“Belirsiz alacak davasında ıslah edilir mi?” sorusu, özellikle dava değeri sonradan netleşen alacaklarda en çok merak edilen konulardan. Belirsiz alacak davası, talep artırım ve ıslah kavramları sıklıkla karışıyor. Oysa HMK 107 (talebin kesinleştirilmesi) ile HMK 176 (ıslah) farklı yollar ve farklı sonuçlar doğurur.
Bu girişte, pratik sorulara sade cevaplar bulacaksınız:
- Talep artırım mı, ıslah mı? Aradaki fark nedir?
- Kaç kez ve hangi aşamada yapılabilir?
- Harç tamamlama ve iki haftalık süre nasıl işler?
- Uygulamada hangi hatalar redde yol açar?
Kılavuz niteliğindeki bu yazı, adım adım “Belirsiz alacak davasında ıslah edilir mi” sorusunu netleştirmeye başlıyor.
Belirsiz Alacak Davasının Tanımı
Belirsiz alacak davası, davacının elinde kesin delil ve bilgi olmadığı için talep edeceği miktarı veya değeri tam olarak belirleyemediği hallerde başvurduğu bir dava türüdür. Özellikle zarar görenin, zararın veya alacağın miktarını baştan kesin olarak tespit edemediği durumlarda kullanılır. Bu dava, HMK 107. maddeye göre düzenlenmiştir ve alacaklının hakkını tam olarak elde edebilmesi için önemlidir. Bu sayede davacı, dava sırasında eksik kalan veya belli olmayan miktarı, yargılama sürecinde tam ve kesin olarak açıklama şansına kavuşur. Yani davacı, ilk başta dava dilekçesinde kesin rakam yazmak zorunda kalmadan hakkını koruyabilir.
Belirsiz Alacak Davasının Şartları
Belirsiz alacak davası açmanın bazı şartları vardır. İlk olarak, davacının alacak miktarını ya da değerini dava açarken “tam ve kesin” olarak belirlemesi mümkün olmamalıdır. Bunun sebebi de çoğunlukla elde somut bilgi, belge, hesap veya hesaplama imkanı olmamasıdır. Örneğin işçilik alacaklarında, geçmiş döneme ait ücretin ne kadar olduğunun ancak işverence sunulan bordrolardan çıkması tipik bir örnektir. Eğer davacı, dava açarken bu miktarı net şekilde biliyor ya da basit bir araştırmayla öğrenebiliyorsa belirsiz alacak davası açamaz.
Başka bir deyişle, alacağın miktarı tespit edilebiliyorsa belirsiz alacak davası değil, doğrudan tam dava ya da kısmi dava yoluna gidilmelidir. Uygulamada mahkemeler, dava şartı olup olmadığını özellikle bu noktada incelemektedir. Ayrıca, davacının hukuki ilişkiyi ve neden bu davayı açtığını net şekilde açıklaması da gereklidir. Yani, “şu nedenle alacaklıyım, ancak miktarı şu aşamada kesin olarak bilmiyorum” diyebilmelidir.
Belirsiz Alacak ve Kısmi Dava Farkı
Belirsiz alacak davası ve kısmi dava birbirine çok benzese de aralarında çok önemli farklar bulunur. Belirsiz alacak davasında, ilk bakışta alacak miktarı belirli değildir ve bu miktar yargılama sırasında netleştirilir. Yani baştan bilinmeyen bir toplam, sürecin devamında mahkemenin belirleyeceği miktarla kesinleşir.
Kısmi dava ise, alacaklının toplam alacak miktarını bildiği ya da basitçe tespit edebileceği durumlarda, alacağının sadece bir kısmı için dava açtığı davadır. Genellikle davacı, risk veya peşin harç yükünden kaçınmak için bu yolu seçer ve ileride ek dava açarak geri kalan kısmı talep etmek üzere haklarını saklı tutar.
Belirsiz alacak davasında talep edilen miktar, soruşturma sırasında kesinleşip sonradan arttırılabilir. Kısmi davada ise sadece dava edilen kısmın zamanaşımı kesilir; ek davada ise zamanaşımı yeniden hesaplanır. Ayrıca, faiz başlangıcı ve dava konusunun detayları bakımından da iki dava türü arasında uygulamada önemli farklılıklar vardır.
Özetle; alacak miktarı baştan belirlenemiyorsa belirsiz alacak davası, belirlenebiliyorsa ve sadece kısa vadede bir bölümü isteniyorsa kısmi dava açılır. Her iki dava türünün de seçimi, ileride hak kaybı yaşamamak adına büyük öneme sahiptir.
Islah Nedir?
Islah kavramı, hukuk yargılamasında tarafların daha önce yapmış olduğu usul işlemlerini düzeltme hakkı anlamına gelir. Yani, bir davada davacı veya davalı, yaptığı bir hukuki işlemi tamamen veya kısmen değiştirme, yanlış yazılan ya da eksik bırakılan bir kısmı yeniden düzenleme imkânına sahiptir. Islah, özellikle yargılamada yapılan basit hata, eksiklik veya yanlışlıkların düzeltilmesi için kullanılır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 176. maddesinde “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir” denilmektedir. Bu sayede, özellikle davanın başında öngörülemeyen konularda yapılmış eksikliklerin ya da yanlış beyanların, yargılama devam ettiği sürece giderilmesi mümkündür.
Islah işlemiyle birlikte dava konusu, talepler veya savunmalar değiştirilebilir; eksik beyanlar tamamlanabilir. Usul işlemlerinin ıslahı tek taraflı bir beyan ile yapılır ve sonuca etki eder.
Islah Türleri: Tam ve Kısmi Islah
Islah türleri, tam islah ve kısmi islah olarak ikiye ayrılır.
Tam islah, davanın başından itibaren yapılmış olan işlemlerin tamamının değiştirilmesidir. Yani, adeta dava yeni baştan yazılmış gibi olur; örneğin dava dilekçesi tamamen yenilenebilir, talepler kökten değiştirilebilir. Tam ıslah yapıldığında, davadaki usul işlemleri baştan alınır ve yeni bir rotaya girer.
Kısmi islah ise mevcut davada yapılan bir işlemin yalnızca bir kısmında değişiklik yapılmasıdır. Örneğin, dava dilekçesinde belirtilen bir tutarın artırılması, eksik bırakılmış bir iddianın tamamlanması veya bazı ek belgelerin eklenmesi gibi. Kısmi islah isteyen taraf, sadece düzeltmek istediği noktaları belirtir, diğer hususlar aynen devam eder.
Her iki tür de HMK’da açık şekilde düzenlenmiştir ve hem davacı hem davalı tarafından kullanılabilir. Ancak, islah hakkı herkes için yalnızca bir kez kullanılabilir.
Islahın Şartları ve Zamanı
Islahın şartları, yasal olarak belirlenmiş bazı kurallara bağlıdır. En temel şart, tahkikatın sona ermesine kadar ıslah işleminin yapılmasıdır. Tahkikat aşaması, delillerin toplanması ve incelenmesi dönemidir; bu dönem tamamlanmadan ıslah hakkı kullanılabilir.
Bir diğer önemli şart, ıslah işlemini gerçekleştiren tarafın mahkeme giderlerini karşılaması ve ıslah işlemini yazılı (dilekçeyle) veya duruşmada sözlü olarak mahkeme tutanağına geçirilmek suretiyle yapmasıdır. Duruşmada sözlü beyanla yapılan ıslah işleminde, işlem tamamlanmadan önce bir haftalık süre verilebilir.
Islah, yargılamanın düzgün ve hakkaniyete uygun ilerlemesini sağlamak için büyük önem taşır. Ancak her taraf sadece bir kez islah hakkını kullanabilir. İkinci kez ıslah yapmak hukuken mümkün değildir.
Özetle, islah şansı yargılamada hata veya eksikliklerin telafisini sağlamak için sunulmuş büyük bir avantajdır. Ancak bu hakkı doğru zamanda ve usulüne uygun şekilde kullanmak gerekir.
Belirsiz Alacak Davasında Talep Artırımı
Talep Artırımının Hukuki Dayanağı (HMK 107. Madde)
Belirsiz alacak davasında talep artırımı, Türk hukukunda özellikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi ile güvence altına alınmıştır. HMK 107. maddeye göre, alacaklının alacak miktarını davasını açarken tam olarak belirlemesi mümkün değilse, bunun nedenlerini açıkça gösterip asgari bir miktar bildirerek davasını açabilir. Davanın ilerleyen süreçlerinde, dava konusu alacağın tam miktarı tespit edildiğinde, talep sonucunu artırarak gerçek alacak miktarını mahkemeden isteyebilir.
Bu düzenleme, davacıya dava sırasında alacağını artırma ve güncelleme imkanı vererek, hak kaybı yaşamasının önüne geçer. Özellikle, alacak tutarının baştan net şekilde belirlenemediği işçi alacakları, tazminat ve benzeri davalarda HMK 107. madde çok önemli bir koruma sağlar.
Talep Artırımı Nasıl ve Ne Zaman Yapılır?
Belirsiz alacak davasında talep artırmak için, alacak miktarı tam olarak ortaya çıktığında ya da alacağın miktarı sonradan kesin olarak belirlenecek durumda ise, davacı dava devam ederken bu hakkını kullanır. Bu artırımı yapmak için genellikle iki ana zaman ortaya çıkar:
- Bilirkişi raporu veya keşif sonrası: Alacağın değeri çoğu zaman bilirkişi incelemesi veya mahkemenin belirleyeceği bir işlem sonrası netleşir. Bu işlemler bittikten kısa süre içinde davacı talep artırım beyannamesiyle mahkemeye başvurur.
- Dosya üzerinden incelemelerle: Bazen davacı kendi araştırması veya karşı tarafın sunduğu belgeler sonucunda da talep artırımına gidebilir.
Talep artırımının usulüne uygun yapılması için kesinlikle mahkeme sürecindeyken ve davanın esasına karar verilmeden önce yapılması gerekir. Mahkeme karar verdikten sonra artık talep artırılamaz. Talebin artırılması için, “talep artırımı dilekçesi” adı verilen bir ek dilekçe hazırlanıp mahkemeye sunulmalıdır. Dilekçede artırılan miktar ve bu miktarın neden, nasıl belirlendiği açık biçimde izah edilmelidir.
Talep Artırımı ve Harçlandırma
Talep artırıldığı zaman, davanın değerinde bir artış olacaktır. Bu artışla birlikte ek harç ödenmesi gerekliliği doğar. Başlangıçta yatırılan peşin harç, sadece asgari değere göre alınmıştır. Alacak bedeli artırıldığında, artırılan kısım için ek harç ödenmesi gerekir.
Bu noktada dikkat edilmesi gereken önemli bir detay vardır: Ek harç, artan kısım üzerinden hesaplanarak vezneye yatırılır ve harcın makbuzu dosyaya eklenir. Eğer ek harç yatırılmazsa, mahkeme talep artırımını işleme koymaz ve davacıya ek harç yatırması için süre verir. Bu süre içinde harç yatırılmazsa, artırılan tutar dikkate alınmaz.
Sonuç olarak, talep artırımı ve harçlandırma birlikte düşünülmeli ve davacı, gerek ek harcını zamanında yatırmalı, gerekse artan miktarı açıkça belirten dilekçesini sunmalıdır. Aksi durumda hak kaybı yaşanabilir. Özellikle pratikte, ek harç yatırılmadığı için talep artırımının reddedildiği pek çok dosya bulunmaktadır.
Unutulmamalı ki, belirsiz alacak davası açan taraf için talep artırımını doğru zamanda ve usule uygun şekilde yapmak, hakkın tam olarak alınabilmesi için şarttır.
Islah Yoluna Başvurulabilir mi?
Belirsiz alacak davasında ıslah yoluna başvurulup başvurulamayacağı uzun süre tartışmalı bir konu olmuştur. Yeni Yargıtay kararlarına ve HMK 107. maddeye göre, belirsiz alacak davasında da ıslah mümkündür. Yani, davacı davasının başında henüz tam olarak belirleyemediği alacak miktarını, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, eline geçen yeni bilgiler veya raporlara dayanarak, ıslah yoluyla değiştirip artırabilir. Burada önemli olan, talebin açık, anlaşılır şekilde artırılması ve sürelere dikkat edilmesidir. Ancak, ıslah sadece bir defa yapılabilen bir haktır. Yani davacı ikinci kez ıslah yapamaz. Bu nedenle, ıslah hakkını kullanırken dikkatli olmak gereklidir.
Islah ve Talep Artırımı Arasındaki Farklar
Belirsiz alacak davasında ıslah ve talep artırımı farklı kavramlardır. Talep artırımı, HMK 107/2’ye göre yalnızca belirsiz alacak davasında uygulanabilecek bir yöntemdir. Gelişen duruma göre dava değerinin artırılmasını ifade eder ve yalnızca belirsiz alacak davasına özgüdür.
Islah ise, bir davanın her türünde uygulanabilen, davacı veya davalının davanın konusunu veya şekliyle ilgili yaptığı köklü değişikliği gösterir. Islah genellikle, dava dilekçesinde talep edilen miktarın veya davanın niteliğinin tamamen değiştirilmesi gibi durumlarda kullanılır. En önemli farklardan biri, ıslah tek sefer yapılabilirken, talep artırımı dava boyunca yeni değerlendirmelere göre birkaç defa daha yapılabilir. Ayrıca ıslah için usulüne uygun bildirim ve harçlama şartı vardır.
Mahkeme ve Yargıtay Kararlarında Islah
Mahkeme ve Yargıtay’ın kararlarında ıslah konusu özel olarak ele alınmaktadır. Özellikle Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Daireleri, belirsiz alacak davasında davacının ıslah yoluna başvurabileceği konusunda birçok karar vermiştir. Yargıtay’ın genel yaklaşımı, davacının hakkını tam olarak alabilmesi için ıslaha izin verilmesi gerektiği yönündedir. Ancak, ıslahın HMK’da belirtilen şekilde ve sürede yapılmış olması beklenir.
Yargıtay, birden fazla ıslah işleminin, özellikle alacak davası türlerinde, hukuka aykırı olacağına karar vermiştir. Bir davada bir kere ıslah yapıldığı takdirde, ikinci kez ıslah yapılamaz. Ayrıca talep artırımı ile yapılan değişiklikler ve ıslah yolu ile yapılan değişiklikler birbirinden kesin olarak ayrılır.
Islah Sonucu Talep Değerinin Artırılması ve Uygulama
Islah işlemi sonunda, talep değeri artırıldığında bazı önemli noktalar vardır. Islah dilekçesiyle birlikte artırılan miktar için ayrıca harç yatırması gereklidir. Mahkemeler, ıslah edilen yani artırılan talep üzerinden davacıyı yükümlülük ve haklara kavuşturur.
Yargıtay özellikle ücret alacağı, kıdem tazminatı gibi davalarda, bilirkişi raporu veya yeni bir belgeyle kesinleşen alacak miktarının ıslah yoluyla artırılabileceğini ve bu durumda bütün talebin dikkate alınacağını belirtir. Uygulamada ise, davacı istenen miktarı artırırken, ıslah şartlarını tam olarak yerine getirmelidir. Islah, davanın tüm seyrini değiştirdiği için, karşı tarafın da bu duruma cevap vermesine imkân tanınır.
Sonuç olarak, ıslah sayesinde talep edilen tutar kesinleşmiş olur ve mahkeme kararını bu kesinleşmiş yeni tutar üzerinden verir. Ancak yanlış ıslah işlemi ya da zamanında yapılmayan ıslah yüzünden hak kayıpları yaşanabilir, bu yüzden sürelere ve harçlandırma koşullarına dikkat edilmelidir.
Yargıtay ve Uygulama Kararları Işığında Gelişmeler
Yargıtay’ın Belirsiz Alacak Davasında Islah Konusundaki Yaklaşımı
Yargıtay’ın belirsiz alacak davalarında ıslah konusundaki yaklaşımı, davacının haklarının korunmasına öncelik verir. Yargıtay ıslah hakkının kullanılmasında ve taleplerin artırılmasında temel olarak, davanın niteliği gereği ortaya çıkan belirsizliğin giderilmesini kolaylaştırıcı bir yol olarak ıslahı kabul eder. Bu konuda Yargıtay, HMK 107. madde uygulandıktan sonra davacının, dava konusu miktar kesinleşinceye kadar talep sonucunu ıslahla artırabileceğini ve bu artırıma engel bir durum olmadığını belirtmektedir.
Özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve ilgili daire kararlarında, davacının hakkını tam olarak alabilmesi için ıslah hakkının geniş yorumu tavsiye edilir. Eğer dava başlangıcında alacak tutarı belirsizse, davacı HMK m. 107’ye göre dava açtıktan sonra, bilirkişi raporu veya karşı taraf beyanları gibi yeni bilgilerle alacak miktarı ortaya çıktığında, ıslah yoluyla artırma yapabilecektir. Yargıtay, dava açılırken veya yargılama sırasında mahkeme tarafından istenen harç ve masrafların artırılan taleple uyumlu şekilde ödenmesini de vurgular.
Ayrıca Yargıtay, talep artırımında veya ıslah işlemlerinde usul hatası yapılması halinde, davacının mağdur edilmemesini, davacının talebinin esastan incelenmesini “hakkaniyet” çerçevesinde gerekli görmektedir. Böylece Yargıtay, uygulamada doğabilecek hak kayıplarını azaltmaya çalışır.
Örnek Kararlar ve Uygulamada Dikkat Edilecek Hususlar
Örnek Yargıtay kararları, belirsiz alacak davası ve ıslah uygulamasına dair önemli ipuçları verir:
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bir kararında, davacı işçinin belirsiz şekilde açtığı alacak davasında, bilirkişi raporundan sonra ıslah yoluyla talebini artırmasının önünde bir engel bulunmadığını, yeter ki yeni harcın yatırılması şartının yerine getirilmiş olmasını belirtmiştir.
- Bir başka Yargıtay kararında ise, işçilik alacaklarında talep artırım dilekçesiyle değil, doğrudan ıslah yoluyla istenen tutarın artırılmasının mümkün olduğuna vurgu yapılmıştır.
Uygulamada dikkat edilecek hususlar arasında, ıslah yollarının ne zaman kullanılacağı, harcın tam olarak yatırılması ve ıslahın açık ve net şekilde yapılması öne çıkar. Ayrıca mahkemeye sunulan ıslah dilekçesinin diğer tarafa tebliğ edilmesi ve sürelere dikkat edilmesi büyük önem taşır. Aksi halde taleplerin reddi ya da davanın usulden kaybedilmesi riski oluşabilir.
Özetle, Yargıtay kararları ve uygulama, belirsiz alacak ve ıslah konularında esnek ve hak arayışına açık bir yaklaşımı destekler. Hak kaybı yaşanmaması için uygulamada titiz davranmak, hem harç hem de süre yönetimini dikkatle yapmak gerekir. Dava türüne uygun olarak hem talep artırımı hem de ıslahın doğru yapılıp yapılmadığına özellikle dikkat edilmelidir.
Belirsiz Alacak Davasında Devam Eden Süreçler
Ek Bilirkişi Raporu ve Dava Değerinin Artırılması
Ek bilirkişi raporu, belirsiz alacak davası sürecinde karşılaşılan önemli bir aşamadır. Mahkemeler, davayı tam anlamıyla aydınlatmak için genellikle bilirkişi incelemesine başvurur. İlk raporun yetersiz veya eksik olduğu durumda ise ek bilirkişi raporu alınabilir.
Ek bilirkişi raporunda, davanın değerine ilişkin netleştirme yapıldığında, dava değeri artırılabilir. Çünkü belirsiz alacak davasının temelinde, başlangıçta miktarın bilinmemesi ve daha sonra ortaya çıkan veriler ışığında talebin kesinleşmesi yer alır. Bilirkişi ya da ek rapor sonucunda alacağın tam miktarı anlaşıldığında, dava değeri güncellenir.
Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, dava değerinin artırılmasının usulüne uygun şekilde yapılması gerektiğidir. Bu adımda, mahkemeye yazılı bir dilekçe verilerek talep edilen miktarın artırılması ve gerekçe belirtilmesi gerekir. Böylece süreç, hem adil hem de şeffaf bir şekilde devam eder.
Bedel Artışı ve Yeniden Harç Yatırılması
Bedel artışı, belirsiz alacak davasının temel unsurlarından biridir. Davacı, başlangıçta tam olarak bilemediği alacak miktarını, davanın ilerleyen safhalarında netleştikçe artırabilir. Alacak miktarı artırıldığında, doğal olarak yeniden harç yatırılması da gereklidir.
Türk hukukunda, mahkemeye sunulan her türlü talep ve davada belirli bir oranda harç alınır. Başlangıçta ödenen harç, talep edilen bedel üzerinden hesaplanır. Eğer bedelde artış yapılırsa, artan kısım için ek harç yatırılması zorunludur. Harç yatırılmazsa, artırılan miktar üzerinden işlem yürütülmez ve süreçte aksama yaşanır.
Harç yatırma işlemleri genellikle mahkemenin yönlendirmesiyle olur. Mahkeme, davacıya eksik harcı tamamlaması için süre verir. Verilen sürede harç ödenmezse, yeni talep edilen bedel dikkate alınmaz. Bu nedenle davacıların harç konusuna dikkat etmesi, hak kaybına uğramamaları için önemlidir.
İstinaf ve Temyiz Aşamalarında Talep Artırımı ve Islah
İstinaf ve temyiz aşamaları, davanın ilk derece mahkemesinden sonra başvurduğu önemli kanun yollarıdır. Ancak, talep artırımı ve ıslah konuları bu aşamalarda farklı kurallara tabidir. Belirsiz alacak davalarında, dava ilk derece mahkemesindeyken miktar artırımı ve ıslah daha kolay yapılabilirken, istinaf ve temyiz safhalarında bu haklar ciddi şekilde sınırlanır.
HMK’ya göre, istinaf ve temyiz aşamalarında artık davanın esasına ilişkin taleplerde ekleme veya değiştirme yapılamaz. Islah hakkı, genellikle ilk derece mahkemesinin hüküm vermesine kadar kullanılabilir. Mahkeme karar verdikten sonra, istinaf veya temyiz yolundayken ayrıca ıslah yapmak mümkün değildir.
Fakat istinaf ya da temyiz aşamasında, ilk derece mahkemesinde zamanında ve usulüne uygun şekilde yapılan talep artırımları dikkate alınır. Eksik yapılmış harç ya da bildirimler varsa, mahkeme bu konuda davacılara tamamlayıcı yönde süre verebilir, ancak yeni bir talep eklenemez. Bu nedenle, talep artırımının ve ıslahın zamanlaması hayati önem taşır.
Bu aşamada hak kaybı yaşanmaması için, davacının tüm taleplerini ve artırımlarını en geç ilk derece mahkemesinde tamamlaması gerekir. Aksi halde, üst mahkemelerde yeni bir artırım ya da ıslah mümkün olmaz ve sonuç aleyhte olabilir.
Talep Artırımının Yanlış Yorumlanması
Talep artırımının yanlış yorumlanması, belirsiz alacak davalarında en sık karşılaşılan sorunların başında gelir. Belirsiz alacak davasında davacı, dava başında kesin miktarı bilemediği için, miktar belirginleştikçe talep artırımı yapabilir. Ancak, uygulamada pek çok avukat ve hatta bazı hakimler, bu artırımın bir defa ile sınırlı olduğunu zanneder. Halbuki Yargıtay, talep artırımının dava sonucunda karar verilene kadar birkaç kez yapılmasını mümkün görmektedir. Önemli olan, alacağın artık belirlenebilir hale gelmesidir. Yanlış uygulama ise tamamen hakkın eksik alınmasına yol açar. Bu tür hataların önüne geçmek için HMK 107. madde düzenli olarak incelenmeli ve güncel Yargıtay kararları takip edilmelidir.
Harçlandırmada Yapılan Hatalar
Harçlandırmada yapılan hatalar, çoğunlukla iki şekilde öne çıkar: İlki, davacıların davanın başında harca esas değeri doğru hesaplamaması veya eksik göstermesidir. Çünkü belirsiz alacak davasında, başta bir miktar belirtmek zorunlu değildir ama eksik gösterilen değer, davanın ilerleyen aşamalarında ek harç yatırılmasını gerektirir. Bir diğer sık hata ise, talebe ilişkin artırımlar sonrası harcın tamamlanmamasıdır. Her yeni talep artırımında, yeni belirlenen rakama göre harç yatırmak gerekir. Harcın eksik yatırılması durumunda, mahkeme kesin süre verip bu eksikliğin giderilmesini ister. Süresinde harç tamamlanmazsa, artırılan kısımlar dikkate alınmaz. Doğru ve güncel harç hesaplama için HMK hükümleri ve yargı internet sitelerindeki açıklamalar dikkate alınmalıdır.
Islahın Zamanlamasında Ortaya Çıkan Problemler
Islahın zamanlamasında ortaya çıkan sorunlar, davacının hak kaybı yaşamasına neden olabilecek niteliktedir. Islah, tahkikat aşaması sona erene kadar yapılabilir. Tahkikat bittikten sonra ıslah hakkı ortadan kalkar. Fakat pratikte kimi davacılar, keşiften, bilirkişi raporundan veya tanık beyanlarından sonra ıslah yapmanın mümkün olduğunu düşünür ve bu noktada yanlışlık yapılır. Mahkemeler, tahkikatın bitişini açıkça belirtmek zorunda değildir ve çoğu zaman bu aşamanın bitişi tutanağa geçirilir. Bu sebeple, ıslah işlemi yapılırken mutlaka tahkikat aşamasının sona ermediğinden emin olunmalıdır, aksi takdirde yapılan ıslah geçersiz sayılır. Sürelerin yakından takip edilmesi ve mahkemeden tahkikatın ne zaman biteceği hakkında bilgi alınması çok önemlidir.
İki Kere Islah Mümkün mü?
İki kere ıslah mümkün mü sorusu, uygulamada kafa karışıklığı yaratan bir konudur. HMK madde 176’ya göre, bir taraf aynı davada yalnızca bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Yani davacı ister kısmi ister tam ıslah yapsın, ikinci bir ıslah hakkı yoktur. Bu kural, istinaf ve temyiz aşamalarında da geçerlidir; bu aşamalarda islah yapılamaz. Burada dikkat edilmesi gereken, HMK 107 kapsamında yapılan talep artırımı ayrı bir hak olup ıslah olarak değerlendirilmez. Yani, talep artırımı yaptıktan sonra ayrıca bir kez de ıslah hakkı mevcuttur. Fakat iki defa ıslah yapılması kesinlikle mümkün değildir. Bu konu hem Yargıtay kararlarında hem de uygulamada net olarak kabul edilmiştir. Davacılar, ıslah haklarını kullanmadan önce süreç takibini doğru yapmalı ve stratejik kararlar almalıdır.
Sonuç ve Öneriler
Belirsiz Alacak Davasında Hak Kaybı Yaşanmaması İçin Tavsiyeler
Belirsiz alacak davasında hak kaybı yaşanmaması için en önemli tavsiye, dava dilekçesinin hazırlanmasında özenli ve dikkatli olunmasıdır. Dava açarken alacak miktarı net olarak bilinemiyorsa, somut bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulacağından emin olunmalıdır. Gerektiğinde öncelikle delillerin toplanmasını ve bilirkişi incelemesini istemek de önemlidir.
Talep artırımı veya ıslah hakkının hangi koşullarda kullanılabileceği iyi araştırılmalıdır. Özellikle zamanaşımı, harçlandırma ve talep artırımına dair süreleri kaçırmamak gerekir. Detaylara dikkat etmek, ileride doğabilecek hak kayıplarını önler. Bir avukat desteği alınması, süreçte ortaya çıkabilecek hukuki ve teknik sorunların önüne geçmek için tavsiye edilir.
Ayrıca, Yargıtay kararlarını ve güncel içtihatları takip etmek de uyuşmazlıkların çözümünde yol gösterici olabilir. Mahkemenin verdiği kararlar ve uygulama farklılıklarını izleyerek, benzer bir durumda nasıl bir yol izleneceği daha net anlaşılır.
Uygulamada Dikkat Edilecek Temel Noktalar
Uygulamada dikkat edilmesi gereken temel noktalardan biri, belirsiz alacak davasında talep artırımı ve ıslah işlemleri sırasında her aşamanın usulüne uygun şekilde yapılmasıdır. Mesela, talep artırımı yapılmadan önce mutlaka HMK’nın 107. maddesi hükümleri incelenmelidir.
Harçların doğru şekilde yatırılması sıkça atlanan bir konu olabilir. Talep edilen miktar arttıkça, ilave harçların zamanında ve eksiksiz yatırılması gerekir. Eksik harç yatırılması durumunda hak kaybı yaşanabilir.
Islah hakkının kullanılacağı zaman çok önemlidir. Davaya cevap süresi geçtikten ve tahkikat başlamadan önce ıslah yoluna gidilmesi, daha uygun ve güvenli bir yol olabilir. İleri aşamalarda yapılacak ıslah işlemleri, bazı hakları sınırlandırabilir.
Son olarak, dilekçede açık ve anlaşılır bir dil kullanmak, iddiaları somutlaştırmak ve gereksiz ayrıntılara girmekten kaçınmak faydalı olacaktır. Bu adımlar, belirsiz alacak davasında sürecin sağlıklı işlemesini sağlar ve hak kayıplarını önlemeye yardımcı olur.