+90 507 195 23 23

Belirsiz Alacak Davasında Islah Edilir Mi?

Yayınlanma: 19 Kasım 2025 • Güncelleme: 7 Aralık 2025 • 14 dk. okuma

Belirsiz alacak davasında ıslah edilir mi? En çok merak edilen sorulardan biri bu. Belirsiz alacak davası, alacağın başta tam belirlenemediği hallerde açılır; süreçte talep artırımı ve ıslah gündeme gelir. Peki HMK kuralları nasıl işler, hangi aşamada ve kaç kez ıslah yapılabilir?

Not: Bu konuda özellikle HMK 107 ile HMK 176-180 hükümleri belirleyicidir.

Bu yazıda:

  • Talep artırımı ile ıslah arasındaki fark ve birlikte kullanımı
  • Tahkikat aşaması, süreler ve “bir kez” kuralı
  • Harç, faiz ve zamanaşımı etkileri
  • Güncel içtihatlarla uygulamadaki pratikler

gibi başlıkları sade ve anlaşılır biçimde ele alacağız. Böylece “Belirsiz alacak davasında ıslah edilir mi?” sorusuna net bir çerçeve çizilecektir.

Belirsiz Alacak Davası Kavramı

Belirsiz Alacak Davasının Tanımı

Belirsiz alacak davası, özellikle alacak miktarının davacı tarafından tam olarak belirlenemediği durumlarda başvurulan bir dava türüdür. Genellikle işçilik alacakları, tazminatlar ve sigorta davalarında karşımıza çıkar. Davacı, ortada bir alacağın varlığından eminse, fakat miktarı ya da kapsamı tam olarak kesinleşmemişse, belirsiz alacak davası açar. Bu davada, net bir meblağ verilmez; sadece alacağın varlığı ileri sürülür, miktar ise ilerleyen süreçte tespit edilir. Bu sayede hak kaybı yaşanmaz ve süreç, taraflar için daha adil bir şekilde işler.

Belirsiz Alacak Davasının Hukuki Dayanağı

Belirsiz alacak davasının hukuki dayanağı, Türk hukukunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesidir. Kanuna göre, “alacağın miktarı yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyemeyen davacı belirsiz alacak davası açabilir.” Bu yasa maddesi ile, özellikle tahmini veya kısmi dava açmak zorunda kalanların yaşadığı sorunların önüne geçilmek istenmiştir. Kanun, adil yargılama hakkının etkin kullanılabilmesini amaçlar. Alacak miktarını başlangıçta tam tespit edemeyenlerin mağdur olmamasını sağlar.

Kısmi Dava ile Belirsiz Alacak Davasının Farkları

Kısmi dava ile belirsiz alacak davası arasında önemli farklar vardır. Kısmi davada, davacı alacağının sadece bir kısmını net olarak dava konusu yapar. Kalan kısmı için sonradan ayrı bir dava açabilir veya ıslah yoluyla talebini artırabilir. Ancak kısmi davada, davacının alacağının tamamını bildiği, ama sadece bir bölümünü istemeyi tercih ettiği varsayılır.

Belirsiz alacak davasında ise, davacı alacağının tamamını başında gerçekten bilemez. Alacak miktarı veya kapsamı zaman içinde netleşir. Bu davada, netleştikçe talep edilen miktar artırılabilir. Ayrıca, zamanaşımına dair hak kaybı riski de azalır.

Kısaca, kısmi dava bilinçli bir tercih sonucu, belirsiz alacak davası ise gerçekten miktarın bilinmemesinden kaynaklanır. Bu ayrım, dava stratejisi ve hak kayıpları açısından son derece önemlidir.

Islahın Tanımı

Islah kavramı, Türk hukukunda tarafların mahkemeye sunduğu iddia veya savunmalarında yaptıkları hata veya eksiklikleri düzeltme imkanı sunan önemli bir usul işlemidir. Hukuki açıdan, islah terimi bir davada tarafların taleplerini değiştirme, genişletme veya düzeltebilmesini ifade eder. Islah sayesinde, mahkemeye sunulan beyanlarda yanlışlık, eksiklik veya değişiklik ihtiyacının ortaya çıkması halinde, taraflar bir defaya mahsus olarak iddia veya savunmalarını tamamen ya da kısmen düzeltip daha sağlıklı bir yargılama süreci yürütebilirler. Özellikle hukuk mahkemelerinde, islah işlemi, tarafların dilekçelerinde belirttiği vakıaları, talepleri veya iddiaları değiştirme olanağı sağlar. Bu işlem karşı tarafın veya mahkemenin onayına bağlı değildir ve genellikle yazılı bir dilekçeyle yapılır.

Islahın Şartları ve Çeşitleri

Islahın yapılabilmesi için bazı şartların olması gerekir. Öncelikle, dava devam ediyor olmalı ve usulüne uygun şekilde açılmış olmalıdır. Ayrıca, islah hakkı yalnızca bir defa kullanılabilir ve bu hak tahkikatın sona ermesine kadar geçerlidir. Islah, sadece tarafların kendi usul işlemleri üzerinde yapılabilir; yani başkalarının veya mahkemenin işlemleri üzerinde islah mümkün değildir.

Islah türleri ise ikiye ayrılır:

  • Tam islah: Davanın başından sonuna kadar tamamen düzeltilmesidir. Yani taraf, dava dilekçesini, iddia ve savunmalarını tümden değiştirebilir ya da genişletebilir.
  • Kısmi islah: Dava sürecinde sadece belli bir usul işlemi veya taleple sınırlı olarak düzeltme yapılır. Yani davanın tamamı değil, sadece belirli bir kısmı veya talebi değiştirilir.

Her iki islah türü de mahkemeye yazılı veya duruşmada sözlü şekilde yapılabilir. Fakat en yaygın ve güvenli yol yazılı olarak islah dilekçesi sunmaktır.

Islah ve Talep Artırımı Arasındaki Farklar

Islah ve talep artırımı kavramları sıkça birbirine karıştırılır. Özellikle belirsiz alacak davası ile kısmi dava türlerinde bu fark çok önemlidir.

Islah, davanın herhangi bir aşamasında usul işlemlerinde yapılan değişikliği ifade ederken, talep artırımı daha çok belirsiz alacak davasında kullanılır. Belirsiz alacak davasında davacı, dava sürecinde alacak miktarını (örneğin, bilirkişi raporu gibi somut delil geldikten sonra) tam olarak belirleyip artırabilir. Bu arttırım müessesine "talep artırımı" denir ve HMK m.107'ye dayanır. Bu yöntem, islah işlemiyle karıştırılmamalıdır.

Özetle:

  • Kısmi davalarda talep artırımı yapılamaz, islah yapılır.
  • Belirsiz alacak davasında ise talep artırımı vardır, klasik anlamda islah işlemi uygulanmaz.
  • Islah sadece bir kez ve tahkikat aşamasının sonuna kadar yapılabilir. Talep artırımı ise alacak miktarı belirlenince tek seferde kullanılabilir.
  • Her iki işlem için de farklı harçlandırma ve usuller söz konusudur.

Bu farklar, hukuki süreçlerde yapılan başvuruların şekli ve sonucu üzerinde etkili olur. Yanlış kullanılması halinde hak kayıpları yaşanabilir. Bu nedenle davanın niteliğine uygun şekilde doğru işlemin seçilmesi gerekir.

Belirsiz Alacak Davasında Islahın Hukuki Dayanağı

Belirsiz alacak davasında islah uygulaması, temelini 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndan (HMK) alır. HMK’nın 176 ve devamı maddeleri, islah kurumunu ayrıntılı şekilde düzenler. Bu maddelere göre taraflar, davanın her aşamasında bir defaya mahsus olmak üzere iddia veya savunmalarını tamamen veya kısmen değiştirme hakkına sahiptir. Özellikle HMK 107 ile getirilen belirsiz alacak davası imkanı sayesinde, davacı ilk dava dilekçesinde alacak miktarını tam olarak belirleyemese bile, ilerleyen aşamalarda bu hakkını islah yoluyla kullanabilir. Yargıtay’ın güncel kararlarında da, belirsiz alacak davasının doğası gereği sonradan netleşen alacak miktarlarında islahın kullanılabileceği vurgulanmaktadır.

Belirsiz Alacak Davasında Talep Artırımı mı, Islah mı Yapılır?

Belirsiz alacak davasında alacak miktarı dava başında tam olarak belirlenemediği için, dava ilerledikçe hak edilen miktar netleşebilir. Bu durumda genelde iki yol vardır: talep artırımı ve ıslah. Ancak, HMK’ya göre belirsiz alacak davasında davacı, ilk olarak HMK 107/2’ye dayanarak talebini netleştirip artırabilir. Fakat sonraki aşamalarda, zamanaşımı ve harç gibi işlemler söz konusu olduğunda ıslah kurumu devreye girer ve talepler islah dilekçesiyle genişletilebilir. Yargıtay uygulamasında da öncelik talep artırımı dilekçesi verilmesidir. Eğer alınan miktar yeterli olmazsa, esaslı değişiklik istenirse bu kez ıslah yapılır ve talep tamamen netleşmiş olur. Kısacası, belirsiz alacak davalarında genellikle önce talep artırımı, ardından gerekirse islah yapılması önerilir.

Belirsiz Alacak Davasında Islahın Sınırları

Belirsiz alacak davasında islahın da bazı sınırları vardır. HMK 176. maddeye göre islah ancak bir kez kullanılabilir. Bu nedenle davacı veya davalı, islah hakkını kullanırken ihtiyatlı olmalıdır. Ayrıca davanın esası hakkında karar verildiği, yani mahkemenin hüküm kurduğu aşamadan sonra artık ıslah yapılamaz. İkinci ve sonraki kez ıslah talepleri ise mahkemelerce kabul edilmez. Son olarak, islah yoluyla artırılan alacak miktarı davanın açıldığı tarihten itibaren zamanaşımına tabi olur ve bu tarih sonrası doğan bir hak için islah kullanılamaz. Yani ıslah hakkı kanun ve usule uygun şekilde ve tek sefer kullanılabilecek bir haktır.

Dava Sürecinde Islah Ne Zaman Yapılabilir?

Belirsiz alacak davasında islah, davanın her aşamasında yapılabilir, fakat bazı önemli kısıtlamalar vardır. HMK’ya göre, islah hakkı, mahkemenin esas hakkında karar vermesine kadar geçerlidir. Genellikle keşif, bilirkişi raporu gibi delil incelemelerinden veya davalı cevap verdikten sonra, alacak miktarı belirginleşince yapılır. Özellikle bilirkişi raporundan sonra islah sıklıkla tercih edilir. Ancak karar verildikten, yani mahkeme hükmü açıkladıktan sonra islah mümkün değildir. Zamanlama çok kritik olduğu için, hak kaybı yaşanmaması amacıyla avukata danışılarak ıslah işlemi yapılmalıdır.

Talep Artırım Dilekçesi ve Islah Dilekçesi Arasındaki Farklar

Belirsiz alacak davasında talep artırımı dilekçesi ile ıslah dilekçesi arasındaki farklar önemlidir. Talep artırımı dilekçesi, HMK 107 kapsamında, davacı tarafa dava sürecinde talep ettiği alacak miktarını artırma imkanı sağlar. Bu usul genellikle, davacı alacağını daha net hesapladığında yapılır. Talep artırımı sırasında, davanın türü değişmez ve işlem harcı ödenir.

Islah dilekçesi ise HMK 176 ve devamında düzenlenmiştir. Islah ile taraflar, dava veya cevap dilekçelerindeki taleplerini temelden değiştirebilir ve genişletebilirler. Islah dilekçesi sunulduğunda ek harç ödenir ve ıslahla yapılan değişikliklerin tamamı mahkemece dikkate alınır. Ayrıca islah hakkı sadece bir defa kullanılabilir.

Kısacası; talep artırımı daha sınırlı, islah ise daha kapsamlı değişiklik imkanı tanır. Her ikisi de belirsiz alacak davalarında farklı aşamalarda kullanılabilir ve duruma göre tercihte bulunmak gerekir.

Yargıtay Kararlarında Islahın Uygulaması

Yargıtay kararlarında islahın uygulanışı, HMK 177. madde çerçevesinde şekillenmektedir. Islah işleminin tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği Yargıtay’ın farklı daire kararlarında sürekli vurgulanmaktadır. Özellikle bozma kararı sonrası tahkikata devam edilen durumlarda da islah hakkının kullanılabileceği kabul görmektedir. Ayrıca, Yargıtay’a göre islah ile yapılan değişiklikler, dava konusu, dava değeri veya talepler üzerinde hüküm doğurur. Yani davacı, talep miktarını veya taleplerini bir defa genişletebilir veya değiştirebilir.

Bunun yanında, bazı kararlar, mahkemelerin verdiği kesin sürelere güvenilerek yapılan islahın geçerli olup olmadığı, mahkemece verilen sürede islah işlemi yapılmazsa ne olacağı gibi konuları da açıklamaktadır. Uygulamada Yargıtay, islahın usulüne uygun yapılmamasının davaya etkisini hassasiyetle değerlendirmektedir. Sonuç olarak, islah yapıldıktan sonra mahkeme, yapılan ıslaha göre karar vermek zorundadır, eski talepleri dikkate alamaz.

Yargıtay’ın Belirsiz Alacak Davasına Bakışı

Yargıtay, belirsiz alacak davasına yaklaşımında öncelikle alacaklının alacak miktarını dava açarken tam belirleyemediği hallerin esas olduğunu kabul etmektedir. Bunun için davacının, davayı açtığında alacağının değerini tam bilememesi gerekir. Yargıtay’ın güncel kararlarında, belirsiz alacak davası yolunun ancak gerçek bir belirsizlik varsa ve alacağa ilişkin tüm somut veriler davacı tarafından bilinmiyorsa kullanılabileceği vurgulanır.

Yargıtay’a göre, davacı yargılama sırasında alacak miktarını somutlaşan verilere göre artırabilir, hatta çok defa artırabilir, yeter ki dava başlangıcında alacak tam belirli olmasın. Ancak Yargıtay, kötü niyetli yapılan “fazlaya ilişkin haklar saklıdır” tarzı eklemeleri, gereksiz yere dava türünü kötüye kullanma olarak değerlendirebilir. Ayrıca, belirsiz alacak davası şartlarının taşınmadığı hallerde, davanın kısmi dava şeklinde görülmesi gerektiğini de kararlarında açıkça belirtmektedir.

Yargıtay 9. ve 17. Hukuk Dairelerinin Yaklaşımı

Yargıtay 9. ve 17. Hukuk Daireleri, islah konusunda detaya inerek usul ekonomisi ve hakkaniyeti gözeten tutarlı kararlar vermektedir. Özellikle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işçilik alacakları başta olmak üzere, belirsiz alacak davalarında ıslah ve talep artırımını çokça değerlendirmiştir. Daire, islah yoluyla yapılan artırım ve değişikliklerin, HMK 177. madde kapsamında olması gerektiğini; islah edilen yeni miktar üzerinden de harç ve zamanaşımı gibi konuların tekrar dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır.

  1. Hukuk Dairesi ise, genellikle trafik kazası gibi tazminat davalarında islahı değerlendirmekte ve talep artırımının usulüne uygun yapılmaması durumunda davacının hak kaybına uğrayabileceğini dile getirmektedir. İki daire de islahın esas ve usul kurallarına uygun yapılmasının altını çizer ve islah ile değiştirilen taleplerin, sadece tahkikat sona erene kadar mümkün olacağı görüşündedir.

Islah Sonrası Zamanaşımı ve Harç

Islah sonrası zamanaşımı ve harç hususu Yargıtay kararlarında sıkça ele alınır. Islah edilen yeni miktara ilişkin zamanaşımı itirazları, genellikle davanın ilk açıldığı tarihte zamanaşımının kesildiği, sonraki artırımlar için ise islah tarihi esas alınacağı şeklinde karara bağlanır. Yargıtay, ıslah yoluyla artırılan taleplerin zamanaşımı açısından farklı değerlendirilmesini istemektedir. Eğer davacı ıslah yoluyla yeni bir taleplerde bulunursa, bu artırıma konu miktar için zamanaşımı süresinin ıslah tarihinde kesileceği unutulmamalıdır.

Harç konusunda ise, ıslah edilen değer üzerinden tamamlama harcı alınması zorunludur. Yani, artırılan tutar için mahkeme eksik harç yatırmasını ister ve yatırılmazsa davanın ıslahla artırılan kısmı reddedilebilir. Harç oranları her yıl güncellenmektedir ve son yıllarda özellikle binde 68,31’in dörtte biri oranında ıslah harcı uygulandığı görülmektedir. Yine de uygulamada mahkemeler eksik harç için süre verebilir. Her durumda davacı islah arttırımına denk gelen harcı süresinde yatırmak zorundadır.

Sonuç olarak Yargıtay ve uygulama, islahın yapılma zamanı, kapsamı, zamanaşımı ve harç gibi konularda detaylı ve güncel içtihatlar ile yol göstermeye devam etmektedir. Yargılama sürecinde dikkatli ve zamanında yapılan doğru islah işlemleri, tarafların hak kaybı yaşamaması için çok önemlidir.

Belirsiz Alacak Davasında Sık Karşılaşılan Problemler

Belirsiz Alacak Davasında Islahın Sınırlandırılması

Belirsiz alacak davasında ıslah konusu, uygulamada en çok tartışılan noktalardan biridir. Davacı, dava açarken alacak miktarını tam olarak belirleyemediği için eksik bir taleple başlar. Ancak dava ilerledikçe, alacak miktarı netleştiğinde ıslah yoluna başvurarak talebini artırmak isteyebilir. Burada önemli bir sınır vardır; ıslah hakkı yalnızca bir kez kullanılabilir. Bu kural, gereksiz yere yargılamanın uzamasını önlemek için getirilmiştir. Ayrıca sonradan ortaya çıkan bilgi ve belgelerle talepler artırılsa da, asıl dava konusu ve hukuki çerçeve değiştirilemez. Hakim, ıslah ile ileri sürülen talepleri değerlendirirken davanın başından beri mevcut olan ve ıslah sırasında ileri sürülebilecek nitelikte olan hususlarla sınırlı olarak karar verir.

Davada Alacak Miktarının Sonradan Belirlenmesi

Davada alacak miktarının sonradan belirlenmesi, belirsiz alacak davası türünün en temel özelliğidir. Çünkü davacı, dava açılırken çoğu zaman karşı tarafta bulunan bilgi ve belgelere ulaşamamaktadır. Bu durumda mahkeme sürecinde yapılan keşif, bilirkişi raporu veya karşı tarafın sunduğu belgelerle asıl alacak miktarı net olarak tespit edilir. Mahkemeler, davacının baştan eksik belirlediği tutarı, süreç içinde belirlemesine izin verir. Ancak bu miktarın tespit edilmesiyle birlikte, davacının yaptığı talep artışı zaman bakımından kritik olabilir. Özellikle zamanaşımı ve faiz başlangıç tarihi gibi konularda, belirlenen miktarın hangi tarihten itibaren talep edilebileceği önem taşır. Yargıtay kararlarına göre, alacak miktarı kesinleştiği anda yapılacak talep artışı genellikle ıslah olarak değerlendirilir ve bir kereyle sınırlıdır.

Dilekçelerin Islahı ve Dava Ekinde Sunulan Belgelerin Durumu

Dilekçelerin ıslahı, davacının isteminde değişiklik ve artış yapmasına olanak tanıyan bir yoldur. Fakat bu hak sınırsız değildir. Dava ekinde sunulan belgelerin, dava sonunda dahi olsa sonradan sunulma imkanı kısıtlıdır. Özellikle, hükme esas alınmak üzere belge sunmak veya yeni bir iddia ortaya koymak için dilekçelerin ıslahı yapılamaz. Yargılamanın gereksiz yere uzamaması ve karşı tarafın savunma hakkının zedelenmemesi için, ıslah yoluyla sunulacak yeni belge ve delillerin davanın esasına doğrudan bir etkisi olması aranır. Uygulamada çoğu kez ek belge sunulması veya yeni talep ileri sürülmesi ret ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle davacıların, ellerindeki tüm delil ve belgeleri olabildiğince ilk dilekçe ile sunmaları önem arz eder.

İlk Kez, İkinci Kez ve Sonraki Islah Taleplerinde Karşılaşılan Sorunlar

İlk kez yapılan ıslah genellikle kabul edilir ve davacının taleplerini artırmasına olanak tanır. Ancak ikinci veya sonraki ıslah talepleri ciddi sorunlara yol açar. Türk hukukunda temel kural, ıslah hakkının davada yalnızca bir kez kullanılabileceği yönündedir. Bu kuralın istisnaları çok sınırlıdır ve genellikle Yargıtay kararlarında da böyledir. Eğer davacı, eksik bir talebin ardından ıslah yapmışsa ve sonrasında tüm alacağını tekrar artırmak isterse, bu ikinci ıslah kural gereği reddedilecektir. Bazı istisnai durumlarda (örneğin mahkeme izniyle, bozma sonrası gibi), ikinci ıslah mümkün olsa da bu durumlar uygulamada nadiren görülür. Sonraki ıslah taleplerinin reddi, genellikle davacının işlem ve takibinde dikkatli olması gerektiğini gösterir. Zira fazla veya eksik yapılan talepler nedeniyle hak kayıpları yaşanabilir.

Belirsiz alacak davası açanların en çok karşılaştığı problemler, usul hataları sonucu hak kaybı yaşamalarıdır. Davacılar ve vekilleri, ıslah işlemlerini dikkatle ve zamana uygun biçimde yapmalıdır. Özellikle {ıslah hakkının sınırı}, belge sunma zamanlaması ve alacak miktarının netleşmesi süreçlerinde bilinçli hareket edilmelidir. Kendiniz başvurmadan önce güncel Yargıtay kararlarına bakmak her zaman faydalı olabilir.

Özellikle İşçilik Alacaklarında Islah Uygulamaları

İşçilik alacaklarında ıslah uygulamaları, Türkiye’de en çok karşımıza çıkan pratik örneklerdendir. Genellikle işçi ilk dava açarken fazla mesai, kıdem tazminatı ya da yıllık izin ücreti gibi taleplerinin gerçek miktarını tam olarak bilmez. Çünkü bu miktar çoğu zaman işveren tarafından sağlanacak bordrolara ve hesaplara bağlıdır. Mahkeme sürecinde bilirkişi incelemesi yapılınca gerçek alacak miktarı ortaya çıkar. İşte bu aşamada, işçi tarafı ıslah dilekçesi sunarak ilk belirlediği talepleri artırabilir.

Örneğin; işçi dava açarken 1.000 TL kıdem tazminatı istemişse, bilirkişi raporu sonrasında miktarın aslında 10.000 TL olduğunu öğrenmiş olabilir. Bu durumda, ıslah dilekçesi ile kıdem tazminatı talebini artırıp miktar üzerinde değişiklik yapma şansına sahiptir. Yargıtay kararlarında da, işçi lehine olacak şekilde ıslah hakkının kullanılmasının önünde bir engel bulunmadığı açıkça belirtilmiştir. Ancak, ıslah hakkı yalnızca bir kez kullanılabilir ve talep artırımı sonrası oluşan fark için ayrıca harç ödenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Sendikal Aidat, Trafik Kazası ve Tazminat Davalarında Ornekler

Sendikal aidat, trafik kazası ve tazminat davalarında ıslah uygulamaları da sıklıkla gündeme gelir. Sendika aidat alacaklarında işverenin tam olarak kaç lira borcu olduğunun baştan tahmin edilmesi zordur. Dosya kapsamındaki evraklar incelendikten ve gerekli hesaplar ortaya konduktan sonra, dava konusu miktar netleşirse ıslah yoluna gidilerek talep arttırımı yapılabilir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken, Yargıtay’ın kararlarına göre ıslahla dava türünün değiştirilemeyeceğidir.

Trafik kazası ve tazminat davalarında ise genellikle başta talep edilen tazminat tutarı, olayın boyutları veya zarar görenlerin sayısı kesin bilinmediğinden düşük tutulur. Dosya bilirkişiye gidince zarar hesabı net ortaya çıkar. Davacı taraf, ıslah dilekçesiyle maddi veya manevi tazminat miktarını artırabilir. Örneğin, başta 2.000 TL maddi tazminat talep eden bir kazazede, bilirkişi raporu sonrası bu tutarı 20.000 TL’ye çıkarabilir. Ayrıca, istenilen tutar değiştikçe yatırılması gereken harç miktarı da artar.

Mahkemelerin ve Temyiz Sürecinin Etkisi

Mahkemeler, ıslah taleplerini değerlendirirken açık bir şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ilgili hükümlerini uygular. Önemli bir detay, ıslahın sadece ilk derece mahkemesinde ve tahkikat aşaması sona ermişse yapılamamasıdır. Yani, ıslah ancak yargılama sürerken mümkün olur; istinaf veya temyiz aşamasında ıslah taleplerine kesinlikle izin verilmez. Yargıtay Kararları da bu uygulamayı doğrulamaktadır.

Mahkemeler, eksik başvuru veya yanlış miktar nedeniyle ortaya çıkabilecek adaletsizlikleri önlemek için ıslah hakkının kullanılmasına sıcak bakarlar. Ancak usule uygun bir dilekçe verilmesi ve harçların tamamlanması şarttır. Ayrıca, taraflardan biri ıslah yoluna başvurursa karşı taraf da doğrudan mahkemeden süre isteyebilir veya savunmasını güncelleyebilir. Temyiz aşamasına gelindiğinde ise, ıslah yoluyla yapılan değişiklikler artık dikkate alınmaz; hüküm dosyada mevcut son talepler üzerinden verilir.

Hukuki Yarar ve Islahda Dikkat Edilmesi Gerekenler

Islah uygulamasında hukuki yarar, dava konusu miktarın taraflarca tam olarak öngörülememesi ve yargılamanın ilerlemesiyle gerçek değerin ortaya çıkması ile ilgilidir. Özellikle işçilik alacakları veya tazminat davalarında, hakkaniyete uygun bir sonuca ulaşmak için tarafın ıslah hakkını kullanması büyük önem taşır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar vardır:

  • Islah hakkı her taraf için sadece bir kez kullanılır.
  • Islah işlemi mutlaka mahkemeye dilekçe ile ya da duruşmada beyan ile sunulmalıdır.
  • Islah edilen tutar için ek harç ödenmesi gerekir.
  • Islah yapıldıktan sonra, o ana kadar yapılan işlemler geçersiz hale gelir ve yeni durum üzerinden yargılama devam eder.
  • Karşı taraf tarafından yapılan ve ıslah sonucu geçersiz kalan tüm masraflar, ıslah talebinde bulunan tarafından ödenir.

Kötü niyetli olarak ıslah hakkının kullanılmaması da önemlidir. Aksi halde, mahkeme masraflarının ve zararın karşılanması gündeme gelebilir. Bu nedenle, islah talebi yapılırken miktar artımının gerekçesinin açıkça belirtilmesi, belgelerle desteklenmesi ve hukuki yararın ortaya konması en sağlıklı yaklaşımdır.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.