Müstehcenlik davası, Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinde düzenlenen, toplumun genel ahlakını ve özellikle çocukların korunmasını amaçlayan bir ceza davasıdır. Bu kapsamda müstehcenlik suçu, müstehcen içeriklerin üretilmesi, yayılması, çocuklara gösterilmesi, internet ve sosyal medya üzerinden paylaşılması gibi fiiller için farklı şartlar ve cezalar öngörür.
2025 itibarıyla uygulamada; TCK 226 kapsamındaki fiillerin niteliğine göre hapis ve adli para cezaları değişmektedir. Çocukların kullanıldığı müstehcen içerikler çok daha ağır yaptırımlara tabidir. Bu yazıda, müstehcenlik davası nedir, suçun unsurları, kimler hakkında açılabileceği ve güncel müstehcenlik suçu cezalarının nasıl belirlendiğini adım adım ele alacağız.
Müstehcenlik davasında neye suç deniyor, TCK 226 tam olarak neyi yasaklıyor?
TCK 226, kabaca “herkesin erişimine açık, özellikle de çocukları hedef alan veya onları etkileyebilecek nitelikte cinsel içeriklerin üretilmesi, yayılması, satılması, depolanması ve çocuklara gösterilmesi” gibi fiilleri suç sayan bir düzenlemedir. Kanun, hem genel ahlakı hem de özellikle çocukların ruhsal ve cinsel gelişimini korumayı amaçlar.
Müstehcenlik davasında mahkeme, içeriğin yalnızca “ayıp” ya da “rahatsız edici” olup olmadığına değil, açık ve yoğun cinsel unsur taşıyıp taşımadığına, kamusal alana veya çocuklara yönelip yönelmediğine ve failin bunu bilerek yapıp yapmadığına bakar. Yani sırf yetişkinler arasında, kapalı ve rızaya dayalı bir paylaşım ile çocuklara açık, aleni bir yayım aynı kefeye konulmaz.
Hangi davranışlar müstehcenlik suçu kapsamına girer?
TCK 226’ya göre müstehcenlik suçu kapsamına girebilecek başlıca davranışlar şunlardır:
- Çocuklara müstehcen görüntü, yazı veya söz içeren ürünleri vermek, göstermek, dinletmek.
- Bu tür ürünleri çocukların görebileceği yerlerde sergilemek veya alenen göstermek.
- Müstehcen içerikli ürünleri satışa sunmak, satmak, kiralamak, reklamını yapmak.
- Çocukların kullanıldığı müstehcen görüntü, video, çizim, animasyon üretmek veya bunları ülkeye sokmak, çoğaltmak, depolamak, başkalarının kullanımına sunmak.
- Şiddet, hayvanlarla, ölü bedenle veya “doğal olmayan yolla” yapılan cinsel davranış içeren ürünleri üretmek, depolamak, yaymak.
Özellikle çocuk pornografisi, hayvanlarla cinsel ilişki, ağır şiddet içeren cinsel görüntüler gibi içerikler “mutlak yasak” kabul edilir; bunların yalnızca bulundurulması bile çoğu durumda suç sayılabilir.
Yetişkinlere yönelik içerik ile çocuklara yönelik müstehcenlik arasındaki fark
Hukuken en kritik ayrım, içeriğin çocuklara yönelik olup olmadığı ve çocukların kullanılıp kullanılmadığıdır.
- Yetişkinlere yönelik, iki tarafın rızasına dayalı ve yalnızca yetişkinler arasında kalan cinsel içerikler, genel olarak TCK 226 kapsamında suç sayılmaz. Örneğin iki yetişkinin birbirine özel mesajla müstehcen fotoğraf göndermesi, Yargıtay kararlarında çoğu kez suç olarak kabul edilmemiştir.
- Buna karşılık, çocukların kullanıldığı her türlü müstehcen içerik (gerçek çocuk, temsili çocuk, çocuk gibi gösterilen kişi) çok ağır yaptırımlara tabidir. Üretmek, yaymak, depolamak, hatta bazen yalnızca bulundurmak bile suçtur.
- Ayrıca çocuklara müstehcen içerik göstermek, ulaştırmak veya onların görmesini, dinlemesini sağlamak da ayrı bir suçtur; çocuk içerikte yer almasa bile, maruz bırakılması yeterli olabilir.
Bu nedenle, “zaten internette var, ben sadece indirdim” veya “meraktan baktım” gibi savunmalar, özellikle çocuk pornografisi söz konusu olduğunda hukuken koruma sağlamaz.
İnternette, sosyal medyada ve mesajlaşma uygulamalarında müstehcenlik nasıl oluşur?
Günümüzde müstehcenlik suçlarının önemli kısmı internet, sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları üzerinden karşımıza çıkıyor.
Suç, şu durumlarda gündeme gelebilir:
- Sosyal medya hesabında (hikaye, gönderi, profil vb.) herkesin veya geniş bir kitlenin görebileceği şekilde müstehcen fotoğraf, video paylaşmak. Bu durumda genellikle “basın ve yayın yolu ile yayma” kapsamında değerlendirilir.
- Çocukların kullanıldığı müstehcen görüntüleri internet sitesi, dosya paylaşım platformu, Telegram kanalı, WhatsApp grubu gibi ortamlarda paylaşmak veya bu içeriklere erişim sağlamak.
- Çocuklara yönelik müstehcen içerikleri, onların görebileceği şekilde mesajla, linkle, dosya olarak göndermek ya da çocukların bulunduğu gruplarda paylaşmak.
Buna karşılık, yalnızca iki yetişkin arasında, kapalı ve rızaya dayalı bir sohbet veya özel mesajlaşma söz konusuysa, Yargıtay uygulamasında çoğu kez müstehcenlik suçu oluşmadığı kabul edilmiştir. Ancak içerikte çocuk, şiddet, hayvan veya “doğal olmayan yolla” yapılan cinsel davranış varsa, “özel” olması çoğu zaman koruma sağlamaz; yine de suç gündeme gelebilir.
Bu nedenle, özellikle çocuklara ilişkin en ufak bir şüphe içeren görseli bile cihazda tutmamak, paylaşmamak ve böyle içeriklerle karşılaşıldığında derhal silip bildirim yapmak, hukuki riskleri azaltmak açısından hayati önem taşır.
Müstehcenlik suçunun yasal dayanağı ve 2025’te geçerli mevzuat
TCK 226 maddesi hangi fıkralardan oluşuyor, kısaca ne anlatıyor?
Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesi, “müstehcenlik” başlığı altında birden fazla ayrı suçu düzenleyen fıkralardan oluşur. Her fıkra, farklı bir davranışı ve özellikle çocuklara yönelik müstehcenliği ayrı ayrı suç sayar. Özetle:
- 226/1: Çocuklara (18 yaşından küçük) müstehcen görüntü, yazı, ses veya benzeri içeriklerin gösterilmesi, verilmesi, okutulması, dinletilmesi, seyrettirilmesi suçtur.
- 226/2: Müstehcen içeriklerin basın, yayın, internet gibi yollarla, özellikle çocukların ulaşabileceği şekilde yayılması, satışa sunulması, reklamının yapılması düzenlenir.
- 226/3: Çocukların kullanıldığı müstehcen ürünlerin üretilmesi, yayılması, bulundurulması gibi fiiller, yani çocuk pornografisi niteliğindeki içerikler ağır şekilde cezalandırılır.
- 226/4: Şiddet içeren, hayvanlarla veya “doğal olmayan yolla” yapılan cinsel davranışları konu alan müstehcen ürünlerin üretimi, yayılması gibi fiiller suçtur.
- 226/5 ve 226/6: Müstehcen ürünlerin üretimi, çoğaltılması, satılması, kiraya verilmesi, nakledilmesi, depolanması, ticaretinin yapılması gibi ekonomik ve yaygınlaştırıcı faaliyetler düzenlenir.
- 226/7 ve devamı (varsa atıf hükümleri): Bazı fıkralarda nitelikli haller, tüzel kişilere güvenlik tedbirleri ve diğer maddelere atıflar yer alır.
Bu yapı sayesinde TCK 226, hem çocukların korunmasını hem de toplumda genel ahlak anlayışını zedeleyen ağır müstehcenlik biçimlerini hedef alır.
Genel ahlaka karşı suçlar içinde müstehcenliğin yeri
Müstehcenlik suçu, TCK’da “Topluma Karşı Suçlar / Genel Ahlaka Karşı Suçlar” bölümünde yer alır. Yani kanun koyucu, bu suçu bireyler arası basit bir ihtilaf değil, toplum düzenini ve özellikle çocukların manevi gelişimini ilgilendiren bir tehlike olarak görür.
Genel ahlaka karşı suçlar arasında; fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama, hayasızca hareketler gibi düzenlemeler de bulunur. Müstehcenlik, bunların içinde özellikle görsel, işitsel ve dijital içerik üzerinden işlenen, çoğu zaman yayılma ve çoğaltma riski yüksek bir suç tipi olarak öne çıkar.
Bu nedenle Yargıtay kararlarında da müstehcenlik, yalnızca “ayıp” veya “rahatsız edici” içeriklerle karıştırılmaz; toplumun genel ahlak anlayışını ciddi biçimde zedeleyen, özellikle çocukları hedef alan veya ağır cinsel sapma ve şiddet içeren içerikler ön plana alınır.
2025 itibarıyla kanunda son durum: yakın tarihli değişiklik ve güncel içtihatlar
2025 itibarıyla TCK 226’nın temel sistematiği korunmakla birlikte, uygulama özellikle dijital içerikler ve çocuk müstehcenliği bakımından giderek sıkılaşmış durumdadır. Kanun metninde son yıllarda köklü bir değişiklik yapılmamış olsa da:
- Yargıtay, çocuk pornografisi içeren dosyalarda “kişisel arşiv”, “sadece bulunduruyordum” gibi savunmaları çoğunlukla kabul etmemekte, sırf bulundurmayı dahi ağır değerlendiren kararlar vermektedir.
- İnternet, sosyal medya ve bulut depolama üzerinden yapılan paylaşımlarda, “kapalı grup”, “özel sohbet” gibi alanlar da kamuya açık olmasa bile müstehcenlik suçu kapsamında değerlendirilebilmektedir.
- Çocukların kullanıldığı müstehcen içeriklerde, uluslararası işbirliği ve yabancı kaynaklı ihbarlar (örneğin yabancı merkezli ihbar sistemleri üzerinden gelen bildirimler) doğrultusunda açılan soruşturma sayısı artmıştır.
- Yargıtay, “müstehcenlik” ölçütünü belirlerken, yalnızca çıplaklık veya erotik görüntüleri değil, cinsel tatmin amacıyla sunulan, özellikle çocuk bedenini cinsel obje haline getiren her türlü içeriği daha geniş yorumlama eğilimindedir.
Sonuç olarak, 2025 itibarıyla TCK 226 bakımından hem çocukların korunmasına ilişkin hassasiyet hem de dijital ortamlarda iz bırakmanın kolaylığı nedeniyle, müstehcenlik suçuna ilişkin soruşturma ve dava sayıları artmakta; içtihatlar da giderek daha ayrıntılı ve katı hale gelmektedir. Bu nedenle, özellikle internet ve sosyal medya kullanırken hangi içeriklerin müstehcenlik suçu kapsamına girebileceği konusunda dikkatli olmak büyük önem taşır.
Müstehcenlik suçunun oluşması için aranan şartlar (suçun unsurları)
Müstehcenlik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinde düzenlenmiş ve her fıkra için farklı şartlar öngörülmüştür. Genel olarak suçun oluşması için: müstehcen nitelikte bir içerik bulunması, bu içeriğin kanunda sayılan şekillerde başkalarına sunulması ya da çocuklara yönelmesi ve bunun kasten yapılması gerekir. Yargıtay, her olayda içeriğin niteliğini, hedef kitlesini, yayılma biçimini ve failin kastını birlikte değerlendirir.
Fail kim olabilir, mağdur kim sayılıyor? (yetişkin – çocuk ayrımı)
TCK 226 bakımından fail bakımından özel bir sınırlama yoktur. Fiili işleyebilecek ceza ehliyetine sahip herkes fail olabilir. Örneğin:
- Çocuğa müstehcen görüntü gösteren bir yetişkin
- Çocuk pornografisi içeren dosyaları paylaşan bir genç
- Müstehcen içerikli siteyi işleten ya da yöneten kişi
hepsi, şartları varsa fail konumuna düşebilir.
Mağdur bakımından ise özellikle iki grup öne çıkar:
- Çocuklar (18 yaşından küçükler)
- Çocuğa müstehcen içerik gösterme, verme, dinletme, okutma gibi fiillerde doğrudan mağdur çocuktur.
- Çocukların kullanıldığı müstehcen ürünlerin üretilmesi ve yayılması durumunda da korunmak istenen hukuki değer, çocuğun cinsel dokunulmazlığı ve gelişimidir.
- Toplum ve kamu düzeni
- Yetişkinlere yönelik müstehcenlikte çoğu zaman “genel ahlak” ve “toplumun cinsel huzuru” korunur.
- Bu nedenle bazı fıkralarda mağdur tek tek kişiler değil, toplumun kendisidir.
Yetişkinler arasında, rızaya dayalı ve yalnızca taraflar arasında kalan bazı müstehcen içeriklerin her zaman suç oluşturmadığı; ancak çocuk söz konusu olduğunda rızanın hukuken geçerli kabul edilmediği unutulmamalıdır.
Kasten işleme şartı ve “bilerek – isteyerek” ne anlama geliyor?
Müstehcenlik suçu kasıtla işlenebilen bir suçtur. Yani kişinin:
- İçeriğin müstehcen olduğunu bilmesi
- Bu içeriği kanunda sayılan şekilde (gösterme, yayma, depolama, ticaretini yapma vb.) bilerek ve isteyerek kullanması gerekir.
Örneğin, bir dosyanın çocuk pornografisi olduğunu bildiği halde bunu arkadaşına gönderen kişi, kastla hareket etmiş sayılır. Buna karşılık:
- İçeriğin ne olduğunu bilmeden, otomatik indirme ayarları nedeniyle telefona inen bir dosya
- İçeriği açmadan, içeriğinden habersiz şekilde teknik bir aktarım yapılması
gibi durumlarda kast tartışmalı hale gelir ve Yargıtay çoğu zaman somut delillere bakarak karar verir. Ancak kişi, içeriği açıp izledikten sonra saklamaya devam ediyorsa, artık “bilerek bulundurma” yönünde kast kabul edilebilir.
İçeriğin niteliği, sunuluş biçimi ve Yargıtay’a göre “müstehcenlik” ölçütleri
Yargıtay kararlarında “müstehcenlik” değerlendirilirken tek bir ölçüt yoktur. Genellikle şu noktalar birlikte incelenir:
-
İçeriğin konusu: Cinsel organların, cinsel birleşmenin, mastürbasyonun, pornografik pozların açık ve ayrıntılı biçimde gösterilmesi; özellikle çocukların kullanıldığı görüntüler; şiddet, hayvan veya doğal olmayan yolla yapılan cinsel davranışların yer aldığı sahneler.
-
Sunuluş biçimi: İçeriğin gizli bir ortamda, yalnızca yetişkinler arasında mı paylaşıldığı, yoksa herkese açık şekilde mi yayıldığı; reklam, afiş, açık profil, herkese açık grup gibi kanallarla mı sunulduğu önemlidir.
-
Hedef kitle ve erişilebilirlik: Çocukların kolayca erişebileceği yerlerde bulundurulması, yaş doğrulaması olmadan yayılması, kamusal alanlarda sergilenmesi müstehcenlik değerlendirmesini ağırlaştırır.
-
Sanatsal, bilimsel, tıbbi amaç iddiası: Kanun, bilimsel, sanatsal, edebi veya tıbbi amaç taşıyan eserler için istisnalar öngörür. Ancak Yargıtay, bu istisnayı dar yorumlar. Sırf “sanat eseri” denilmesi, içeriğin pornografik niteliğini ortadan kaldırmaz; eserin bütünlüğü, amacı ve sunuluş şekli birlikte değerlendirilir.
Sonuçta, müstehcenlik kararı her olayda ayrı ayrı verilir ve Yargıtay, toplumun güncel değer yargılarını da dikkate alarak sınır çizer.
Çevrimiçi içeriklerde paylaşma, gönderme, depolama gibi seçimlik hareketler
TCK 226’da suç, çoğu fıkrada “seçimlik hareketli” olarak düzenlenmiştir. Yani tek bir davranış değil, kanunda sayılan farklı hareketlerden herhangi biri suçu oluşturabilir. Çevrimiçi ortamda bunlar özellikle şu şekillerde karşımıza çıkar:
-
Paylaşma: Sosyal medya gönderisi, hikaye, durum, profil fotoğrafı, herkese açık link, forum paylaşımı gibi yollarla müstehcen içeriği başkalarının erişimine sunmak.
-
Gönderme: WhatsApp, Telegram, Discord, Instagram DM, e‑posta gibi kanallardan bir veya birden fazla kişiye müstehcen içerik yollamak. Çocuk pornografisi söz konusuysa, tek bir kişiye gönderim dahi suç için yeterli olabilir.
-
Yayma ve çoğaltma: İçeriği farklı platformlara yüklemek, kopyalamak, yeniden paylaşmak, linkini sürekli dolaşıma sokmak, torrent veya dosya paylaşım ağlarında dağıtmak.
-
Depolama ve bulundurma: Özellikle çocukların kullanıldığı müstehcen ürünler bakımından, yalnızca kişisel cihazda, bulut hesabında ya da harici diskte bilerek bulundurmak dahi suç sayılabilir. Yargıtay, dosyanın varlığından haberdar olma, dosyayı açma, klasör isimleri, arama geçmişi gibi unsurlarla kastı araştırır.
-
Erişim sağlama veya kolaylaştırma: Müstehcen içerik barındıran sitelere yönlendiren link listeleri hazırlamak, özel gruplara davet linki dağıtmak, şifre veya erişim kodu paylaşmak da “yayma” veya “erişim sağlama” kapsamında değerlendirilebilir.
Bu nedenle, “sadece bir kere gönderdim”, “sadece klasörde duruyordu” ya da “ben yüklemedim, link paylaştım” gibi savunmalar, somut olaya göre her zaman koruyucu olmayabilir. Çevrimiçi ortamda yapılan her hareketin, TCK 226’daki seçimlik hareketlerden hangisine girdiği dikkatle incelenir.
TCK 226’ya göre müstehcenlik suçunun türleri ve her biri için ceza aralıkları
Çocuğa müstehcen içerik gösterme, verme, dinletme (TCK 226/1)
TCK 226/1, çocuklara yönelik müstehcenlik suçunun en temel halini düzenler. Çocuğa (18 yaşından küçük) müstehcen görüntü, yazı veya sözleri göstermek, okutmak, dinletmek, seyrettirmek ya da bunları içeren ürünleri vermek veya bunların içeriğini anlatmak suçtur.
Bu fıkrada öngörülen ceza, 2025 itibarıyla 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Çocuğun yaşı küçüldükçe ve eylemin yoğunluğu arttıkça, mahkemeler genellikle üst sınıra yakın ceza vermeye daha yatkındır.
Burada önemli nokta, içeriğin çocuğa bilinçli şekilde yöneltilmesi ve içeriğin cinsel nitelikte, genel ahlaka aykırı, açık saçık olmasıdır. Çocuğun rızası hukuken geçerli sayılmaz; “kendi istedi” savunması bu suç bakımından koruma sağlamaz.
Basın, yayın ve internet yoluyla müstehcenlik suçu (TCK 226/2)
TCK 226/2, müstehcen içeriklerin basın, yayın ve bilişim araçları üzerinden yayılmasını hedef alır. Gazete, dergi, televizyon, internet sitesi, sosyal medya, açık erişimli platformlar gibi kanallarla müstehcen ürünleri yaymak, yayınlamak, satışa arz etmek, reklamını yapmak bu kapsamda değerlendirilir.
Bu fıkrada ceza, 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Ancak içerik çocuklara ulaşmaya elverişli ise, çocuklara yönelik müstehcenlik hükümleri ve diğer fıkralar devreye girerek ceza artabilir.
Çocukların kullanıldığı müstehcen ürün üretimi ve çocuk pornografisi (TCK 226/3)
TCK 226/3, çocuk pornografisiyle ilgili en ağır düzenlemelerden biridir. Çocukların kullanıldığı müstehcen ürünleri üreten, satan, dağıtan, yayan, ithal veya ihraç eden, ticaretini yapan kişiler bu fıkra kapsamında cezalandırılır.
Bu suçun cezası 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Çocuğun bizzat cinsel içerikte kullanılması, hem çocuğun cinsel dokunulmazlığına hem de genel ahlaka ağır saldırı sayıldığı için, mahkemeler genellikle ciddi hapis cezaları verir ve erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi imkanlar daha sınırlı değerlendirilir.
Şiddet, hayvan veya “doğal olmayan yolla” yapılan cinsel davranış içeren ürünler (TCK 226/4)
TCK 226/4, içeriğin niteliği bakımından daha ağır görülen müstehcen ürünleri konu alır. Şiddet içeren cinsel davranışlar, hayvanlarla cinsel ilişki veya kanunda geçen ifadeyle “doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranış” içeren ürünleri üretmek, yaymak, satmak, depolamak, ticaretini yapmak bu fıkra kapsamındadır.
Bu fiiller için öngörülen ceza 1 yıldan 4 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. İçeriğin hem cinsel hem de şiddet veya insan onuruna ağır aykırılık içermesi, cezayı artırıcı bir unsur olarak kabul edilir.
Müstehcen içeriklerin üretilmesi, dağıtılması, depolanması ve ticareti (TCK 226/5-6)
TCK 226/5, çocukların kullanıldığı veya yukarıda sayılan ağır nitelikli içerikler dışında kalan, yetişkinlere yönelik müstehcen ürünlerin üretimi, çoğaltılması, satışı, kiralanması, dağıtılması, depolanması, nakledilmesi, ticaretinin yapılması gibi fiilleri düzenler.
Bu fıkrada ceza 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. İçeriğin yalnızca yetişkinlere yönelik olması, suçu tamamen ortadan kaldırmaz; özellikle ticari amaç, yaygın dağıtım ve kamusal alana sunma söz konusuysa cezalandırma gündeme gelir.
TCK 226/6 ise, bu tür ürünlerin açıkta sergilenmesi, çocukların kolayca görebileceği yerlerde bulundurulması gibi halleri ayrıca düzenler ve genellikle daha hafif hapis ve adli para cezaları öngörür; ancak uygulamada idari yaptırımlar ve kapatma kararlarıyla birlikte değerlendirilir.
Her bir fıkra için güncel hapis cezası ve adli para cezası aralıkları (2025)
2025 itibarıyla TCK 226’da yer alan temel ceza aralıkları özetle şöyledir:
- 226/1 (çocuğa müstehcen içerik gösterme, verme, dinletme): 6 ay – 3 yıl hapis + adli para cezası
- 226/2 (basın, yayın, internet yoluyla müstehcenlik): 6 ay – 3 yıl hapis + adli para cezası
- 226/3 (çocuk pornografisi, çocukların kullanıldığı müstehcen ürün üretimi ve ticareti): 5 – 10 yıl hapis + adli para cezası
- 226/4 (şiddet, hayvan veya doğal olmayan yolla cinsel davranış içeren ürünler): 1 – 4 yıl hapis + adli para cezası
- 226/5 (müstehcen ürünlerin üretilmesi, dağıtılması, depolanması, ticareti): 6 ay – 3 yıl hapis + adli para cezası
- 226/6 (açıkta sergileme, çocukların görebileceği yerlerde bulundurma vb.): daha düşük oranlı hapis ve adli para cezası; çoğu zaman diğer fıkralarla birlikte değerlendirilir.
Adli para cezaları, Türk Ceza Kanunu’nun günlük birim sistemine göre hesaplanır. Hakim, hem gün sayısını hem de bir gün karşılığı miktarı belirler; bu nedenle aynı suç tipi için farklı dosyalarda farklı para cezası tutarları ortaya çıkabilir. Ayrıca, nitelikli haller, zincirleme suç, birden fazla mağdur gibi durumlarda bu alt ve üst sınırlar artırılabilir.
Bu nedenle, TCK 226 kapsamındaki bir soruşturmada, hangi fıkranın uygulandığını ve olası ceza aralığını net görmek için mutlaka somut dosya üzerinden profesyonel hukuki destek almak önemlidir.
Müstehcenlik davası süreci nasıl işler, soruşturma nereden başlar?
Müstehcenlik suçu (TCK 226) çoğu zaman dijital ortamda tespit edildiği için, süreç genellikle bir ihbar, şikayet ya da teknik inceleme ile başlar. Dosya önce savcılıkta soruşturma aşamasından geçer, deliller toplanır, şüphelinin ifadesi alınır; yeterli şüphe görülürse iddianame düzenlenip ceza davası açılır.
Bu süreçte kolluk birimleri, bilişim suçları birimleri, BTK üzerinden gelen kayıtlar ve gerektiğinde uluslararası bildirimler (özellikle çocuk müstehcenliği dosyalarında) devreye girer. Dijital delillerin usulüne uygun toplanması ve korunması, davanın sonucunu doğrudan etkiler.
Şikayet gerekir mi, savcılık resen nasıl harekete geçer?
TCK 226 kapsamındaki müstehcenlik suçları şikayete bağlı değildir. Yani bir kişinin şikayetçi olmasına gerek olmadan, savcılık suçu öğrendiği anda resen soruşturma başlatmakla yükümlüdür.
Savcılık şu yollarla resen harekete geçebilir:
- Kolluk kuvvetlerinin (polis, jandarma) tuttuğu tutanaklar
- BTK veya ilgili birimlerden gelen raporlar
- NCMEC ya da benzeri kurumlardan gelen bildirimler (özellikle çocuk istismarı içeren içerikler)
- İhbar hatları, CİMER başvuruları, e-posta ya da dilekçe ile yapılan bildirimler
Bir kişi “şikayetçi olmak istemiyorum” dese bile, savcı suçu öğrendiyse çoğu durumda dosyayı kapatamaz; kamu davası açılması kamu düzeniyle ilgili görülür.
NCMEC bildirimi, ihbar hattı, BTK veya kolluk üzerinden gelen dosyalar
Özellikle çocukların kullanıldığı müstehcenlik ve çocuk pornografisi şüphesi olan dosyalarda, uluslararası işbirliği mekanizmaları devreye girebilir. Yurt dışı merkezli platformlar, çocuk istismarı içeren içerikleri tespit ettiklerinde, ilgili birimlere ve Türkiye’deki muhatap kurumlara bildirim geçebilir.
Türkiye’de dosyalar genellikle şu kanallardan savcılığa ulaşır:
- Kolluk birimlerinin yaptığı operasyonlar ve rutin taramalar
- BTK üzerinden gelen trafik ve erişim kayıtlarına dayalı bildirimler
- Çocuk istismarı ve müstehcenlik için kurulan ihbar hatlarına yapılan başvurular
- NCMEC benzeri yapılardan gelen, belirli IP adresleri veya hesaplarla ilişkilendirilmiş raporlar
Bu bildirimler üzerine savcı, ilgili IP, kullanıcı hesabı, telefon numarası gibi veriler üzerinden şüpheliyi tespit etmeye çalışır ve bilişim suçları birimlerinden teknik destek ister.
Dijital deliller (telefon, bilgisayar, bulut hesapları) nasıl toplanır ve incelenir?
Müstehcenlik davasında en kritik nokta dijital delillerin hukuka uygun şekilde toplanmasıdır. Genellikle şu adımlar izlenir:
-
Arama ve el koyma kararı: Konut, işyeri veya araçta arama yapılabilmesi için kural olarak hakim kararı gerekir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde savcı kararıyla da arama yapılabilir; ancak bu karar daha sonra hakimin onayına sunulur.
-
Cihazlara el koyma: Telefon, bilgisayar, tablet, harici disk, USB bellek, hafıza kartı gibi cihazlara; ayrıca şifreli ya da bulut tabanlı hesaplara erişim için kullanılan notlar, kağıtlar da delil olarak alınabilir.
-
Dijital kopya (imaj) alma: Cihazların içeriği doğrudan kurcalanmak yerine, adli bilişim uzmanları tarafından birebir kopyalanır. Bu kopya üzerinde inceleme yapılır; böylece delilin bütünlüğü korunur.
-
İnceleme ve rapor: Uzmanlar, cihazlarda müstehcen içerik olup olmadığını, içeriklerin ne zaman oluşturulduğunu, kimlerle paylaşıldığını, hangi hesaplardan giriş yapıldığını teknik olarak ortaya koyan bir rapor hazırlar. Savcı ve mahkeme, çoğu zaman bu rapora dayanarak karar verir.
Şüphelinin şifreleri söylemeye zorlanması, özel hayatın gizliliği, avukat huzurunda ifade gibi konular da bu aşamada önem kazanır; hukuka aykırı elde edilen deliller mahkemede geçersiz sayılabilir.
Müstehcenlik davasında görevli ve yetkili mahkeme
Müstehcenlik suçlarında görevli mahkeme kural olarak asliye ceza mahkemesidir. Ancak çocukların kullanıldığı müstehcen ürün üretimi gibi daha ağır yaptırımlı bazı fıkralarda, ceza üst sınırına göre ağır ceza mahkemesi görevli olabilir. Bu ayrım, somut olayda isnat edilen fıkraya ve öngörülen ceza miktarına göre belirlenir.
Yetkili mahkeme ise genel kural olarak:
- Suçun işlendiği yer mahkemesidir.
- İnternet üzerinden işlenen suçlarda, içeriğin paylaşıldığı yer, içeriğe erişilen yer veya şüphelinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili kabul edilebilir.
Uygulamada savcılık, delillere en kolay ulaşılabilecek ve şüphelinin bulunduğu yer mahkemesini tercih eder. Yetki itirazı yapılırsa, mahkemeler arasında dosyanın hangi yerde görüleceğine ilişkin karar verilir.
Sosyal medya, mesajlaşma ve bulut depolamada müstehcenlik suçu riskleri
WhatsApp, Telegram, Discord, Instagram gibi ortamlarda hangi paylaşımlar suç sayılabilir?
Müstehcenlik suçu, kullanılan platformdan çok içeriğin niteliğine ve kime, nasıl gönderildiğine göre değerlendirilir. WhatsApp, Telegram, Discord, Instagram, X, TikTok gibi ortamlarda özellikle şu durumlar ciddi risk taşır:
- Çocukların yer aldığı cinsel içerikli her türlü fotoğraf, video, çizim, animasyon, montaj veya yapay zekâ ile üretilmiş görselleri göndermek, paylaşmak, depolamak, başkasına iletmek çocuk pornografisi kapsamında ağır suçtur.
- Çocuklara, onların görebileceği şekilde müstehcen içerik göndermek, göstermek, dinletmek (örneğin bir çocuğa DM’den pornografik video yollamak, çocukların bulunduğu gruba bu tür içerik atmak) TCK 226/1 kapsamında değerlendirilir.
- Şiddet içeren, hayvanlarla veya “doğal olmayan yolla” yapılan cinsel davranışları gösteren ağır müstehcen içerikleri üretmek, paylaşmak, yaymak da suç kapsamındadır.
- Ücret karşılığı erişim sağlanan müstehcen içerik grupları, kanalları, abonelikli sayfalar; içeriklerin ticaretini yapmak, satmak, kiralamak, reklamını yapmak gibi fiiller TCK 226/5-6 bakımından risklidir.
Yetişkinler arasında, yalnızca yetişkinlerin erişebildiği, ticari amaç taşımayan ve çocukların görme ihtimalinin bulunmadığı bazı erotik içerikler her zaman otomatik olarak suç sayılmayabilir. Ancak sınır çok hassastır; içeriğin ağırlığı, yayılma biçimi, kamusal alana açılıp açılmadığı ve Yargıtay içtihatları birlikte değerlendirilir.
Sadece cihazda bulundurmak ile başkasına göndermek arasındaki fark
Müstehcenlik suçunda, özellikle çocukların kullanıldığı içeriklerde, sırf bulundurma bile başlı başına suç sayılabilir. Yani çocuk pornografisi niteliğindeki bir dosyanın telefon, bilgisayar veya bulut hesabında saklanması, kimseye gönderilmemiş olsa bile soruşturma konusu yapılabilir.
Yetişkinlere yönelik müstehcen içeriklerde ise çoğu zaman “başkasına gösterme, yayma, dağıtma” gibi hareketler aranır. Sadece kendi cihazında, erişimi sınırlı bir şekilde bulundurmak her durumda suç oluşturmayabilir; fakat:
- İçerik çocuklara aitse,
- İçerik şiddet, hayvan veya ağır sapkınlık içeren nitelikteyse,
- Dosyalar organize biçimde depolanıyor, kategorize ediliyor, ticari amaçla tutuluyorsa
“sadece bulundurma” savunması çoğu zaman yeterli olmaz.
Başkasına göndermek, gruba atmak, kanalda paylaşmak, link vermek, “şuna da bak” diyerek yönlendirmek, hukuken yayma ve dağıtma olarak görülür ve ceza sorumluluğunu artırır.
“Tek bir fotoğraf” nedeniyle dahi dava açılabilecek durumlar
Müstehcenlik suçunda “çok sayıda dosya” şartı yoktur. Özellikle:
- Çocuğun yer aldığı cinsel içerikli tek bir fotoğraf veya video,
- Çocuğa gönderilen tek bir müstehcen görsel veya link,
- Şiddet, hayvan veya doğal olmayan yolla yapılan cinsel davranış içeren tek bir dosya,
- Çocukların bulunduğu bir gruba atılan tek bir müstehcen paylaşım
soruşturma ve dava için yeterli olabilir.
Uygulamada, platformların ihbar mekanizmaları, diğer kullanıcıların ekran görüntüsü alıp şikâyet etmesi, uluslararası bildirimler veya kolluk birimlerinin siber taramaları sonucu tek bir dosya üzerinden bile gözaltı, arama ve el koyma işlemleri yapılabildiği görülmektedir. Bu nedenle “sadece bir kere gönderdim” veya “sildim gitti” düşüncesi hukuken koruma sağlamaz; önemli olan o anki fiilin işlenmiş olmasıdır.
Gruplarda, kanallarda ve forumlarda yöneticilerin sorumluluğu
WhatsApp grubu, Telegram kanalı, Discord sunucusu, forum veya sosyal medya topluluklarında yönetici / admin / moderatör olan kişiler için ek riskler vardır.
- Çocuk pornografisi veya ağır müstehcen içeriklerin paylaşıldığı bir grup ya da kanalı bilerek ve isteyerek kurmak, yönetmek, büyütmek, içerik paylaşımını teşvik etmek, bu içeriklerden gelir elde etmek doğrudan müstehcenlik suçuna yol açabilir.
- Yönetici, paylaşılan içeriklerden haberdar olduğu halde hiçbir önlem almıyor, uyarı yapmıyor, içeriği silmiyor, grubu kapatmıyor ve bu durum süreklilik kazanıyorsa, “görmezden gelme” de sorumluluğu artırabilir.
- Özellikle çocukların da bulunduğu gruplarda, müstehcen içerik paylaşımına izin verilmesi, yöneticiler açısından daha ağır sonuçlar doğurabilir.
Buna karşılık, çok büyük ve hızlı akan ortamlarda, yöneticinin gerçekten haberdar olmadığı, içeriğin kısa sürede silindiği, uyarıların yapıldığı durumlarda sorumluluk her olayda ayrı ayrı değerlendirilir. Yine de pratikte en güvenli yol, yöneticilerin:
- Grup / kanal kurallarını açıkça yazması,
- Çocuklara yönelik veya ağır müstehcen içerikleri kesin olarak yasaklaması,
- Şikâyet ve bildirimleri hızlıca inceleyip içeriği kaldırması,
- Gerekirse grubu kapatması
şeklinde aktif bir denetim uygulamasıdır.
Bu alanlarda atılan her mesajın, paylaşılan her dosyanın ileride delil olarak karşınıza çıkabileceğini unutmamak, müstehcenlik suçu riskini azaltmanın en temel adımıdır.
Müstehcenlik suçunda zamanaşımı, tutuklama, uzlaşma ve sicile etkisi
Dava ve ceza zamanaşımı süreleri (2025’e göre hangi fıkra için kaç yıl?)
Müstehcenlik suçlarında zamanaşımı, doğrudan TCK 66 ve 68. maddelere göre belirlenir. TCK 226’daki fıkraların çoğunda öngörülen hapis cezaları 2 yıldan başlayıp 10 yıla kadar çıkabildiği için, genel kural olarak:
- Üst sınırı 5 yıla kadar olan müstehcenlik suçlarında dava zamanaşımı 8 yıl,
- Üst sınırı 5 yıldan fazla 20 yıla kadar olan hallerde ise dava zamanaşımı 15 yıl olarak uygulanır.
Ceza zamanaşımı ise mahkemece verilen kesinleşmiş hapis cezasının süresine göre hesaplanır. Örneğin 3 yıl hapis cezası kesinleşmişse, bu cezanın infazı için öngörülen zamanaşımı süresi TCK 68’e göre belirlenir ve belli bir süre geçtikten sonra ceza infaz edilemez.
Önemli nokta şu: Zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar; ancak özellikle internet ortamında suçun devam ettiği (örneğin içeriğin sürekli erişime açık tutulduğu) durumlarda, Yargıtay uygulamasında zamanaşımı başlangıcı tartışmalı olabilir. Bu nedenle her dosyada somut tarihler ve fiilin “devam eden suç” sayılıp sayılmadığı ayrıca değerlendirilir.
Gözaltı, tutuklama ve adli kontrol kararları hangi hallerde veriliyor?
Müstehcenlik suçları, özellikle çocukların söz konusu olduğu fıkralarda, katalog suç niteliği taşımasa da, üst sınırı görece yüksek hapis cezaları içerdiği için tutuklama ihtimali tamamen dışlanmış değildir.
Gözaltı ve tutuklama için aranan temel şartlar:
- Kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunması,
- Kaçma şüphesi, delilleri karartma ihtimali, tanık veya mağdurlar üzerinde baskı riski gibi nedenlerin varlığı,
- Daha hafif tedbirlerin (adli kontrol gibi) yeterli görülmemesi.
Uygulamada, özellikle çocuk pornografisi içeren dosyalarda, çok sayıda içerik, yaygın paylaşım, ticari amaç veya örgütlü yapı şüphesi varsa tutuklama kararı verilebiliyor. Daha sınırlı, ilk kez işlenen ve sadece bulundurma niteliğindeki dosyalarda ise çoğu zaman adli kontrol (yurt dışına çıkış yasağı, imza yükümlülüğü, bilişim araçlarına el koyma vb.) tercih ediliyor.
Gözaltı sürecinde kişi, ifade işlemleri ve dijital delil toplama için kısa süreli özgürlük kısıtlamasına tabi tutulabiliyor; bu süre CMK’daki genel hükümlerle sınırlı ve hakim denetimine tabi.
Suç uzlaşmaya tabi mi, etkin pişmanlık uygulanabilir mi?
TCK 226 kapsamındaki müstehcenlik suçları, uzlaşma kapsamındaki suçlar arasında sayılmıyor. Çünkü bu suçlarda çoğu zaman mağdurun belirlenmesi güç, kamu düzenine ve özellikle çocukların korunmasına yönelik ağır bir tehlike söz konusu. Bu nedenle savcılık, uzlaştırma bürosuna göndermeden doğrudan soruşturmayı yürütüyor.
Etkin pişmanlık da TCK 226 için özel olarak düzenlenmiş değil. Yani kanunda “şu şartlarda ceza indirilir” şeklinde özel bir etkin pişmanlık hükmü yok. Buna rağmen, kişi:
- Soruşturma aşamasında içeriği kendiliğinden siler,
- Delilleri gizlemez, işbirliği yapar,
- Suçun sonuçlarını hafifletmeye yönelik çaba gösterirse,
hakim bunları takdiri indirim sebebi olarak değerlendirebilir. Ayrıca sabıkasızlık, pişmanlık, yargılama sürecindeki tutum ve davranışlar da TCK 62 kapsamında “iyi hal indirimi”ne yol açabilir.
Adli sicil, memuriyet ve güvenlik soruşturmasına etkileri
Müstehcenlik suçundan verilen ve kesinleşen mahkumiyet kararları, adli sicil kaydına işlenir. Hapis cezası ertelense bile, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmedikçe, belirli bir süre boyunca kayıtlarda görünür.
Bu tür bir mahkumiyetin etkileri:
- Kamu görevine girişte yapılan güvenlik soruşturmalarında ciddi olumsuzluk yaratabilir. Özellikle çocuklarla çalışan meslekler, eğitim, sağlık, kolluk, adliye gibi alanlarda engel olarak değerlendirilebilir.
- Özel sektörde, bazı işverenler adli sicil veya arşiv kaydı talep ettiğinde, müstehcenlik suçu geçmişi iş başvurularında elenme sebebi olabilir.
- Yurt dışı vize ve oturum başvurularında, “cinsel suç” kategorisinde değerlendirilen bu mahkumiyetler, bazı ülkeler açısından red gerekçesi yapılabilmektedir.
HAGB kararı verilmişse, denetim süresi sorunsuz tamamlandığında hüküm ortadan kalkar ve adli sicile işlenmez; ancak arşiv kayıtları ve güvenlik soruşturmalarında geçmişteki soruşturma veya kovuşturma bilgileri zaman zaman gündeme gelebilir. Bu nedenle, müstehcenlik soruşturması veya davası olan bir kişinin, ileride memuriyet ve kariyer planlarını da gözeterek hukuki destek alması büyük önem taşır.
Yargıtay kararları ışığında sık yapılan hatalar ve sınır kabul edilen durumlar
Çocuk müstehcenliği ile rıza açıklaması mümkün olmayan çocukların korunması
Müstehcenlik suçunda Yargıtay, çocuklara ilişkin içeriklerde son derece hassas bir çizgi izliyor. Özellikle 18 yaşından küçük herkes “çocuk” kabul ediliyor; 15 yaşından küçükler ise rıza açıklaması hukuken mümkün olmayan, özel koruma altındaki grup olarak görülüyor.
Yargıtay kararlarında, çocuğun kendi rızasıyla çıplak fotoğrafını göndermesi, kameraya çekilmesi ya da sosyal medyada paylaşması bile, rıza geçersiz sayıldığı için “çocuk müstehcenliği” kapsamında değerlendirilebiliyor. Çocuğun kendi hesabından paylaştığı görüntüleri başkalarının kaydedip yayması durumunda da, hem özel hayatın gizliliği hem de TCK 226 kapsamında müstehcenlik suçu gündeme gelebiliyor; Yargıtay çoğu olayda daha ağır yaptırım öngören müstehcenlik hükmünü uygulamayı tercih ediyor.
Sık yapılan hata, “çocuk da istiyordu, kendi gönderdi” düşüncesiyle hukuki sorumluluğun hafif olduğu sanısıdır. Yargıtay’a göre, çocukların cinsel mahremiyetini hedef alan her türlü kayıt, saklama, gönderme ve yayma fiili ağır şekilde korunması gereken bir hukuki değere saldırı sayılıyor ve failin yaşı, mağdurla duygusal ilişki içinde olması gibi hususlar çoğu zaman suçu ortadan kaldırmıyor, sadece ceza belirlenirken dikkate alınabiliyor.
“Doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranış” ifadesinin nasıl yorumlandığı
TCK 226/4’te geçen “doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranış” ibaresi uzun süre hem doktrinde hem uygulamada tartışıldı. Anayasa Mahkemesi bu ibarenin belirsiz olmadığına, genel ahlakı koruma amacıyla kullanılabileceğine karar verdi; ancak hangi davranışların bu kapsama gireceğinin Yargıtay içtihatlarıyla netleşeceğini vurguladı.
Eskiden bazı kararlar anal, oral, eşcinsel veya grup seks görüntülerini doğrudan “doğal olmayan yol” sayma eğilimindeydi. Daha yeni tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında ise önemli bir düzeltme yapıldı: Anal ya da oral yoldan yapılan, eşcinsel veya çoklu cinsel birleşmelere ait görüntülerin tek başına “doğal olmayan” kavramı içinde değerlendirilemeyeceği, bu kavramın daha çok aşağılayıcı, kimse tarafından onaylanması mümkün olmayan, insan türünün biyolojik devamlılığını tehlikeye sokan parafilik eylemleri (örneğin ensest, ürofili, koprofili gibi) kapsadığı belirtildi.
Uygulamada sık hata, her “alışılmışın dışındaki” cinsel davranışı otomatik olarak 226/4 kapsamına sokmaya çalışmak. Yargıtay ise artık, şiddet, hayvanlarla ilişki, ölü beden üzerinde cinsel davranış veya ağır derecede aşağılayıcı parafilik eylemler yoksa, çoğu durumda 226/1’deki genel müstehcenlik hükümlerinin uygulanması gerektiğini kabul ediyor.
Özel hayatın gizliliği ile müstehcenlik suçu ayrımı
Bir başka önemli sınır, TCK 134’teki “özel hayatın gizliliğini ihlal” ile TCK 226’daki müstehcenlik suçu arasındaki ayrım. Yargıtay, çıplak veya yarı çıplak görüntülerin rıza dışında ifşa edilmesi halinde önce bu görüntülerin niteliğine bakıyor:
- Görüntü, kişinin mahrem bölgelerini, cinsel nitelikli pozlarını içeriyor ve toplumun genel edep anlayışını zedeleyecek düzeyde ise, müstehcenlik suçu gündeme geliyor.
- Görüntü daha sınırlı mahremiyet ihlali içeriyor, cinsel tahrik boyutu zayıfsa, çoğu zaman sadece özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşuyor.
Önemli bir Yargıtay kararında, 14 yaşındaki mağdurun sütyensiz yarı çıplak fotoğraflarının Facebook hesabı üzerinden yayılması olayında, hem özel hayatın gizliliği hem müstehcenlik suçunun unsurlarının oluştuğu, fakat tek fiille birden fazla suç işlendiği için daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlikten hüküm kurulması gerektiği belirtilmişti.
Uygulamada sık hata, “bu sadece özel hayatın gizliliği, müstehcenlik yok” diyerek cinsel niteliği ve toplum üzerindeki etkisi açık olan görüntüleri hafif görmeye çalışmak. Yargıtay, özellikle çocuk söz konusuysa, bu tür görüntüleri çoğunlukla müstehcenlik kapsamında değerlendiriyor.
Cinsel taciz, teşhircilik ve müstehcenlik suçları arasındaki farklar
Cinsel taciz (TCK 105), hayasızca hareketler/teşhircilik (TCK 225) ve müstehcenlik (TCK 226) çoğu zaman birbirine karıştırılıyor. Yargıtay kararları bu üç suçun sınırlarını şöyle netleştiriyor:
- Cinsel taciz: Mağdura yönelik, cinsel amaçlı söz, mesaj, görüntü gönderme gibi davranışlar var ve çoğu kez belirli bir kişiye yönelmiş. Fiziksel temas şart değil. Örneğin, bir kişiye ısrarlı biçimde cinsel içerikli mesaj atmak cinsel taciz sayılabiliyor.
- Teşhircilik / hayasızca hareketler: Cinsel organın veya cinsel davranışın alenen, toplum içinde sergilenmesi söz konusu. Yargıtay, örneğin yoldan geçen kadına cinsel organını gösteren kişinin eylemini esasen cinsel taciz kapsamında değerlendirip, TCK 225 ile TCK 105 arasında fikri içtima uygulayabiliyor.
- Müstehcenlik: Burada odak, belirli bir kişiye yönelmiş tacizden çok, müstehcen içeriklerin üretilmesi, yayılması, depolanması, özellikle de çocuklara sunulması. Fail ile mağdurun yüz yüze gelmesi şart değil; dijital ortamda paylaşım da yeterli.
Sık yapılan hata, örneğin bir çocuğa porno film izletme veya çocuk uyurken porno izleyip mastürbasyon yapma gibi fiilleri “cinsel istismar” ya da sadece “cinsel taciz” zannetmek. Yargıtay, bu tür durumlarda çoğu kez TCK 226/1 kapsamındaki müstehcenlik suçunun oluştuğunu, bedensel temas kanıtlanamadığında dahi müstehcenlikten mahkûmiyet verilebileceğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu içtihatlar, hem sınırları hem de riskleri gösteriyor: Cinsel içerikli her davranış aynı suç tipine girmiyor; ancak özellikle çocuklar ve ağır müstehcenlik söz konusu olduğunda, Yargıtay’ın oldukça geniş ve korumacı bir yorum benimsediğini unutmamak gerekiyor.
Müstehcenlik davası açıldığında şüpheli veya sanık ne yapmalı?
Müstehcenlik soruşturması ya da davası, özellikle dijital delil ağırlıklı olduğu için aceleyle verilen her söz ve her imza aleyhinize dönebilir. Bu süreçte en önemli şey, susma hakkınızı ve avukat yardımından yararlanma hakkınızı bilerek hareket etmenizdir. Aşağıdaki başlıklar, genel bilgilendirme amaçlıdır; somut dosyanız için mutlaka bir ceza avukatından bire bir hukuki destek almalısınız.
İfade verirken ve ilk sorguda nelere dikkat edilmeli?
İfade aşaması, müstehcenlik davasında çoğu zaman dosyanın gidişatını belirler. Bu nedenle:
- Susma hakkınız var. Kendinizi savunmak için hemen konuşmak zorunda değilsiniz. Dosyayı ve delilleri görmeden, avukatla görüşmeden ayrıntılı beyan vermek risklidir.
- Suçlamayı ve TCK 226 kapsamındaki hangi fıkradan işlem yapıldığını net olarak sorun. “Çocuğa müstehcenlik mi, basın yoluyla mı, depolama mı?” gibi ayrımlar ceza miktarını ve hukuki durumu değiştirir.
- İfadede size sorulan soruları dikkatle dinleyin, anlamadığınız noktaları açıklattırın.
- “Evet/hayır” baskısıyla, tam olarak neyi kabul ettiğinizi bilmeden imza atmayın.
- Tahmin, varsayım, “öyle olabilir” tarzı cümlelerden kaçının. Sadece emin olduğunuz, hatırladığınız hususları anlatın.
- İfade tutanağını mutlaka baştan sona okuyun; yanlış, eksik veya sizi farklı gösteren bir ifade varsa anında düzeltilmesini isteyin.
Mümkünse, ilk ifadeye mutlaka bir avukatla girin. Maddi durumunuz elvermiyorsa, baro tarafından görevlendirilen müdafi talep edebilirsiniz.
Dijital deliller konusunda haklar, arama-el koyma sürecinde bilinmesi gerekenler
Müstehcenlik suçlarında en kritik nokta, telefon, bilgisayar, tablet, harici disk, bulut hesapları gibi dijital delillerdir.
- Arama ve el koyma işlemi, kural olarak hakim kararıyla yapılır; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde savcı kararıyla da mümkün olabilir.
- Cihazlarınıza el konulurken, hangi cihazların alındığı, seri numaraları, marka-model bilgileri tutanağa yazılmalıdır. Tutanakta mutlaka imzanız bulunur; okumadan imzalamayın.
- Şifrelerinizi söylemeye zorlanamazsınız; ancak pratikte, erişim sağlanamadığında farklı tedbirler gündeme gelebilir. Bu konuda mutlaka avukatınızla birlikte hareket edin.
- Dijital kopyalama (imaj alma) işlemi yapılırken, mümkünse avukatınızın hazır bulunmasını isteyin.
- Soruşturma sonunda cihazlarınızın iadesi için, el koyma tedbirinin kaldırılması yönünde talepte bulunma hakkınız vardır.
Unutmayın: Dijital ortamda bulunan her içerik, kimin yüklediği, ne zaman indirildiği, kimle paylaşıldığı gibi teknik verilerle birlikte değerlendirilir. Bu nedenle “sadece bana geldi, ben açmadım” gibi savunmaların teknik olarak ispatı önemlidir; bunu tek başınıza yönetmeye çalışmayın.
Ceza indirimi, iyi hal ve lehe hükümler için avukat desteğinin önemi
Müstehcenlik suçlarında ceza aralıkları, özellikle çocuklara yönelik içerik söz konusuysa oldukça yüksektir. Bu nedenle:
- Etkin pişmanlık, zincirleme suç, tek fiil – birden çok fiil ayrımı, içtima, erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), adli para cezasına çevirme gibi teknik konular, cezanın sonucunu kökten değiştirebilir.
- Yargılama sürecinde pişmanlık, sabıkasızlık, sosyal çevre, eğitim durumu, yargılama sürecindeki tutum gibi unsurlar “iyi hal indirimi” açısından önem taşır; bunların mahkemeye doğru şekilde sunulması gerekir.
- Bazı dosyalarda, içeriğin niteliği, sayısı, paylaşım kastı, ticari amaç olup olmaması gibi ayrıntılar, daha düşük ceza veya farklı bir fıkradan değerlendirme imkânı sağlayabilir.
Bu nedenle, “nasıl olsa anlatırım, hakim anlar” düşüncesiyle hareket etmek yerine, ceza hukuku alanında çalışan bir avukatla birlikte strateji belirlemek çoğu zaman sonucu doğrudan etkiler.
Hakkınızda müstehcenlik soruşturması varsa adım adım nasıl ilerlemelisiniz?
- Panik yapmayın, ama hafife de almayın. Müstehcenlik soruşturması, özellikle çocuk içeriği iddiası varsa, ağır sonuçlar doğurabilir.
- Size tebligat geldiyse veya kolluk sizi ifadeye çağırdıysa, derhal bir avukatla iletişime geçin.
- Avukatınızla birlikte:
- Hangi fıkradan (TCK 226/1, 2, 3 vb.) soruşturma yürütüldüğünü,
- Dosyada hangi dijital delillerin bulunduğunu,
- Neye dayanarak şüpheli yapıldığınızı öğrenin.
- Kendi başınıza delil karartma, içerik silme, cihaz formatlama gibi işlemlere kesinlikle girişmeyin. Bu, ayrıca aleyhinize yorumlanabilir ve farklı suçlara yol açabilir.
- Sosyal çevrenizle, özellikle mesajlaşma gruplarındaki kişilerle, dosya içeriğini konuşurken çok dikkatli olun. Yeni mesajlar da ileride delil haline gelebilir.
- İfade vermeden önce, avukatınızla olası senaryoları, savunma hattını, kabul edeceğiniz ve etmeyeceğiniz hususları netleştirin.
- Soruşturma sürecinde verilen her karara (el koyma, adli kontrol, tutuklama vb.) karşı, itiraz ve itiraz süresi konusunda avukatınızdan bilgi alın ve süreleri kaçırmayın.
Son olarak: Buradaki bilgiler genel niteliktedir ve hukuki tavsiye yerine geçmez. Hakkınızda müstehcenlik soruşturması veya davası varsa, mutlaka bulunduğunuz yerdeki bir ceza avukatından bireysel danışmanlık almanız gerekir. Bu, hem haklarınızı korumanız hem de süreci en az zararla atlatmanız için kritik önemdedir.
Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.