek başına sadece arama sayısının fazla olması, her zaman suça yardım ettiğiniz anlamına gelmez. Önemli olan:

  • Görüşmelerin içeriği
  • Görüşme zamanlarının teslimat, yakalama, takip anlarıyla çakışıp çakışmadığı
  • HTS kayıtlarının olay yeriyle örtüşmesi

Savunma açısından, telefonun başkası tarafından kullanılmış olabileceği, numaranın ortak kullanıldığı, mesaj içeriklerinin uyuşturucu ile ilgisiz olduğu gibi hususlar somut delillerle desteklenirse, yardım kastının zayıf olduğu ileri sürülebilir.

Banka havalesi, araç kiralama, konaklama ayarlama gibi işlemlerin delil değeri

Uyuşturucu ticaretine yardım etme suçunda mali ve lojistik işlemler de önemli delil kabul edilir. Özellikle:

  • Uyuşturucu parasının gönderildiği iddia edilen banka havaleleri / EFT’ler,
  • Taşıma için kullanılan araçların kiralanması veya tahsisi,
  • Kurye ya da satıcılar için otel, pansiyon, günlük ev ayarlanması,

yardım fiili olarak değerlendirilebilir.

Burada kritik nokta, bu işlemlerin bilerek ve isteyerek uyuşturucu ticaretine hizmet edip etmediğidir. Örneğin:

  • Sık sık aynı kişilere, açıklamasız ve yüksek meblağlarda para gönderilmesi, hemen ardından uyuşturucu yakalamaları olması,
  • Kısa süreli, peş peşe araç kiralamaları ve bu araçlarda uyuşturucu ele geçirilmesi,
  • Sürekli aynı kişilere, aynı bölgede konaklama ayarlanması ve bu kişilerin uyuşturucu suçlarından yakalanması,

gibi durumlarda, kişi “sadece rica üzerine yaptım” dese bile, yardım kastı olduğu yönünde değerlendirme yapılabilir.

Buna karşılık, ticari ilişki gereği yapılan ödemeler, rutin araç kiralama faaliyetleri, turistik veya iş amaçlı konaklama ayarlamaları gibi normal hayatın akışına uygun işlemlerde, uyuşturucu ile bağlantı somut delillerle kurulamazsa, yardım suçunun ispatı zorlaşır.

Bu nedenle, böyle bir suçlamayla karşılaşan kişinin, yaptığı havale veya kiralamanın meşru sebebini (fatura, sözleşme, yazışma, önceki ticari ilişki vb.) gösterebilmesi, savunma açısından son derece önemlidir.

Uyuşturucu madde ticaretine yardım suçlamasıyla karşılaşanlar için pratik hukuki öneriler

Uyuşturucu madde ticaretine yardım suçlaması, sonuçları çok ağır olabilen bir suçlamadır. Bu nedenle hem ifade aşamasında hem de savunma hazırlanırken aceleci, panik halinde ve kontrolsüz beyanlardan kaçınmak hayati önem taşır. Aşağıdaki bilgiler genel niteliktedir; somut dosyanız için mutlaka bir ceza avukatından birebir hukuki destek almanız gerekir.

İfade verirken ve savunma hazırlanırken nelere dikkat edilmeli?

Öncelikle susma hakkınız ve müdafi isteme hakkınız olduğunu unutmayın. İfade vermeden önce:

  • Dosyadaki delillerin (tutanak, arama kararı, HTS, mesaj içerikleri, tanık beyanları vb.) avukatınızla birlikte incelenmesini talep edin.
  • Olayı anlatırken kronolojiyi net kurmaya çalışın: ne zaman, nerede, kimle, ne yaptınız? Çelişkili, sürekli değişen anlatımlar güvenilirliğinizi zedeler.
  • “Kurtulmak için” gerçeğe aykırı bir hikâye uydurmayın. Sonradan ortaya çıkan deliller, yalan beyanı çok kolay ortaya çıkarır ve aleyhinize kullanılır.
  • Bilmediğiniz, hatırlamadığınız konularda “bilmiyorum / hatırlamıyorum” demekten çekinmeyin. Tahmin yürütmeyin.
  • Özellikle telefon görüşmeleri, mesajlar, para transferleri gibi somut delillerle çelişen açıklamalardan kaçının; bunları avukatınızla birlikte yorumlayın.

Savunma hazırlanırken ise:

  • Sizin fiilinizin yardım mı, yoksa doğrudan ticaret mi olduğu hukuken tartışılmalı; bu ayrım netleştirilmeye çalışılmalıdır.
  • Olayda kastınızın sınırı, neyi bilip bilmediğiniz, neyi amaçladığınız ayrıntılı şekilde açıklanmalıdır.
  • Lehinize olan tüm hususlar (temiz sabıka, bağımlılık durumu, baskı altında kalma, tehdide maruz kalma, ailevi durum vb.) mutlaka dosyaya yansıtılmalıdır.

İmza atmadan önce tutanağı baştan sona okuyun; anlamadığınız veya yanlış yazıldığını düşündüğünüz yerleri düzeltmeden imzalamayın.

Suça yardım etme yerine doğrudan ticaretle suçlanmaya karşı nasıl bir ayrım talep edilebilir?

Uygulamada, kimi zaman yardım eden kişi, “müşterek fail” gibi değerlendirilip doğrudan uyuşturucu madde ticareti ile suçlanabiliyor. Bu noktada savunmanın odaklanması gereken temel başlıklar şunlardır:

  • Suç üzerindeki hâkimiyetiniz var mıydı? Fiyatı siz mi belirlediniz, alıcıyla pazarlığı siz mi yaptınız, malın miktarına, teslim yerine siz mi karar verdiniz? Eğer bu konularda belirleyici değilseniz, çoğu durumda “yardım eden” konumunda olduğunuz savunulabilir.

  • Süreklilik ve organizasyon düzeyi Bir defaya mahsus, anlık bir yardım mı söz konusu, yoksa düzenli, planlı, paylaşımlı bir ticaret faaliyeti mi yürütülüyor? Tek seferlik, sınırlı katkılar genellikle yardım etme lehine yorumlanmaya çalışılır.

  • Elde ettiğiniz menfaatin niteliği Sadece “yol parası”, “ufak bir harçlık” gibi sınırlı bir menfaat mi aldınız, yoksa kazançtan pay mı aldınız? Kazançtan pay almak, ortaklık iddiasını güçlendirebilir; bu nedenle menfaatin kapsamı dikkatle açıklanmalıdır.

  • Bilgi düzeyiniz Uyuşturucu ticaretinin tüm aşamalarından haberdar mıydınız, yoksa sadece belli bir kısmına mı dahil oldunuz? Örneğin sadece aracı olduğunuzu, malın miktarını, alıcıları, dağıtım ağını bilmediğinizi somutlaştırmak, yardım etme yönünde argüman oluşturabilir.

Savunmada, fiilinizin TCK anlamında “yardım” sınırında kaldığı, suçun icrasına hâkim olmadığınız, karar süreçlerinde belirleyici rol üstlenmediğiniz vurgulanmalıdır. Bu ayrım, ceza miktarı bakımından çok ciddi fark yaratır.

Hangi hallerde mutlaka uzman bir ceza avukatına başvurmak gerekir?

Uyuşturucu madde ticaretine yardım suçlamasında, ceza sınırları yüksek olduğu için aslında her durumda bir ceza avukatıyla çalışmak en güvenli yoldur. Özellikle şu hallerde profesyonel destek neredeyse zorunlu hale gelir:

  • Hakkınızda tutuklama talep edilmiş veya tutuklama kararı verilmişse.
  • Dosyada örgütlü suç, çok sayıda sanık, uzun süreli teknik takip, HTS analizleri, gizli tanık beyanları gibi karmaşık deliller varsa.
  • Telefon dinlemeleri, mesaj içerikleri, para trafiği, araç kiralama, konaklama kayıtları gibi çok sayıda teknik delil bulunuyor ve bunların ne anlama geldiğini tek başınıza değerlendiremiyorsanız.
  • Daha önce sabıkanız varsa ve yeni dosya ile birlikte mükerrirlik, tekerrür, erteleme / hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kurumların uygulanma ihtimali doğuyorsa.
  • Etkin pişmanlık, bilgi verme, işbirliği yapma gibi seçenekler düşünülüyorsa; çünkü yanlış zamanda, yanlış içerikte verilen bir ifade geri alınamaz sonuçlar doğurabilir.

Unutmayın: Bu tür dosyalarda ilk aşamada yapılan hatalar, sonradan telafisi en zor olan hatalardır. Mümkün olan en erken aşamada, özellikle ifade vermeden önce, uzman bir ceza avukatına başvurmanız haklarınızı korumak açısından büyük önem taşır.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.