Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak şekilde ve tam bir sadakatle yürütmekle yükümlüdür.

Vekalet ilişkisinin kurulması, Müvekkile ilişkin özel bilgi ve belgelerin öğrenilmesini beraberinde getirir. Avukatın, Müvekkili ile güvene dayalı kalıcı ilişkiler kurmasının temeli sır saklama yükümlülüğüne riayet edileceğine ilişkin inancın gelişmesine bağlıdır.

Sır; aleni olmayan, belirli kişiler tarafından bilinen ve saklı tutulması gereken konulardır. Mesleki sır ise mesleki faaliyet nedeniyle öğrenilen bilgi ve belgelerdir. 

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun ‘’sır saklama’’ başlıklı 36. maddesi ‘’Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse, Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısiyle öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır. 4522-3 Avukatların birinci fıkrada yazılı hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri, iş sahibinin muvafakatini almış olmalarına bağlıdır. Ancak, bu halde dahi avukat tanıklık etmekten çekinebilir. (Ek cümle : 2/5/2001 – 4667/24 md.) Çekinme hakkının kullanılması hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.’’ hükmüne amirdir. 

Buna göre; avukatlar mesleki faaliyetleri nedeniyle öğrendikleri sırları saklamakla yükümlüdürler. Avukatın sır saklama yükümlülüğünün ise herhangi bir süresi yahut zamanaşımı bulunmamaktadır. Bu kurala aykırı eylemde bulunan avukat meslek kurallarının ihlali nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmaktadır.