+90 507 195 23 23

Şehirlere Göre En Çok Açılan Dava Türleri 2024 Listesi

Yayınlanma: 13 Aralık 2025 • 22 dk. okuma

Türkiye’de 2024 adli istatistikleri, şehir bazında en çok açılan dava türleri, özellikle de boşanma davaları, alacak davaları ve bazı illerde öne çıkan ceza davaları hakkında ciddi bir merak oluşturuyor. Farklı şehirlerde, sosyo‑ekonomik yapı ve nüfus yoğunluğuna göre dava kompozisyonu belirgin şekilde değişiyor.

Bu yazıda, resmî adli istatistiklerden hareketle 2024 yılı itibarıyla şehirlere göre en çok açılan dava türleri 2024 listesini sade bir dille ele alacağız. Büyükşehirlerle Anadolu illerinin farklarını, hangi ilde hangi dava türünün öne çıktığını ve bu tabloyu okurken nelere dikkat etmek gerektiğini adım adım açıklayacağız. Böylece aradığınız bilgiyi net biçimde bulabileceğiniz güncel bir şehirlere göre en çok açılan dava türleri 2024 listesi girişi okuyacaksınız.

2024 adli istatistiklerde hangi dava türleri öne çıkıyor?

2024 adli istatistiklerine bakıldığında, Türkiye’de yargı sisteminin en yoğun olduğu alanlar açık biçimde ceza soruşturmaları, icra–iflas dosyaları ve klasik anlamda “çekişmeli özel hukuk” davalarıdır. Cumhuriyet başsavcılıklarına gelen soruşturma dosyaları 2024 itibarıyla 11 milyonun üzerine çıkmış durumda; bu da ceza adaletinin hâlâ sistemin en büyük yükünü taşıdığını gösteriyor. Buna paralel olarak ceza mahkemelerine gelen dosya sayısı da 4 milyonun üzerinde seyrediyor.

Hukuk mahkemelerinde ise özellikle alacak, tazminat, iş, aile ve tüketici davaları toplam iş yükünün büyük kısmını oluşturuyor. 2015’e göre 2024’te hukuk mahkemelerine gelen dosya sayısının 5,3 milyonun üzerine çıkması, ekonomik ve sosyal ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıkların belirgin biçimde arttığını ortaya koyuyor.

İcra daireleri de başlı başına bir yoğunluk alanı. 2025’e girerken derdest icra ve iflas dosyası sayısının 24 milyonun üzerinde olması, alacak–borç ilişkilerinin ne kadar sık yargıya taşındığını gösteriyor.

2024 raporunda dava türleri nasıl sınıflandırılıyor?

Resmî adalet istatistiklerinde dava türleri önce yargı koluna, sonra da mahkeme türüne ve konu başlığına göre sınıflandırılıyor. Temel ayrım şu şekilde:

  • Ceza yargısı: Ağır ceza, asliye ceza, sulh ceza gibi mahkemeler; ayrıca Cumhuriyet başsavcılıklarının soruşturma dosyaları.
  • Hukuk yargısı: Asliye hukuk, sulh hukuk, aile, iş, tüketici, ticaret, kadastro gibi mahkemeler.
  • İdari yargı: İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemeleri.

Her bir mahkeme türü içinde de dosyalar, esas konusu üzerinden kodlanıyor. Örneğin aile mahkemelerinde boşanma, velayet, nafaka; iş mahkemelerinde kıdem–ihbar tazminatı, işe iade; tüketici mahkemelerinde ayıplı mal, abonelik sözleşmeleri gibi alt başlıklar ayrı ayrı istatistikleştiriliyor. Bu sayede hem toplam dava sayısı hem de hangi konuda ne kadar uyuşmazlık çıktığı yıllık olarak izlenebiliyor.

Ceza, hukuk ve idari yargıda en yoğun dosya türleri

Ceza yargısında en yoğun alan, sayısal olarak soruşturma dosyaları. Savcılıklara gelen dosya sayısındaki artış, özellikle mala karşı suçlar (hırsızlık, dolandırıcılık), trafik suçları, basit yaralama ve tehdit gibi günlük hayatta sık karşılaşılan fiillerden kaynaklanıyor. Ceza mahkemelerinde verilen karar sayıları da 2023’e göre artış eğiliminde; beraat ve mahkûmiyet kararlarının toplamı yüz binlerle ifade ediliyor.

Hukuk yargısında öne çıkan dosya türleri ise:

  • Alacak ve tazminat davaları (özellikle ticari ve iş ilişkilerinden doğan),
  • Boşanma ve aile hukuku davaları,
  • İşçilik alacakları ve işe iade davaları,
  • Tüketici uyuşmazlıkları.

Bu alanlar, hem ilk derece mahkemelerinde hem de istinaf ve Yargıtay’da en çok temyiz edilen dosya türleri arasında yer alıyor.

İdari yargıda ise vergi uyuşmazlıkları, kamu personeli işlemleri (atama, disiplin, görevden alma), sosyal güvenlik ve imar–ruhsat işlemlerine ilişkin davalar yoğunlukta. İdare ve vergi mahkemelerinde 2023’te 400 binin üzerinde karar verilmiş olması, 2024’te de bu alandaki iş yükünün yüksek seyrettiğini gösteriyor.

Özetle, 2024 adli istatistikleri; ceza soruşturmaları, icra–iflas dosyaları, alacak–tazminat ve aile davalarının Türkiye’de yargı sisteminin omurgasını oluşturduğunu net biçimde ortaya koyuyor.

Şehirlere göre dava türleri neye göre belirleniyor?

Şehirlere göre dava türü dağılımı, tek tek hâkimlerin ya da adliyelerin “kanaatine” göre değil, tamamen UYAP üzerinden toplanan somut verilerle belirleniyor. Her soruşturma ve dava açılırken sisteme bir dava türü / dava konusu kodu işleniyor. Bu kodlar, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından standart hale getirilmiş durumda ve düzenli olarak güncelleniyor.

Bu kodlar sayesinde, örneğin “boşanma”, “alacak”, “tüketici”, “dolandırıcılık” ya da “uyuşturucu kullanma” gibi dosyalar il il, hatta mahkeme türüne göre ayrıştırılabiliyor. Daha sonra bu veriler, resmi istatistik programı kapsamında toplanıp temizleniyor, mükerrerlikler gideriliyor ve yıllık “Adalet İstatistikleri” yayınına dönüştürülüyor.

Kısacası, bir şehirde hangi dava türünün “en çok görülen” dosya olduğu; o ildeki savcılık, mahkeme ve icra dairelerinin yıl boyunca UYAP’a girdiği kayıtların toplu analizine dayanıyor.

Adalet Bakanlığı istatistiklerinde il bazlı veriler nasıl tutuluyor?

Adalet Bakanlığı, il bazlı adli istatistikleri toplarken temel olarak üç kaynağa bakıyor:

  1. Cumhuriyet başsavcılıkları,
  2. Adli ve idari yargı mahkemeleri,
  3. İcra ve iflas daireleri.

Her birim, yıl boyunca gelen ve sonuçlanan dosyaları UYAP’ta il, mahkeme türü, dava konusu, taraf sayısı gibi alanlarla kaydediyor. Bu veriler yıl sonunda Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından toplanıyor, kalite ve tutarlılık kontrollerinden geçiriliyor, gerektiğinde dava kodları revize edilerek geriye dönük tablolar bile güncellenebiliyor.

İl bazlı tablolar hazırlanırken genellikle şu ayrımlar yapılıyor:

  • Ceza, hukuk ve idari yargı ayrı ayrı gösteriliyor.
  • “Gelen dosya”, “karara bağlanan dosya” ve “devreden dosya” sayıları il il veriliyor.
  • Bazı raporlarda, ilk derece mahkemelerinin iş yükü ve ortalama iş sayıları da bölge ve il bazında ayrıca analiz ediliyor.

Bu yapı sayesinde, örneğin bir ilde ceza davalarının mı, yoksa hukuk davalarının mı daha yoğun olduğu; hangi dava türlerinde yığılma yaşandığı net biçimde görülebiliyor.

Nüfus, göç ve ekonomik yapı dava türlerini nasıl etkiliyor?

Şehirlerin nüfusu, göç hareketleri ve ekonomik yapısı, dava türü dağılımını doğrudan etkiliyor. Büyük ve hızla büyüyen illerde, nüfus arttıkça hem ceza hem hukuk dosyalarının sayısı doğal olarak yükseliyor. Özellikle kalabalık metropollerde dolandırıcılık, hırsızlık, uyuşturucu ve trafikle ilgili ceza dosyalarında artış eğilimi dikkat çekiyor. 2024 Adalet İstatistikleri raporunda da dolandırıcılık ve uyuşturucu suçlarında ülke genelinde belirgin artış olduğu vurgulanıyor.

Göç alan illerde, barınma ve çalışma hayatına bağlı uyuşmazlıklar öne çıkabiliyor: kira, tahliye, işçilik alacakları, sigorta ve tüketici davaları gibi. İç göç ve hızlı kentleşme, özellikle büyükşehirlerde tüketici ve alacak davalarının sayısını artıran önemli bir faktör olarak gösteriliyor.

Ekonomik yapı da tabloyu değiştiriyor. Sanayinin yoğun olduğu bölgelerde iş kazaları, işçilik alacakları ve tazminat davaları daha sık görülürken; tarım ağırlıklı, nüfusu daha düşük illerde miras, arazi sınırı, kadastro ve aile hukuku kaynaklı uyuşmazlıklar nispeten daha fazla pay alabiliyor. Bu nedenle, aynı dava türü ülke genelinde artış gösterse bile, her şehirdeki ağırlığı o ilin demografik ve ekonomik özelliklerine göre farklılaşıyor.

Büyükşehirlerde en çok hangi davalar açılıyor? (İstanbul, Ankara, İzmir)

Büyükşehirlerde dava türleri, hem nüfus yoğunluğu hem de ekonomik ve sosyal yapı nedeniyle Türkiye ortalamasından daha hareketli bir tablo gösteriyor. 2024 Adalet İstatistikleri’ne göre ülke genelinde boşanma, tazminat, tapu, tüketici ve dolandırıcılık dosyalarında belirgin artış var; bu artışın en yoğun hissedildiği yerler de İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropoller.

İstanbul’da en sık görülen dava türleri

İstanbul, hem nüfus hem de avukat sayısı bakımından açık ara ilk sırada. Bu da dava türlerinin çeşitliliğini ve sayısını doğrudan artırıyor.

2024 verileri ve sahadaki eğilimler birlikte değerlendirildiğinde İstanbul’da:

  • Boşanma ve aile hukuku davaları (boşanma, nafaka, velayet, mal rejimi)
  • Alacak ve tazminat davaları
  • Tüketici davaları (özellikle bankacılık, internet alışverişi, abonelik sözleşmeleri)
  • Kira ve tahliye davaları
  • Tapu iptali ve tescil, kat mülkiyeti uyuşmazlıkları

ön plana çıkıyor.

Ceza tarafında ise dolandırıcılık, nitelikli dolandırıcılık, bilişim yoluyla işlenen suçlar, hırsızlık ve uyuşturucu suçları İstanbul’da yoğun görülen dosya türleri arasında. 2024 raporunda dolandırıcılık dosyalarındaki yüzde 40’ı aşan artış, büyükşehirlerdeki ekonomik ve dijital hareketlilikle birlikte özellikle İstanbul’da daha görünür hale gelmiş durumda.

Ankara’da öne çıkan dava dosyaları

Ankara, başkent olmasının etkisiyle klasik aile ve borçlar hukuku dosyalarının yanında idareyle ilgili uyuşmazlıkların da yoğunlaştığı bir şehir.

Ankara’da:

  • Boşanma, nafaka ve velayet davaları
  • Kamu personeli, disiplin, atama, özlük haklarıyla ilgili idari davalar
  • Vergi uyuşmazlıkları
  • Tazminat ve alacak davaları

dikkat çekiyor.

Ceza yargısında ise örgütlü suçlar, kamu görevlilerine ilişkin soruşturmalar, dolandırıcılık ve bilişim suçları Ankara’da görece daha fazla gündeme geliyor. Bu tablo, şehirdeki kamu kurumları yoğunluğu ve memur nüfusuyla doğrudan bağlantılı. 2024 Adalet İstatistikleri’nde başsavcılıklara gelen dosya sayısındaki artış, özellikle büyük adliyelerin bulunduğu illerde, yani Ankara’da da hissediliyor.

İzmir ve Ege bölgesinde boşanma, alacak ve tüketici davaları

İzmir, hem nüfus hem de ekonomik yapı bakımından Ege bölgesinin merkezi. 2024 raporunda boşanma davalarındaki artış ülke genelinde dikkat çekiyor ve bu artışın en yoğun yaşandığı illerden biri de İzmir.

İzmir ve çevre Ege illerinde:

  • Boşanma, nafaka, velayet ve mal paylaşımı davaları
  • Alacak, işçilik alacakları ve tazminat davaları
  • Tüketici davaları (özellikle turizm, konut projeleri, bankacılık işlemleri kaynaklı)

öne çıkıyor. Turizm ve hizmet sektörünün güçlü olması, tüketici uyuşmazlıklarını ve sezonluk işçilikten doğan alacak davalarını artırıyor. Konut ve arsa değerlerindeki yükseliş de tapu, ortaklığın giderilmesi ve kira davalarını sıklaştırıyor.

Özetle, 2024 adli istatistikleri ışığında İstanbul, Ankara ve İzmir’de ortak payda boşanma, alacak/tazminat ve tüketici davalarının yükselişi. Her şehrin kendine özgü ekonomik ve idari yapısı ise bu temel tabloya farklı renkler katıyor.

Anadolu şehirlerinde en yaygın dava türleri nasıl değişiyor?

Anadolu şehirlerinde dava türleri, hem bölgenin sosyo‑ekonomik yapısına hem de göç hareketlerine göre farklılaşıyor. 2024 Adalet İstatistikleri, özellikle ceza davalarında dolandırıcılık ve uyuşturucu suçlarında ülke genelinde belirgin artış olduğunu, hukuk alanında ise boşanma, tazminat ve tapu‑tescil davalarının öne çıktığını gösteriyor.

Bu genel tablo, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da farklı ağırlıklarla karşımıza çıkıyor.

İç Anadolu illerinde en çok açılan davalar

İç Anadolu’da (Konya, Kayseri, Eskişehir, Sivas, Yozgat vb.) nüfus yapısı ve ekonomik faaliyetler, dava türlerini doğrudan etkiliyor. Bölgede:

  • Boşanma ve nafaka davaları, hem büyükşehirlerde hem de orta ölçekli illerde istikrarlı biçimde artıyor. Türkiye genelinde 2024’te boşanma dosyalarındaki yükseliş, İç Anadolu illerine de yansımış durumda.
  • Alacak, tazminat ve iş davaları, sanayi ve hizmet sektörünün yoğun olduğu illerde öne çıkıyor. Organize sanayi bölgeleri bulunan şehirlerde işçilik alacağı, kıdem‑ihbar tazminatı ve iş kazası kaynaklı tazminat dosyaları dikkat çekiyor.
  • Tapu iptali ve tescil, miras ve veraset davaları da kırsal alanların ve tarım arazilerinin çokluğu nedeniyle önemli bir paya sahip. 2024 raporunda tapu iptali ve tescil davalarındaki artış, özellikle İç Anadolu’daki arazi ve imar uyuşmazlıklarıyla ilişkilendiriliyor.

Ceza alanında ise hırsızlık, dolandırıcılık ve trafik suçları, İç Anadolu illerinde en sık görülen dosya türleri arasında yer alıyor.

Karadeniz ve Doğu Anadolu’da dava profili

Karadeniz Bölgesi, genel olarak Türkiye’nin suç oranı en düşük bölgelerinden biri olarak öne çıkıyor. Buna rağmen, bölge içinde de farklılaşmalar var:

  • Batı ve Orta Karadeniz’de (Samsun, Ordu, Trabzon, Zonguldak vb.) trafik, iş kazası ve alacak davaları daha görünür.
  • Kıyı şeridinde turizm ve ticaretin etkisiyle tüketici ve kira uyuşmazlıkları artış eğiliminde.

Doğu Anadolu’da ise dava profili daha çok göç, işsizlik ve mülkiyet sorunları ile şekilleniyor:

  • Boşanma, nafaka ve velayet davaları, özellikle genç nüfusun yoğun olduğu illerde yükseliyor.
  • Arazi sınırı, mera ve tapu uyuşmazlıkları, kırsal yerleşimin yaygın olduğu illerde önemli bir hukuk davası grubu oluşturuyor.
  • Ceza davalarında silahla yaralama, tehdit, mala zarar verme gibi klasik asayiş suçları yanında, bazı illerde kaçakçılık ve örgütlü suç dosyaları da dikkat çekiyor.

Güneydoğu Anadolu’da öne çıkan dava türleri

Güneydoğu Anadolu’da (Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Mardin, Batman vb.) hem hızlı nüfus artışı hem de yoğun iç ve dış göç, dava türlerinin dağılımını belirgin biçimde etkiliyor. Bölge, toplam suç sayısı bakımından Türkiye ortalamasının üzerinde bir yoğunluğa sahip.

  • Ceza davalarında:

  • Uyuşturucu madde imal ve ticareti, sınır hattına yakın illerde ve büyükşehirlerde öne çıkan suç türlerinden.

  • Dolandırıcılık ve hırsızlık dosyalarında, 2024’te ülke genelindeki artışın bölge illerine de güçlü biçimde yansıdığı görülüyor.

  • Hukuk davalarında:

  • Boşanma, nafaka, velayet ve aile içi şiddet kaynaklı koruma talepleri, aile mahkemelerinin iş yükünü önemli ölçüde oluşturuyor.

  • Hızlı kentleşme ve konut ihtiyacı nedeniyle kira, tahliye ve tüketici davaları da büyükşehir statüsündeki illerde artış eğiliminde.

Özetle, Anadolu şehirlerinde en yaygın dava türleri, her bölgede aynı başlıklar etrafında dönse de (boşanma, alacak, tazminat, hırsızlık, dolandırıcılık, uyuşturucu vb.), yoğunlukları; nüfus, göç, ekonomik yapı ve kırsal‑kentsel dengedeki farklılıklara göre değişiyor. Bu yüzden istatistiklere bakarken her bölgenin kendi sosyal gerçekliğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

İl il en çok görülen temel dava türleri listesi

Türkiye’de il il en çok görülen dava türlerine bakarken, Adalet Bakanlığı’nın adli istatistikleri esas alınır. Ancak bu veriler genellikle toplu ve sınıflandırılmış şekilde yayımlandığı için, “şehir bazında ilk sıradaki dava türü” çoğu zaman eğilim olarak yorumlanır. Aşağıdaki başlıklarda, son yıllardaki resmi istatistiklerin genel eğilimleri ve sahadaki uygulama deneyimi birlikte değerlendirilerek özet bir tablo çizilebilir.

Boşanma davasının ilk sırada olduğu şehirler

Boşanma davalarının yoğunluğu, özellikle büyükşehirlerde ve hızlı göç alan illerde belirginleşir. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin, Bursa, Kocaeli, Eskişehir gibi kentlerde aile mahkemelerinin iş yükü içinde boşanma, velayet ve mal rejimi davaları çok yüksek bir paya sahiptir.

Turizm ve hizmet sektörünün güçlü olduğu sahil illerinde (Antalya, Muğla, Aydın gibi) mevsimlik çalışma, düzensiz gelir ve göç hareketliliği aile içi çatışmaları artıran faktörler arasında sayılır. İç göç alan metropollerde ise ekonomik baskı, barınma sorunu ve sosyal destek ağlarının zayıflığı boşanma davası sayısını yukarı çeker.

Buna karşılık, nüfusu daha küçük ve geleneksel yapının güçlü olduğu bazı Anadolu illerinde boşanma oranı görece düşük, fakat açılan her boşanma davası aile içinde daha sert çatışmalarla birlikte görülebilir.

Alacak ve tazminat davalarının yoğun olduğu şehirler

Alacak, ticari alacak ve tazminat davaları, sanayi ve ticaretin yoğun olduğu illerde öne çıkar.

  • Marmara bölgesinde İstanbul, Kocaeli, Bursa, Tekirdağ
  • Ege’de İzmir, Manisa, Denizli
  • İç Anadolu’da Ankara, Konya, Kayseri

gibi illerde, şirketler arası ticari uyuşmazlıklar, işçilik alacakları, kira alacakları ve haksız fiil kaynaklı tazminat davaları hukuk mahkemelerinin önemli bir kısmını oluşturur.

Organize sanayi bölgelerinin yoğun olduğu şehirlerde, sözleşmeye aykırılık, fatura bedeli, çek-senet kaynaklı alacak dosyaları sık görülür. Büyükşehirlerde ayrıca trafik kazalarına bağlı maddi ve manevi tazminat davalarının sayısı da oldukça yüksektir.

Vesayet ve nafaka davalarının öne çıktığı iller

Vesayet davaları, nüfusun yaşlandığı ve bakım ihtiyacının arttığı illerde daha görünür hale gelir. Ege ve Marmara’da emekli nüfusun yoğun olduğu bazı sahil kentlerinde (örneğin İzmir çevresi, Balıkesir, Çanakkale hattı) kısıtlama, vasi atanması, malvarlığının korunması gibi vesayet dosyaları dikkat çeker.

Nafaka davaları ise çoğunlukla boşanma ve ayrılık süreçlerinin devamı niteliğindedir. Bu nedenle boşanma davasının çok olduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi illerde yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve nafaka artırımı/indirilmesi davaları da yoğunlaşır.

Ayrıca ekonomik kırılganlığın yüksek olduğu, işsizliğin yaygın olduğu bazı Doğu ve Güneydoğu illerinde, nafakanın ödenmemesi ve nafaka miktarının yeniden belirlenmesi talepli davalar da önemli bir yer tutar.

Tüketici davalarının en çok görüldüğü şehirler

Tüketici davaları, alışveriş hacminin ve finansal ürün kullanımının yüksek olduğu illerde öne çıkar. Özellikle:

  • İstanbul, Ankara, İzmir
  • Bursa, Kocaeli, Antalya
  • Adana, Mersin, Gaziantep

gibi büyükşehirlerde bankacılık işlemleri, kredi kartı ve ihtiyaç kredileri, ayıplı mal ve hizmet, internet alışverişi, abonelik sözleşmeleri kaynaklı tüketici davaları ve tüketici hakem heyeti başvuruları oldukça fazladır.

E-ticaretin yaygınlaştığı, genç nüfusun yoğun olduğu üniversite şehirlerinde de (Eskişehir, Konya, Kayseri, Samsun gibi) online alışverişten doğan uyuşmazlıklar artmaktadır. Bu illerde vatandaşlar, önce tüketici hakem heyetine başvurup, sonrasında karara itiraz veya icra aşamasında tüketici mahkemelerine yönelmektedir.

Özetle, il il en çok görülen temel dava türleri; o şehrin nüfusu, ekonomik yapısı, göç hareketliliği ve sosyal dokusuyla doğrudan bağlantılıdır. Aynı dava türü her şehirde görülse de, hangi türün “ilk sırada” olduğu bu yerel dinamiklere göre değişir.

Ceza davalarında şehir bazlı tablo nasıl görünüyor?

Türkiye’de ceza davalarının şehir bazlı dağılımına bakıldığında, tabloyu tek bir suç türü değil, her ilin nüfusu, ekonomik yapısı, göç hareketleri ve güvenlik politikaları birlikte şekillendiriyor. Büyükşehirlerde dosya sayısı doğal olarak daha yüksek; ancak oranlara bakıldığında bazı orta ölçekli illerde de belirli suç tiplerinde dikkat çekici yoğunluklar görülüyor.

Dolandırıcılık, hırsızlık gibi suçlarda öne çıkan iller

Dolandırıcılık ve hırsızlık suçları, hem malvarlığına karşı işlenen suçlar hem de bilişim yoluyla işlenen suçlar şeklinde iki ana grupta toplanıyor.

Nüfusu yüksek, ticaret ve hizmet sektörünün yoğun olduğu illerde dolandırıcılık dosyaları daha fazla görülüyor. Özellikle:

  • İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde
  • Turizm ve ticaretin canlı olduğu Antalya, Bursa, Kocaeli gibi illerde

banka ve kredi kartı dolandırıcılığı, internet üzerinden yapılan satış dolandırıcılıkları, nitelikli dolandırıcılık dosyaları öne çıkıyor.

Hırsızlık suçlarında ise tablo biraz daha karmaşık. Büyükşehirlerde konut ve işyeri hırsızlığı dosyaları yoğunlaşırken, sanayi bölgeleri ve lojistik hatların geçtiği illerde depo, araç ve yük hırsızlığı daha sık karşımıza çıkıyor. Nüfusu hızla artan, düzensiz kentleşmenin yoğun olduğu çevre ilçelerde de hırsızlık oranlarının görece yüksek seyrettiği görülüyor.

Kısacası, dolandırıcılık daha çok ekonomik ve dijital hareketliliğin yoğun olduğu illerde, hırsızlık ise hem büyükşehirlerin kenar bölgelerinde hem de sanayi ve lojistik merkezlerinde belirginleşiyor.

Uyuşturucu suçları ve şehirlere göre dağılım eğilimleri

Uyuşturucu suçlarında şehir bazlı dağılımı anlamak için üç ana eksen öne çıkıyor: sınır illeri, geçiş güzergahları ve büyük tüketim merkezleri.

  • Doğu ve Güneydoğu’daki bazı sınır illeri, uluslararası uyuşturucu trafiği açısından “giriş” veya “geçiş” noktası olarak önem taşıyor. Bu illerde yakalamalar çoğu zaman büyük miktarlı ve örgütlü suç niteliğinde oluyor.
  • İç Anadolu ve Akdeniz üzerinden geçen ana kara yolları, transit geçiş güzergahı niteliğinde. Bu hat üzerindeki illerde, özellikle kolluk denetimlerinin yoğunlaştığı dönemlerde, sevkiyata ilişkin dosya sayıları artabiliyor.
  • İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya gibi büyükşehirlerde ise daha çok “kullanmak için uyuşturucu bulundurma” ve “satışa arz” suçları öne çıkıyor. Nüfus yoğunluğu, genç nüfus oranı ve gece hayatının canlılığı, bu dosyaların sayısını doğrudan etkiliyor.

Son yıllarda sentetik uyuşturuculara ilişkin dosyaların, klasik esrar ve eroin dosyalarına göre daha hızlı arttığı; özellikle büyükşehirlerde küçük miktarlı, çok sayıda dosya şeklinde yansıdığı görülüyor. Buna karşılık, sınır ve geçiş illerinde az sayıda ama yüksek miktarlı yakalamalar, şehir bazlı istatistiklerde farklı bir profil oluşturuyor.

Özetle, ceza davalarında şehir bazlı tabloyu okurken, sadece “hangi il birinci” sorusuna değil, o ilin konumuna, nüfus yapısına ve suçun türüne göre değişen bu dinamiklere bakmak gerekiyor.

2023’e göre 2024’te dava türleri şehir şehir nasıl değişti?

2023 ile 2024 adli istatistikleri yan yana konulduğunda, tabloyu tek bir cümleyle özetlemek gerekirse: büyükşehirlerde özellikle aile, tüketici ve iş ilişkili davalar artarken, bazı klasik ceza türlerinde nispi bir yavaşlama, bazı ekonomik suçlarda ise artış eğilimi görülüyor. Ancak her ilde aynı eğilim yok; göç alan ve göç veren şehirler arasında belirgin farklar oluşmuş durumda.

Hangi dava türlerinde artış, hangilerinde azalma var?

2024’te, 2023’e kıyasla genel eğilim şu şekilde özetlenebilir:

  • Boşanma ve aile hukukuna ilişkin davalar: Büyükşehirlerde ve göç alan illerde artış eğiliminde. Ekonomik baskı, barınma sorunu ve aile içi çatışmalar bu artışla birlikte anılıyor.
  • Tüketici davaları: İnternet alışverişi, abonelik sözleşmeleri ve ayıplı mal/hizmet şikayetleri nedeniyle hemen her bölgede yükselişte. Özellikle metropollerde tüketici mahkemelerinin iş yükü belirgin şekilde artıyor.
  • Alacak, icra ve iflas bağlantılı davalar: Enflasyon, borçlanma ve tahsilat güçlüğü nedeniyle birçok ilde dosya sayısı yükseliyor. Ticaretin yoğun olduğu şehirlerde bu artış daha keskin.
  • İşçilik alacağı ve işe iade davaları: İşten çıkarmalar, kayıt dışı çalışma ve esnek çalışma modelleri nedeniyle yine artış gösteren bir başka grup.

Azalma eğilimi daha sınırlı ve genellikle bazı hafif ceza türlerinde görülüyor. Örneğin, uzlaştırma, ön ödeme, seri muhakeme gibi mekanizmaların daha etkin kullanıldığı yerlerde, mahkemeye intikal eden basit yaralama, hakaret, bazı mala zarar verme dosyalarında nispi bir düşüşten söz edilebilir. Ancak bu, suçun hiç işlenmediği anlamına değil, dosyanın mahkemeye gelmeden çözülebildiği anlamına geliyor.

Buna karşılık, dolandırıcılık, nitelikli hırsızlık, bilişim yoluyla işlenen suçlar ve uyuşturucu suçları birçok ilde ya yatay seyrediyor ya da artış eğilimini koruyor. Özellikle internet dolandırıcılığı ve kart/hesap üzerinden işlenen suçlar, klasik hırsızlık dosyalarının yanında giderek daha fazla yer tutuyor.

Göç alan ve göç veren illerde dava yapısı nasıl farklılaştı?

Göç hareketleri, şehir şehir dava türlerinin dağılımını ciddi biçimde etkiliyor. Bunu kabaca iki grupta görmek mümkün:

1. Göç alan büyükşehirler ve gelişen merkezler

İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, sanayi ve hizmet sektörünün yoğun olduğu göç alan illerde:

  • Kira, tahliye ve apartman/site uyuşmazlıkları artıyor. Nüfus yoğunluğu ve konut krizi, kiracı-ev sahibi davalarını öne çıkarıyor.
  • İşçilik alacağı, fazla mesai, kıdem/ihbar tazminatı gibi iş davaları daha sık görülüyor; çünkü kayıt dışı veya güvencesiz çalışma oranı göç alan bölgelerde daha yüksek olabiliyor.
  • Tüketici ve bankacılık kaynaklı davalar (kredi kartı, ihtiyaç kredisi, abonelikler) göç alan illerde belirgin şekilde yoğunlaşıyor.
  • Aile içi şiddet, nafaka, velayet ve boşanma davaları da bu illerde hem sayıca hem de çeşitlilik bakımından artış gösteriyor.

Bu şehirlerde ceza dosyalarında da uyuşturucu ticareti, örgütlü suçlar, dolandırıcılık ve bilişim suçları daha görünür hale geliyor. Nüfusun kalabalık ve hareketli olması, suçun tespit ve takibini de zorlaştırdığı için dosya sayıları yüksek kalıyor.

2. Göç veren, nüfusu azalan veya yaşlanan iller

Göç veren Anadolu şehirlerinde ise tablo biraz farklı:

  • Boşanma ve aile davaları göç alan illere göre daha yavaş artıyor, bazı yerlerde sabit kalıyor. Ancak nafaka, velayet ve kişisel ilişki davaları, eşlerden birinin başka şehre taşınması nedeniyle karmaşık hale gelebiliyor.
  • Vesayet, miras ve tapu uyuşmazlıkları göç veren ve yaşlı nüfusun yoğun olduğu illerde daha çok öne çıkıyor. Gençler büyükşehre giderken, taşınmazlar ve miras kalan mallar üzerinden uyuşmazlıklar artabiliyor.
  • Ekonomik faaliyet sınırlı olduğu için ticari dava ve tüketici davası yoğunluğu göç alan illere göre daha düşük; buna karşılık tarım, arazi sınırı, ortaklık ve kadastro kaynaklı davalar daha belirgin.

Ceza davalarında ise göç veren illerde klasik mala karşı suçlar, aile içi şiddet, ruhsatsız silah bulundurma gibi dosyalar daha sık görülürken, büyük ölçekli örgütlü suçlar ve karmaşık bilişim suçları göç alan merkezlere göre daha sınırlı kalabiliyor.

Özetle, 2023’ten 2024’e geçerken dava türlerindeki değişim, sadece ülke genelindeki ekonomik ve sosyal dalgalanmalardan değil, her ilin nüfus hareketi, ekonomik yapısı ve yerel sorunlarından da doğrudan etkileniyor. Bu yüzden aynı dava türü, bir şehirde hızla artarken başka bir şehirde sabit kalabiliyor ya da görece azalabiliyor.

Şehrinizde en çok açılan davaları nasıl öğrenebilirsiniz?

Yaşadığınız şehirde en çok hangi dava türlerinin açıldığını görmek için, doğrudan resmi adalet istatistiklerine bakmanız gerekir. Türkiye’de bu veriler Adalet Bakanlığı ve bağlı birimler tarafından düzenli olarak toplanıp yayımlanıyor. Özellikle Adalet İstatistikleri yıllık raporu ve Adli Veri Bankası üzerinden, il bazında dava türü dağılımına ulaşmak mümkün.

Bu kaynaklarda ceza, hukuk ve idari yargı ayrımında; boşanma, alacak, tüketici, iş, idare, vergi, dolandırıcılık, hırsızlık gibi suç ve dava türlerine ilişkin sayılar yer alıyor. 2024 yılına ait veriler de güncel olarak yayımlanmış durumda.

Resmi adalet istatistiklerine nereden bakılır?

Türkiye için konuşursak, şehir bazlı dava türü verilerine ulaşmanın temel yolları şunlardır:

  • Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü yayınları: Her yıl yayımlanan “Adalet İstatistikleri” raporunda, mahkeme türlerine ve çoğu zaman il gruplarına göre ayrıntılı tablolar bulunur. Bu raporlar kamuya açık ve çevrim içi erişilebilir.
  • Adli Veri Bankası: Yargı alanındaki tüm verilerin toplandığı, analiz edildiği resmi veri ambarıdır. Projenin amacı, dava türleri ve suç profillerini il il izleyebilmektir. Bazı kısımlar kurum içi kullanıma açık olsa da, kamuya açık özet istatistikler ve raporlar da yayımlanır.
  • Diğer resmi raporlar: Hâkimler ve Savcılar Kurulu gibi kurumlar, mahkemelerin iş yükü ve tür bazlı dosya sayılarını içeren raporlar yayımlar. Bunlar doğrudan “şehirde en çok açılan dava” başlığıyla olmasa da, tablo ve eklerden il bazlı eğilimleri okumak mümkündür.

Bu kaynaklara erişmek için genellikle ilgili kurumun internet sitesine girip “istatistikler”, “raporlar” veya “adalet istatistikleri” başlıklarını takip etmeniz yeterlidir.

Vatandaş olarak bu verileri okurken nelere dikkat etmeli?

Resmi adalet istatistikleri ilk bakışta karmaşık görünebilir. Yanlış yorumlamamak için özellikle şu noktalara dikkat etmek faydalı olur:

  1. “Açılan dosya” ile “sonuçlanan dosya” farkı Bir tabloda görülen sayı, o yıl açılan, gelen ya da karara bağlanan dosyaları gösterebilir. Örneğin 2024 raporunda savcılıklarda toplam 11,6 milyon civarında dosya görülürken, bunun önemli bir kısmı önceki yıldan devreden dosyalardır. Bu yüzden, başlığa mutlaka bakın: “Gelen dosya”, “açılan dava”, “karara bağlanan dosya” aynı şey değildir.

  2. Nüfusa göre oranlara bakmak Sadece “dosya sayısı”na bakarsanız, nüfusu yüksek iller doğal olarak daha çok dava açılmış gibi görünür. Daha sağlıklı bir karşılaştırma için, mümkünse 100 bin kişi başına düşen dava sayısı gibi oranları dikkate alın. Bazı resmi raporlar bu tür oranları da verir; yoksa sayıları kabaca nüfusa bölerek kendiniz de fikir edinebilirsiniz.

  3. Dava türü tanımlarını kontrol etmek “Boşanma davası”, “tüketici davası”, “dolandırıcılık suçu” gibi başlıkların altında hangi alt türlerin toplandığı, kodlama sistemine göre değişebilir. İdari ve vergi mahkemeleri için dava kodlarının güncellendiği ve geçmiş yılların buna göre revize edildiği bile olabiliyor. Bu nedenle, tabloların başındaki açıklama notlarını mutlaka okuyun.

  4. Yıllar arası karşılaştırmada revizyonlara dikkat Bazen önceki yıllara ait tablolar, yeni sınıflandırmaya uyum sağlamak için geriye dönük olarak güncelleniyor. 2015–2023 idari yargı verilerinin 2024 yayını içinde revize edilmesi buna bir örnek. Siz de 2020 ile 2024’ü karşılaştırırken, aynı revize edilmiş seriyi kullandığınızdan emin olun.

  5. Medya haberlerini değil, kaynağı esas almak Gazetelerde “dolandırıcılık davaları patladı”, “boşanma dosyalarında rekor artış” gibi başlıklar görebilirsiniz. Bu haberler çoğu zaman Adalet İstatistikleri raporuna dayanır ama sayıları sadeleştirerek verir. En doğru tabloyu görmek için, haberin dayandığı resmi rapora dönüp oradan kontrol etmek en sağlıklısıdır.

Bu noktalara dikkat ederek, yaşadığınız şehirde en çok hangi dava türlerinin açıldığını, hangi alanlarda artış ya da azalma olduğunu daha bilinçli okuyabilir ve hukuki bir adım atmadan önce genel tabloyu daha iyi değerlendirebilirsiniz.

Şehirlere göre dava türü dağılımı ne anlama geliyor?

Şehirlere göre dava türü dağılımı, aslında o ilin sosyal, ekonomik ve demografik röntgeni gibidir. Adalet istatistiklerinde bir şehirde hangi dava türlerinin yoğunlaştığına baktığınızda, o yerdeki temel sorun alanlarını da görmüş olursunuz. Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı adli istatistiklerde dava türleri; ceza, hukuk ve idari yargı başlıkları altında, ayrıca aile, iş, tüketici gibi alt sınıflara ayrılarak il il raporlanıyor.

Dolandırıcılık, hırsızlık, uyuşturucu, boşanma, tazminat, tüketici ve iş davaları gibi başlıkların her biri, şehirlerin farklı dinamiklerini yansıtıyor. Örneğin 2024 Adalet İstatistikleri’nde dolandırıcılık ve boşanma dosyalarında ülke genelinde ciddi artış varken, bu artış büyükşehirlerde daha belirgin görünüyor.

Yerel sorunların dava türlerine yansıması

Yerel sorunlar, dava türü dağılımına doğrudan yansır. Kaba bir çerçeveyle:

  • Ekonomik sıkıntı ve işsizlik arttıkça, alacak, tazminat, icra ve iş davalarında yükseliş görülebilir.
  • Hızlı kentleşme ve göç alan illerde, kira, tapu iptali ve tescil, imar ve tüketici davaları daha çok öne çıkar.
  • Aile yapısındaki değişim ve sosyal gerilimler, boşanma, nafaka, velayet ve şiddet içerikli aile içi davaların artmasına yol açabilir. 2024 verilerinde boşanma dosyalarının bir yılda 290 binden 320 bine çıkması, bu eğilimin ülke genelinde güçlendiğini gösteriyor.
  • Organize suç, uyuşturucu ticareti güzergahları ve sınır hattına yakınlık, bazı illerde uyuşturucu ve örgütlü suç dosyalarının yoğunlaşmasına neden olur.

Bu yüzden, bir şehirde örneğin dolandırıcılık ve tüketici davaları çok fazlaysa, bu sadece “hukuki bir tablo” değil; aynı zamanda o şehirde yaygınlaşan ekonomik baskı, dijital dolandırıcılık, agresif pazarlama ve borçlanma kültürünün de işaretidir.

Hukuki başvuru yapmadan önce bu verilerden nasıl faydalanabilirsiniz?

Şehirlere göre dava türü dağılımına bakmak, hukuki adım atmadan önce size üç açıdan yardımcı olabilir:

  1. Sorununuzun ne kadar yaygın olduğunu görürsünüz. Örneğin boşanma, alacak ya da tüketici uyuşmazlığı yaşıyorsanız ve yaşadığınız ilde bu dava türlerinin çok yoğun olduğunu görüyorsanız, bunun “sadece sizin başınıza gelen sıra dışı bir durum” olmadığını anlarsınız. Bu, psikolojik olarak rahatlatıcı olduğu gibi, sürecin ortalama ne kadar sürebileceği konusunda da fikir verir. 2024 raporunda bazı dava türlerinin yıllara yayılan yargılama sürelerine ulaştığı, özellikle hırsızlık ve tapu davalarında dosyaların çok uzun sürdüğü görülüyor.

  2. Süre ve iş yükü beklentinizi gerçekçi ayarlarsınız. Bir ilde belirli dava türleri çok fazlaysa, o alandaki mahkemelerin iş yükü de yüksektir. Bu da dosyanızın sonuçlanma süresini etkileyebilir. İstatistiklere bakarak, “Bu tür davalar burada ortalama ne kadar sürüyor, mahkemelerin iş yükü ne durumda?” sorularına kabaca yanıt bulabilirsiniz.

  3. Hangi hukuki yolu seçeceğinize daha bilinçli karar verirsiniz.

  • Eğer yaşadığınız şehirde belirli bir alanda dava sayısı çok yüksek ve yargılama süreleri uzunsa, arabuluculuk veya uzlaşma gibi alternatif çözüm yollarını avukatınızla daha ciddi biçimde değerlendirebilirsiniz.
  • Tüketici veya iş uyuşmazlıklarında, önce idari başvuru, kurul veya hakem heyeti yoluna gitmenin, dava açmaktan daha hızlı sonuç verip vermeyeceğini sorgulamanız için bu veriler iyi bir zemin sağlar.

Özetle, şehirlere göre dava türü dağılımı, sadece istatistik merakı için değil; “Ben bu şehirde, bu konuda dava açarsam neyle karşılaşırım?” sorusuna daha somut cevap bulmanız için önemli bir araçtır. Yine de bu veriler genel eğilimleri gösterir; kendi durumunuz için mutlaka bir avukattan somut hukuki görüş almanız gerekir.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.