+90 507 195 23 23

Telif Hakkı Satış İşlemleri Nasıl Yapılır?

Yayınlanma: 1 Aralık 2025 • Güncelleme: 7 Aralık 2025 • 26 dk. okuma

Telif hakkı satış işlemleri, yani bir eserin mali haklarının devri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre yazılı sözleşme, hangi hakların devredildiğinin açıkça belirtilmesi ve çoğu zaman noter veya güvenilir ispat araçlarıyla desteklenen hukuki bir süreçtir. Bu süreçte devir mi, lisans sözleşmesi mi yapıldığı doğru belirlenmelidir.

Bu yazıda; eser sahibi kimdir, hangi mali haklar devredilebilir, manevi haklar neden satılamaz, telif hakkı devir sözleşmesi nasıl hazırlanır, noter onayı ve kayıt‑tescilin rolü nedir adım adım ele alacağız. Ayrıca serbest çalışanlar, ajanslar ve şirketler için telif hakkı satış işlemleri sırasında dikkat edilmesi gereken temel hukuki noktalara da değineceğiz.

Telif hakkını devretmeden önce neye sahip olduğunuzu netleştirme

Telif hakkı devrine girmeden önce, aslında hangi haklara sahip olduğunuzu ve neleri devredebileceğinizi netleştirmek en kritik adımdır. Aksi halde, farkında olmadan gelir kaynaklarınızı, itibarınızı ya da ileride kullanmak isteyeceğiniz hakları elinizden çıkarabilirsiniz.

Eser gerçekten telif koruması altında mı, neleri kapsıyor?

Türkiye’de bir eserin telif koruması altında olması için temel şart, “eser” niteliği taşıması ve somut bir biçimde ortaya konmuş olmasıdır. Yani:

  • Ortaya bir fikri emek koyulmuş olmalı (özgünlük / yaratıcılık unsuru)
  • Eser, sadece fikir aşamasında kalmamalı; yazıya, çizime, kayda, koda, nota vb. dökülmüş olmalı

Koruma, sadece metnin veya görselin tamamını değil, özgün kurguyu, seçimi ve düzenlemeyi de kapsar. Örneğin:

  • Bir romanın dili, karakterleri, olay örgüsü korunur; ama “aşık iki gencin kavuşamaması” gibi genel fikir korunmaz.
  • Bir fotoğrafın kadrajı, ışığı, kompozisyonu korunur; ama “gün batımı çekmek” fikri korunmaz.

Ayrıca telif koruması, eserin:

  • Çoğaltılması (kopyalanması, basılması)
  • Yayılması (satış, kiralama, ödünç verme)
  • İşlenmesi (uyarlama, çeviri, yeniden düzenleme)
  • Umuma iletimi (TV, internet, dijital platformlar, sosyal medya)

gibi kullanım biçimlerini de kapsar. Devre konu olacak hakları düşünürken, bu kullanım alanlarını tek tek gözden geçirmek gerekir.

Manevi haklar mı, mali haklar mı devredilebilir?

Türk hukukunda telif hakkı iki ana gruba ayrılır: manevi haklar ve mali haklar.

  • Manevi haklar, eserle kurduğunuz kişisel ve duygusal bağla ilgilidir. Örneğin:
  • Eser sahibi olarak adınızın belirtilmesini isteme
  • Eserin ilk kez ne zaman ve nasıl yayımlanacağına karar verme
  • Eserde izniniz olmadan değişiklik yapılmasına karşı çıkma

Bu haklar kişiye sıkı sıkıya bağlıdır ve kural olarak devredilemez. Yani bir sözleşmeyle “artık bu eserin yazarı ben değilim” diyemezsiniz. Ancak, pratikte bazı manevi hakların kullanımını sınırlı ölçüde başkasına bırakmanız (örneğin adınızın belirtilmemesine rıza göstermeniz) mümkün olabilir.

  • Mali haklar ise eserden ekonomik fayda sağlama imkânı veren haklardır. Örneğin:
  • Çoğaltma hakkı
  • Yayma hakkı
  • İşleme hakkı
  • Umuma iletim hakkı

İşte devre konu olan esas kısım bu mali haklardır. Bir telif devri veya lisans sözleşmesi yaparken, hangi mali hakları, ne ölçüde ve ne süreyle devrettiğinizi açıkça yazmanız gerekir.

Ortak eserlerde (birden çok yazar, tasarımcı vb.) devir kararı nasıl alınır?

Bir eseri birden fazla kişi birlikte oluşturduysa, telif hakları da genellikle ortak olur. Burada iki temel durum vardır:

  1. Bölünemeyen ortak eser:
  • Örneğin iki yazarın birlikte yazdığı tek bir roman, birden çok tasarımcının ortak hazırladığı tek bir logo.
  • Eser, parçalara ayrıldığında anlamını kaybediyorsa, haklar birlikte kullanılır.
  • Mali hakların devri için çoğu durumda tüm ortakların onayı gerekir. Tek başına bir ortağın yaptığı devir, diğerlerini bağlamayabilir.
  1. Bölünebilen ortak eser:
  • Örneğin bir dergideki farklı makaleler, bir albümdeki farklı besteler.
  • Her bir parça bağımsız eser niteliğindeyse, her yaratıcı kendi bölümünün haklarını devredebilir.

Ortak eserlerde telif devrine girmeden önce:

  • Kimlerin eser sahibi olduğu,
  • Kimin hangi kısım üzerinde hak sahibi olduğu,
  • Daha önce aralarında yapılmış bir ortaklık / işbirliği sözleşmesi bulunup bulunmadığı

mutlaka netleştirilmelidir. En sağlıklısı, ortakların kendi aralarında yazılı bir protokol yapması ve telif devri kararlarını yazılı onayla almasıdır. Bu, ileride “Ben böyle bir satışa izin vermedim” türü uyuşmazlıkların önüne geçer.

Telif hakkı satışı mı, lisans mı? Hangisi sizin için daha doğru?

Telif hakkınızı tamamen satmak ile sadece kullanım lisansı vermek arasında hem hukuki hem de ekonomik açıdan büyük farklar var. Hangi yolun sizin için daha doğru olduğuna karar verirken, eserden uzun vadede ne beklediğinizi, ne kadar kontrol bırakmak istediğinizi ve nakit ihtiyacınızı birlikte düşünmeniz gerekir.

Tam devir (satış) ile kullanım lisansı arasındaki temel farklar

Tam devir (mali hakların satışı), eserin mali haklarını belirli sınırlar içinde karşı tarafa geçirmenizdir. Genellikle yazılı bir sözleşme ile:

  • Alıcı, devredilen mali haklar üzerinde eser sahibi gibi tasarruf eder.
  • Siz, devrettiğiniz haklar bakımından artık kullanımı sınırlayamaz, çoğu durumda aynı hakları başkasına veremezsiniz.
  • Çoğu zaman yüksek ama tek seferlik bir bedel söz konusudur.
  • Uzun vadede eserin çok büyümesi halinde, ek gelir talep etme imkânınız sınırlı olabilir (sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça).

Kullanım lisansı ise, hakların sizde kalmaya devam ettiği, karşı tarafa sadece belirli koşullarda kullanma izni verdiğiniz modeldir:

  • Eser üzerindeki mali hakların sahibi siz olmaya devam edersiniz.
  • Lisans süresi, coğrafi alanı, kullanım türü (basım, dijital, uyarlama vb.) sözleşmede net şekilde sınırlandırılır.
  • Genellikle daha düşük peşin bedel + satışa/gelire bağlı telif (royalty) kombinasyonu tercih edilir.
  • Aynı eseri, lisans türüne göre başka kişi ve kurumlara da kullandırma imkânınız olabilir.

Özetle: Satış, kontrol ve gelecekteki potansiyel gelirden vazgeçip bugünkü bedeli maksimize etmektir. Lisans ise, kontrolü ve mülkiyeti koruyup geliri zamana yaymaktır.

Münhasır (exclusive) ve gayrimünhasır lisans seçenekleri

Lisans verirken en kritik kararlardan biri, lisansın münhasır mı yoksa gayrimünhasır mı olacağıdır.

Münhasır (exclusive) lisans:

  • Belirlenen kapsam içinde eseri kullanma hakkı sadece lisans alana aittir.
  • Siz bile, o kapsamda eseri kullanamaz veya başkasına lisans veremezsiniz.
  • Genellikle daha yüksek bedel veya daha avantajlı telif oranı talep edilebilir.
  • Yayıncılık, film uyarlaması, marka kampanyaları gibi alanlarda sık görülür.

Gayrimünhasır lisans:

  • Aynı hakları birden fazla kişiye verebilirsiniz.
  • Siz de eseri aynı kapsamda kullanmaya devam edebilirsiniz.
  • Lisans bedeli genellikle daha düşüktür, çünkü alıcı tek yetkili değildir.
  • Stok fotoğraf siteleri, yazılım bileşenleri, müzik kütüphaneleri gibi alanlarda yaygındır.

Seçim yaparken, alıcının beklentisini ve sizin eseri başka kimlere satma potansiyelinizi birlikte değerlendirmek gerekir. Tek bir güçlü alıcıya mı yaslanmak istiyorsunuz, yoksa çok sayıda küçük lisansla mı ilerlemek istiyorsunuz, bunu netleştirmek önemli.

Hangi durumlarda sadece sınırlı süreli / sınırlı alanlı hak vermek mantıklı olur?

Her zaman tüm hakları, tüm dünyada ve süresiz vermek zorunda değilsiniz. Aksine, çoğu durumda sınırlı süreli veya sınırlı alanlı lisans çok daha akıllıca olabilir.

Sınırlama yapmanın mantıklı olduğu tipik durumlar:

  • Yeni bir eser veya marka: Eserin uzun vadeli potansiyelini bilmiyorsanız, önce 1–3 yıllık, belirli bir ülke veya bölgeyle sınırlı lisans verip sonucu görmek daha güvenlidir.
  • Test amaçlı projeler: Bir kampanya, pilot yayın, deneme baskısı gibi projelerde, sadece o kampanya süresi ve mecrasıyla sınırlı hak vermek, ileride eseri başka yerlerde kullanma özgürlüğünüzü korur.
  • Farklı pazar stratejileri: Örneğin bir kitabın Türkiye haklarını bir yayınevine, başka ülke haklarını başka bir yayınevine vermek isteyebilirsiniz. Aynı şekilde TV, dijital platform ve sinema haklarını ayrı ayrı lisanslamak mümkündür.
  • Teknoloji ve yazılım projeleri: Bir yazılım bileşenini sadece belirli bir ürün veya proje için, belirli sayıda kullanıcıyla sınırlı lisanslamak, hem fiyatlandırmayı hem de kontrolü kolaylaştırır.
  • Risk yönetimi: Karşı tarafın projeyi ne kadar ciddiye alacağını bilmiyorsanız, kısa süreli ve yenilenebilir bir lisansla başlamak, işler yolunda gitmezse haklarınızı hızlıca geri toplamanızı sağlar.

Genel kural şu olabilir: Eserinizin gelecekte farklı alanlarda, farklı pazarlarda veya farklı iş ortaklarıyla değerlendirilebileceğini düşünüyorsanız, tam devre gitmek yerine, iyi tanımlanmış, süre ve alan bakımından sınırlı lisanslar vermek çoğu zaman daha esnek ve güvenli bir çözümdür.

Türkiye’de telif hakkı satışında dikkat edilmesi gereken yasal çerçeve

Türkiye’de telif hakkı satışı yaparken temel dayanak, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’dur. Bu kanun, hangi hakların devredilebileceğini, hangilerinin devredilemeyeceğini ve sözleşmelerin nasıl yapılması gerektiğini ayrıntılı biçimde düzenler. Bir sözleşme imzalamadan önce, “tam olarak neyi devrediyorum, neyi devredemem?” sorusuna net cevap verebilmek çok önemlidir.

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre hangi haklar devredilebilir?

Kanun, telif haklarını iki ana gruba ayırır: manevi haklar ve mali haklar. Uygulamada satılabilen, devredilebilen kısım esas olarak mali haklardır.

Mali haklar kabaca şunları kapsar:

  • İşleme hakkı (eseri çevirme, uyarlama, senaryolaştırma vb.)
  • Çoğaltma hakkı (basma, kopyalama, dijital kopya üretme)
  • Yayma hakkı (satışa sunma, dağıtma)
  • Temsil hakkı (sahneleme, gösterim, icra)
  • Umuma iletim hakkı (TV, radyo, internet, dijital platformlar üzerinden iletim)

Bu mali haklar, yazılı bir sözleşme ile tamamen devredilebilir ya da lisans şeklinde belirli süre, bölge veya kullanım alanı ile sınırlanabilir. Önemli olan, sözleşmede hangi mali hakların devredildiğinin tek tek ve açıkça yazılmasıdır; genel ve muğlak ifadeler ileride ciddi uyuşmazlıklara yol açabilir.

Manevi hakların devri neden mümkün değil, pratikte ne anlama geliyor?

Manevi haklar, eser ile eser sahibi arasındaki kişisel ve duygusal bağı korur. Bunlar özetle:

  • Eser sahibi olarak adın belirtilmesini isteme hakkı
  • Eserin ilk kez ne zaman ve nasıl kamuya sunulacağına karar verme hakkı
  • Eserin bütünlüğünü koruma, izinsiz değiştirilmesine karşı çıkma hakkı

Türk hukukunda bu manevi haklar devredilemez, başkasına satılamaz. Ancak eser sahibi, belirli durumlarda bu hakların kullanılmasını sınırlamayı veya bazı kullanımlara katlanmayı sözleşme ile kabul edebilir.

Pratikte bu ne demek?

  • Bir kitabın tüm mali haklarını devretseniz bile, yayınevi sizi yazar olarak göstermemek için tek başına karar veremez; adınızın yazılmasını isteme hakkınız devam eder.
  • Bir tasarımınız, şarkınız veya yazılımınız, sizin onayınız olmadan eserin özünü bozacak şekilde ağır biçimde değiştirilemez; buna karşı çıkma hakkınız vardır.
  • Sözleşmede “eser sahibi, manevi haklarını tamamen devretmiştir” gibi bir ifade yazılsa bile, bu kısım hukuken geçersiz sayılır; kanun buna izin vermez.

Bu nedenle, telif hakkı satışı yaparken “haklarımı tamamen sattım, artık hiçbir söz hakkım yok” düşüncesi doğru değildir. Manevi haklarınız, kanun gereği sizinle birlikte var olmaya devam eder.

Henüz yaratılmamış bir eser için telif satışı yapılabilir mi?

5846 sayılı Kanun, henüz ortaya çıkmamış, somutlaşmamış bir eser için genel nitelikte, gelecekteki tüm eserleri kapsayan telif devrine sıcak bakmaz. Uygulamada şu ayrımı yapmak gerekir:

  • Belirli bir proje veya eser taslağı varsa: Örneğin “X isimli roman serisinin ikinci kitabı” ya da “şu brief’e göre geliştirilecek mobil oyun” gibi somut bir proje tanımlanmışsa, bu proje kapsamında ortaya çıkacak eserin mali hakları için önceden sözleşme yapılabilir. Burada önemli olan, konunun ve kapsamın makul ölçüde belirlenebilir olmasıdır.

  • Tamamen belirsiz, gelecekteki tüm eserler için toplu devir: “Hayatım boyunca yazacağım tüm kitapların telif haklarını şimdiden devrediyorum” gibi çok geniş ve belirsiz taahhütler, hem kanunun ruhuna hem de uygulamadaki yerleşik içtihada aykırı kabul edilir. Böyle bir hüküm, geçersiz sayılabilir veya ciddi şekilde daraltılarak yorumlanır.

Bu yüzden, henüz yaratılmamış eserler için telif satışı yaparken:

  • Eserin veya projenin konusunu, türünü ve kapsamını mümkün olduğunca net tanımlamak,
  • Süre, coğrafi alan ve kullanım biçimlerini makul sınırlar içinde tutmak,
  • “Gelecekteki tüm eserler” gibi ucu açık ifadelerden kaçınmak gerekir.

Kısacası, Türkiye’de yasal çerçeve, eser sahibini aşırı bağlayıcı ve belirsiz telif satışlarına karşı korumayı amaçlar. Somut bir proje için makul bir ön devir mümkündür; ancak yaratılmamış, sınırları çizilmemiş tüm eserlerin toplu satışı hukuken güvenli bir yol değildir.

Telif hakkı satış sözleşmesinde bulunması gereken temel maddeler

Taraf bilgileri, eser tanımı ve eser türünün açıkça yazılması

Telif hakkı satış sözleşmesinin ilk kritik bölümü taraf bilgileridir. Gerçek kişiler için ad soyad, adres, T.C. kimlik numarası; şirketler için ticaret unvanı, MERSİS veya vergi numarası, adres ve temsilcinin yetkisi mutlaka yazılmalıdır. Aksi halde kimin neyi devrettiği ve kime devrettiği ileride tartışma konusu olabilir.

Eser tanımı da aynı derecede önemlidir. Eserin:

  • Adı
  • Türü (kitap, yazılım, fotoğraf, beste, logo vb.)
  • Varsa versiyon numarası, tarih, dosya adı, kayıt numarası

gibi ayırt edici özellikleri ayrıntılı şekilde belirtilmelidir. Birden fazla eser devrediliyorsa her biri için ayrı madde ya da ek liste kullanmak, karışıklığı önler.

Hangi mali hakların devredildiğinin tek tek ve açıkça belirtilmesi

Türk hukukunda mali haklar sınırlı sayıdadır ve her birinin ayrı ayrı sayılması beklenir. Bu nedenle sözleşmede genel ifadelerden kaçınmak gerekir. Örneğin:

  • Çoğaltma hakkı (basma, kopyalama, çoğaltma)
  • Yayma hakkı (satışa sunma, dağıtma)
  • Temsil hakkı (sahneleme, gösterim)
  • İşleme hakkı (uyarlama, çeviri, yeniden düzenleme)
  • Umuma iletim hakkı (internet, TV, dijital platformlar üzerinden iletim)

gibi hakların her biri için “devredilir / devredilmez” şeklinde açık hüküm yazılmalıdır. “Tüm mali haklar devredilmiştir” gibi yuvarlak cümleler, özellikle dijital ve gelecekteki kullanım alanlarında uyuşmazlığa yol açabilir.

Süre, coğrafi kapsam ve kullanım alanlarının (basılı, dijital, TV, sosyal medya vb.) sınırlandırılması

Telif hakkı satış sözleşmesinde süre mutlaka belirtilmelidir. Belirli bir yıl sayısı (örneğin 5 yıl) ya da belirli bir tarih aralığı yazılabilir. Süre yazılmadığında, tarafların ne kadar süreyle bağlı olduğu tartışmalı hale gelir.

Coğrafi kapsam da net olmalıdır: Sadece Türkiye mi, Avrupa mı, dünya çapı mı? Özellikle dijital yayınlarda “dünya genelinde” ifadesi sık kullanılır, ancak bu durumda bedelin de buna uygun olması beklenir.

Kullanım alanları ise mümkün olduğunca somut yazılmalıdır:

  • Basılı kitap, dergi, katalog
  • Web siteleri, mobil uygulamalar
  • TV, sinema, dijital platformlar
  • Sosyal medya hesapları, reklam kampanyaları

Her alan için hak devri veya lisansın kapsamı, süresi ve varsa sınırlamalar (örneğin sadece kurumsal tanıtım amaçlı kullanım) açıkça yazılmalıdır.

Ücret, telif oranı, ödeme zamanı ve raporlama yükümlülükleri

Sözleşmenin ekonomik kalbi, ücret ve ödeme şartlarıdır. Burada şu noktalar net olmalıdır:

  • Peşin sabit bir bedel mi ödenecek, yoksa satış başına telif mi?
  • Telif oranı brüt mü, net mi hesaplanacak?
  • Ödeme periyodu (aylık, üç aylık, yıllık) nedir?
  • Ödemeler hangi para birimi üzerinden yapılacak, kur farkı nasıl belirlenecek?

Satışa bağlı telif ödemelerinde, raporlama yükümlülüğü mutlaka düzenlenmelidir. Alıcı tarafın, belirli aralıklarla satış adetlerini ve gelirleri içeren rapor sunması, eser sahibinin de bu raporları denetleme hakkına sahip olması önemlidir. Gecikme halinde uygulanacak faiz veya yaptırımlar da açıkça yazılmalıdır.

Alt lisans verme, devretme ve yeniden kullanım haklarının açıkça düzenlenmesi

Hakları devralan kişi veya şirket, bu hakları üçüncü kişilere devredebilecek mi, alt lisans verebilecek mi? Bu soru çoğu zaman sözleşmede unutulur ve sonradan ciddi sorun çıkarır.

Sözleşmede özellikle şu hususlar netleştirilmelidir:

  • Alıcı, eseri üçüncü kişilere kullandırabilir mi?
  • Alt lisans verebilmesi için eser sahibinden ayrıca yazılı onay alması gerekir mi?
  • Eser, farklı projelerde, kampanyalarda, ürünlerde tekrar kullanılabilir mi?

Eğer eser sahibi, eserin sadece belirli bir projede kullanılmasını istiyorsa, “yalnızca X projesi kapsamında, Y mecralarında kullanılabilir, bunun dışında kullanılamaz” gibi sınırlayıcı bir hüküm eklenmelidir.

Sözleşmenin sona ermesi, fesih şartları ve ihlal halinde yaptırımlar

Her sözleşmenin bir çıkış kapısı olmalıdır. Telif hakkı satış sözleşmesinde:

  • Sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği haller (sürenin dolması gibi)
  • Taraflardan birinin fesih hakkını kullanabileceği durumlar (ödeme yapılmaması, eserin amacı dışında kullanılması, marka itibarına zarar verilmesi vb.)

açıkça yazılmalıdır.

İhlal halinde uygulanacak yaptırımlar da önemlidir. Örneğin:

  • Gecikme faizi
  • Sözleşmenin haklı nedenle feshi
  • Uygulanacak cezai şart veya tazminat hesabı

Bu tür hükümler, uyuşmazlık çıktığında hem caydırıcı olur hem de taraflara öngörülebilirlik sağlar. Ayrıca, hangi ülke hukukunun uygulanacağı ve hangi mahkeme veya tahkim merciinin yetkili olduğu da mutlaka belirtilmelidir. Böylece telif hakkı satış sözleşmesi, hem hukuken sağlam hem de pratikte uygulanabilir bir çerçeveye kavuşur.

Farklı eser türlerinde telif hakkı satışı nasıl yürür?

Farklı eser türlerinde telif hakkı satışı, aynı kanuna (5846 sayılı FSEK) dayanır ama pratikte süreçler ve dikkat edilmesi gerekenler oldukça değişir. Aşağıda en sık karşılaşılan alanları, günlük hayatta karşınıza çıkabilecek örneklerle özetleyelim.

Kitap, makale ve akademik yayınlarda telif devri

Kitap ve makalelerde telif devri çoğunlukla yayıncı ile yazar arasındaki sözleşme üzerinden yürür. Yayıncılar genelde:

  • Ya eserin belirli mali haklarını devralır (basma, yayma, çoğaltma, dijital ortamda yayımlama gibi)
  • Ya da sadece lisans alır ve haklar yazarda kalır.

Akademik yayınlarda ise dergiler çoğu zaman makale kabulü sırasında yayın hakkı devri veya “exclusive license” içeren formlar imzalatır. Burada önemli olan:

  • Hangi hakları devrettiğinizi (basılı, e-kitap, veri tabanları, açık erişim vb.)
  • Eserinizi daha sonra kitapta, derlemede veya kurumsal arşivde kullanıp kullanamayacağınızı sözleşmede açıkça görmektir.

Özellikle akademik alanda, bazı dergiler tüm mali hakları süresiz devralmak isteyebilir. Bu durumda, ileride aynı makaleyi kitaplaştırmak veya farklı bir dilde yeniden yayımlamak zorlaşabilir. Bu yüzden, sınırlı süreli veya belirli mecralarla sınırlı devir çoğu yazar için daha esnek bir çözümdür.

Yazılım, oyun ve mobil uygulamalarda kod ve tasarım haklarının devri

Yazılım ve oyunlarda telif hakkı satışı, sadece kodu değil, arayüz tasarımlarını, görselleri, sesleri ve senaryoyu da kapsayabilir. Türkiye’de bilgisayar programları FSEK kapsamında “eser” sayılır ve kaynak kod da, nesne kodu da korunur.

Burada en kritik ayrım, eserin:

  • Bir çalışan tarafından iş sözleşmesi kapsamında mı,
  • Yoksa serbest çalışan / ajans / dış yüklenici tarafından mı üretildiğidir.

Çalışanlar için işveren lehine bazı varsayımlar olsa da, pratikte yine de yazılı bir devir veya lisans sözleşmesi yapılması güvenlidir. Dışarıdan alınan yazılım, oyun veya uygulama geliştirme işlerinde ise:

  • Hangi modüllerin, kütüphanelerin size ait olacağı
  • Açık kaynak bileşenlerin lisans koşulları
  • Tasarım dosyalarının (UI kit, ikon seti, karakter tasarımları vb.) kime ait olduğu

sözleşmede tek tek yazılmalıdır. Aksi halde, geliştirici kodu başka projelerde de kullanabilir veya siz ürünü satmak / lisanslamak istediğinizde hak belirsizliği yaşayabilirsiniz.

Fotoğraf, illüstrasyon ve grafik tasarımda kullanım haklarının satışı

Fotoğraf ve illüstrasyonlarda genellikle kullanım hakkı satışı (lisans) tercih edilir. Yani fotoğrafçı veya tasarımcı, eserin mülkiyetini değil, belirli koşullarda kullanım iznini verir. Örneğin:

  • Sadece bir kampanya için
  • Sadece belirli bir baskı adedine kadar
  • Sadece belirli bir ülke veya dil için
  • Sadece dijital ortamda (sosyal medya, web sitesi vb.)

Bu alanlarda “stok” mantığıyla çalışan sistemlerde de benzer şekilde standart ve genişletilmiş lisans türleri bulunur; ticari ürün baskısı, yüksek adetli baskı veya yeniden satış içeren kullanımlar için daha geniş lisans gerekir.

Bir ajansla çalışıyorsanız, fotoğrafçının veya tasarımcının haklarının ajansa mı, yoksa doğrudan size mi devredildiğini mutlaka netleştirin. Aksi halde, aynı görselin rakip bir markada da kullanılması gibi istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir.

Müzik, beste ve sözlerde yapımcı, sanatçı ve besteci arasındaki hak devri

Müzik alanında tablo biraz daha karmaşıktır, çünkü bir şarkıda:

  • Eser sahipleri (besteci, söz yazarı, düzenlemeci)
  • Bağlantılı hak sahipleri (yorumcu sanatçı, fonogram yapımcısı, icracılar)

aynı anda bulunur ve her birinin farklı hakları vardır. Türkiye’de bu haklar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı çeşitli meslek birlikleri tarafından takip edilir; örneğin eser sahipleri için MESAM ve MSG, fonogram yapımcıları için MÜ-YAP gibi birlikler lisanslama ve tahsilat süreçlerinde önemli rol oynar.

Bir yapımcı ile imzaladığınız sözleşmede genellikle:

  • Eser sahiplerinin mali haklarının ne ölçüde devredildiği veya lisanslandığı
  • Kayıtların yapımcının mülkiyetine geçip geçmediği
  • Sanatçının icra performansından doğan bağlantılı haklarının nasıl kullanılacağı

ayrıntılı şekilde düzenlenir. Dijital platformlar, konser kayıtları, reklam kullanımları ve film/dizi müzikleri için ayrıca lisanslar gündeme gelebilir.

Burada en sağlıklı yaklaşım, beste ve söz telifleri ile kayıt (master) haklarını ayrı ayrı düşünmek ve her biri için hangi hakların, ne süreyle, hangi coğrafyada devredildiğini açıkça yazmaktır. Özellikle son yıllarda dijital gelirler ve yapay zeka ile üretilen içerikler etrafında yaşanan tartışmalar, müzik birliklerinin de bu sözleşmelere daha dikkatli yaklaşmasına yol açmıştır.

Telif hakkı satış bedeli nasıl belirlenir?

Telif hakkı satış bedelini belirlerken tek bir “doğru rakam” yoktur. Bedel; eserin türüne, potansiyel kazancına, alıcının projedeki rolüne ve sizin pazarlık gücünüze göre şekillenir. Önemli olan, hangi ödeme modelini seçtiğinizi, hangi varsayımlara dayandığınızı ve riskin kimde kaldığını net görmektir.

Peşin ödeme, satış başına telif (royalty) veya karma modeller

Peşin ödeme (lump sum) modelinde, tüm telif hakkı veya geniş bir lisans karşılığında baştan tek seferlik bir ücret alırsınız. Avantajları:

  • Geliri hemen elde edersiniz.
  • Sonraki satışları takip etmek zorunda kalmazsınız.

Dezavantajı, eser çok başarılı olursa sonradan pay alamamanızdır. Bu model, kısa ömürlü kampanyalar, sınırlı baskılar veya düşük risk almak isteyen yaratıcılar için daha uygundur.

Satış başına telif (royalty) modelinde ise her satıştan belirli bir yüzde alırsınız. Örneğin kitapta perakende fiyat üzerinden, yazılımda lisans bedeli üzerinden, müzikte stream veya fiziksel satış üzerinden oran belirlenir. Avantajları:

  • Eser uzun vadede gelir üretmeye devam ederse siz de kazanırsınız.
  • Alıcıyla çıkarlarınız paralel hale gelir.

Dezavantajları:

  • Gelir zamana yayılır, belirsizlik yüksektir.
  • Şeffaf raporlama ve denetim ihtiyacı doğar.

Karma modeller ise pratikte çok yaygındır: Daha düşük bir peşin ödeme + satış başına daha düşük bir telif oranı gibi. Bu sayede:

  • Siz en azından belirli bir taban gelir güvence altına alırsınız.
  • Alıcı da riskini paylaşmış olur, projeye yatırım yapma motivasyonu artar.

Pazarlık yaparken kendinize şu soruyu sorabilirsiniz: “Bu eserin ticari riskini kim daha çok üstleniyor?” Risk sizdeyse, daha yüksek royalty veya daha yüksek peşin bedel talep etmek makuldür.

Eserin potansiyel getirisi, yayılma alanı ve sürenin fiyata etkisi

Telif hakkı satış bedeli, eserin potansiyel ekonomik değerine göre şekillenir. Bunu etkileyen başlıca unsurlar:

  • Hedef pazarın büyüklüğü: Yerel, niş bir dergi için hazırlanan illüstrasyon ile dünya çapında kullanılacak bir reklam görselinin bedeli aynı olamaz. Yayılma alanı büyüdükçe, bedelin de artması beklenir.

  • Kullanım süresi: 1 yıllık kullanım ile süresiz kullanım arasında ciddi fiyat farkı olmalıdır. Süresiz ve geniş kapsamlı hak devri, çoğu zaman “en pahalı” senaryodur.

  • Kullanım kapsamı ve mecralar: Sadece basılı katalogda kullanılacak bir fotoğraf ile TV reklamı, sosyal medya kampanyası, açık hava panoları ve web sitesi için kullanılacak aynı fotoğrafın değeri farklıdır. Ne kadar çok mecra, o kadar yüksek bedel.

  • Eserin benzersizliği ve ikame imkânı: Kolayca yerine başka bir şey konulabilecek, standart bir stok görsel ile özgün bir illüstrasyonun fiyatı aynı seviyede olmamalıdır. Eser ne kadar özgün ve vazgeçilmezse, pazarlık gücünüz o kadar artar.

  • Alıcının projedeki rolü ve bütçesi: Büyük bir marka, yayınevi veya yapımcı ile küçük bir girişimin ödeme kapasitesi farklıdır. Aynı esere, farklı alıcılar için farklı fiyatlandırma yapılması ticari açıdan normaldir.

Bu faktörleri masaya koyup, “Bu hak devri alıcıya ne kadar kazandırabilir, bunun makul payı nedir?” diye düşünmek, daha gerçekçi bir rakama ulaşmanıza yardım eder.

Piyasa örneklerinden, emsal sözleşmelerden nasıl faydalanılır?

Telif hakkı satış bedelini belirlerken tamamen “içgüdü” ile hareket etmek yerine, piyasa emsallerine bakmak çok işe yarar.

Bunu yaparken:

  • Kendi alanınızda faaliyet gösteren meslek birliklerinin, meslek örgütlerinin veya toplulukların yayınladığı asgari ücret tarifelerini inceleyebilirsiniz. Bunlar bağlayıcı olmasa da size bir alt sınır fikri verir.
  • Daha önce imzaladığınız sözleşmelere, çevrenizdeki yaratıcıların yaptığı anlaşmalara bakarak benzer işlerde hangi aralıkların konuşulduğunu öğrenebilirsiniz.
  • Farklı ülkelerdeki tipik oranları araştırırken, mutlaka kur, vergi ve pazar farklarını hesaba katmalısınız. Yurt dışı örnekleri doğrudan TL’ye çevirip uygulamak çoğu zaman gerçekçi olmaz.
  • Emsal sözleşmeleri incelerken sadece rakama değil, karşılığında hangi hakların verildiğine dikkat edin. Örneğin:
  • Sadece 1 baskı için mi, yoksa süresiz tüm baskılar için mi?
  • Sadece belirli bir ülke için mi, yoksa dünya geneli için mi?
  • Sadece basılı mı, yoksa dijital ve sosyal medya da dahil mi?

Son olarak, emsal örnekler size sadece pazarlık zemini sağlar. Kendi deneyiminiz, eserin niteliği ve alıcının beklentisiyle birlikte değerlendirip, gerekirse bir hukukçuya veya deneyimli bir meslektaşa danışarak son kararı vermek en sağlıklı yoldur.

Adım adım telif hakkı satış süreci nasıl ilerler?

Telif hakkı satışı ya da lisans devri, “bir sözleşme imzalayalım, bitsin” kadar basit değildir. Hem hukuki hem de pratik açıdan adım adım ilerlemek, ileride çıkabilecek uyuşmazlıkları büyük ölçüde azaltır. Aşağıdaki aşamalar, Türkiye’de tipik bir telif hakkı satış sürecinin iskeletini oluşturur.

Eseri ve hak durumunu belgelemek (kayıtlar, tasarım dosyaları, taslaklar vb.)

İlk adım, gerçekten neye sahip olduğunuzu ve ne devredeceğinizi netleştirmektir. Bunun için:

  • Eserin son halini ve önemli ara taslaklarını saklayın.
  • Tarih içeren kayıtlar (e-posta gönderimleri, dosya oluşturma tarihleri, proje yönetim kayıtları vb.) mümkün olduğunca korunmalı.
  • Ortak üretim varsa, kimlerin hangi katkıyı yaptığına dair yazılı bir çerçeve oluşturun.

Türkiye’de telif hakkı, eser yaratıldığı anda doğar; ayrıca bir tescil zorunlu değildir. Yine de, meslek birliklerine kayıt, noter onayı, zaman damgası gibi yöntemlerle ispat gücünü artırmak, satış sürecine girerken elinizi güçlendirir.

Alıcı tarafla ön görüşme, beklentilerin ve kapsamın netleştirilmesi

Sözleşme taslağına geçmeden önce, alıcıyla mümkün olduğunca somut bir çerçeve konuşulmalıdır:

  • Alıcı, eseri nerede ve nasıl kullanmak istiyor? (basılı, dijital, reklam, uyarlama vb.)
  • Tam devir mi istiyor, yoksa belirli bir süre ve alanla sınırlı lisans mı?
  • Coğrafi kapsam ne olacak? (Türkiye, Avrupa, dünya geneli gibi)
  • Tek seferlik bedel mi, yoksa satış başına telif mi düşünüyor?

Bu ön görüşme, ileride sözleşme maddelerine dönüşecek başlıkların kaba taslağını çıkarır ve tarafların beklentilerini uyumlu hale getirir.

Taslak sözleşme hazırlanması, müzakere ve revizyon aşaması

Ön mutabakat sağlandıktan sonra, telif hakkı satış sözleşmesinin taslağı hazırlanır. Genelde ilk taslağı ya alıcı taraf ya da taraflardan birinin avukatı hazırlar. Bu aşamada:

  • Hangi mali hakların devredildiği tek tek yazılmalı (çoğaltma, yayma, işaret-ses-görüntü nakli, dijital kullanım vb.).
  • Süre, bölge ve kullanım alanları açıkça sınırlandırılmalı.
  • Ücret, ödeme planı, raporlama ve denetim hakları netleştirilmeli.

Taslak üzerinden birkaç tur müzakere ve revizyon yapılması çok normaldir. Burada amaç, her iki tarafın da risklerini ve beklentilerini dengeleyen, açık ve uygulanabilir bir metne ulaşmaktır.

Sözleşmenin yazılı olarak imzalanması ve varsa teslim-tesellüm tutanakları

Telif hakkı devri ve lisans sözleşmelerinin yazılı yapılması, hem kanunen hem de ispat açısından kritik önemdedir. İmza aşamasında:

  • Tüm sayfaların paraflanması ve son sayfanın ıslak imzayla imzalanması tercih edilir.
  • Tarafların kimlik ve yetki belgeleri (şirket ise imza sirküleri, yetki yazısı vb.) kontrol edilmelidir.
  • Eserin fiziki veya dijital teslimi söz konusuysa, ayrıca bir teslim-tesellüm tutanağı düzenlenmesi faydalıdır. Bu tutanakta hangi dosyaların, hangi formatta, hangi tarihte teslim edildiği yazılı olmalıdır.

Gerekli hallerde sözleşmenin noter onaylı yapılması veya imzaların noter huzurunda atılması da düşünülebilir.

Ödeme takibi, raporlama ve sözleşme sonrası iletişimin sürdürülmesi

İmza ile süreç bitmez; asıl uygulama ondan sonra başlar. Özellikle telif (royalty) içeren modellerde:

  • Ödeme tarihlerini, tutarları ve varsa döviz kurunu takip etmek için basit bir tablo ya da sistem kullanın.
  • Sözleşmede öngörülen raporlama yükümlülüklerinin (satış raporu, kullanım raporu vb.) zamanında yerine getirilip getirilmediğini kontrol edin.
  • Uygulamada ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar (ek lisans, yeni mecralarda kullanım, süre uzatma gibi) için alıcıyla açık bir iletişim kanalı tutun.

Her aşamada yazılı iletişim (e-posta, resmi yazı vb.) tercih etmek, olası uyuşmazlıklarda sizin için güçlü bir delil oluşturur ve telif hakkı satış sürecini çok daha güvenli hale getirir.

Telif hakkı satarken sık yapılan hatalar ve nasıl önlenir?

Tüm hakları süresiz ve karşılığını bilmeden devretmek

Telif hakkı satarken en riskli hatalardan biri, “ne kadar değerli olabilir ki” diyerek tüm mali hakları süresiz ve çok düşük bir bedelle devretmektir. Özellikle ilk kitabını, ilk şarkısını, ilk yazılımını satan kişiler bu tuzağa sık düşer.

Bunu önlemek için:

  • Tam devir mi, lisans mı verdiğinizi mutlaka netleştirin. “Tüm haklar devredilmiştir” gibi genel ifadeler yerine, hangi mali hakların (çoğaltma, yayma, işleme, temsil, dijital kullanım vb.) devredildiği tek tek yazılmalı.
  • Süre ve coğrafi alan mutlaka sınırlandırılmalı. Örneğin “5 yıl süreyle, dünya genelinde, sadece basılı kitap olarak çoğaltma ve yayma hakkı” gibi.
  • Eserin potansiyelini bilmiyorsanız, tam satış yerine lisans veya daha kısa süreli bir devir düşünün. Böylece ileride yeniden pazarlık şansınız olur.

Kısacası, “sonsuz süre + tüm haklar + düşük bedel” kombinasyonundan mümkün olduğunca uzak durun.

Dijital, çevrim içi ve gelecekteki kullanım alanlarını düşünmeden sözleşme imzalamak

Birçok yaratıcı, sözleşme imzalarken sadece o anki formatı düşünüyor: kitap için sadece basılı baskı, müzik için sadece CD, fotoğraf için sadece katalog gibi. Oysa bugün telif hakkı, dijital platformlar, sosyal medya, streaming, yapay zekâ eğitimi, NFT, podcast, oyun içi kullanım gibi çok farklı alanlarda değerlendirilebiliyor.

Bu hatayı önlemek için:

  • Sözleşmede “dijital kullanım”ın ne anlama geldiğini ayrıntılı yazdırın. Web sitesi, mobil uygulama, sosyal medya, e-kitap, sesli kitap, streaming, reklam kampanyaları gibi alanlar tek tek sayılabilir.
  • “Gelecekte ortaya çıkabilecek her türlü teknik imkân” gibi çok geniş ve muğlak ifadeleri sorgulayın. Bu tür maddeler, ileride beklemediğiniz kullanımlara kapı açabilir.
  • Eğer dijital hakları vermek istemiyorsanız, basılı ve çevrim içi hakları ayrı ayrı düzenleyin ve bedellerini de ayrı konuşun.

İmza atmadan önce kendinize şu soruyu sorun: “Bu eser, 10 yıl sonra hangi dijital ortamlarda kullanılabilir ve ben bunların hepsini gerçekten devretmek istiyor muyum?”

Sözlü anlaşmalara güvenmek ve yazılı delil bırakmamak

“Telaşa gerek yok, aramızda hallederiz” cümlesi, telif uyuşmazlıklarının klasik başlangıcıdır. Sözlü anlaşmalar teorik olarak geçerli olsa da, ispatı son derece zordur. Kim neye, hangi şartla, ne kadar süreyle izin verdi, sonradan hatırlanmaz ya da farklı hatırlanır.

Bu riski azaltmak için:

  • En azından e-posta yazışması veya imzalı bir ön protokol oluşturun. Mesajlaşma uygulamalarındaki yazışmalar bile, hiç olmamasından iyidir.
  • Asıl telif hakkı satış sözleşmesini mutlaka yazılı ve imzalı yapın. Tarafların isimleri, eser tanımı, devredilen haklar, süre, bedel ve ödeme şekli açıkça yer alsın.
  • “Sonra sözleşme yaparız” denilen işlerde, eser kullanılmaya başlamadan önce en azından geçici bir yazılı mutabakat hazırlayın.

Unutmayın, telif hakkı çoğu zaman yıllarca gelir üretebilen bir varlık. Böyle bir konuda sadece “güvene” dayanmak, hem ilişkiyi hem de emeğinizi riske atar.

Ortak eserlerde diğer hak sahiplerinden yazılı onay almamak

Bir eseri birden fazla kişi birlikte oluşturduysa (ortak kitap, ortak beste, ortak yazılım, ortak tasarım gibi), telif hakkı tek kişiye değil, tüm ortaklara aittir. Uygulamada sık yapılan hata, içlerinden birinin tek başına sözleşme imzalayıp tüm hakları devretmesi ya da lisans vermesidir. Bu durumda diğer ortaklar itiraz ettiğinde, sözleşme ciddi şekilde tartışmalı hale gelir.

Bunu önlemek için:

  • Önce kendi aranızda ortaklık yapısını yazılı hale getirin. Kim hangi katkıyı yaptı, pay oranları nedir, kararlar nasıl alınacak gibi konuları bir protokolle belirleyin.
  • Telif hakkı satışı veya lisans verilecekse, tüm ortakların imzası alınmalı ya da en azından diğer ortakların belirli işlemler için bir kişiye yazılı vekâlet vermesi sağlanmalı.
  • Sözleşmede, bedelin ortaklar arasında nasıl paylaşılacağı da açıkça yazılmalı. Aksi halde para geldiğinde asıl kavga o noktada başlar.

Özetle, ortak eserlerde “ben hallederim” yaklaşımı yerine, herkesin masada olduğu ve imzasını attığı şeffaf bir süreç kurmak, hem hukuki hem de insani açıdan en güvenli yoldur.

Telif hakkı satışı yaparken avukata ne zaman başvurmalı?

Telif hakkı satışı ya da lisans sözleşmesi, göründüğünden daha teknik ve uzun vadeli sonuçlar doğuran bir işlem. Küçük bir hata, yıllarca gelir kaybına veya eserinizi beklemediğiniz şekillerde kaybetmenize yol açabilir. Bu yüzden “avukata gerçekten gerek var mı?” sorusunu en başta netleştirmek önemli.

Hangi büyüklükteki işler için mutlaka hukuki destek alınmalı?

Genel bir pratik kural olarak, şu durumlarda mutlaka telif hukuku konusunda deneyimli bir avukata gitmeniz yerinde olur:

  • Yüksek meblağlı işler: Sözleşme bedeli sizin için “kaybetmeyi göze alamayacağınız” seviyedeyse (örneğin yıllık gelirinizin önemli bir kısmıysa).
  • Uzun süreli veya süresiz devirler: 5 yıl, 10 yıl ya da süresiz telif devri / lisansı söz konusuysa.
  • Geniş coğrafi kapsam: Dünya çapında, çoklu ülkelerde kullanım hakkı veriliyorsa.
  • Büyük şirketler veya kurumlarla sözleşme: Yayıncı, yapımcı, ajans, platform gibi profesyonel taraflarla masaya oturuyorsanız.
  • Ortak eserler: Birden fazla yazar, tasarımcı, besteci, yazılımcı varsa ve herkesin hakkı etkileniyorsa.
  • Uyarlama, yeniden kullanım, yan ürünler: Kitaptan dizi uyarlaması, oyundan film, müzikten reklam müziği gibi türev eser ihtimali varsa.

Buna karşılık, çok sınırlı süreli, düşük bedelli, dar kapsamlı ve riskin görece düşük olduğu işlerde en azından kısa bir hukuki danışmanlık almak, tam temsil kadar olmasa da sizi birçok hatadan koruyabilir.

Avukata gitmeden önce hangi belgeleri ve soruları hazırlamalısınız?

Avukata ne kadar hazırlıklı giderseniz, hem zaman hem de maliyet açısından daha verimli olur. Yanınızda bulunması faydalı olacaklar:

  • Eserle ilgili tüm kayıtlar: Taslaklar, son versiyonlar, tarih içeren dosyalar, varsa kayıt / tescil belgeleri.
  • Mevcut veya önceki sözleşmeler: Daha önce imzaladığınız yayın, yapım, ajans, iş sözleşmeleri; gizlilik sözleşmeleri.
  • Karşı tarafın gönderdiği taslak sözleşme: Size iletilen her türlü metin, e-posta ekleri dahil.
  • Gelir beklentisi ve hedefleriniz: Peşin ödeme mi, satış başına telif mi, karma model mi istediğiniz.
  • Ortaklarınız varsa aranızdaki yazışmalar: Kimin neye ne oranda sahip olduğuna dair kanıt niteliğinde notlar, e-postalar.

Avukata sorabileceğiniz temel başlıklar ise şunlar olabilir:

  • Bu sözleşme ile hangi mali hakları devrediyorum, hangileri bende kalıyor?
  • Sözleşmenin süresi, fesih şartları ve yaptırımlar benim açımdan makul mü?
  • Dijital, çevrim içi, yapay zeka eğitimi, gelecekteki platformlar gibi yeni kullanım alanları açıkça düzenlenmiş mi?
  • Vergi, fatura, stopaj gibi mali yükümlülükler kime ait?
  • Ortak eser durumunda, diğer hak sahipleri açısından risk var mı, ek onay gerekir mi?

Bu soruları önceden not almanız, görüşme sırasında hiçbir kritik noktayı atlamamanıza yardımcı olur.

Standart sözleşme örneklerini kullanırken nelere özellikle dikkat edilmeli?

İnternetten bulunan veya karşı tarafın “standart sözleşme, herkes bunu imzalıyor” diyerek gönderdiği metinler çoğu zaman hak sahibini değil, alıcıyı korumak için hazırlanır. Tamamen kötü niyetli olmak zorunda değiller, ama sizin ihtiyaçlarınıza uymayabilir.

Dikkat etmeniz gereken bazı kritik noktalar:

  • Boş bırakılan veya çok genel ifadeler: “Her türlü kullanım hakkı” gibi ucu açık cümleler, ileride beklemediğiniz sonuçlar doğurabilir.
  • Süresiz ve dünya çapı devirler: Karşılığında aldığınız bedel bu kadar geniş bir devri gerçekten karşılıyor mu?
  • Alt lisans ve devretme yetkisi: Karşı taraf, sizin eseriniz üzerindeki hakları üçüncü kişilere sınırsız şekilde devredebiliyor mu?
  • Tek taraflı fesih ve cezai şartlar: Sadece alıcıya geniş fesih hakkı tanınıp size tanınmıyorsa, ciddi dengesizlik olabilir.
  • Gizli ek protokoller veya ekler: Sözleşmeye atıf yapılan ama size gösterilmeyen ekler varsa mutlaka isteyin ve inceleyin.

Standart bir metni “nasıl olsa herkes imzalıyor” diye kabul etmek yerine, en azından bir kez avukata gösterip sizin durumunuza göre uyarlatmak, uzun vadede hem eserinizi hem de gelirlerinizi korumanın en güvenli yoludur.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.