+90 507 195 23 23

Alt Mahkeme Kararının Üst Mahkeme Tarafından Bozulması Ne Demek?

Yayınlanma: 6 Kasım 2025 • Güncelleme: 7 Aralık 2025 • 11 dk. okuma

Alt Mahkeme Kararının Üst Mahkeme Tarafından Bozulması Ne Demek? Kısaca, üst mahkeme (Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay) bir alt mahkeme kararında hukuka aykırılık görürse, kararı kaldırıp dosyayı geri gönderir. Bu bozma kararı, genelde usul hatası (ör. delilin toplanmaması) ya da esasa ilişkin yanlışlıklar nedeniyle verilir ve çoğu zaman yeniden yargılama gerekir.

Kısaca:

  • Karar kaldırılır, dosya geri gönderilir.
  • Bozma gerekçesi bağlayıcıdır.
  • Dosya yeniden görülür; eksikler tamamlanır.

Devamında, istinaf ve temyizte bozma farklarını, bozmanın sonuçlarını, yeniden yargılamada izlenecek yolu ve pratik ipuçlarını sade biçimde anlatacağız. Sorunuzun net cevabını adım adım verirken, “Alt Mahkeme Kararının Üst Mahkeme Tarafından Bozulması Ne Demek” konusunu somut örneklerle açacağız.

Alt Mahkeme ve Üst Mahkeme Kavramları

Alt mahkeme ve üst mahkeme kavramları, Türk hukuk sisteminde önemli bir yer tutar. Alt mahkeme, genellikle bir davanın ilk defa görüldüğü mahkemedir. Yani taraflar arasındaki uyuşmazlıklar, ilk olarak alt mahkemede incelenir ve karara bağlanır. Bu mahkemeler, "ilk derece mahkemesi" olarak da adlandırılır. Örneğin Asliye Hukuk Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesi ve İş Mahkemeleri birer alt mahkemedir.

Üst mahkeme ise, alt mahkemenin verdiği kararlarda hata olup olmadığını inceleyen ve denetleyen mahkemedir. Davada bir yanlışlık olduğunu düşünen taraflar, mahkemenin kararını beğenmedikleri veya hatalı buldukları zaman, bir üst mahkemeye başvururlar. Üst mahkemeler arasında Bölge Adliye Mahkemeleri (istinaf) ve Yargıtay (temyiz) bulunur. Bu mahkemeler, alt mahkemelerin kararlarının hukuka uygunluğunu denetler.

Hem alt mahkeme hem de üst mahkeme, adil bir yargılama süreci için büyük önem taşır. Çünkü yanlış kararların düzeltilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi genellikle üst mahkemeler sayesinde gerçekleşir.

Kararın Bozulması Ne Anlama Gelir?

Kararın bozulması, hukuk sistemimizde sıkça karşılaşılan bir terimdir. Kararın bozulması, üst mahkemenin, alt mahkeme tarafından verilen kararı yanlış, eksik veya hukuka aykırı bulup, bu kararı iptal etmesi anlamına gelir. Üst mahkeme, alt mahkemenin kararında ciddi bir hata olduğunu tespit ederse, kararı bozabilir.

Kararın bozulması, davanın tamamen veya kısmen yeniden görülmesine yol açar. Bu durumda dosya tekrar alt mahkemeye gönderilir ve genellikle bozulma gerekçelerine uygun şekilde yeni bir yargılama yapılır. Böylece hak kayıplarının önüne geçilmeye çalışılır.

Kararın bozulması, sıkça şu durumlarda gündeme gelir:

  • Mahkemenin usule veya esasa ilişkin hata yapması
  • Delillerin yanlış değerlendirilmesi
  • Hukukun yanlış uygulanması

Bozma sayesinde, adaletin tam olarak sağlanması amaçlanır. Taraflar, üst mahkemenin bozma kararı sonrasında yeniden yargılanma şansı bulur ve doğru bir karar verilmesi sağlanır. Bu nedenle kararın bozulması, hukuk sisteminin düzeltebilme ve denetleyebilme gücünü gösteren önemli bir işlemdir.

Bozma Kararının Hukuki Temelleri

Bozma kararının hukuki temelleri, hem Türk Hukuku açısından hem de uygulamadaki örnekler bakımından oldukça önemli bir konudur. Bozma kararları genellikle üst mahkemenin alt mahkemece verilen kararın yeniden değerlendirilmesi ihtiyacı gördüğü durumlarda ortaya çıkar. Şimdi, bozma kararının yasal dayanaklarına ve gerekçelerine detaylıca bakalım.

Bozma Kararının Yasal Dayanakları

Bozma kararının yasal dayanakları genellikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)'da yer alır. Bu kanunlar, istinaf ve temyiz yollarının nasıl işletileceğini ayrıntılı şekilde açıklar. Üst mahkeme, alt mahkeme kararını incelerken, kanunda belirtilen usul ve esaslara uyulup uyulmadığına bakar. Eğer alt mahkeme, yasaların açık hükümlerini ihlal ederse veya yanlış uygularsa, üst mahkeme kararın bozulmasına karar verebilir. Özellikle Yargıtay ve bölge adliye mahkemeleri, bozma kararının yasal zeminini HMK ve diğer ilgili mevzuata dayandırır.

Bozma Kararının Gerekçeleri

Bozma kararının gerekçeleri çeşitlidir ve her olayın kendi içinde farklı dinamizmi olabilir. Ancak genel olarak üç ana başlık altında toplanabilir: usule ilişkin hatalar, maddi hatalar ve hukuki değerlendirme hataları. Şimdi bu gerekçeleri tek tek inceleyelim:

Usule İlişkin Hatalar

Usule ilişkin hatalar, alt mahkemenin yargılama sırasında usul kurallarına uymamasından kaynaklanır. Örneğin, taraflara savunma hakkı tanınmaması, usule uygun tebligat yapılmaması veya duruşma usullerinin yanlış uygulanması gibi durumlar bu kategoriye girer. Yargıtay’ın verdiği birçok bozma kararında, usule ilişkin bu tür eksiklikler sıkça rastlanır. Neticede, adil yargılama ilkesi için usule ilişkin kurallara uygunluk büyük önem taşır.

Maddi Hatalar

Maddi hatalar ise kararın dayandığı olgu ve olayların yanlış değerlendirilmesidir. Mesela, mahkemenin tanık ifadesini yanlış yorumlaması, delillerin hafife alınması veya bazı maddi vakaların gözden kaçması, bozma nedeni olabilir. Maddi hatalarda, olayların gerçekte ne olduğunu doğru tespit edememe gibi problemler öne çıkar. Bu tür hatalar, gerçek adaletin tecelli etmesini engelleyebileceği için üst mahkeme tarafından dikkatlice incelenir.

Hukuki Değerlendirme Hataları

Hukuki değerlendirme hataları, esasen alt mahkemenin kanunları yanlış yorumlaması veya uygulaması ile ilgilidir. Yani olay doğru tespit edilmiş olmasına rağmen, bu olaya yanlış hukuk kuralının uygulanması ya da hukuki nitelendirmenin hatalı yapılması durumunda üst mahkeme kararı bozar. Hukuki değerlendirme hataları bazen kanunun yeni olması, bazen de farklı içtihatların bulunmasından kaynaklanabilir. Böyle bir durumda doğru hukuki sonuca ulaşılması için bozma kararı verilmesi gerekir.

Tüm bu gerekçeler birleştiğinde, bozma kararının hem adil yargılanmanın sağlanmasında hem de adaletin yerini bulmasında kilit rol oynadığını rahatça söyleyebiliriz.

Bozma Kararının Türleri

Tam Bozma

Tam bozma, üst mahkemenin alt mahkeme kararını tümüyle geçersiz saydığı durumdur. Tam bozma durumunda, alt mahkemenin verdiği kararın tamamı ortadan kalkar. Üst mahkeme, genellikle ciddi usule veya maddi hukuk hataları tespit ettiğinde bu yolu seçer. Yani, davanın başından sonuna kadar yapılan işlemler ve verilen karar üst mahkeme tarafından yanlış bulunursa tam bozma gerçekleşir. Bu durumda, dava dosyası tekrar alt mahkemeye gönderilir ve yargılama baştan yapılır. Taraflar delillerini yeniden sunabilir ve savunmalarını tekrarlayabilirler.

Tam bozma ile birlikte davayı gören alt mahkeme, üst mahkemenin belirttiği tüm eksiklikleri gidererek yeniden karar vermek zorundadır. Özellikle ceza ve hukuk davalarında tam bozma, dava sürecinin uzamasına sebep olabilir. Bu nedenle, tam bozma ciddi ve önemli hataların giderilmesinde etkili bir araçtır.

Kısmi Bozma

Kısmi bozma, üst mahkemenin alt mahkeme kararının sadece bir kısmını geçersiz saydığı durumlara denir. Yani, kararın sadece belirli hükümleri yanlış bulunur ve o kısmın tekrar değerlendirilmesi için bozma yapılır. Örneğin, bir tazminat davasında sadece manevi tazminat bölümünün hatalı olduğuna karar verilirse, sadece bu kısım bozulur. Diğer hükümler ise geçerli olmaya devam eder.

Kısmi bozma, özellikle birden fazla talebin birlikte görüldüğü dava dosyalarında yaygın olarak karşımıza çıkar. Dosya alt mahkemeye geri döndüğünde, bozulmayan kısımlar hakkında tekrar bir değerlendirme yapılmasına gerek yoktur. Alt mahkeme yalnızca bozulan kısma ilişkin yargılamayı tekrarlayarak karar verir. Bu sayede, hem zaman kaybı hem de gereksiz iş yükü engellenmiş olur.

Kararın Kapsamı ve Sınırları

Bozma kararının kapsamı ve sınırları, üst mahkemenin gerekçesine göre belirlenir. Üst mahkeme bozma kararında hangi noktaların hatalı olduğunu ve hangi konularda tekrar yargılama yapılması gerektiğini açıkça belirtir. Bu nedenle, alt mahkeme sadece bozma kararında gösterilen konular hakkında işlem yapabilir. Kararın dışında kalan ve hatalı bulunmayan hükümler kesinleşir.

Kapsam ve sınırlar iyi belirlenmediğinde, alt mahkemeler gereksiz yere tüm davayı yeniden ele alabilir. Bu da hem taraflar için hem de yargı sistemi için zaman kaybına sebep olabilir. Bozma kararının sınırları sayesinde, sadece sorunlu bölümler tekrar yargılanır ve çözüme kavuşturulur. Özellikle hukuk davalarında bu sınırlar, sürecin hızlı ve düzgün ilerlemesi için çok önemlidir.

Sonuç olarak, tam ve kısmi bozma kararları ile kararın kapsam ve sınırları, hem davanın adil şekilde tekrar incelenmesini hem de yargılamanın etkili ve hızlı olmasını sağlar.

Bozma Süreci Nasıl İşler?

Üst Mahkemenin Kararı İnceleme Usulü

Üst mahkemenin kararı inceleme usulü, bozma sürecinde önemli bir aşamadır. Bu aşamada üst mahkeme genellikle alt mahkemenin verdiği kararı dosya üzerinden inceler. Ancak bazı durumlarda tarafların beyanlarını dinleme hakkı da saklıdır. Üst mahkeme, ilk olarak dosyadaki tüm evrakları, delilleri ve verilen kararı ayrıntılı şekilde değerlendirir. Bu değerlendirme yapılırken, alt mahkemenin maddi olayları ve hukuki yorumları doğru yapıp yapmadığına bakılır.

Üst mahkeme genellikle temyiz ya da istinaf başvurusu üzerine harekete geçer. Bu başvurularda belirtilen hukuki hata iddialarını inceler ve kendi hukuki görüşüyle yeniden değerlendirir. İnceleme açık ve adil bir şekilde, sadece başvuruda belirtilen gerekçelerle sınırlı kalmadan yapılabilir.

Bozma Kararının Verilme Süreci

Bozma kararının verilme süreci, üst mahkemenin alt mahkeme kararındaki hukuki veya usule ilişkin hataları tespit etmesiyle başlar. Üst mahkeme, dosya incelemesi sonucunda alt mahkeme kararında önemli bir hata ya da eksiklik bulursa, "bozma" kararı verebilir. Bu kararda, alt mahkemenin yaptığı hata açık bir şekilde belirtilir ve hangi gerekçelerle bozma yapıldığı ortaya konur.

Bozma kararının verilmesi genellikle yazılı olarak yapılır ve kararda, alt mahkemenin düzeltilmesi gereken noktaları açıkça gösterilir. Karar gerekçeli şekilde taraflara bildirilir. Taraflar bu kararın ardından yargılamanın nasıl devam edeceğini öğrenmiş olurlar. Süreçte hem maddi hem de usule ilişkin nedenlerle bozma kararı verilebilir.

Bozma Sonrasında Dava Dosyasının Akıbeti

Bozma sonrasında dava dosyasının akıbeti, kararı veren üst mahkemenin türüne ve kararın niteliğine göre değişir. Genellikle bozma kararı çıktıktan sonra, dava dosyası tekrar alt mahkemeye gönderilir. Alt mahkeme, üst mahkemenin gösterdiği doğrultuda yeni bir inceleme yapar ve eksik ya da yanlış bulunan noktaları düzeltir.

Dava dosyası tekrar işleme alındığında, alt mahkeme yeniden yargılama yapar. Bu aşamada taraflara yeni delil sunma veya görüş belirtme hakkı tanınır. Sonuçta alt mahkeme, üst mahkemenin bozma kararına uygun olarak yeni bir karar verir. Eğer alt mahkeme üst mahkeme kararına uymazsa, dosya tekrar üst mahkemeye taşınabilir.

Sonuç olarak, bozma süreciyle birlikte dava dosyası kapanmış sayılmaz. Yargılama yenilenir ve taraflara hataların düzeltilmesi için yeni bir fırsat tanınır. Bu süreç hukuk güvenliği ve adil yargılama açısından oldukça önemlidir.

Bozma Kararının Taraflar Üzerindeki Etkileri

Yeniden Yargılama Hakkı

Bozma kararının en önemli etkilerinden biri yeniden yargılama hakkının ortaya çıkmasıdır. Üst mahkeme, alt mahkemenin kararını bozduğunda dava dosyası genellikle tekrar alt mahkemeye gönderilir. Bu durumda, taraflara konuyu yeniden yargılatma ve haklarını bir kez daha savunma imkânı tanınır. Yeniden yargılama sürecinde, mahkeme önceki eksiklerini veya hatalarını gidererek yeni bir karar verir. Böylece taraflar, adil yargılanma hakkını ikinci kez kullanmış olur.

Yeniden yargılama sayesinde, haksız veya hatalı verilen kararlar düzeltilme şansı bulur. Bu durum hem davacı hem de davalı için hak kaybının önlenmesi açısından büyük bir avantajdır.

Tarafların Yeni Delil Sunabilmesi

Bozma kararından sonra açılan yeni yargılama sürecinde, tarafların yeni delil sunabilmesi de mümkündür. Üst mahkeme bozma sırasında belirli bir delilin gözden kaçtığına, yanlış değerlendirildiğine veya bazı delillerin eksik kaldığına dikkat çekebilir. Bu noktada, davacı ve davalı duruma göre yeni belgeler, tanıklar veya uzman görüşleri sunabilir.

Tarafların yeni delil sunma hakkı, özellikle önceki yargılamada atlanmış veya ortaya çıkmamış bilgiler için önemli bir fırsat yaratır. Böylece mahkeme daha doğru ve kapsamlı bir değerlendirme yapabilir. Bu hak, davanın maddi gerçeğe uygun şekilde sonuçlanması açısından oldukça kıymetlidir.

Mahkeme Masraflarının Yeniden Değerlendirilmesi

Bozma kararıyla birlikte mahkeme masraflarının yeniden değerlendirilmesi de gündeme gelir. İlk yargılamada kimin ne kadar masraf ödeyeceği belirlenmiş olsa da, bozma sonrası yapılan yeni yargılamada bu dağılım değişebilir. Alt mahkeme, yeni inceleme ve karar sürecinde tarafların durumunu ve yargılama sürecini tekrar gözden geçirir.

Bozma sonrası çıkan yeni karar doğrultusunda masrafların kim tarafından karşılanacağı, ödenecek harçlar, vekalet ücreti gibi kalemler yeniden hesaplanır. Bu, taraflar açısından önemli bir husustur çünkü önceki yargılamada lehine karar verilen taraf, yeni duruşmada aleyhine bir sonuç alabilir veya tersi olabilir.

Bu nedenle bozma kararı, sadece hukuki kararın değil, yargılama giderlerinin de adil bir şekilde yeniden belirlenmesini sağlar. Taraflar da buna göre maddi hazırlık ve planlamalarını tekrar gözden geçirme şansı elde ederler.

Bozma Kararından Sonra İzlenecek Adımlar

Dava Sürecinin Yeniden Başlatılması

Bozma kararından sonra dava sürecinin yeniden başlatılması oldukça önemli bir aşamadır. Üst mahkeme tarafından verilen bozma kararıyla birlikte dosya tekrar alt mahkemeye gönderilir. Dava sürecinin yeniden başlatılması, çoğunlukla ilk yargılama sırasındaki hataların giderilmesi ve daha sağlıklı bir karar verilmesi için gereklidir.

Bu aşamada, dava dosyası yeniden değerlendirilir ve taraflar yeniden mahkemeye çağrılır. Taraflara yeni delil sunma imkânı da tanınabilir. Böylece hem tarafların hakkı korunur hem de olası yargı hatalarının düzeltilmesi sağlanır. Yani bozma kararı, davanın en baştan aynen tekrar edilmesini değil, sadece hatalı süreçlerin giderilerek doğru bir yargılamanın yapılmasını amaçlar.

Alt Mahkemenin Bozma Kararına Uyması

Alt mahkeme, üst mahkemenin bozma kararına uymak zorundadır. Bozma kararına uymak, üst mahkemenin belirttiği gerekçeler doğrultusunda yeniden yargılama yapmayı ifade eder. Alt mahkeme, bozulan kararın hangi nedenlerle yanlış olduğunu dikkate almak zorundadır.

Alt mahkemenin uygulamada bozma kararına uyması, hukuki düzen ve güvenlik açısından oldukça önemlidir. Ancak bazı istisnai durumlarda, alt mahkeme bozma kararının hukuka uygun olmadığını düşünürse bunu üst yazı ile gerekçelendirerek dosyayı tekrar üst mahkemeye gönderebilir. Yine de genel kural, alt mahkemenin bozma kararındaki gereklilikleri yerine getirmesidir.

Kararın Yeniden Görülmesi ve Hüküm Verilmesi

Bozma kararı gereği, kararın yeniden görülmesi ve hüküm verilmesi süreci başlar. Alt mahkeme, dosyayı yeniden inceler, taraflara söz hakkı tanır ve delilleri değerlendirir. Bu süreçte üst mahkemenin bozma gerekçelerine uygun hareket edilmesi gerekir. Herhangi bir işlem hata veya eksik yapılmışsa bunlar düzeltilir.

Son aşamada, mahkeme yeni bir karar verir. Bu yeni karar, önceki yargılamadaki hatalar giderildikten sonra verilen bir karardır. Hüküm verilmesi sırasında tarafların önceki delilleri ve yeni getirilen tüm kanıtları değerlendirilir. Hüküm açıklandıktan sonra dava yeni karar üzerinden tekrar istinaf veya temyiz edilebilir.

Kısaca özetleyecek olursak, bozma kararından sonra dava süreci yeni baştan ve daha eksiksiz bir biçimde yürütülür; böylece tarafların adaletli yargılanma hakkı korunmuş olur.

Bozma Kararlarının Hukuk Sistemindeki Önemi

Hukukun Üstünlüğünün Sağlanması

Hukukun üstünlüğünün sağlanması, bozma kararlarının hukuk sistemindeki en önemli etkilerindendir. Bozma kararı sayesinde alt mahkemelerin yanlış, eksik ya da hukuka aykırı verdiği kararların düzeltilmesi mümkün olur. Böylece kişiler arasında adaletsizliğin, haksızlığın önüne geçilmiş olur. Üst mahkemenin denetim göreviyle birlikte, mahkemeler arasındaki standart uygulama sağlanır. Hukuk devleti ilkesinin bir gerekliliği olarak, mahkemelerin bağımsız ve tarafsız şekilde doğru kararlar vermesi açısından bozma kararlarının varlığı çok değerlidir.

Yargı İçtihatları ve Bozma Kararları

Yargı içtihatları, mahkemelerin benzer olaylarda aynı şekilde karar vermesini sağlar. Bozma kararları da bu içtihatların oluşmasında temel rol oynar. Özellikle Yargıtay veya istinaf mahkemeleri tarafından verilen bozma kararları, alt mahkemeler için yol gösterici olur. Mahkemeler, verdiği kararların üst mahkeme onayından dönmesini istemezler. Bu nedenle bozma kararlarına uyarak benzer hususlarda aynı şekilde karar verirler. İçtihat birliği sağlandıkça hukuk güvenliği de artar. Böylece toplum içindeki bireyler, benzer durumlarda mahkemeden hangi tür karar çıkacağını önceden görebilir.

Bozma Kararlarının İstinaf ve Temyizle İlişkisi

Bozma kararlarının istinaf ve temyiz ile doğrudan bağlantısı vardır. Alt mahkemeden çıkan bir karar, tarafların itirazı üzerine üst mahkemeye taşınabilir. İstinaf ve temyiz süreçlerinde dosya incelenir ve üst mahkeme eksik ya da hatalı bir karar varsa bozma kararı verir. Bu aşamada bozma kararı, bir anlamda kontrol ve denetim mekanizmasının çalıştığını gösterir. Yani yanlış kararların üst yargı mercileri tarafından düzeltilmesi, adaletin yerini bulması için çok önemlidir. İstinaf ve temyiz sayesinde bozma kararlarının sayısı artar, bu da hukuk sisteminde etkinliğin ve güvenin güçlenmesine katkı sunar.

Avukat Desteği Alın

Ankara avukatından danışmanlık ve temsil talepleriniz için bizimle iletişime geçin.