Yoksulluk nafakası, boşanma sonucunda ekonomik olarak zor duruma düşen eşin maddi durumunu desteklemek amacıyla, diğer eşin mali gücüne uygun olarak belirlenen bir ödemedir. Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceği kanıtlanan ve diğer eşle eşit ya da daha az kusurlu olan eş yoksulluk nafakası talep edebilir. En önemli şartlardan biri, nafaka talep eden tarafın kusurunun daha ağır olmamasıdır.
Nafakanın miktarı, tarafların sosyo-ekonomik durumu değerlendirilerek mahkeme tarafından belirlenir. Yoksulluk nafakası genellikle süresiz hükmedilse de, nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi halinde kesilebilir.
Birçok kişi, yoksulluk nafakasının nasıl hesaplandığını ve hangi şartlarda sona erdiğini merak ediyor. Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için avukat yardımı almak faydalı olabilir.
Yoksulluk nafakası nedir?
Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eş lehine, diğer eşten alınan maddi bir destektir. Boşanma kararıyla birlikte, evlilik süresince eşler arasında var olan maddi paylaşım son bulur. Eğer bir taraf boşanma sonrası geçimini sürdüremeyecek duruma düşüyorsa, buna yoksulluk denir. Yoksulluk nafakası ise tam bu aşamada, mağdur olan eşin temel ihtiyaçlarını karşılaması için ödenen, süreli ya da çoğunlukla süresiz olan bir nafaka türüdür.
Yoksulluk nafakası alabilmek için belirli şartların oluşması gerekir. Bunlardan en önemlisi, nafaka talep eden eşin diğerine göre boşanmada daha ağır bir kusurunun bulunmamasıdır. Bir diğer şart da, gerçek anlamda yoksulluğa düşecek olmasıdır. Yani yaşam standartlarını asgari düzeyde dahi karşılayamayan, gelir düzeyi düşük ya da destekçisi olmayan eşler yoksulluk nafakasına hak kazanabilir.
Bu nafaka türüyle amaçlanan; boşanma yüzünden mağduriyet yaşanmasının önüne geçmek ve toplumdaki sosyal yardım ilkesini aile ilişkilerine de yansıtmaktır.
Türk Medeni Kanunu’nda yeri
Yoksulluk nafakası, Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) açık şekilde düzenlenen bir nafaka türüdür. Kanunun 175. maddesinde “Boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak şartıyla diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” şeklinde tanımlanmıştır.
TMK madde 175, boşanmanın eşler üzerindeki maddi sonuçlarını da düzenler. Bu maddeye göre;
- Yoksulluk nafakası, yalnızca boşanma sonucunda doğar.
- Nafaka talep eden kişinin, boşanmayı gerektiren olaylarda tamamen veya ağırlıklı olarak kusurlu olmaması gerekir.
- Tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak hakim tarafından miktar belirlenir.
Yine TMK madde 178’de, boşanma sonrası açılacak nafaka davalarında hangi mahkemenin yetkili olduğu ve zamanaşımı süresiyle ilgili hükümler vardır. Ayrıca çocuklar için ödenen “iştirak nafakası” da TMK 182. maddede düzenlenir.
Yani yoksulluk nafakası, kanunda adıyla, kapsamıyla, şartlarıyla ve uygulama detaylarıyla net çizgilerle ortaya konmuştur.
Nafaka türleri ve yoksulluk nafakası ile benzerlikleri
Nafaka kavramı, Türk Medeni Kanunu’nda farklı başlıklar altında düzenlenir. Nafaka türleri, her biri farklı amaçlarla ve farklı zamanlarda ödenen desteklerdir:
- Tedbir nafakası: Boşanma davası devam ederken, geçici olarak mağduriyet yaşanmaması için, eş ve çocuklar lehine verilen nafakadır. Davanın sonuna kadar devam eder.
- Yoksulluk nafakası: Boşanma kesinleşince, yoksulluğa düşecek eş yararına hükmedilir. Bu tür nafaka genellikle süresizdir.
- İştirak nafakası: Boşanma sonrası velayeti alamayan eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak amacıyla ödediği nafakadır.
- Yardım nafakası: Kan ve kayın hısımlığı olan, yardımsız yaşaması mümkün olmayan kişilere belirli şartlarla ödenen genel bir nafaka çeşididir.
Yoksulluk nafakası ile özellikle tedbir nafakası ve iştirak nafakası arasında benzerlikler bulunsa da, önemli farklar vardır:
- Tedbir nafakası boşanma süreciyle, yoksulluk nafakası ise boşanmanın kesinleşmesiyle başlar.
- İştirak nafakası yalnızca çocuklar içindir, yoksulluk nafakası ise eş için ödenir.
- Yoksulluk nafakası çoğu zaman süresizdir, diğer nafaka türleri ise belirli bir süre ya da koşullarla sınırlıdır.
Sonuç olarak, tüm nafaka türlerinin amacı geçimini sağlayamayacak hale gelen kişiye ya da çocuğa düzenli maddi destek sağlamaktır. Yoksulluk nafakası, diğer türler arasında en çok konuşulan ve toplumsal açıdan tartışılan nafaka çeşididir.
Yoksulluk Nafakası Şartları
Yoksulluk nafakası alabilmenin koşulları
Yoksulluk nafakası alabilmek için ilk şartlardan biri, tarafların evli olup boşanmış olmasıdır. Medeni Kanun gereği resmi evlilik dışında yoksulluk nafakası talep edilemez. Yoksulluk nafakası talep eden eşin, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olma ihtimali bulunmalıdır. Ayrıca en önemli koşullardan biri de, nafaka isteyen tarafın, boşanmaya yol açan olaylarda karşı taraftan daha ağır kusurlu olmamasıdır. Mahkemeler bu noktada, talep sahibinin maddi gelirine, çalışma gücüne, sağlık durumuna ve sosyal çevresine bakarak karara varır. Yani; boşanma sonrası geçimini tek başına sağlayamayacak derecede geliri olmayan, kusuru ağır olmayan taraf nafaka talep edebilir.
Kusur durumu ve değerlendirilmesi
Yoksulluk nafakası için kusur oranı oldukça önemlidir. Nafaka isteyen eşin, boşanmada ağır kusurlu olmaması gerekir. Eğer bir kişi tamamen ya da daha ağır kusurluysa, mahkeme yoksulluk nafakasına hükmetmez. Eşit kusur durumlarında veya nafaka borçlusunun hiç kusuru olmasa dahi, talep eden eş tamamen kusurlu olmadığı sürece nafaka alabilir. Buradaki değerlendirme, kusurun “ağır kusur” seviyesinde olup olmadığına ilişkindir ve bunu hakimin takdiri belirler. Yani hafif veya eşit kusurlar nafaka almaya engel değildir, önemli olan tamamen veya daha fazla kusurlu olmamaktır.
Yoksulluğa düşme kriterleri
Yoksulluk nafakası alabilmek için “yoksulluğa düşme” kavramı üzerinde sıklıkla durulur. Hukukun yorumuna göre, bir kişinin yoksulluğa düşmesi demek, asgari düzeyde insanca yaşam sürdürmesini sağlayacak imkânlarının olmaması anlamına gelir. Bu kapsamda; yiyecek, giyecek, barınma, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan kişiler yoksul kabul edilir. Yoksulluk ölçüsü, toplumsal yaşam standartlarına ve bireyin kendi ekonomik gücüne göre değerlendirilir. Büyük yoksunluklar şart değildir; az ya da orta gelirli olup geçimini zor sağlayan biri de yoksulluğa düşmüş sayılabilir. Ancak kişinin maaşı, malvarlığı, kira geliri veya düzenli bir geliri varsa ve bu gelir geçimini sağlamaya yetiyorsa, mahkeme yoksulluk nafakası talebini reddedebilir.
Kimler talep edebilir, kimler edemez?
Yoksulluk nafakasını, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan ve daha ağır kusurlu olmayan her iki eş de talep edebilir. Kadın-erkek ayrımı yoktur. Nafaka isteyen kişinin, boşanma nedeniyle ekonomik olarak dışarıdan destek almaya muhtaç hale gelmiş olması gerekir. Kimler edemez? Ağır kusurlu olanlar, yeterli düzeyde geliri veya malvarlığı bulunanlar, boşanmadan sonra kendi geçimini sağlayacak imkanlara sahip olanlar yoksulluk nafakası isteyemez. Ayrıca memur, işçi veya emekli olup geliri olan bir kişi yeterli geliri varsa bu nafakadan yararlanamaz. Kanunen bir yıl içinde başvuru yapılmayan durumlarda da talep hakkı düşer.
Yoksulluk kavramının hukuki anlamı
Yoksulluk kavramı hukukta, kişinin “asgari insanca yaşam şartlarını” tek başına karşılayamaması ve geçimini sürdürecek yeterli kaynağının olmaması olarak ifade edilir. Yalnızca lüks ve konfor kaybı yoksulluk kabul edilmez; burada önemli olan temel yaşam ihtiyaçlarının sağlanıp sağlanamadığıdır. Mahkemeler yoksulluk kavramını değerlendirirken, kişinin sahip olduğu gelirler, malvarlığı, sağlık durumu ve bakım yükümlülüklerini birlikte inceler. Özetle, hukuki bakımdan yoksulluk; kişinin yiyecek, giyecek, barınma, eğitim ve sağlık gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılama gücünden yoksun olmasıdır.
Pratikte, yoksulluk nafakası davası açmak ve talepte bulunmak için hukuki yardım almak başvurunun sonuçlanması açısından çok önemlidir.
Yoksulluk nafakası nasıl talep edilir?
Yoksulluk nafakası talebi, boşanma davası açılırken veya boşanma davası sırasında ayrı bir talep olarak mahkemeye sunulabilir. Yani kişiler hem çekişmeli hem de anlaşmalı boşanmalarda, dava dilekçelerinde yoksulluk nafakası istediklerini açıkça yazmalıdır. Boşanma davasında bu talep baştan yapılmazsa, karar kesinleştikten sonra en fazla 1 yıl içinde ayrıca yoksulluk nafakası için ayrı bir dava açılabilir. Talep genellikle yazılı olarak, Aile Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile yapılır. Dilekçede, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşüleceği, diğer tarafın ekonomik durumunun daha iyi olduğu, kusur durumunun uygun olduğu ayrıntılı şekilde belirtilmelidir.
Talep zamanı ve zamanaşımı süresi
Yoksulluk nafakası; boşanma davası sürerken ya da davadan sonra talep edilebilir. Boşanma davası sırasında talep edilirse, dava sonucu ile birlikte nafakaya da karar verilir. Eğer boşanma kesinleştikten sonra istenmek istenirse, kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıl içinde tekrar ayrı bir dava açılarak yoksulluk nafakası talep edilebilir. Bu 1 yıllık süre, “zamanaşımı süresi”dir ve bu süre geçtikten sonra yoksulluk nafakası için dava açılamaz. Nafaka kararına dayanarak alacak talep edilmesi durumunda ise ilamlı icra ile tahsil ve 10 yıllık genel zamanaşımı süresi geçerlidir.
Dava dilekçesinde bulunması gerekenler
Yoksulluk nafakası davası açılırken sunulan dilekçede bazı önemli bilgiler bulunmalıdır:
- Davacı ve davalının adı, soyadı ve adresleri
- Boşanma kararının kesinleşme tarihi
- Talep edilen nafaka miktarı ve hangi gerekçeyle (yoksulluk nafakası) talep edildiği
- Davacının boşanma sonucu yoksulluğa düşeceği ve kendi geçimini sağlayamayacak durumda olduğu
- Davalının ekonomik durumunun kendisine uygun bir nafaka ödemeye elverişli olduğu
- Kusur durumuna dair açıklamalar (davalının daha ağır kusurlu olduğu iddiası varsa)
- Konu başlığı: “Yoksulluk nafakası verilmesi talebi” şeklinde yazılmalıdır
- Gerekçeli açıklamalar ve delil listesi (gelir belgeleri, tanık isimleri vs.)
- Sonuç ve istem kısmında, yoksulluk nafakasının aylık olarak bağlanması net şekilde istenir
Hazır dilekçe örneklerini birçok hukuk sitelerinde güncel biçimde bulmak mümkündür. Yine de kişisel durumlara uygun hazırlamak faydalı olacaktır.
Görevli ve yetkili mahkeme
Yoksulluk nafakası davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Yetkili mahkeme ise, genellikle;
- Davacının yerleşim yeri (ikametgah) mahkemesi veya
- Davalının yerleşim yeri mahkemesi seçilebilir.
Boşanma davası sırasında talep ediliyorsa, o boşanma dosyasının olduğu Aile Mahkemesi bu konuda karar verir.
Çekişmeli ve anlaşmalı boşanmada uygulama
Yoksulluk nafakası, hem çekişmeli boşanmalarda hem de anlaşmalı boşanmalarda gündeme gelebilir. Çekişmeli davada, taraflardan biri yoksulluk nafakası talebini açıkça belirtirse, mahkeme şartlar uygunsa nafakaya hükmeder. Anlaşmalı boşanmada ise, taraflar birlikte hazırladıkları protokole yoksulluk nafakası ile ilgili olarak ne kadar nafaka ödeneceğini, ne zaman başlayıp nasıl sona ereceğini not edebilir. Hakim bu protokolü uygun bulursa, anlaşmalı boşanma ile birlikte nafakaya da karar verilir. Ancak protokolde nafaka konusunda bir hüküm yoksa, anlaşmalı boşanma sonrasında yoksulluk nafakası ayrı bir dava ile talep edilebilir, fakat bu durumda da yine 1 yıllık süreye dikkat edilmelidir.
Özetle, yoksulluk nafakası süreci özellikle zamanlaması ve usulü açısından hassastır. Dava dilekçesinin dikkatli hazırlanması ve doğru mahkemeye başvurulması da oldukça önemlidir.✨
Hakim tarafından dikkate alınan faktörler
Yoksulluk nafakası miktarının belirlenmesinde hakim pek çok önemli kriteri göz önünde bulundurur. Hakim tarafından öncelikle tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları ayrıntılı olarak değerlendirilir. Tarafların gelir düzeyleri, sahip oldukları mal varlığı, çalışma güçleri, yaşları, sağlık durumları ve eğitim düzeyleri dikkate alınır.
Ayrıca, her iki tarafın boşanma sonrası yaşam koşullarındaki değişiklikler de önemlidir. Nafaka ödeyecek kişinin ödeme gücüyle birlikte, nafaka alacak kişinin ne kadar geçime ihtiyacı olduğu incelenir. Hakim, tarafların bakmakla yükümlü olduğu başka kişiler olup olmadığını, barınma, yiyecek, giyim ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacağını değerlendirir. Bu noktada, nafakaya başvuran tarafın gerçek anlamda yoksulluğa düşüp düşmediği titizlikle araştırılır.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumunun etkisi
Yoksulluk nafakası hesaplanırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları kilit rol oynar. Hakim, nafaka talep eden kişinin mevcut gelir düzeyini ve geçmişte sahip olduğu yaşam standardını göz önünde bulundurur. Çalışıyorsa elde ettiği gelir, çalışmıyorsa neden çalışmadığı ve çalışabilir olup olmadığı sorgulanır.
Aynı şekilde nafaka yükümlüsünün (çoğunlukla eski eş) maaşı, sahip olduğu malvarlığı, kredi borçları, bakmakla yükümlü olduğu çocuk veya aile bireyleri, sağlık durumu ve günlük harcamaları da dikkate alınır. Aile mahkemeleri genellikle maaş bordrosu, tapu kayıtları, sosyal güvenlik dökümleri gibi belgeleri inceler.
Yargıtay kararları, özellikle asgari ücret ile çalışıyor bile olsa bir kişinin nafaka almasının mümkün olabileceğini, ancak bu tür bir gelirin genellikle düşük miktarda nafakaya yol açabileceğini belirtir.
Yoksulluk nafakası hesaplama örnekleri
Yoksulluk nafakası hesaplamasında sabit bir formül yoktur; her dosyanın şartlarına özel bir değerlendirme yapılır. Ancak uygulamada bazı yaklaşık oranlar göze çarpar:
- 2025 yılında asgari ücretin 22.104 TL olduğu kabul edilirse, asgari ücretle çalışan bir kişi için boşanma sonrası çalışmayan eşine genellikle 4.000 TL – 6.000 TL arası bir nafaka belirlenebilir.
- 20.000 TL maaş alan bir eski eş için mahkemeler çoğunlukla bu gelirin %15 ila %25’i arası bir rakamı uygun bulur. Yani 20.000 TL maaş için çoğunlukla 3.000 TL – 5.000 TL arasında bir nafaka ödemesi söz konusu olur.
- Yine 40.000 TL maaş alan birisi için yoksulluk nafakasının 8.000 TL – 10.000 TL bandına çıkması mümkündür.
Yoksulluk nafakasının ortalama miktarı ise güncel araştırmalara göre (2024 yılı için) yaklaşık 2.000 – 4.000 TL arasında değişmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, nafaka miktarı kesinlikle her dosyada özeldir.
Yoksulluk nafakasının artırılması ve azaltılması
Yoksulluk nafakası, verildiği andaki koşullarla sınırlı değildir; taraflardan biri isterse gelecekte nafakanın artırılması veya azaltılması için yeniden dava açabilir. Eğer nafaka alan kişinin geliri artar, evlenir ya da birlikte yaşadığı kişinin ekonomik katkısı olur ise, nafakanın azaltılması veya tamamen kaldırılması gündeme gelir.
Aynı şekilde, nafaka ödeyen kişinin gelirinde ciddi düşüşler olursa (işten çıkma, iflas vb.), nafakanın azaltılması talep edilebilir. Tersi durumda, nafaka alan kişinin ekonomik durumu daha da kötüleşirse veya ihtiyaçları artarsa, nafakanın artırılması için mahkemeye başvurma hakkı vardır.
Hakimler bu tip değişikliklerde genel ekonomik gidişat, enflasyon oranı, ÜFE/TÜFE artışı gibi verileri ve iki tarafın güncel gelir-gider tablosunu dikkate alır.
Asgari ücret ve nafaka ilişkilendirmesi
Türkiye’de yoksulluk nafakası ile asgari ücret arasında doğrudan bir bağlantı olmasa da, asgari ücret ülkenin minimum geçim standardını gösterdiği için hakimler açısından önemli bir ölçüt oluşturur. Yani, asgari ücret düzeyi, tarafların geçinme sınırını belirlerken hakimlerin başvurduğu ekonomik göstergelerden biridir.
Asgari ücret seviyesinde bir gelire sahip olan kişinin yoksulluk nafakası alması mümkündür. Çünkü ülkemizde asgari ücret çoğu zaman yoksulluk sınırının altında kalmaktadır ve Yargıtay kararları da bu kişilerin yine de nafaka alabileceği yönündedir.
Özetle; asgari ücret nafaka için alt sınır olmasa da, mahkemeler genellikle asgari ücret ile çalışan biri için eski eşinin gelirine oranla daha düşük tutarda nafaka bağlayabilir. Ayrıca, asgari ücret artışları nafaka artırım taleplerinde dikkate alınabilir.
Not: Tüm nafaka davalarında kesin sonuçlar için uzman bir avukat ile birlikte hareket etmek faydalı olacaktır.
Yoksulluk nafakasının başlangıcı ve süresi
Yoksulluk nafakası genellikle boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte başlar. Boşanma davasında talep edilen yoksulluk nafakası, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren ödenir. Eğer yoksulluk nafakası boşanma kararından sonra ayrıca talep edilirse, bu durumda karar tarihinden itibaren hükmedilir.
Yoksulluk nafakasının süresiyle ilgili Türk Medeni Kanunu’nda herhangi bir süre sınırı yoktur. Nafaka ödemesi prensip olarak süresizdir ve nafaka alacaklısı kişinin durumunda değişiklik olmadıkça devam eder. Ancak taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde “belirli süreyle nafaka ödenmesine” karar verebilirler. Sonuç olarak Türkiye’de yoksulluk nafakası, genelde “ömür boyu” devam eden bir yükümlülüktür.
Nafakanın kendiliğinden sona ermesi (evlenme, ölüm, yoksulluğun bitişi)
Yoksulluk nafakası kimi durumlarda mahkeme kararı olmadan otomatik olarak sona erer:
- Nafaka alacaklısının EVLENMESİ: Nafaka alan eş, resmi olarak evlendiğinde yoksulluk nafakası kendiliğinden biter. Yeniden evlilikte mahkeme kararına gerek yoktur, ödemeler durdurulabilir.
- Taraflardan birinin ÖLÜMÜ: Hem nafaka ödeyenin hem de nafaka alanın ölümü halinde nafaka borcu otomatik olarak sona erer. Bu borç mirasçılara geçmez; yani nafaka ödenmediğinde kalan borç mirasçılardan talep edilemez.
- Yoksulluğun sona ermesi: Eğer nafaka alan kişi kendi geçimini sağlayabilecek düzeye gelirse, örneğin iyi bir işe girip kendi geçimini sağlayacak güce erişirse, bu durumda nafaka kendiliğinden son bulmaz; nafaka ödeyen kişi mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilir.
Mahkeme kararı ile sona erme nedenleri (haysiyetsiz yaşam, fiili birliktelik)
Bazı özel durumlarda yoksulluk nafakasının sona ermesi için mahkemeye başvurmak gerekmektedir. Bu haller:
- Haysiyetsiz hayat sürme: Nafaka alan eşin toplumun ahlaki değerlerine aykırı, haysiyetsiz yaşantı sürmesi durumunda nafaka ödeyen kişi mahkemeye başvurarak nafakanın sonlandırılmasını talep edebilir. Bunu ispatlamak gerekir.
- Fiili birliktelik: Nafaka alan eş resmi olarak evlenmemiş olsa bile, başkasıyla evliymiş gibi sürekli bir fiili birliktelik içerisinde (örneğin uzun süreli ve alenileşmiş bir yaşam) yaşıyorsa, nafaka ödeyen taraf mahkemeye dava açarak nafakanın kaldırılmasını isteyebilir.
- Yoksulluğun sona ermesi: Yoksulluk nafakasının mantığı, boşanma sonrasında ekonomik zorluk çeken eşin korunmasıdır. Eğer nafaka alan eşin çalışma ortamı oluşmuş, kazancı artmış, mal varlığı büyümüş ve yoksulluk hali son bulmuş ise nafaka borçlusunun talebiyle mahkeme tarafından nafaka kaldırılabilir.
Bu tür davalarda kanıt yükü nafaka ödeyene aittir ve mahkemenin kararıyla nafaka kaldırılır. Yani kendiliğinden sonlanmaz.
Özetle; yoksulluk nafakasının sona ermesi, çoğu zaman evlilik ve ölüm durumunda kendiliğinden gerçekleşirken, bazı özel sebeplerde hukuki bir sürece ve mahkeme kararına bağlıdır. Uygulamadaki detayların ve güncel örneklerin, avukatlardan veya aile mahkemelerinden öğrenilmesi en sağlıklı yoldur.
İcra takibi süreçleri
Nafakanın ödenmemesi durumunda, ilk olarak icra takibi başlatılır. Nafaka alacaklısı, elinde mahkeme kararı ile birlikte herhangi bir icra dairesine başvurarak ilamlı icra takibi yapabilir. Bu süreçte icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine yedi gün içinde ya itiraz etmeli ya da borcunu ödemelidir. Borçlu itiraz etmez ve ödeme de yapmazsa, icra takibi kesinleşir ve alacaklı cebri icra yani zorla tahsil yoluna başvurabilir. Bu aşamada borçlu kişinin maaşına, banka hesabına ya da mal varlığına haciz konulabilir.
Genel olarak, nafaka icra takibi borçlunun itiraz etmemesi halinde 2-3 hafta içinde sonuçlanabilir. Ancak borçlu itiraz ederse süreç uzayabilir. Nafaka türü ne olursa olsun (yoksulluk, iştirak veya tedbir nafakası) ödenmeyen her tutar için icra takibi başlatma hakkı vardır.
Tazyik hapsi ve diğer yaptırımlar
İcra takibi sonuçsuz kalır ve nafaka borçlusu ödemeyi yapmazsa tazyik hapsi gündeme gelir. Türk İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesine göre, nafaka kararını yerine getirmeyen borçluya, alacaklının şikâyeti üzerine icra ceza mahkemesi tarafından üç aya kadar tazyik hapsi verilebilir. Tazyik hapsi, nafaka borcunu ödemeyen kişinin borcunu ödeyene kadar hapis cezası almasını sağlar. Borçlu, borcunu ödediği anda hapisten çıkarılır.
Tazyik hapsi, nafaka borcu ortadan kalkana kadar uygulanabilir ve kişi bu süre içinde borcunu ödeyerek istediği zaman serbest kalabilir. Bu ceza, kişisel olarak uygulanır, yani yalnızca borçlunun kendisini ilgilendirir ve adli sicile işlenmez. Ayrıca, borçlunun hapis cezasını çekmesi, borcunun tamamen ortadan kalkması anlamına gelmez ve nafaka borcundan hala sorumlu olur.
Tazyik hapsine ek olarak, borçlunun maaşına ve taşınmazlarına haciz uygulanabilir; banka hesaplarına el konulabilir. Gerekirse borçlu hakkında tekrar tekrar tazyik hapsi kararı da çıkartılabilir.
Gecikmiş nafakaların tahsili
Gecikmiş veya birikmiş nafaka alacaklarında da izlenen yol aynıdır. Alacaklı, mahkeme kararıyla birlikte icra dairesine başvurarak geciken nafaka miktarının tahsilini talep edebilir. Birikmiş nafakalar için ilamlı icra takibi başlatılır. Süreçte ilk olarak borçluya ödeme emri gönderilir ve yukarıda anlatılan kurallar geçerlidir.
Borçlu ödeme yapmazsa, hem mevcut ayın nafakası hem de geçmişe yönelik geciken tüm nafakalar için toplu bir haciz uygulanabilir. Gerekirse günlük yasal faiz de işlemesine devam eder. Birikmiş nafaka borcu ödense veya taksitlense dahi, düzenli ödeme yapılan aylarda yeni bir gecikme yaşanırsa tekrar icra ve tazyik hapsi süreçleri başlayabilir.
Sonuç olarak, nafaka alacaklısı yasal yollara başvurarak her zaman hakkını arayabilir ve geciken nafaka borçlarının tahsil edilmesi için icra takibi başlatma hakkı saklıdır. Nafaka borcunun ödenmemesi, hem malvarlığı haczine hem de tazyik hapsine yol açacak ciddi bir husustur. Hak kaybı yaşamamak için bu işlemleri bir avukat desteğiyle yürütmek faydalı olabilir.
Yoksulluk Nafakası ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakası
Anlaşmalı boşanma sürecinde yoksulluk nafakası, taraflar arasında yapılan protokolde açıkça kararlaştırıldığı zaman gündeme gelir. Anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakası talep edilecekse, hem miktarı hem de ödenme süresi protokole detaylı şekilde yazılmalıdır. Taraflar protokolde nafaka talep edilmediğini belirtirse, sonradan ayrıca yoksulluk nafakası talebinde bulunmak mümkün olmaz. Ancak protokolde yalnızca miktar veya ödeme şekli belirtilmemişse, mahkeme genellikle anlaşmalı protokol üzerinden karar verir ve nafaka bağlanabilir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanırken ayrıntılara dikkat edilmesi çok önemlidir.
Maaşın ne kadarı nafaka olarak ödenir?
Maaşın ne kadarı nafaka olarak ödenir sorusu çok sık gündeme gelir, fakat yoksulluk nafakasında belirli bir oran yoktur. Mahkeme, nafaka yükümlüsünün geliri, ihtiyaç sahibi eşin yoksulluğa düşmemesi için gereken miktar ve yaşam koşulları gibi etkenleri dikkate alır. Uygulamada genellikle nafaka yükümlüsünün asgari geçim düzeyini aşmayacak, temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde bir miktar saptanır. Örneğin, asgari ücretli bir kişinin maaşının tamamı nafakaya gidecek şekilde karar verilmez; genellikle maaşın 1/4’ü veya 1/3’ü gibi bir oran uygun görülebilir. Ancak her davada özel koşullar dikkate alındığından miktar değişebilir.
Çocuk için nafaka ile farkları
Çocuk için nafaka ile yoksulluk nafakası arasında önemli farklar vardır. Çocuk için nafaka, velayet hakkı kendisine verilmeyen ebeveynden çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve diğer ihtiyaçları için alınan bir destektir ve bu nafaka çocuğun reşit olmasına kadar devam eder. Yoksulluk nafakası ise boşanan eşin yoksulluğa düşmemesi için ödenir ve tamamen eşin maddi durumuna bağlıdır. Çocuk için verilen nafakaya “iştirak nafakası” denirken, boşanan eşin lehine verilen ise “yoksulluk nafakası” olarak adlandırılır. İki nafaka türü birbirinden bağımsız şekilde mahkeme kararı ile belirlenir ve ödenir.
Nafakanın devri, miras ve diğer özel durumlar
Nafakanın devri konusunda, yoksulluk nafakası şahsa bağlı bir hakkı temsil eder. Yani nafaka, sadece nafaka alacaklısı tarafından kullanılabilir ve başkasına devredilemez, satılamaz veya başkası adına talep edilemez. Nafaka alacaklısının vefat etmesi halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer; mirasçılara intikal etmez. Ancak ödenmemiş geçmişe dönük nafaka alacakları mirasçılara geçebilir ve yasal yollardan tahsil edilebilir. Ayrıca nafaka borçlusunun vefat etmesi durumunda, borç mirası reddedilmezse sağlık şartlarına göre mirasçılarına kalabilir. Nafaka ile ilgili diğer özel durumlarda, mesela nafaka alacaklısının evlenmesi, yeni bir ilişkisi olması ya da kendi giderlerini karşılayacak duruma gelmesi halinde nafaka kesilebilir veya mahkeme kararıyla sona erdirilebilir.
Uygulamada dikkat çeken örnek kararlar
Yoksulluk nafakası ile ilgili Yargıtay kararları 2024 yılında da uygulamada yol gösterici olmaya devam etmektedir. Yoksulluk nafakası kararlarında Yargıtay’ın öne çıkardığı ana ölçütler, nafaka talep eden kişinin gerçek anlamda yoksulluğa düşüp düşmediği ve karşı tarafın mali gücüdür.
2024 yılında öne çıkan bir kararda (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2024/1174 Esas, 2024/1306 Karar) mahkeme, kadının mali durumu, eğitim seviyesi ve iş bulabilme ihtimalini dikkate alarak yoksulluk nafakası miktarını belirlemiştir. Başka bir örnekte ise (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/7940 Esas, 2024/6030 Karar) Yargıtay, nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların güncel ekonomik şartlarının, enflasyonun ve asgari ücretteki artışların dikkate alınmasını istemiştir.
Ayrıca Yargıtay, geliri olup da asgari hayat standardını sürdüremeyen eş lehine de (örneğin ev hanımı olup hiçbir düzenli geliri olmayan taraf gibi) yoksulluk nafakası verilmesine hükmetmektedir. Örneğin 2024 yılında verilen farklı bir kararda, düzenli bir geliri olmamasına rağmen, yeni bir evlilik yapan kadının yoksulluk nafakasının kesilmesine karar verilmiş ve bu karar hukuki dayanak olarak gösterilmiştir.
Yine uygulamada dikkat çeken bir husus; Yargıtay, yoksulluk nafakasının talep edilenden fazla takdir edilmesinin yanlış olduğuna, sadece talep edilen miktarla sınırlı olmasına hükmetmiştir (Bkz. Karamercan Hukuk, güncel kararlar).
Emsal teşkil eden davalar
Yoksulluk nafakası konusunda emsal teşkil eden davalarda, Yargıtay’ın birçok detaylı kriteri dikkate aldığı görülmektedir. Özellikle 2024 yılına ait emsal kararlar, mahkemelerin yaklaşımını belirlemiştir:
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2024/4876 Esas, 2024/5708 Karar numaralı dosyada, nafaka miktarının sosyo-ekonomik araştırmayla belirlenmediği, tarafların hayat şartlarının yeterince araştırılmadığı durumlarda karar bozulmuştur. Böylece, nafaka miktarında titiz bir ekonomik inceleme gerekliliği emsal oluşturmuştur.
- Başka bir emsal kararda, taraflardan biri “düzenli bir gelire sahip olmasına rağmen” asgari yaşam standardını sağlayamıyorsa, yoksulluk nafakasının devamı gerektiği vurgulanmıştır (Bkz. Avukat Erdem Özcan’ın değerlendirmesi ve Yargıtay karar özetleri üzerinde 2024).
- Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen erken tarihli fakat hala temel emsal teşkil eden bir kararda, yoksulluk nafakası talep edebilecek kişinin yeni bir evlilik yapması ya da sürekli bir fiili birlikteliği olması durumunda, nafaka hakkının tamamen ortadan kalkacağına karar verilmiştir.
Bu emsal kararlar, günümüzde mahkemelerin verdiği nafaka kararlarında doğrudan etkili olmakta ve avukatlar ile taraflar için yol haritası sunmaktadır. Yoksulluk nafakası ile ilgili emsal davalar, başta tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının objektif olarak araştırılması, nafakada hakkaniyet ilkesinin esas alınması ve nafakanın sadece gerçek ihtiyaç sahiplerine verilmesi esaslarını ön plana çıkarmıştır.
Yargıtay’ın en güncel ve yol gösterici yoksulluk nafakası kararları, www.sonkarar.com ve benzeri karar sitesi arşivlerinde rahatlıkla incelenebilir. Ayrıca hukuk bürolarının güncel makalelerinde, özetlenmiş örnekler sıkça sunulmaktadır.
Hangi durumlarda nafaka talebinin reddedilebileceği
Yoksulluk nafakasında ret kararı verilmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur ve en önemli nedenlerin başında kusur durumu gelir. Eğer nafaka talep eden taraf, boşanmada karşı taraftan daha ağır kusurluysa, yani sadakatsizlik, fiziksel şiddet veya ağır hakaret gibi boşanmaya esas teşkil eden olaylarda başat kusurluysa mahkeme nafaka talebini reddeder. Özetle, nafaka alınabilmesi için başvuran kişinin daha az kusurlu veya eşit kusurlu olması gerekir.
Bir diğer önemli husus ise ekonomik durumdur. Yoksulluk nafakası, maddi zorluk içinde kalan eşe destek için verilir. Dolayısıyla talepte bulunan kişinin emekli maaşı, yeterli geliri, mirası, kira geliri veya kazancı varsa ve bu gelirlerle yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıyorsa nafaka talebi reddedilir.
Son olarak, yoksulluk nafakası için boşanmanın kesinleşmiş olması ve talebin süresi içinde yapılması gerekir. Boşanma davası sırasında veya karardan sonra süresi geçmişse, başvuru reddedilir. Tüm bu şartlar, uygulamada en çok karşılaşılan nafaka reddi nedenleri arasında yer alır.
Süre ve şekil açısından sık yapılan eksikler
Yoksulluk nafakası talebinde süre ve şekil açısından hata yapmak çok yaygındır ve bu hatalar çoğu zaman hak kaybına neden olur. Birincil hata, nafaka talebinin zamanında yapılmamasıdır. Yoksulluk nafakası istemi, boşanma davası sırasında ya da boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılması gereken ayrı bir davayla yapılmalıdır. Bir yıllık süre geçtiyse, bu haktan yararlanılamaz.
Diğer büyük hata ise başvurunun doğru şekilde yapılmamasıdır. Dava dilekçesinde talebin açıkça belirtilmemesi, nafaka talebinin unutulması veya yanlış yazılması da mahkemece talebin reddine yol açabilir. Şekil hataları arasında eksik belge sunulması veya ekonomik durum beyanlarının eksik olması da bulunur. Ayrıca, gerçek dışı bilgilerle nafaka talebinde bulunmak da hem adalet açısından sorun yaratır hem de talebin reddine neden olabilir.
Sonuç olarak, nafaka talebinde süre ve şekil eksikliklerine dikkat etmek, hak kaybı yaşanmaması için çok önemlidir. Bu nedenle, başvuru yapılmadan önce uzman bir hukukçudan yardım almak faydalı olacaktır.
Süresiz nafaka tartışması
Süresiz nafaka tartışması, son yıllarda Türkiye’de çok geniş bir toplumsal ve hukuki gündem yaratmıştır. Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası ekonomik olarak dezavantajlı durumda kalan tarafa verilen bir destek olarak planlansa da, mevcut yasa gereği “süresiz” olarak devam edebilmektedir. Yani yoksulluk nafakası alan kişi tekrar evlenmeli, fiili birliktelik yaşamalı veya ekonomik durumunda ciddi bir iyileşme olmalı ki, nafaka kendiliğinden veya mahkeme kararıyla son bulabilsin.
Bu düzenleme özellikle kısa süreli evlilikler sonrası bile ömür boyunca nafaka ödenmesi gibi adaletsiz sonuçlara yol açabiliyor. Nafaka ödeyenler için bu “ömür boyu yükümlülük” ciddi mağduriyetler doğurduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. Tartışmanın diğer tarafında ise, kadın haklarını ve özellikle ekonomik olarak zor durumda kalan kadınları koruma hassasiyeti bulunmakta. Uzun evlilik sonrası meslekten uzak kalan, yaşı ilerlemiş kadınların kısıtlı iş imkânlarına sahip olduğu belirtilerek süresiz nafakanın kaldırılmasının mağduriyet doğuracağı vurgulanıyor.
Sonuç olarak, kamuoyunda “adil süreli nafaka” ve “süresiz nafakanın kaldırılması” arasında gidip gelen canlı bir tartışma devam etmektedir. Bugün hem hukukçular hem de toplumun farklı kesimleri bu uygulamanın iyileştirilmesi gerektiği konusunda çoğunlukla hemfikirdir.
Son yıllardaki yasa değişikliği önerileri
Son yıllarda yoksulluk nafakası ile ilgili olarak birçok yasa değişikliği teklifi TBMM’ye sunulmuş, hükümet ve muhalefet tarafından kamuoyu gündeminde sıkça tartışılmıştır. Gündemdeki en dikkat çekici değişiklik önerilerinin başında, yoksulluk nafakası süresinin sınırlandırılması geliyor.
Mevcut pratikte, evliliğin süresi ne olursa olsun nafaka ömür boyu ödenebiliyor. Son dönemde hazırlanan yeni yasa taslaklarında aşağıdaki başlıklar öne çıkıyor:
- Nafakanın evlilik süresine göre belirli bir süreyle sınırlandırılması: Örneğin, evliliğin 1-5 yıl sürmesi halinde en fazla 2-3 yıl, 5-10 yıl arası evliliklerde 4-5 yıl süreyle nafaka ödenmesi gibi öneriler yer almaktadır.
- Alacaklının mağduriyetinin devamı halinde mahkemece sürenin uzatılabilmesi yönünde esnek bir düzenleme yapılması talep edilmektedir.
- Bazı teklifler, boşanmanın ardından ilaç, yaş, çocuk durumu, sağlık gibi özel hallerde daha uzun veya kısa süreli nafaka ödenmesini önermektedir.
2023 ve 2024 yıllarında Meclis’e sunulan teklifler arasında, yoksulluk nafakasının en fazla 5 yıl ile sınırlandırılması oldukça gündeme gelmiş; bu, özellikle Yeniden Refah Partisi ve bazı milletvekilleri tarafından yasa teklifi olarak da Meclis’e sunulmuştur. Ancak bu teklifler, özellikle kadın örgütleri ve insan hakları savunucuları tarafından “kadın yoksulluğu artar” gerekçesiyle eleştirilmiştir.
Kısacası, yoksulluk nafakası konusunda köklü bir değişiklik için hazırlıklar devam etmekte ve gelecekte daha dengeli, her iki tarafın haklarını gözeten bir sistem getirilmesi hedeflenmektedir. Ancak şimdilik yürürlükte olan kanunda süresiz nafaka uygulaması devam etmektedir.
Kaynaklar ve Yararlı Linkler
Yasal mevzuat bağlantıları
Yoksulluk nafakası konusunda en çok merak edilenlerden biri, bu konunun hangi yasal mevzuatlara dayandığıdır. Türk Medeni Kanunu, özellikle de 4721 sayılı Kanunun 175. ve 176. maddeleri yoksulluk nafakası ile ilgilidir. Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerine Resmi Gazete üzerinden veya TBMM resmi sitesinden ulaşabilirsiniz. Bunun yanında, mahkemeler ve Yargıtay tarafından verilen kararları görmek için UYAP veya Yargıtay’ın karar arama sistemleri de faydalıdır.
Yasal dayanaklar için;
- Türk Medeni Kanunu 175. ve 176. maddeleri
- İcra ve İflas Kanunu 344. madde (nafaka alacaklarının tahsiliyle ilgili)
- Yargıtay içtihat ve karar arama sistemleri
Mevzuat siteleri genellikle metinleri güncel tutar. Özellikle Aile Mahkemeleri’nin görev alanları ve nafaka ile ilgili diğer düzenlemeler için mevzuatlar.gov.tr adresi sıklıkla ziyaret edilmektedir.
Bilgilendirici makale ve videolar
Yoksulluk nafakası konusunda bilgilendirici makale ve videolar arayanlar için pek çok hukuk bürosu, kişisel hukuk blogları ve YouTube kanalı bulunmaktadır. Özellikle avukatların hazırladığı rehber yazılar, uygulamada yaşanabilecek sıkıntılar ve merak edilen noktalar hakkında açıklamalar içeriyor. Ayrıca televizyon programlarının hukuk köşelerinde ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yayınlarında konuyla ilgili güncel örnekler bulmak mümkündür.
- Büyük hukuk siteleri ve forumlarda (örneğin hukukihaber.net, adalet.org) yoksulluk nafakası ile ilgili gerçek dava örnekleri, başarı hikayeleri ve dikkat edilmesi gereken noktalara dair makaleler bulunabilir.
- YouTube’da birçok avukat ve hukukçu, nafakanın şartları, sona erme halleri veya dava sürecine ilişkin videolar üretmektedir. Özellikle “X Avukatlık Ofisi” veya “Y Hukuk TV” gibi kanallar öğretici içeriklere sahip.
- Baroların resmi sitelerinde — İstanbul, Ankara veya İzmir Barosu gibi — nafaka hakları ve uygulama rehberleri sunulmakta.
Eğer konu hakkında daha kapsamlı ve görsel içeriklerle bilgilenmek isterseniz, alanında uzman hukukçuların açıklamalarını içeren videolar ve podcast yayınları da alternatif yöntemler arasında bulunuyor. Her zaman en güncel ve doğru bilgiye ulaşmak için resmî kaynakların ve uzman hukukçuların sunduğu içeriklere öncelik verilmelidir.