Ortak velayet, monogami olmayan veya ayrılmış ebeveynlerin çocukları üzerinde eşt yetki ve sorumlulukları paylaşmasını ifade eder. Genellikle boşanma veya ayrılık sonrası gündeme gelen bu modelde amaç, çocuğun hem annesi hem de babasıyla dengeli bir ilişki kurabilmesini sağlamaktır. Çocukların eğitimi, bakımı ve sağlığı gibi önemli konularda alınacak kararlarda anne-baba eşit söz hakkına sahiptir. Ortak velayet, çocukların psikolojik ve duygusal gelişimini olumlu etkileyerek, her iki ebeveynin de çocuk üzerindeki sorumluluklarını dengede tutmalarına yardımcı olur. 🤝

Ortak velayetin yararları arasında çocukların ebeveynlerinden kopmadan büyümesi ve sorumlulukların eşit paylaşılması sayılabilir. Ancak, iki tarafın da anlaşması ve iş birliği en önemli unsurlar arasında yer alır; aksi takdirde uygulanması zor olabilir.

Velayet Nedir?

Velayet, çocukların bakımı, eğitimi, korunması ve temsil edilmesi gibi temel hak ve yükümlülüklerin, ana ve babaya kanunen verilmesi anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu’na göre, on sekiz yaşından küçük olanlar ya da bazı durumlarda mahkemece kısıtlanmış olanların velayeti vardır. Yani, velayet; çocuğun gelişimi, eğitimi, sağlığı ve genel refahı ile ilgili önemli kararların alınmasında ebeveynlerin rehberlik ve gözetim yükümlülüğünü ifade eder.

Ebeveynler evli oldukları sürece velayet otomatik olarak ikisinde de bulunur. Boşanma sonrasında ise genellikle çocuklardan birinin ya da birkaçının velayeti anneye veya babaya verilir. Geleneksel olarak Türkiye’de boşanma sonrası velayet hakkı tek bir ebeveyne tanınırken, son yıllarda “ortak velayet” kavramı daha fazla gündeme gelmektedir.

Türk Medeni Kanunu’nda Ortak Velayet

Türk Medeni Kanunu’nda ortak velayet ile ilgili net ve ayrı bir düzenleme yer almamaktadır. Kanun, evlilik birliği devam ettiği sürece velayetin anne ve babada birlikte olduğunu belirtir. Yani, ortak velayet aslında evlilik devam ettiği sürece standarttır. Ancak boşanma veya eşlerin ayrılması halinde, uzun yıllar sadece tek taraflı velayet tanınmaktaydı.

Son yıllarda özellikle Yargıtay’ın iştihatları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının etkisiyle, Türk hukukunda da ortak velayet uygulaması görülmeye başlamıştır. Artık anlaşmalı boşanmalarda eşler aralarında anlaşırlarsa ve çocuk için faydalı olduğu kanaatine varılırsa, mahkeme ortak velayet kararı verebilmektedir. Yani, Medeni Kanun’da açıkça yazmasa bile uygulamada Türk mahkemeleri ortak velayeti kabul edebilmektedir.

Yargıtay ve Sözleşmeler Işığında Ortak Velayet

Ortak velayet konusunda Yargıtay’ın 2017 yılına ait önemli bir kararı ile Türk hukuk tarihinde bir dönüm noktası yaşanmıştır. Daha önce Yargıtay, ortak velayeti kanunda açıkça düzenlenmediği için uygun görmüyordu. Ancak 2017 yılındaki kararında, uluslararası sözleşmelerin iç hukuka üstünlüğüne dayanarak, anlaşmalı boşanma halinde ortak velayete hükmedilebileceğine karar verdi.

Bu açılımla birlikte, Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeler, çocuğun yararının ön planda tutulmasını ve ebeveynlerin eşit şekilde çocuğa destek olmasını öngörüyor. Yani, bu sözleşmelerin temel prensiplerinden biri olan “çocuğun üstün yararı”, ortak velayet uygulamasının da temelini oluşturuyor.

Sonuç olarak, hem Yargıtay kararları hem de tarafı olunan uluslararası sözleşmeler sayesinde, Türkiye’de ortak velayet hukuki olarak mümkün hale gelmiştir. Artık mahkemeler, özellikle ebeveynlerin anlaşması halinde ve çocuğun yüksek yararı gözetilirse, ortak velayet kararı verebilmektedir.

Ortak Velayet Hangi Durumlarda Verilir?

Ortak velayet hangi durumlarda verilir diye bakıldığında, öncelikli olarak ebeveynlerin ortak velayet için başvuruda bulunmaları gerekir. Mahkeme bu kararı verirken birkaç önemli ölçütü değerlendirir: Ebeveynler arasında ciddi bir iletişim kopukluğu yoksa, çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimini sekteye uğratacak bir durum söz konusu değilse ve taraflar ortak bir irade gösteriyorsa, ortak velayet verilmesi mümkündür.

Aile mahkemesi, sosyal inceleme raporu hazırlatarak aile ortamını ve çocuğun durumu detaylıca inceler. Hakim, çocuğun üstün yararının korunup korunmadığına bakar; ebeveynler işbirliği yapabiliyor ve çocuk için sağlıklı bir iletişim sürdürebiliyorsa, bu karar alınabilir. Yani, taraflar arasında büyük kin, sürekli kavga veya çocuk üzerinde baskı varsa ortak velayet verilmez. Uzmanların belirttiği gibi, ebeveynlerin birlikte hareket edebilmesi ve uzlaşma sağlayabilmesi temeldir.

Çocuğun Menfaatinin Gözetilmesi

Çocuğun menfaatinin gözetilmesi, ortak velayet şartları arasında en önemli kriterdir. Mahkeme, çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal ihtiyaçları açısından en iyi çözümü bulmak zorundadır. Ortak velayette, çocuğun hayattaki düzeni, gelişimi ve mutluluğu ön planda tutulur. Hakim, gerekirse pedagog ve sosyal hizmet uzmanlarının görüşünü de alarak, çocuğun yeni düzende zarar görmemesini ister.

Her karar çocuğun üstün yararına olmalıdır; eğer ortak velayet çocuğa zarar verecekse, bu yönde karar verilmez. Dolayısıyla, çocuğun yüksek yararı gözetilmeli, hem anne hem de babayla olan ilişkisi sağlam kalmalıdır. Ayrıca, çocuğun yaşına, okul hayatına ve duygusal bağlarına da dikkat edilir.

Ebeveynler Arasında Anlaşma Gerekliliği

Ebeveynler arasında anlaşma gerekliliği, ortak velayetin temel taşlarından biridir. Mahkemeler, ortak velayet verebilmek için öncelikle anne ve babanın birlikte hareket edebildiğine, iletişimlerinde ciddi bir engel olmadığına bakar. Özellikle anlaşmalı boşanmalarda, taraflar bu hususu bir protokolle açıkça belirtirse, başvuru sonrasında hakim genellikle ortak velayet kararı verir.

Taraflar ortak velayete karşı duruyorsa veya bir taraf buna kesinlikle karşıysa, genellikle ortak velayet uygun görülmez. Ebeveynler, çocuğun eğitimi, sağlığı ve temel yaşam kararlarında uzlaşabilmeli, çocuğu çatışmanın aracı hâline getirmemelidir. Bu yüzden hâkimler uzlaşma ve iletişim düzeyini detaylı inceler. Sürdürülebilir bir işbirliği tespit edilirse, ortak velayet mümkün olur.

Hakimin Kararındaki Kriterler

Hakimin ortak velayet kararındaki kriterleri oldukça çeşitlidir. En başta çocuğun üstün yararı gözetilir. Bunun yanında, ebeveynlerin ekonomik, sosyal ve psikolojik yeterlilikleri değerlendirilir. Hakim, çocuğun yaşı, mevcut düzeni ve ebeveynleriyle olan ilişkisi gibi noktaları da dikkate alır.

Sosyal inceleme raporları, pedagog ve psikolog görüşleri, çocuğun okul ve yaşam düzeni, çocuğun ebeveynlere karşı tutumu ve tercihi de sürece dâhil edilir. Ebeveynlerin çocuğun bakım ve eğitimine katkısı, aralarındaki iletişim ve çatışma düzeyi gözetilir. Hakim, tüm koşulları değerlendirip çocuğun sağlıklı ve mutlu bir ortamda büyüyeceğinden emin olursa, ortak velayet kararı verir. Eğer ortak velayet çocuğun gelişimini olumsuz etkileyecekse, ayrı ayrı velayet de gündeme gelebilir.

Boşanma Sonrası Ortak Velayet

Türkiye’de boşanma sonrası ortak velayet son yıllarda yargı kararlarıyla birlikte giderek daha fazla uygulanmaya başlamıştır. Eğer taraflar çocuğun menfaatine uygun gördükleri takdirde ve mahkeme onaylarsa, boşanmış ebeveynler çocuğun velayet hakkını birlikte kullanabilir. Türk Medeni Kanunu’nda doğrudan düzenlenmese de Yargıtay’ın son içtihatları, boşanma sonrası ortak velayetin mümkün olduğu yönündedir. Mahkemeler, anne ve babanın ebeveynlik görevlerini sürdürebilecek olgunlukta ve iş birliği içinde olup olmadıklarına dikkat ederler. Yani, çocuğun yararı en ön plana alınmaktadır.

Anlaşmalı Boşanmada Ortak Velayet

Anlaşmalı boşanma davasında ortak velayet almak çok daha kolaydır. Çünkü ortak velayet için öncelikli şartlardan biri, anne ve babanın bu konuda uzlaşmış olmasıdır. Anlaşmalı boşanma protokolünde, ortak velayet açıkça talep edilmeli ve velayetle ilgili tüm detayların (çocuğun ikameti, bakım masrafları, görüş günleri vb.) net bir biçimde yazılması gerekir. Mahkeme, bu protokoldeki düzenlemeleri ve ebeveynlerin iş birliği yapabilme kapasitesini inceleyerek çocuğun da yüksek yararını gözetir. Eğer her iki tarafın imzası ve gerekçeli gerekçeler varsa, mahkemeler çoğunlukla bu protokolleri onaylar.

Çekişmeli Boşanmada Ortak Velayet

Çekişmeli boşanma davalarında ortak velayet daha karmaşık bir sürece sahiptir. Çünkü çekişmeli süreçte, çoğunlukla taraflar arasında ciddi anlaşmazlıklar ve iletişim sorunları olur. Ortak velayet kararının verilebilmesi için öncelikle anne ve babanın asgari düzeyde iletişim kurabilmeleri ve iş birliği yapabilmeleri gerekir. Mahkeme, çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminin zarar görüp görmediğini titizlikle inceler. Eğer bir taraf ortak velayeti istemez veya ebeveynler arasında büyük çatışmalar varsa, mahkeme genellikle ortak velayet talebini reddeder ve tekil velayet kararı verir. Ancak bazı örnek davalarda, ebeveynlerin süreç sonunda uzlaşmasıyla ortak velayet mümkün olmuştur.

Yargı Kararlarının Önemi

Türkiye’de ortak velayet uygulamasının önünü açan en önemli unsur, Yargıtay’ın son yıllarda vermiş olduğu kararlar olmuştur. Yargıtay, 2017’den bu yana ortak velayetin kamu düzenine aykırı olmadığını, tam tersine çocuğun üstün yararına uygun olması halinde uygulanabileceğini belirtmiştir. Bu kararlar, mahkemelerin ortak velayeti daha cesurca vermelerini sağlamıştır. Bugün, boşanma davalarında ortak velayet uygulanması yargı içtihatlarının etkisiyle yaygın hale gelmiştir ve çocuğun yararı gözetilerek, her somut olayda farklı değerlendirme yapılır. Yani yargı kararları, hem uygulamanın ana çizgisini belirler hem de gelişimine yön verir.

Ortak Velayette Ebeveyn Hak ve Sorumlulukları

Ortak velayette ebeveyn hak ve sorumlulukları çift taraflı olarak paylaşılıyor. Bu uygulamada anne ve baba, çocuğun eğitiminden sağlığına, yaşam standardından günlük bakımına kadar birçok konuda eşit haklar elde ediyor. Her iki ebeveyn de çocuğun önemli kararlarında söz sahibi olabiliyor. Velayet hakkı olan ebeveynler, çocuğun yaşamı ve gelişimiyle ilgili tüm hukuki işlemleri birlikte yürütüyor. Yasal işlemler, okul kayıtları veya sağlık işlemleri gibi durumlarda iki ebeveynin de imzası ya da onayı aranabiliyor. Ayrıca çocuğun bakımı konusunda sorumluluklar paylaşılır; sadece haklar değil, çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçları da birlikte karşılanmak zorundadır.

Eğitim, Sağlık ve Sosyal Kararlar

Eğitim, sağlık ve sosyal kararlar ortak velayet uygulamasında büyük önem taşır. Okul tercihi, ders seçimi, ek kurs veya özel eğitim kararları her iki ebeveynin de ortak onayıyla alınmalıdır. Aynı şekilde çocuğun rutin sağlık kontrolleri, tedavileri ve acil müdahaleleri yine anne ve baba arasında iletişim ve mutabakatla gerçekleşir. Sosyal etkinlikler, kurslar veya arkadaş ortamları gibi konularda da çocuğun ihtiyaçları ve menfaati ön planda tutularak, ebeveynlerin karşılıklı anlaşması sağlanır. Burada amaç; çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimini, iki ebeveynin ilgisiyle desteklemektir.

Çocukla Kişisel İlişki ve İkametgah Düzenlemesi

Çocukla kişisel ilişki ve ikametgah düzenlemesi ortak velayetin işleyişinde önemli bir yere sahiptir. Çocuğun hangi ebeveynle ne zaman ve ne kadar vakit geçireceği, düzenli olarak belirlenir ve bu plan çocuğun menfaatini gözetir. Ebeveynler arasında anlaşmazlık olması durumunda mahkeme, çocuğun yaşına, okuluna ve alışık olduğu düzene uygun bir takvim oluşturur. Genellikle çocuk bir ebeveynin yanında ikamet ederken, diğeriyle belirli günler ve saatlerde görüşme hakkı elde eder. Ancak modern uygulamalarda, çocuğun iki evli yaşama modeli de söz konusu olabilir; haftalık değişimlerle ya da tatil dönemleri paylaştırılarak eşit ilişki sağlanabilir.

Şehir veya Ülke Değişikliği Nasıl Olur?

Şehir veya ülke değişikliği, ortak velayet sürecinde hassas bir konudur. Eğer ebeveynlerden biri çocuğun ikametgahını başka bir şehre ya da ülkeye taşımak isterse, diğer ebeveynin mutlaka rızası alınmalıdır. Bu rıza olmadan çocuğun yerleşim yeri tek taraflı değiştirilemez. Çünkü böyle bir karar, çocuğun diğer ebeveyniyle olan ilişkisini olumsuz etkileyebilir ve mahkeme tarafından çocuğun menfaati açısından yeniden değerlendirilir. Çoğu durumda, ebeveynler arasında anlaşma sağlanamadığında, hâkim karar verir ve çocuğun düzenini, eğitimini ve ebeveynlerle olan ilişkisini gözeterek en uygun seçeneği belirler. Ayrıca şehir veya ülke değişikliğinde, çocuğun sosyal çevresi, arkadaşları ve eğitim hayatı gibi unsurlar da dikkate alınır.

Ortak Velayetin Avantajları

Çocuğun Her İki Ebeveynle İlişki Kurabilmesi

Çocuğun her iki ebeveynle ilişki kurabilmesi, ortak velayetin en önemli avantajları arasında yer alır. Ortak velayet sayesinde, çocuk yalnızca bir ebeveynin yanında büyümez; her iki ebeveynin de eğitim, sevgi ve ilgisinden sürekli olarak faydalanır. Bu durum, çocuğun duygusal gelişimini ve sosyal ilişkilerini olumlu biçimde etkiler. Özellikle boşanma sonrasında bir ebeveynle bağlantısı zayıflayan çocuklarda görülen psikolojik sorunların önlenmesinde ortak velayet büyük rol oynar. Çocuk, annesini de babasını da hayatının düzenli bir parçası olarak görür ve kendisini daha güvende hisseder.

Ebeveynler Arasında İşbirliği ve Uzlaşma

Ebeveynler arasında işbirliği ve uzlaşma, ortak velayet sisteminin getirdiği bir diğer olumlu yönüdür. Ortak velayet, ebeveynlerin çocuğun geleceğiyle ilgili kararları birlikte almalarını teşvik eder. Bu, ebeveynlerin iletişim düzeyinin artmasına ve olası anlaşmazlıkların daha hızlı çözülmesine imkan sağlar. Taraflar arasında ortak bir sorumluluk duygusu gelişir, bu da çocuğun menfaatinin sürekli olarak ön planda tutulmasına yardımcı olur. Boşanma sonrası oluşan olumsuz etkiler, taraflar işbirliği içinde olduğunda hem ebeveynler hem de çocuk açısından hafifler.

Sorumlulukların Paylaşılması

Sorumlulukların paylaşılması, ortak velayet koşullarında ebeveynlere yük olan yükümlülüklerin dengeli bir şekilde dağılmasını sağlar. Tek bir ebeveyne aşırı sorumluluk yüklenmeden, bakım, eğitim, sağlık ve diğer önemli konularda iki taraf da aktif rol oynar. Bu paylaşım, çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasında denge sağlar ve ebeveynlerden birinin yalnız bırakılmasının önüne geçer. Aynı zamanda ebeveynlerin kendi sosyal ve iş hayatlarında daha rahat hareket edebilmelerine imkan tanır. Sonuç olarak, hem çocuk hem de ebeveynler için daha sürdürülebilir ve sağlıklı bir aile düzeni oluşur.

Ebeveynler Arasındaki İletişim Sorunları

Ortak velayet düzenlemesinde ebeveynler arasındaki iletişim, en hassas ve önemli konulardan biridir. Çünkü ortak velayet, çocukla ilgili önemli kararların birlikte alınmasını ve sağlıklı bir iletişimin kurulmasını gerektirir. Ancak boşanmanın getirdiği öfke, kırgınlık veya anlaşmazlıklar iletişimi zorlaştırabilir. Ebeveynler arası sürekli tartışma, çocuk üzerinde stres ve kaygı yaratabilir. Ayrıca iletişim kopuklukları, çocuğun ihtiyaçlarının gözden kaçmasına ve eğitim, sağlık gibi konularda aksaklıklara yol açabilir. Her iki taraf da aralarındaki kişisel sorunları bir kenara bırakıp, çocuk yararını ön planda tutmalıdır. Eğer uyum sağlanamazsa ortak velayet hem çocuk hem de anne-baba için yorucu ve yıpratıcı olabilir.

Karar Alma Süreçlerinin Zorlukları

Ortak velayette karar alma süreçleri genellikle daha uzun ve zorlu olabilir. Çünkü her iki ebeveynin de çocuğun hayatı üzerindeki önemli kararlarda eşit söz hakkı bulunur ve uzlaşmaları gerekir. Özellikle okula başlama, şehir veya ülke değişikliği, sağlıkla ilgili kritik müdahaleler gibi konular hızlı ve acil karar alınmasını gerektirdiğinde, taraflar arasında fikir ayrılıkları büyük sorunlara yol açabilir. Eğer ebeveynlerden biri iş birliğine açık davranmazsa veya sürekli çekişme olursa, karar alma süreçleri tıkanır ve çocuk mağdur olur. Bu noktada zaman kaybı, çocuğun eğitim ve sağlık gibi haklarının aksamasına sebep olabilir. Dolayısıyla ortak velayet protokolünde acil durumlar için özel hükümler koymak faydalı olabilir.

Uygulamadaki Aksaklıklar ve Çatışmalar

Ortak velayetin hayata geçirilmesinde uygulamadan kaynaklanan çeşitli aksaklıklar ve çatışmalar yaşanabiliyor. Özellikle Türkiye’de ortak velayet uygulaması yeni sayıldığı için, adli süreçlerde ve bürokratik işlemlerde çeşitli sorunlarla karşılaşmak mümkün. Örneğin; çocuğun eğitim, sağlık, seyahat gibi resmi işlerinde iki ebeveynin birden onayı gerektiğinde bürokrasi uzayabilir, çocuk ve ebeveynler gereksiz yere yorulabilir. Bazı ebeveynlerin yükümlülüklerini ihmal etmesi, yapılan protokole veya mahkeme kararına uymaması yine ortak velayetin işleyişini zorlaştırır. Bu gibi durumlarda, hakim tekrar değerlendirme yapabilir ve çocuğun yararı gerektiriyorsa ortak velayeti sona erdirebilir. Ayrıca, çocuk anne-baba arasındaki çekişmenin ortasında kalabilir ve psikolojik olarak olumsuz etkilenebilir. Kısacası, ortak velayet hem doğru iletişim hem de aktif işbirliği isteyen bir süreçtir ve uygulanmasında pratik sorunların yaşanması ihtimali oldukça yüksektir.

İştirak Nafakası

İştirak nafakası, ortak velayet durumunda çocuğun bakımı, eğitimi ve temel ihtiyaçları için ödenen paradır. Ortak velayetin uygulanması halinde, her iki ebeveynin de çocuğun giderlerine katkı sağlaması önemlidir. İştirak nafakası, Türk Medeni Kanunu’nda açıkça belirtilmiştir ve amacı, çocuğun maddi açıdan mağdur olmamasıdır.

Ortak velayette iştirak nafakası genellikle çocuğun yaşadığı ebeveyn tarafından talep edilir. Ancak bazı durumlarda çocuk, iki evde de eşit zaman geçiriyorsa, nafaka gerekliliği mahkeme tarafından yeniden değerlendirilir. Hakim, hem çocuğun ihtiyaçlarını hem de anne ve babanın gelir durumunu göz önünde bulundurarak iştirak nafakasının miktarını belirler. Burada önemli olan nokta, nafakanın sadece bir ebeveynden değil, imkânlar ölçüsünde her iki taraftan sağlanmasıdır.

Masrafların Paylaşılması

Masrafların paylaşılması, ortak velayet anlaşmalarında sıkça üzerinde durulan bir konudur. Ortak velayetli ailelerde eğitim, sağlık, günlük bakım ve sosyal aktiviteler gibi çocuğun düzenli giderleri, adil biçimde anne ve baba arasında paylaştırılır. Bu paylaşım nasıl yapılacaksa, çoğu zaman ya mahkeme kararıyla ya da ebeveynlerin kendi arasında yaptığı protokolle belirlenir.

Ortak velayet masraflarının paylaşımı yapılırken, ebeveynlerin gelirleri ve maddi olanakları dikkate alınır. Uygulamada, büyük harcamalar ve ekstra eğitim/sağlık giderleri (örneğin özel ders, ameliyat vb.) genellikle belirli oranlarda veya eşit şekilde karşılanır. Gündelik ihtiyaçlar ise, çocuğun hangi ebeveynin yanında kaldığı sırada kimdedir sorusuna göre değişkenlik gösterebilir.

Sonuç olarak, ortak velayette nafaka ve masrafların paylaşımı konusunda tarafların iş birliği içinde olması, hem çocuğun huzuru hem de uygulamadaki adalet için vazgeçilmezdir. Eğer ebeveynler aralarında anlaşamazsa, devreye mutlaka mahkeme girer ve en adil çözümü bulmak için karar verir.

Çocuk Kimde Kalır?

Çocuk kimde kalır sorusu, özellikle ortak velayet davalarında ailelerin en çok merak ettiği konuların başında gelir. Ortak velayet durumunda çocuk, her iki ebeveynin de ortak sorumluluğunda olur. Ancak çocuğun sürekli olarak bir evde yaşaması gerekir. Bu yüzden mahkeme, çocuğun fiilen hangi ebeveynin yanında kalacağına dair bir düzenleme yapar.

Genellikle, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları göz önüne alınarak çocuğun temel bakımını üstlenen ebeveynin yanında kalması sağlanır. Diğer ebeveyn ise çocuğu belirli günler, hafta sonları veya tatillerde görebilir. Çocuğun kimde kalacağına karar verilirken, çocuğun alışık olduğu çevre, okul durumu ve arkadaş ilişkileri de dikkate alınır. Bununla birlikte, ortak velayetin amacı çocuğun her iki ebeveyniyle de yeterli ve düzenli ilişki kurabilmesini sağlamaktır.

Görüş Günlerinin Düzenlenmesi

Görüş günlerinin düzenlenmesi, ortak velayette en önemli konulardan biridir. Mahkeme tarafından veya ebeveynlerin karşılıklı anlaşmasıyla görüş günleri belirlenebilir. Ebeveynler, görüş saatleri ve günleri konusunda anlaşamazsa, genellikle mahkeme duruma el koyar ve çocuğun menfaatini gözeterek en uygun planlamayı yapar.

Görüş günleri, şu şekilde düzenlenebilir:

  • Hafta sonu ve hafta içi belirli günler
  • Resmi tatiller ve bayramlar
  • Yarıyıl ve yaz tatilleri

Ebeveynler bu süreçte esnek davranır ve çocuğun isteği de dikkate alınırsa, çocuk açısından daha sağlıklı bir düzen kurulabilir. Görüş günlerinin ihlali ya da aksatılması durumunda, diğer ebeveyn mahkemeye başvurarak düzenlemenin yeniden yapılmasını talep edebilir. Burada ana amaç, çocuğun hem anne, hem de babası ile düzenli ve kaliteli zaman geçirebilmesidir. Bu nedenle görüş günleri planlanırken çocuğun yaşı, gelişimi ve sosyal hayatı da değerlendirilir.

Özetle, ortak velayette çocuk kimin yanında kalırsa kalsın, diğer ebeveynle görüşme hakkı korunur ve çocuğun duygusal gelişiminin desteklenmesi amaçlanır.

Ortak Velayetin Kaldırılması

Ortak velayetin kaldırılması, anne ve babanın ortaklaşa aldığı çocuk üzerindeki velayet hakkının, mahkeme kararıyla sona erdirilmesi anlamına gelir. Ortak velayetin kaldırılması için aile mahkemesine başvuru yapmak gerekir. Bu karar, genellikle ortak velayetin çocuğun menfaatine uygun olmadığı hallerde verilir.

Mahkeme, velayetin kaldırılmasına şu gibi durumlarda karar verebilir:

  • Ebeveynlerden birinin ortak velayet sorumluluklarını yerine getirmemesi,
  • Taraflar arasında ciddi iletişim ya da işbirliği sıkıntısının ortaya çıkması,
  • Çocuğun psikolojik veya fiziksel gelişimini olumsuz etkileyen ortamların meydana gelmesi,
  • Ortak velayet düzeninin artık çocuğun yararına olmaması.

Kaldırma davası, çocuğun yaşadığı yerdeki aile mahkemesine açılır. Mahkeme sürecinde öncelik, daima çocuğun yüksek yararıdır. Hakim tarafların tutumunu, çocuğun güncel ihtiyaçlarını ve olası riskleri dikkate alır. Uygulamada, ortak velayetin kaldırılmasıyla birlikte velayet genellikle ebeveynlerden birine verilir ve diğer ebeveynin çocukla kişisel ilişkisi düzenlenir.

Değişen Koşullarda Velayet Değişikliği

Ortak velayetin devam ettiği süreçte, hayat şartlarında değişiklikler meydana gelebilir. Değişen koşullarda velayet değişikliği için de yine mahkemeye başvurmak gerekir. Çünkü velayet kararları kesin değildir ve her zaman çocuğun yararı ön planda tutulur.

Önemli değişiklikler arasında şunlar yer alır:

  • Ebeveynlerden birinin başka bir şehre veya ülkeye taşınması,
  • Çocuğun bakımı, eğitimi veya sağlığı konusunda yeni ve önemli gelişmelerin olması,
  • Mevcut velayet düzeninin çocuğa zarar vermesi veya menfaatine aykırı hale gelmesi,
  • Ebeveynlerden birinin ağır hastalığı, vefatı ya da çocuğa bakamayacak durumda olması.

Velayet değişiklikleri için yapılan başvurularda, mahkeme mevcut koşulları detaylı şekilde inceler. Ebeveynler anlaşarak da velayetin değiştirilmesini talep edebilir; ancak çocuğun üstün yararı hakim tarafından ayrıca değerlendirilir. Hakim, çocuğun yaşını, alıştığı düzeni, ebeveynlerle olan ilişkisini ve ihtiyaçlarını dikkate alarak en uygun kararı vermeye çalışır.

Velayet değişikliği davaları, hızlı işleyen basit yargılama usulüne tabidir. Ancak yine de her dava için kesin bir süre verilemez; mahkemenin önündeki delillere ve çocuğun özel durumuna göre süreç değişebilir.

Ortak Velayette Dava Süreci

Ortak velayet ile ilgili dava süreci, genellikle anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davaları kapsamında işler. Ortak velayet dava süreci başlatmak isteyen ebeveynler, öncelikle bu konuda birlikte bir talepleri olduğunu açıkça mahkemeye iletmelidir. Taraflar bir protokol (anlaşmalı boşanma protokolü veya ek bir beyan) hazırlayarak, çocuğun hangi ebeveyn yanında kalacağı, kişisel görüş günleri ve nafaka gibi konularda anlaşmaya vardıklarını yazılı şekilde sunar.

Bu süreçte mahkeme; öncelikli olarak çocuğun üstün yararını değerlendirir. Ebeveynlerin ortak karar alma, iletişim becerileri ve çocuğun psikolojik durumu göz önünde bulundurulur. Hakim, gerek görürse sosyal hizmet uzmanlarından ya da pedagogdan rapor talep edebilir. Tarafların anlaşmasını yeterli bulmaz ya da çocuğun menfaatinin zedeleneceğini düşünürse, ortak velayet yerine tek bir ebeveyne velayet verebilir.

Dilekçe ile başlayan süreç; ilk duruşmada tarafların dinlenmesiyle devam eder. Mahkeme, geçici velayet tedbirleri de verebilir. Anlaşmazlık yoksa davalar birkaç ayda sonuçlanabilmektedir. Fakat çekişme varsa, süreç uzayabilir.

Ortak Velayetin Tek Velayete Çevrilmesi

Ortak velayetin tek velayete çevrilmesi, hem çocuğun durumu hem de ebeveynlerin ortak velayet sorumluluklarını yerine getirememe durumlarıyla gündeme gelir. Ortak velayet tek velayete nasıl çevrilir sorusu sıkça sorulmaktadır. Şu durumda bu mümkün olabilir:

  • Ebeveynlerden biri veya çocuk, ortak velayet durumundan olumsuz etkileniyorsa,
  • Ebeveynler arasında ciddi ve kalıcı anlaşmazlıklar ortaya çıkmışsa,
  • Ortak velayet çocuk yararına artık uygun değilse,

Mahkemeye, çocuğun yaşadığı yerdeki aile mahkemesine başvuru yapılır. Dilekçede, ortak velayetin çocuğun menfaati açısından artık uygun olmadığını, nedenleriyle birlikte belirtmek gerekir. Mahkeme, dosyayı inceler, gerekirse sosyal hizmet uzmanlarının görüşünü alır ve çocuğun menfaatini esas alarak karar verir. Ortak velayet kaldırıldığında, velayet tek bir ebeveyne bırakılır ve kişisel ilişki açısından düzenleme yapılır.

Ortak Velayet Protokolü Örneği

Ortak velayet protokolü, genellikle anlaşmalı boşanma sürecinde hazırlanır ve mahkemeye sunulur. Bu protokolde şu başlıklar yer alır:

  1. Boşanma hususunda tarafların anlaştığı,
  2. Çocuğun ortak velayet altında kalacağı,
  3. Çocuğun hangi ebeveyn yanında ikamet edeceği,
  4. Görüş günleri ve tatil düzenlemeleri (ör. hafta içi/hafta sonu, bayramlar, yaz tatili),
  5. Çocuğun eğitimi, sağlığı ve bakımı gibi önemli konularda birlikte karar alınacağı,
  6. İştirak nafakası miktarı,
  7. Gerekiyorsa diğer özel koşullar.

Bir örnek madde şöyle olabilir:

“Taraflar, müşterek çocuk …’ın velayetinin ortak olarak kendilerinde kalmasına, çocuğun ikametinin … adresinde olmasına, tarafların eğitim, sağlık, sosyal faaliyetler gibi çocuğun hayatına dair tüm önemli kararlarda birlikte karar vermesine, hafta içi … ve hafta sonu … günlerinin … ile kişisel ilişki günü olmasına karar vermiştir.”

Hazırlanacak protokol, mahkemeye sunulur ve hakim uygun bulursa karar altına alınır. Örnek protokol metinlerine birçok hukuki danışmanlık sitesinden ulaşmak mümkündür.

Not: Kendi durumunuza özel bir protokol hazırlanması için mutlaka bir avukata danışmak faydalı olacaktır.

Psikolojik ve Sosyal Gelişim Üzerine Etkiler

Ortak velayet, çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimi açısından çok önemli sonuçlar doğurabilir. Araştırmalara göre ortak velayet uygulanan çocuklar, hem anneleriyle hem babalarıyla dengeli ve düzenli ilişki kurabildikleri için kendilerini daha güvende hissederler. Özellikle duygusal bağların devamı, çocuklarda ayrılık kaygısını azaltabilir ve aidiyet hissini güçlendirebilir.

Ortak velayet, çocuğun sosyal gelişimini de olumlu etkiler. Her iki ebeveynin de yaşamı içinde yer almak, çocuğun toplumsal rolleri, değerleri ve ilişki biçimlerini öğrenmesinde etkili olur. Çocuklar anneden ve babadan farklı yaklaşımlar, düşünce tarzları ve davranış modelleri görebilir. Bu durum, gelecekte sosyal ilişkilerinde daha esnek ve anlayışlı olmalarını sağlar.

Olumsuz yönleri de tamamen yok değildir. Ortak velayet sırasında ebeveynler arasında devam eden anlaşmazlıklar ya da iletişim problemleri çocuğun ruhsal dünyasını olumsuz etkileyebilir. Uzmanlar, sürekli tartışan veya iletişim kuramayan anne-babanın olduğu durumlarda, çocuğun huzursuzluk ve stres yaşama riskinin arttığını vurguluyor.

Uzman Görüşleri ve Bilimsel Araştırmalar

Uzmanlar, ortak velayetin çocuğun üstün yararı bakımından çoğunlukla olumlu olduğunu belirtmektedir. Türk ve uluslararası literatürde yapılan birçok çalışma, ortak velayetle büyüyen çocukların, tek taraflı velayetle büyüyen çocuklara göre daha az psikolojik sorun yaşadıklarını ortaya koymuştur. Avrupa ülkelerinde yapılan bazı bilimsel araştırmalara göre ortak velayet, çocuklarda depresyon, anksiyete ve uyum sorunlarını azaltabiliyor.

Pedagog ve çocuk psikologlarının görüşleri, çocuğun duygusal gelişimi için iki ebeveynle de düzenli, sevgiye dayalı ilişki kurmasının çok önemli olduğu yönündedir. Türkiye’de de Yargıtay’ın ve aile mahkemelerinin kararlarında, uzman raporlarının dikkate alındığı ve çocuğun psikolojik sağlığının korunduğu görülmektedir.

Tabii her çocuk özelinde farklı dinamikler söz konusu olabilir. Ebeveynlerin iş birliği yapamaması, sürekli çatışma ortamı ya da çocuğun bireysel ihtiyaçlarına yeterince duyarlı olunmaması gibi durumlarda, uzmanlar ortak velayet yerine tek velayetin çocuğun yararına olabileceğini de belirtmektedir.

Sonuç olarak, güncel akademik yayınlar ve uzman görüşleri, iyi uygulanan bir ortak velayet sisteminin çocuğun psikolojik ve sosyal güvenliğini beslediğini göstermektedir. Yine de her kararda çocuğun üstün yararı gözetilmeli, onun bireysel ihtiyaçları ön planda tutulmalıdır.

Avrupa’da ve Dünya’da Ortak Velayet Uygulamaları

Avrupa’da ortak velayet uygulamaları, birçok ülkede çocuk haklarının ve ebeveyn eşitliğinin korunması için hem yasalarda yer almakta hem de yaygın şekilde uygulanmaktadır. Almanya ve İsviçre gibi ülkelerde, boşanma sonrasında ortak velayet kural haline gelmiştir; yani anne ve babanın her ikisinin de çocuğun velayeti konusunda söz hakkı vardır ve birlikte çocuk için karar alırlar.

Fransa‘da ise ortak velayet otomatik olarak uygulanmaz, fakat ebeveynlerin talebi ve çocuğun menfaati doğrultusunda mahkeme ortak velayet kararı verebilir. Sistem “autorité parentale conjointe” olarak adlandırılır ve her iki ebeveyn birçok önemli konuda çocuğun bakım, eğitim ve sağlık kararlarında birlikte hareket eder.

Belçika, Danimarka, Hollanda, İsveç gibi Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerinde fiziksel ortak velayet oranları her geçen yıl artmaktadır. Örneğin Belçika’da fiziki ortak velayet oranı %33’e, İsveç’te %30’a kadar çıkmıştır. Bu sayede çocuklar anne ve babanın gözetiminde, mümkün olduğunca eşit zaman geçirebilmektedir.

Dünya genelinde ise Amerika Birleşik Devletleri’nin birçok eyaletinde, Avustralya’da ve son olarak hukuki değişiklikle Japonya’da da ortak velayet imkanı tanınmaktadır. Japonya’da yakın zamanda yapılan değişikliklerle birlikte boşanmış ebeveynler artık ortak velayet veya tek velayet arasında seçim yapabilmektedir.

Özetle, özellikle medeni yasalarla yönetilen ülkelerde çocukların üstün yararı gözetilerek ve ebeveynler arası eşitliği sağlamak amacıyla ortak velayet uygulaması yaygınlaşmaktadır.

Türk Hukuku ile Karşılaştırma

Ortak velayet Türk hukukunda, halen gelişmekte ve değişmekte olan bir kavramdır. Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesine göre, boşanma durumunda velayet temel olarak bir ebeveyne verilir. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler nedeniyle, Türk mahkemeleri de anlaşmalı boşanmalarda veya çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa, ortak velayet hükmü verebilmektedir.

Almanya, İsviçre ve diğer Batı Avrupa ülkelerinde boşanma sonrası ortak velayet genel kural haline gelirken, Türkiye’de bu durum istisnai olarak değerlendirilir ve hakim kararı ile mümkündür. Örneğin Almanya’da mahkeme, aksini gerektiren çok özel bir durum olmadıkça, boşanma sonrası çocuğun velayetinin her iki ebeveynde de ortak kalmasına hükmeder. Türkiye’de ise genellikle, ancak ebeveynlerin ikisinin de rızası ve mahkemenin uygun görmesi durumunda ortak velayet uygulanmaktadır.

Avrupa ve dünyadaki uygulamalar ile karşılaştırıldığında; Türkiye daha muhafazakâr ve çekimser bir tutum sergilemekte, ancak uluslararası sözleşmeler ve AİHM kararları sonucu uygulamada esneklik artmaktadır. Son yıllarda, çocukların yüksek yararı ve uluslararası standartların etkisiyle Türk hukukunda da ortak velayet kararları yaygınlaşmaya başlamıştır.

Kısacası; Avrupa’da ve dünyanın birçok ülkesinde ortak velayet daha açık ve kapsamlı şekilde uygulanmakta, Türkiye ise bu alandaki gelişmeleri yakından takip ederek hem kanuni hem de uygulama açısından giderek daha fazla ortak velayet kararına imza atmaktadır.